Nihilizm, en genel
anlamıyla, bizzat olumsuzluğun propagandasını ahlakî bir görev sayan, bir
ideolojiye dönüşmüş yürürlükteki ahlâkın tamamen reddi tavrıdır. Başka bir
söyleyişle, ahlâki hiçbir hakikatin olmadığını, değerler arasında bir sıra düzeni
(hiyerarşi) bulunmadığını ileri süren felsefi bir öğretidir. Antik-çağdaş
sofistler İçinde Gorgias'ın ulaştığı nokta, ilk önemli nihilist yaklaşımdır. O
asıl gerçeği, varolanı bilem iveceğimiz şu İddialara dayandırmaya
çalışmıştır:
a) "Bir şey yoktur";
b)
"Bir şey olsaydı da bilmezdik";
c) "Bilseydik de başkalarına bildiremezdik."
Sonraki yüzyıllarda
özellikle XIX yüzyılda nihilizm sistematik denilecek bir şekilde Rusya'da
ortaya çıktığını ve yaygınlık kazandığını görüyoruz. Ancak Rus nihilizminin
toplumsal ve siyasal boyutu Öne aldığı vurgulanmalıdır, ilk safhada Rus
nihilizmi, hayatta belirgin bir amaca yer vermeyen umutsuz bir durumu
yansıtırken, N.A. Dobrolyubov (1836-I861)un çalışmalarıyla sistemli bir şekil
kazanacaktır. Böylece nihilizmin amacı; sahip olunan tüm görüş veya
düşünceleri, toplumsal değer ve Önyargılı yıkıp yoketmek biçiminde tanımlayacaktır.
Ayrıca bu yıkmadan sonra veya yıkmayla birlikte, toplumun ve fertlerin
mutluluğunu gerçekleştirecek bilimsel verilerin sistemleştirilmesi
gerekmektedir. Ne varki, nihilizm, 1870'ten sonra, N. Çer-nişevski (1828-1889)
nin başını çektiği ve Marksizmden etkilenen, hakim kapitalizmin ve toplumsal
adaletsizliğin sistemli bir eleştirisine dönüştürülecektir. Nitekim bazı
nihilistler 1875'lerde gizlice örgütlenecekler, çarlık rejimine karşı terörü
bir boyut kazanacak daha sonra Bakunin'in görüşleri doğrultusunda anarşizme
ulaşacaklardır.
Terimin ilk kullanımı,
varlığın inkarını içeren felsefî şüpheciliğin aşın bir şeklini ifade ediyordu.
Böylesi bir inkar, açıkça etraflı ve karmaşık ahlakî göstergelere sahiptir;
geçerli ahlakî ve dinî inançların tamamen ortadan kaldırılmasını ve genellikle
onların yıkılmasına yol açan olumsuz öğretilerin bunların yerine konulmasını
içerir. Bunun ne anlama geldiğinin en iyi örneği, Albert Camus'nun
Dostoyevski'nin Kara-mozov Kardeşler'i hakkında yaptığı eleştiridir. "Bu
kitapta Ivan, herşey mubahtır" Özdeşiyle uygun olarak hareket eder. Bu
"herşey mübaİHir'Ia çağdaş nihilizm tarihi başlamış olur... Ivan tutarlı
olabilmek için kendini kötülük yapmaya zorlar. Kendine karşı iyi davranmaya
izin vermez. Nihilizm sadece umutsuzluk ve inkâr değil, aynı zamanda
umutsuzluk ve İnkara duyulan arzudur."
Terim 19. yüzyıl Rus
anarşistleri içi kapsamlı dar bir kaynağa sahiptir. Turgcnyev tarafından ünlü
romanı Babalar ve Oğul-lar'da uygulamaya konmuştur. Nihilist dönemi boyunca
anarşizmin merkezi kişisi sadece anayasal bir düzen fikrini değil, aynı
zamanda hertürlü düzeni, hatta devrimci diktatörlük fikrini bile reddettiği
söylenen M.A. Bakunin'dir. O erdemli, varolma toplumun yıkılmasından ve
tahribatında görülmüştür.
İdeolojisi üç temci
doktrini içeriyordu: a) Ateizm propagandası, b) Devletin yıkılması, c) Devlete
isyan yolundaki siyasi faaliyetin reddi. Bu ideoloji baskı altındaki köylü
kitlelerinin yoğun olduğu endüstri açısından geri kalmış Rusya, İtalya ve İspanya
gibi bir takım ülkelere etkin bir şekilde girerken, nihilizm döneminde,
tarihsel olarak Proudhon tarafından başlatılan ve Kropotkİn tarafından yeniden
sürdürülen anarşizmin olgunlaşmasında rastlantıeseri bir aralığın oluşması
başlamıştır.
Terimi kullanan son
analizler sık sık nihilizmde varolan tahripkârlığı vurgular. H. Arendt,
örneğin 'Güce duyulan susuzluğun sadece tahribatla giderileceğini hemen keşfeden
ve kabul etmeye iyice hazır olan seçkinlerin felsefesi haline gelen 'güç
felsefe-si'nden bahsetmiştir. Bu onların nihilizminin (Özellikle bu yüzyılın
başlarında Fransa'da ve yirmili yıllarda Almanya'da göze çarpan) temel
nedeniydi.'
Nihilizmin şimdiki
sosyal bilimle olan dikkate değer bir bağlantısı, siyasi devrimciler
arasındaki model kişilikler fikri yoluyladır. Nihilist gazete Le Revolte,
(Cenevre ve Parts, 1876-94) Camus'nun (L'homme Revolte) "Başkaldıran
insan" ve Angola-Amerikanlann "Yabancılaşmış entellektüel"
çalışmalarında hâlâ yansımasını bulan adı ve kavramı yayınladı. Profesyonel sosyal
bilimciler arasında H.D. Lasswell, Psi-ko-Patoloji ve Siyaset ve Güç ve Kişilik
adlı kitaplarında siyasi kişiliğin yabancılaşmış türlerini oluşturan birincil
sembollerden ikincil sembollere "değişim" sürecini incelemiştir.
İlgili çalışma T.W. Andorno ve diğerlerinin kitabında salık verilmiştir.
(SBA)