Bir gün Ayşe,
peygambere dedi ki “ Ey Tanrı resulü, sen aşikar, gizli, neresini
bulursan orada namaz kılmaktasın. Halbuki evde pis adamlar da gezip
tozuyor. Sen de bilirsin ki pis çocuklar, nereye varırsa orasını
pislerler.”
Peygamber, şunu
“ Bil: Tanrı, büyükler pis şeyleri temiz etmiştir. Hakkın lütfu, bu
yüzden secdegahımı, ta yedinci kat göğe kadar arıttı” diye cevap
verdi. Kendine gel, kendine. Padişahlara hasede kalkışma. Terke
hasedi. Yoksa alemde sen de bir iblis olursun. Veli zehir yese bal
olur. Sen bal yesen zehir kesilir. O varlığını Tanrı varlığına tebdil
etmiştir. İşi de eşyayı tebdil etmedir.
O lütuftan
ibaret bir hale gelmiştir, her türlü ateşi de nur olmuştur. Ebabil
kuşlarında Tanrı kuvveti vardı. Yoksa bir kuşcağız nasıl olurda bir
fiili helak edebilirdi? Koca bir orduyu birkaç kuş kırıp geçirdi. Bak
da bu kudretin Tanrıdan olduğunu bil. Eğer bundan şüpheye düşersen
yürü var, Eshabı fil suresini oku. Onunla inada kalkışır, beraberlik
davasına girişirsen, yok mu? Eğer onlardan başını kurtarabilirsen beni
de kafir bil sen?
Bir fareceğiz,
bir devenin yularını eline aldı. Kurula, kurula yola düştü. Deve ,
tabiatındaki mülayimlik yüzünden onunla beraber yürümeye koyuldu. Fare
“ Ben, ne de pehlivan, ne de yiğit ermişim” diye gurura düştü.
Düşüncesinin ışığı deveye aksetti. “ Hele hoşindi. Ben sana
gösteririm!” dedi.
Gide, gide bir
büyük ırmak kenarına geldiler. Öyle büyük, öyle derindi ki ulu bir fil
bile o ırmakta zebun olurdu. Fare orada duru, kaskatı kesildi. Deve “
Ey dağda, ovada bana arkadaş olan, bu duraklama ne, niye şaşırdın?
Irmağa ercesine ayak bas, gir suya1 sen kılavuzsun, benim öcümsün. Yol
ortasında durup susma” dedi.
Fare dedik ki: “
Bu su, pek büyük, pek derin bir su, arkadaş,ben boğulmaktan
korkuyorum” deve “ Hele bir göreyim, ne kadarmış bu su ?” deyip hemen
ayağını attı. Dedi ki: “ A kör sıçan, su diz boyuymuş. A hayvanların
kusuru, neden şaşırdın?” fare, “ Sana karınca bize ejderha1 dizden
dize fark var. Ey hünerli deve, sana diz boyu ama benim tepemden yüz
arşın geçer.” Dedi.
Deve dedi ki. “
Öyleyse bir daha küstahlık etme de cismin, canın yanıp yakılmasın. Sen
kendi gibi farelerle boy ölçüş. Deveyle sıçanın sözü yoktur.” Fare “
tövbe ettim, Tanrı hakkı için beni bu helak edici sudan geçir.” Dedi.
Deve acıdı, “ haydi hörgücüme sıçra otur. bu geçiş benim işim. Seni
de, senin gibi yüzlercesini de geçiririm” dedi.
Madem ki
peygamber değilsin. Yola düş de günün birin de kuyudan kurtulup yüce
bir makama erişesin. Sultan değilsen yürü, riayet ol. Kaptan değilsen
gemiyi öyle alabildiğine yürütme. Ticarette kamil değilsen yalnız
başına dükkan açma; yoğrulup kemale gelinceye dek birisinin hükmü
altına gir.! “ Susun, dinleyin” emrini işit, sükut et. Madem ki Tanrı
dili olamadın, kulak kesil.
Söylersen bile
sual tarzında söz söyle. Padişahlar padişahıyla edepli konuş! Kibir ve
kinin başlangıcı şehvettendir. Şehvetinin yerleşip kuvvetlenmesi de
itiyat yüzündendir. Kötü huy, adet edindiğinden dolayı sağlamlaşır,
yerleşir. Seni ondan vazgeçirmek isteyene kızarsın. Toprak yemeye
alışırsan kim seni bundan menetmeye kalkışırsa onu düşman sayarsın.
Puta tapanlar bu tapmayı huy edindiklerinden men edenlere düşman
olmuşlardır. İblis ululanmayı huy edinmişti de eşekliğinden Adem’i
kendisinden aşağı gördü.
“ Benden daha
ulu başka birisi yok ki. Benim gibi bir kişi, ona secde eder mi?”
dedi. Ululuk zehirdir. Ancak, ta ezelden panzehire sahip olan ruh
müstesna. Dağ yılanla dolu ise içersinde panzehir yeri bulundukça
korkma. Kafana ululuk yerleşmiş, onun için kim seni kırarsa onu ezeli
düşman sayarsın.
Birisi huyuna
aykırı söz söylerse ona bir hayli kinlenirsin. Beni huyumdan
çevirecek, şakirt haline sokacak, kendisine tabi kılacak dersin. Böyle
adamın kötü huyu serkeş olmasa, o huya aykırı şeylere niye ateşlenir,
kızar; yahut muhalife müdana eder, onun gönlünde bir yer kazanır.
Çünkü kötü huyu adamakıllı kuvvetlenmiştir.
Karınca gibi
olan şehvetti, itiyat yüzünden adeta ejderha kesilmiştir. Şehvet
yılanını önceden öldür. Yoksa hemencecik ejderhalaşır. Fakat herkes,
yılanını karınca görür. Sen kendini bir gönül sahibine sor! Bakır
altın olmadıkça bakırlığını; gönül padişah olmadıkça müflisliğini
bilmez.
Bakır gibi sen
de iksire hizmet et. Gönül dildarın cevrini çek. Dildar kimdir? İyice
bil. Dildar ehli dildir. Çünkü ehli olan, gece ve gündüz gibi cihandan
kaçıp durmakta, alemde eğleşmemektir. Tanrı kulunun ayıbını az söyle,
padişahı hırsızlıkla az kına.