Siyasal faaliyet
tekelinin tek bir partiye tanındığı, bu partiye ruh ve güç veren bir
ideolojinin egemen olduğu, devletin her türlü kuvvet ve inandırma araçlarım
elinde tuttuğu ve polisiye ve ideolojik terörün öne çıktığı siyasal rejimdir.
Tarihte pek çok örnekleri varsa da çağımızda Hitler Almanya-sı ile özellikle
Stalin dönemi Sovyetler Birliği, totalitarizme en çarpıcı örnek teşkil etmektedirler.
Çağdaş örnekler dikkate alındığında parti tekeli, ekonomik hayatın devletleştirilmesi
ile ideolojik terör başlıca ayırıcı niteliklerdir. Totalitarizmde ya parti tekeli,
İdeoloji tekeli ya da ekonomi tekeli devletin elinde olup devletin dışında serbest
bir sivil hayatı düşünme imkânı yoktur. Bütün bu niteliklerin birleşmesi
durumunda tam bir totalitarizm gerçekleşmektedir. Rejime egemen olan,
ideolojik terör ve zorbalığın yarattığı korkudur.
R. Aron'un
tesbitlerine göre totalitarizmin başlıca beş temel niteliği vardır:
1- Politika faaliyeti tekelinin tek bir partiye tanınmış
olması,
2- Devletin resmî gerçeği kesilen bir ideolojinin
partiye ruh ve güç vermesi,
3- İdeolojinin dile getirdiği resmi gerçeği yaymak için
devletin kuvvet ve inandırma vasıtaları (radyo, televizyon, basın vd.)
tekelini elinde tutması,
4- Ekonomik ve mesleki işlerin çoğunun devletin
buyruğu altında olması
ve ekonomik ve mesleki işlerin resmi gerçeğin rengini taşıması, 5- Her işin
devletin işi olması ve ideolojiye bağlı bulunması.
XX. yüzyıldaki bazı
totaliter rejimler tek parti rejimleri değillerse de bu genel Özelliği pek
değiştirmemektedir. Hatta öyle tek parti rejimleri vardır ki, bunlar
totaliterist Özellikler taşımazlar, resmi bir ideoloji geliştirmezler. Fakat
genelde endüstri toplumlarında tek partili her rejimin totalitarizme dönüşme
eğilimi devamlı vardır. Tek Partili rejimlerde ideoloji tekeli her an yerleşebilir.
Türkiye'de çok partili
hayata geçilene kadar totalitarist eğilimleri ağır basan bir rejim bulunuyordu.
Tek parti döneminde parti, İdeoloji ve ekonomi tekeli devletin elinde idi. Çok
partili hayatla birlikte bu alanlardaki tekel kırıldı ve nisbeten sınırlı bir
çoğulculuk yerleştiyse de ideoloji alanında yine de bazı yasal sınırlamalar
sürmektedir.
Davut DURSUN