MÛTE SAVAŞI

Bizanslıların büyük bir orduyla Arapların yaşadıkları topraklara saldıracağı haberini alan Re­sûlullah (s.a.v.) üç bin savaşçıdan meydana gelen bir İslâm ordusu hazırlayıp, sırasıyla onlara üç komutan atadı. Bu komutanlardan biri şehit olduğunda diğeri onun yerini alacaktı. İslâm ci­had tarihinde Resûlullah (s.a.v.) ilk kez bir savaş için üç ayrı komutan atıyordu! Bu üç komutanın da yapılacak savaşta şehit düşecekleri haberi, onun mübarek dudaklarında bu şekilde dile getiriliyordu. Adı geçen komutanlar: Zeyd bin Hârise, Cafer bin Ebû Tâlib ve Abdullah bin Re­vâ­ha'ydı…

Medine'den yola çıkan İslâm ordusu, Mûte'ye kadar ilerledi. Mûte, Şam sınırında Ürdün köylerinden bir köydü. Orada sayısı yüz bini aşan düş­­man Bizans ordusuyla karşı karşıya geldiler.

Dehşet ve korkunun kol gezdiği amansız bir savaş başladı. Resûlullah'ın atadığı üç komutan birbiri ardınca şehit oldular. İslâm ordusu için boz­gun neredeyse kaçınılmaz gibiydi. Müslümanlar toplanıp Hâlid bin Velid'i kendilerine komutan olarak seçtiler. Mûte savaşı, Hâlid bin Ve­lid'in Müslüman olduktan sonra katıldığı ilk sa­­vaştı.

Halid askerî dehasını kullanarak askerlerin yerlerini değiştirdi. Karargâhın en uç noktasına da bir grup asker yerleştirerek, ortalığı toz dumana vermelerini söyledi. Böylelikle düşmana, yeni Müslüman destek kuvvetlerinin geldiği izlenimini vermek ve içlerine korku düşürmek istiyordu. Gerçekten de bu stratejiyle İslâm ordusunu kötü bir sondan korumayı ve düşman ordusunun direnç ve azmini kırmayı başardı. Gece karanlığı bastırınca ordusunu toparlayıp, sessizce Medine'ye döndü.

Fakat Medine'deki Müslümanlar bu dönüşten memnun kalmamışlardı. Onları korkaklıkla ve savaş meydanından kaçmakla itham edip kınamaya başladılar. Resûlullah (s.a.v.) bu ithamı duyunca şu karşılığı verdi:

"Onlar, Allah yolunda savaşmaktan kaçanlar değil, belki inşallah, döne döne çarpışanlardır!"

Yine Hâlid bin Velid o gün "Allah'ın kılıcı" un­vanı­nı aldı.