Telepati,
organizmalarla çevre arasındaki, bilinen duyusal-motor işlevlerin aracılığıyla
anlaşılamayan ilişkileri inceleyen parapsikoloji biliminin temel kavramlarından
birinin adıdır. Parapsikoloji, normali aşan ve normal-ötesi durumların
psikolojisi anlamına gelir. Bu normal olmayan durumları ifade etmek için
genellikle 'psi fenomen' kavramı kullanılır. Psi fenomenin içsel biçimine
duyu ötesi algı (ESP) denir. Duyu ötesi algı, alıcı organların çabasıyla
ulaşılamayan, dışardaki durumlar, nesneler ve olaylar haldanda bilgi edinmek
İçindir. Psi fenomenin dışsal biçimine ise psikoki-nezis denir. Bu ise bilinen
motor işlevler kullanılmaksızın, kişinin dış çevresinin bazı görünümlerine
etki yapabilmesi anlamındadır. Duyu ötesi algının hedeflenen bilginin
karakteristiklerine göre temelle-nen iki türü vardır. Bunlardan nesnel durumların
veya olayların duyu Ötesi algısı durugöiü (clairvoyance); öznel durumların veya
bir başka kişideki bilişsel içeriklerin duyu Ötesi algısına ise telepati adı
verilir.
Telepati dilimize
"düşünce nakli" olarak çevrilebilir. Düşüncenin duyuların beyinde
işlenmesiyle oluşan ürünler olduğunu kabul eden modern bilgi teorisine göre
telepatik gerçekliğe inanmak mümkün değildir. Bu bilgi teorisinde, duyulanyla
algılayamadığı nesnelerin ve olayların aldığı biçimleri bilme, kişiler
hakkında bilgi edinme imkânsızdır. Modem bilgi teorisinin pozitivist
yaklaşımına rağmen tarih boyunca telepatik gerçeklikle ilgili bir çok örnek
nakledilmiş ve insanların büyük çoğunluğu bunlara inanmıştır. Modern bilimin
niceliğe, Ölçmeye, yeniden sınanabilirliğe verdiği önem insanların bu tür
inançlarını ortadan kaldırmamış, tam tersine bilim çevrelerinde parapsikolojik
olayların gerçekliğini kanıtlamaya çalışan çabalara neden olmuştur.
Parapsikolojik
olayların bilimsel olarak incelenmesi ilk kez 1882'de Londra Fiziksel
Araştırma Derneği ve Cambridge Felsefe profesörlerinden Henry Sidgwick'in çevresindeki
bir grup tarafından yürütülmüştür. Fakat ilk bilimsel kanıtlar, Amerika'lı
biyolog Joseph Banks Rhine'nin Duke Üniversitesi 'nde kurduğu parapsikoloji
labora-tuvannda yaptığı çalışmalardan elde edilmiştir. Bunlardan telepatiyle
ilgili olanları,
Zener kartları
kullanılarak yapılmış olup oldukça ünlüdür. Zener kartları haç, kare, daire,
yıldız, dalgalı çizgi sembolleri bulunan, her bir sembolden beş tane içeren
toplam yirmi beş karttır. Bu kartlar, dizilişi deneyi yönetenler de dahil olmak
üzere bilinmeyecek şekilde farklı biçimlerde dizilmiş, deneklerden bu
dizilişi bilmeleri istenmiştir. Normalde matematiksel olarak beşte bir olan
bilebilme oranının üstünde tahmin edenler ise telepatik gücü olanlar olarak kabul
edilmiştir. Sonuç bazı kimselerin inanılmaz tahminler yapabildikleri
şeklindedir.
Rhine'nin
çalışmalarından bu yana bir çok başka parapsikoiog tarafından normal dışı
olayların, bu arada telepatinin varlığının gerçek olduğunu kanıtlamak için bir
çok araştırma yapılmış, bir çok yeni teknik araştırma yöntemi geliştirilmiştir,
Ingo Swan, Uri Seller gibi parapsikolojik güçleri hayret verecek boyutta olan
medyumlar ortaya çıkmıştır. 1969'daparapsikoloji Amerikan Bilim Geliştirme
Birliği'ne dahil edilmiştir. Fakat başta psikanaliz ve davranışçılık ekolü
bağlıları tarafından olmak üzere parapsikolojiye biiim çevrelerinden gelen
eleştiriler de devam etmektedir. Bugün yeni bir bilim dalı olarak sağlam bir
yeri olmasa da, parapsikolojinin modem psikoloji içinde nisbeten kendini belli
etmeye başladığı söylenebilir. Telepatik olaylar hakkında daha ayrıntılı ve
daha doğruya yakın bilgiler edinmemiz parapsikolojinin gelişimini hızlandırmasına
bağlıdır.
Erol GÖKA Bk.
Parapsikoloji; Ruhçutuk