Sözlükte, gençlik,
yiğitlik, mertlik anlamlarına gelen fütüvvet, anlamında zaman İçinde değişme
olan tasavvufi terimlerden biridir. İlk dönem tasavvuf kaynaklarında fütüvvet
için verilen tanımlardan bir kaçı şöyledir: Fütüvvet, dostların hatalarını
aramamaktır. Kötülüğü iyilikle karşılamak, kabahati cezalandırma-maktır.
Misafiri ve ziyafet vermeyi sevmek, gözü tok, gönlü geniş olmak, dostlara
şefkat ve zerafetle davranmaktır. Allah'ın yasaklarına saygı duymak, kulluk
adabına sarılmak, İçi zikirle, dışı ibadetle canlı tutmaktır. Dünya malına
tamah etmemek, iyiliklerle düşüp kalkmak, verenin de alanın da Allah olduğunu
bilmek, mütevazi ve İhlaslı olmaktır. Sülemİ, Ki-uıhu'i-Füüivve adlı eserinde
bu şekilde yüzlerce tanımı bir araya toplamıştır. Bunlara bakıldığında, ilk
yüzyıllarda fütüvvet t en ne anlaşıldığı açıkça ortaya çıkmaktadır. Tasavvuf!
ahlak iie fütüvvet arasındaki yakınlığı Ebu Hüseyin Nuri'nin (ül.907)
tasavvufu tanımlarken kullandığı şu ifadeden de anlamak mümkündür: 'Tasavvuf
hürriyet ve fütüvvetten ibareı-lir."
Yukarıda verilen
tanımlardan fütüvvctİn İki önemli yönünü çıkarmak mümkündür: 1- Kişinin
kendisiyle, iç dünyasıyla, gönül alemiyle ilgili davranışlarının, Allah'a
karşı olan İbadetlerinin şuuruna varması; 2- Kişinin beraber yaşadığı
insanlarla olan ilişkilerinde sağlıklı bir yol izlemesi.
Kişinin hayalını düzenleyen
bu lulüvvet ahlakı, ınelamilik.diye bilinen akımın doğmasında etkili olmuştur.
Hicri V. yüzyıldan
sonra fülüvvet esasları ile iktisadi hayal arasındaki münasebet giderek artmış
ve bu esaslar esnafın prensipleri haline gelmeye başlamıştır. Bu aynı zamanda
tasav-vııl'i ahlakın ekonomik hayatı kontrol altına alması demekti.
İktİsadİhayat Fülüvvetnameler-de tesbit edilen esaslar çerçevesinde yürüyor,
dünya-ahireı dengesi, yani dünyanın geçici, ah i relin daimi oluşu iktisadi
hayata esas alınıyordu, İkıisadi hayata bu açıdan bakmak faydalı mı yoksa
zararlı mı olduğu, ne getirip ne götürdüğü konusu çağdaş iktitisalçılar (örneğin
Türkiye'de SabriÜlgener) tarafından tartışılmaktadır.
Fütüvvet teşkilatı
asırlar içinde İslam dünyasının her bölgesinde yayılmış ve Anadolu'da Ahilik
adım almıştır. Aşıkpaşazade'nİn tarihinde Anadolu ahileri (ahİyan-ı rıım)
şeklinde geçen bu topluluğun piri, kabri Kırşehir'de bulunan Ahi Evren'dır
(öl.1262). Selçuklular dönemi ahilerinin ve ahi tekkelerinin durumu hakkında
İbn Batuta seyahatnamesi dikkat çekici bilgiler İçermektedir.
Fütüvvet teşkilatı
zamanla kıyafetlerinden tekke adabına, şerbet içmeden uyku adabına kadar çok
geniş bir kurallar dizisini içine almıştır. Bunlara paralel olarak
Fütüvvctname-lerdeki esaslarda değişiklik ve çeşitlilik göstermiştir.
Dolayısıyla İlk asırlarda yazılan Fütüv-vetıutme veya Kilabtt'l-Fülüvve adlı
eserlerle Nasirî. Gaybî ve Burgazî Fü(üwetnaıne'\(in birbirinden oldukça
farklıdır. Bir diğer husus ta teşkilatın içindeki hiyerarşidir. Her mesleğin
bir piri vardır. Bu pirler genellikle peygamberlerden seçilir. Örneğin Hz.
Adem çiftçilerin, Hz. Nuh tüccarların, Hz. İİyas dokumacıların piridir. Bazan
da tarikat büyükleri ve sahabeler pir kabul edilir: Şeyh Şazeli kahvecilerin,
Salman-ı Pâk berberlerin piridir. Teşkİhı-un alı kademesinde görev alanlarla
İlgili olarak yapılan tasniflerden birisi şöyledir: 1- Nazil; 2- Nimtarİk; 3-
Mül'redi; 4- Beşariş; 5- Na-kib; 6- Nakibu'l-nukeba; 7Halife; 8- Şeyh;
9-ŞeyhLi'ş-şuyuh.
Mustafa KARA Bk.
Ahilik; Tarikat; Tasavvuf.