Bir atlı cins
ata binmiş, pür silah, heybetle bir ormana dalmış, gidiyordu. Usta bir
okçu görüp korkarak yayını çekti. Onu vurmak isterken atlı bağırdı:
“Ben cüssece iriyim ama hakikatte zayıf bir adamım. Sakın benim
iriliğime bakma, savaş zamanı kocakarıdan da aşağıyım.”
Okçu “ haydi
git, iyi ki söyledin, yoksa korkumdan seni vuracaktım” dedi. Nice
adamlar vardır ki erkek olmadıklarından ellerinde kılıç olduğu halde
karşıdakini silahla tepelenmişlerdir. Rüstem’lerin silahını bile
kuşansan ehli olmadıktan sonra canından olursun. Oğul, kılıcı bırak da
can siperini ele al. Bu padişahtan ancak başsız olan başını kurtarır.
Senin silahın; hilen, düzenindir.
Hem senden doğar
hem canına kast eder. Bu hilelerden madem ki bir fayda elde edemedin,
hileyi bırak da devletlere kavuşasın. Madem ki hileden bir meyve elde
edip yiyemedin, bırak hileyi, Tanrıyı ara! Bu bilgiler, sana madem ki
kutlu değil, kendini ahmak yerine koy, şom şeyi terk et! Melekler gibi
“ Tanrım, bizim bilgimiz, ancak senin bildirdiğin bilgidir, başka bir
şet bilmiyoruz” de.