SADİZM

 

Kavram, Fransız devrimine katılmış bir yazar olan Alphonse markisi François de Sade'ın romanlannda işlediği cinsel şehvet ve cinsel zorbalık temalarından dolayı, ya­zarın adına istinaden Krafft-Ebing tarafın­dan ortaya atılmış olup ve cinsel eşe (kadın, erkek veya hayvan) zorbalık ve acı verici eziyet uygulayarak cinsel doyum sağlaya­bilmesini ifade etmek için kullanılmakta­dır.

Holeuberg ve Malinowski gibi antropo­logların ilkel topluluklarda, Zuckerman ve Hamilton gibi hayvan davranışı araştırma­cılarının birçok memeli türünün erkek cin­sinden saldırganlığın sık görülen cinsel tu­tum olduğunu belirlemelerine rağmen, sa-dizmin bir cinsel sapkınlık olduğuna inanıl­maktadır. Modern psikiyatrik sınıflamalar­da ise cinsel sadizme, psikoseksüel bozuk­luklar içide yer verilmektedir.

Günümüzde Kinsey'in yaptığı türden Batılı insanın cinsel tutumlarım belirleme­ye yönelik araştırmalarda sadislik davranış­ların erkeklerde daha sık olduğu görülmek­tedir.

Rahatsızlığın psikodinamiğini anlama­ya yönelik psikanaliük değerlendirmeler sadizmi iğdiş edilme kompleksiyle açıkla­maktadır. Buna göre sadistik birey, iğdiş edilme korkusunu, cinsel eşine kendisinin korktuğu durumu uygulayarak yenebil­mekte, yalnızca bu yolla cinsel doyum sağ­layabilmektedir. Freud, sadizm ve mazo­şizmin birbirlerinin tamamlayıcıları oldu­ğunu; mazoşizmin asıl olarak sadizmden kaynaklandığını; eşe yönelik sadistik uya­ranlar kişi tarafından kabul edilmediğinde, kişinin kendisine doğru çevrildiğini söyle­mektedir.

E.Fromm'a göre ise, sadizm modern in­sanın varoluşunun temel çelişkilerinden kaçmak için başvurduğu nevrotik mekaniz­malardan biridir. Fromm, bu bakışıyla sa­dizmi alışıldık cinsel kullanılışını aşan bir anlamda kullanmakta ve üç tip sadistik dav­ranış saymaktadır.

 1) Sınırlandırılmamış gücünü başkaları üzerinde uygulayarak on­ları bağımlı hale getirme,

 2) Başkalarını maddi, entellektüel ve duygusal olarak is­tismar ve talan etme,

 3) Başkalarına acı çek­tirme. Görünüşte güçlü ve bağımsızmış gibi davranan sadistin aslında zayıf ve çaresiz olduğunu belirten Fromm onun başkaları üzerinde egemenlik kuramadığı zamanlar­da toplumdan yalıtılmış ve yalnız durumda olduğunu ifade eder. Yani Fromm için de sadistik madalyonun öbür yüzü mazoşizm­dir.

Psikolojideki sosyo-kültürel yaklaşımın Önde gelen isimlerinden Karen Horney ise sadistik eğilimleri bireyin benliğinin çarpı­tılmış onarılma girişimleri olarak görür. Ona göre bu eğilimler ağır karakter bozuk­luklarının son evresinde ortaya çıkarlar. Ki­şi başkalarına baskın olma, onların aleyhin­de bulunma, patlayıcı, zarar verici, tahrip­kar davranışlar gösterme aracılığıyla güç ve üstünlük elde ederek bir önem duygusu elde etmeye çalışmaktadır. Bu, yalnızca cinsel­likle sınırlı olmayıp hayatın bütün alanları için geçerlidir. Aynca sadistik eylem bir anlamda bireyin kendi içinde ortadan kal­dırmak istediği şeyi başkalarında tahrip et­me amacı güder. Sadist, kendine atfettiği güç imajına göre dayanılmaz bulduğu silik­lik ve bağımlılık duygularını böylece gizle­meye çalışır.

Erol GÖKA

Bk. Mazoşizm