HELAL, HARAM

 

           İlim ve hikmet helal lokmadan doğar, aşk ve rikkat helal lokmadan meydana gelir.

Bir lokmadan hasede uğrar, tuzağa düşersen; bir lokmadan bilgisizlik ve gaflet meydana gelirse, sen o lokmayı haram bil!  (1/132/1644-1645)

 

KANAAT

Balıktan başka her şey suya kandı, rızkı olmayana da günler uzadı.

Harislerin göz testisi dolmadı. Sedef, kanaatkâr olduğundan inci ile doldu. (1/2/21-22)

Gençken daha kanaatliydin; şimdi altın istiyorsun, halbuki önceden altındın.

Üzümlerle dolu bir asmaydın; nasıl oldu da kesada uğradın; üzümün tam olacakken bozulup gittin?

Meyvenin günden güne daha tatlı olması lazım. İp eğirenler gibi gerisin geriye gitmenin lüzumu yok! (1/185/ 2305-2307)

TEVBE

          Gönül ateşiyle gözyaşından çerez düz. (Tevbe için) Bahçe, bulutla güneş yüzünden yeşermiştir. (1/131/1637)

Bir adam, günahta ısrar eder, kötülüğü kendine sanat edinir, düşünce gözüne toprak saçarsa,

Artık tevbe etmeyi bile aklına getirmez; o suç gönlüne tatlı gelir.... böyle böyle nihayet dinsiz olur gider.

O pişman oluş, o “Ya Rabbi” deyiş ondan zail olur, gönül aynasının yüzünü beş kat pas örter.

Paslar demirini yemeğe, gevherini yok etmeğe başlar. (2/261/3395-3397)

Ey hür, özgür can! Sen ona tevbe etmesi, yarlıganma dilenmesi için inci verirsin de o sana taş bile vermez. İşte nefsin insafı. (3/201/2471)

Gönül evine bak! Gamla tozlandı mı süpürgeci olmaksızın tevbeyle süpürülür, arınır. (4/39/480)

          Tevbe, bir kurtcağızdır; aşksa ejderhaya benzer. Tevbe, halkın sıfatıdır; aşksa Hakk’ın sıfatı. (6/80/970)
 

 


Geri Dön