Latince bir kelime
olan dogma, bir din ya da felsefe doktrinine temel olan görüş, ve inanış
demektir. Kelime genellikle, sözü kesin kanıt ve senet kabul edilen bir kimse
tarafından baskı yoluyla kabul ettirilen, her türlü araştırma ve eleştirinin
üstünde tutulan görüş ve düşünce anlamında kullanılır. Dogmatizm ise, dogmacılık,
yani kendi görüş ve düşüncesini herhangi bir kanıl ileri sürmeye gerek
duymaksızın kesin doğru kabul etme veya güven duyduğu kimseler böyle kabul
ediyor diyerek, onların görüş ve öğretilerini güvenle savunma öğretişidir.
Başka söyleyişle bir kısım a pirori ilkeleri (dogmaları) ya da değişmeyen
inanışları benimseyerek insan bilgisinin kesin hakikatlere ulaşabileceğini,
buna bağlı olarak aklın mutlak bir değeri bulunduğunu, böylece bilginin ve
metafiziğin mümkün olduğunu İleri süren felsefi bir anlayışın adı olmaktadır.
Kant bunu, saf aklın kendi gücünü eleştirmeksizin tuttuğu yol olarak
görmektedir. Genel anlamda düşüncenin özgürlüğünü ve bağımsızlığım sınırlayan
ve hatta ortadan kaldıran her türlü düşünme biçimine dogmatizm adı verilir.
Bilgi teorisi
bakanından dogmatizm, henüz bilgi sorununun uyanmadığı dönemlerdeki felsefe
görüşünü İfade eder. Dogmatik düşünceye göre süjenin objeyi (öznenin nesneyi),
yani konusunu algılaması gayet doğaldır. Bu görüş, insan aklına karşı, henüz
kuşku ile sarsılmayan bir güven besler. İnsan zihni için eşyanın ve onun ilk
nedeninin objektif bir bilgisinin mümkün olduğuna her türlü düşünceden önce
veya düşünme sonunda inanan öğretidir. Dolayısıyla dogmatizm yalnızca bir
görüşe değil, hangi görüş olursa olsun, ona sonsuz güven besleyen her
düşünceye verilen isimdir. Bu bakımdan örneğin, akla verilen değeri büsbütün
aşın hale getirmiş olanlara dogmatik rasyonalist, şüpheyi böyle bir şekle
sokmuş olanlara da dogmatik şüpheci denilir.
Dogmatizm'e göre
bilginin bir sorun olarak ortaya çıkmaması, onun bilginin mahiyeti hakkında
eksik bîr anlayışı olmasındandır. Bilginin bir ilişki, süje-obje ilişkisi
olduğunu görmeyen bir kimse için elbette ki süje ve obje bağı da sorun
değildir. Bu anlayışa göre bilgi, herhangi bir şüpheye gerek kalmaksızın doğrudan
doğruya edinilmiştir.
Dogmatizm Yunan
felsefesinin başlangıç döneminde hemen hemen geneldir. Sokrates'-ten önceki
filozoflar genellikle insan aklının yeteneği hakkında saf bir güven
içindedirler. Bilgi'yi bir sorun olarak ilk kez sofistlerde buluyoruz. Bilgi
sorununu ilk kez bunlar ortaya atarlar ve bu şekilde felsefede asıl anlamıyla
dogmatizmi sonsuza kadar imkansız kılarlar. O zamanlardan sonra bütün
filozoflarda herhangi bir şekilde bilginin eleştirisi hakkında düşüncelere
rastlarız. Kant ise dogmatizm deyimini XVII. yüzyılın (Descartes, Leibniz,
Wolf) metafizik sistemleri hakkında kullanmak gerektiğini söylüyordu. Ancak
Kant'ın "Saf Aklın Eleştirisi" adlı eserindeki dogmatizm tanımı, bu
kavramın daha dar bir anlamı olduğunu gösterir: "Dogmatizm, saf aklın kendi
gücünü eleştirmeksizin yaptığı ameliyedir" Böylece Kanl'a göre dogmatizm,
insan aklının metafizik yapıp yapmamak konusundaki yeteneğini önceden
araştırmadan metafizik yapan görüştür. Dolayısıylc yeni dönemin Kant'tan önceki
sistemleri bu anlamda dogmatizmdir. Fakat bu, o sistemlerin her türlü bilgi
teorisi düşüncesinden yoksun bulundukları ve temel olarak bilgi problemini bile
henüz hissetmedikleri anlamına gelmez. Descartes ve Leib-niz'in bilgi teorisi
tartışmaları bunu gösterir. Onun için burada genel ve esaslı bir dogmatizmden
değil, özel bir dogmatizmden söz edilebilir: Mantıkî değil, metafizik bir
dogmatizm söz konusudur.
Yüksel KANAR