Hacı Bektaş-Veli (öl.
1270-71)'ye nisbet edilen tarikata verilen ad. Hacı Bektaş, Bektaşi-1er
arasındaki geleneğe göre, Hz.Ali soyundan olup altıncı İmam Musa el-Kazım
neslinden gelmiş ve Lokman-ı Perende isimli bir mutasavvıf tarafından
yetiştirilmiştir. Ahmed Yesevi ile görüşmüş ve onun manevi işaretleri üzerine
Anadolu'ya geçmiş, Kırşehir yöresinde yerleşmiş, burada birçok derviş ve
halife yetiştirip bunları çeşitli bölgelere tebliğ ve irşat göreviyle
göndermiştir. Burada vefat etmiştir. Bektaşiliğin ilk dönemleri hakkında
elimizde sağlam bilgiler olmamakla beraber, son zamanlarda daha çok Şİİ ve
batini bir hüviyet kazandığını görüyoruz.
Bektaşiliğin en önemli
özelliği Türkler arasında yayılmış olmasıdır. Yeniçeri Ocağının kurulmasıyla
belirlibir mahiyet kazanan bu tarikatın yurt dışında yayılması da yine Türkler
kanalıyladır.
Özellikle Hurufilik,
Babailik, Ahilik ve Ab-dallığın etkisinde kalan bu tarikat. Kalenderi, Haydari,
Semai, Şİivc çeşitli batini toplulukları arasında barındırmış, onlarla ilişkileri
olmuştur. Bektaşiliğin her zümreye kucak açması ve değişik toplulukları
İçerisinde barındırması sonucu yaygınlığı artmış, Sırbistan, Romanya,
Bulgaristan, Macaristan, Arnavutluk içlerine kadar yayılmıştır. II. Mahmut döneminde
Yeniçeri Ocağı'mıı kaldırılmasıyla Bektaşilik hayatiyetini kaybederek 30 Kasım
1925'te tekkelerin kapatılması sonucu gücünü büyük ölçüde yitirmiştir.
Bektaşilik İki ana
kola ayrılmaktadır. Birinci kola "Bel Evladı" veya "Bel
Oğlu" adı verilmektedir. Bunlara daha sonra "Çelebiler" denilmiştir.
Çelebiler, Hacı Bektaş-ı Veli'nin evli olduğunu, kendilerinin de Hacı Bektaş-ı
Veli neslinden geldiğini iddia etmişlerdir. Anadolu'da Çelebiler yaygınlık
kazanmışlardır. İkinci kola "Yol Oğlu" denilir. Bunlara
"Babağan" veya "Babalar" kolu da denilir. Bunlar, Bektaşiliğin
asıl müntesİplerinİn kendilerinin olduğunu iddia ederler. Yayılmalarını
Rumeli'de sürdürmüşlerdir. Zaman zaman iktidara sahip olabilmek için bu iki
kol arasında kavgalar, tartışmalar eksik olmamıştır.
Bektaşilikte müritler
derecelerine göre beş kısımda ele alınırlar. Bunları muhiblik, dervişlik,
babalık, mücerredlik ve halifelik şeklinde sıralayabiliriz. İki kişinin
kefaletiyle tarikata intisab eden kişiye Muhip denir. Tarikata intisab etmek
"el almak, nasib almak" şeklinde açıklanır. Dervişliğe Atalİb olan
müridin belirli bir müddet tekkede hizmet görmesi gerekmektedir. Yaptığı bu
hizmetler değerlendirildikten sonra gerekiyorsa dervişliğe kabul edilir. Tac
giydirilir. Bu tac'a dervişlik tacı denilir. Dervişlikten sonra
"Babalık" derecesi gelir. Yeteneği ve ehliyetini isbat eden dervişe
bu makamı verme yetkisi halifenin elindedir. Babalık derecesine yükselen derviş
sarık sarar, muhip ve derviş yetiştirir. Babalar sarıklarına göre
sınıflandırılır. Normal bir baba beyaz sarık sararken, peygamber soyundan gelen
bir baba yeşil sarık sarar.
Babalıktan sonraki
derece Mücc/Tcdlik'ih. Bir müridin bu dereceye yükselebilmesinin genel şartı
evlenmemiş olmasıdır. Mücerrcdlik makamım elde eden babanın, Balım Sultan
Türbesi'nin eşiğinde kulağı delİnir. Kulağına takılan küpeye "Mengüş"
adı verilir. Mücer-redlik ayinine Müccrredlerden başkası katılamaz.
Mücerredlerde aranan evlenmemiş olmak şartı zamanla bozulmuş, Mücerredlik babadan
oğula intikal etmeye başlamıştır.
Bektaşilikte en son
makam Ha/ifeiik'lir. Halifeliğe babalar müracaat ederler. Bu da bize,
halifenin bekar olmasının şart olmadığını gösteriyor. Gerek görülüyorsa babaya
halifelik için icazet verilir. Halifelik icazetinden sonra ayin yapılır. Kırk
kurban kesilir. Halifeye tuğ, alcın ve sofra verilir.
Bektaşilikteki dört
temelin her birine "kapı" adı verilir. Bunlar Şeriat, Tarikat,
Marifet ve Hakikat kapılarıdır. Bu kapıların her birine ait 10 makam vardır.
Bektaşilerin
kendilerine özgü gelenekleri ve adetleri vardır. Müritler, bıyıklarını ve
sakallarını uzatırlar. 12 İmama nisbetle 12 dilimli taç giyerler, göğüslerine
12 dilimli taş takarlar. Karı ve koca birbirlerinden boşanmazlar. Hırka
giyerler, kemer takarlar. Kemer üzerine Palhenk taşı takarlar. Peygamberimizin
aç olduğu günlerde midesi üzerine taş bağlaması nedeniyle Bcktaşiler de kemer
üzerine taş takarlar. Bu taş ya Necef taşıdır, ya da mücevherdir. Gezici
dervişler, boyunlarına Nefir adı verilen boynuzdan bir boru takarlar.
Bazı-hay-vanlara karşı ilgisiz davranırlar. Tavşan eti yemezler. Baykuşu
uğursuz, turnayı hayırlı kabul ederler. Güvercin beslerler, yemini ve suyunu
ihmal etmezler.
Bektaşilikle
Aleviliğin İç İçe girmesi, Bektaşiliğin bozulmasına neden olmuştur. Bazı haramlar,
helal kabul edilmiş, ayinlerde şerbet İçilirken şarap İçilmeye başlanmıştır.
Tekkeler genellikle
şehir dışında ve sakin yerlerde kurulmuştur. Ayin ve törenlere gereken
hassasiyetigösterirken, bu törenlerde tarikata mensup olmayanları aralarına
almamaya özellikle dikkat ederler.
Bu tarikat çevresinde
gelişen Bektaşi edebi-yatı'nın kendine has özellikleri vardır. Bektaşi
edebiyatında sadelik esastır. Müritlerin halk tabakasından olması nedeniyle
Bektaşiler şiirde hece veznini kullanmışlardır. Bektaşilikte musiki oldukça
gelişmiştir.
Cemil ÇİFTÇİ