EN SEVGİLİNDEN DUALAR.. 5

Önsöz. 5

Allah Duaya Nasıl İcabet Eder 6

Duanın Üç Önemli Psikolojik Faydası Vardır 6

Duanın Fazileti İle İlgili Ayeti Kerimeler 6

Kâfirin Duasının Hemen Kabul Edilip Müminin Duasının Geç Edilmesi 6

Allah'ın Kullarına Çok Yakın Olduğunu Ve Dualarını Kabul Ettiğini Bildiren Ayeti Kerimeler 7

Duanın Fazileti İle İlgili Hadis-İ  Şerifler 7

Duanın Faydaları Ve Âdabı Duanın Faydaları 8

Duanın Âdabı 9

Kur'an'ı Kerim'de Geçen Allah'ın Bize Öğrettiği Dualar 9

Dua Etmenin Vakti Ve Fazileti 10

Duanın Kabul Edilmesi 10

Duanın Kabul Olunmamasının Sebepleri 11

Dua Etmenin Şekli 11

Duaları Reddedilmeyenler 11

Duası Kabul Edilmeyenler 12

Duanın Kabul Edildiği Vakitler 12

Duanın Kabul Edildiği Yerler 12

Duası Kabul Olunan Kişiler 12

Duanın Yapılış Şekli Nasıl Olmalıdır?. 12

Peygamberimizin Anlatımıyla Duâ Ederek Kurtulan Üç Kişinin İbretli Kıssası 13

Duay'a Kendinle Başla. 14

Bir Vakte Bağlı Olmayan Zikirlerin Fazileti Hakkındaki Âyetler Ve Hadis-İ Şerifler 14

Zikr'in Fazileti Hakkında. 15

Sebebe Ve Vakte Bağlı Olmayan Dualar 16

Kur’ An Okumaya Başlarken Okunacak Dua. 16

Besmele-İ Şerifenin Fazileti 16

Fatiha-İ Şerife Ve Faziletleri 17

Fatiha Suresinin Toplu Manası 17

Kelime Manası: 17

Fatiha Suresinin Faziletleri 18

Âyete'l-Kürsinin Fazileti Ve Okumanın Faydaları 19

Peygamberimize Salavat Getirmenin  Fazileti 19

İstiâze (Allah'a Sığınma) Duası 20

İstiğfar 20

İstiğfar, Teşbih, Tehlil, Tekbir,  Tahmid Ve Havkale. 20

Peygamberimize Salavat Getirme  Şekilleri 21

Şefaat 21

Uykudan Uyanınca Okunacak Dua. 21

Allah Teâlâyı Zikretmeden Uyumanın Mekruh Olduğu Hakkında. 22

Yatmadan Önce Okunacak Dua. 22

Uykuda Korkanın Ve Uykusu Kaçanın Yapacağı Dua. 22

Gece  Uyurken  Her Türlü  Musibetten? Korunmak İçin. 22

Teheccüd Namazı Esnasında Dua. 23

Hafızayı Güçlendiren, Unutkanlığı Gideren Namaz. 23

Oturunca Ve Kalkınca Okunacak Dualar 24

Evden Çıkınca Yapılacak Dua. 24

Sokağa Çıkarken Okunacak Dua. 24

Eve Girerken Okunacak Dua. 24

Yemek Duaları 25

Resulullah'ın Okuduğu Şifa Duası 25

Hastanın Duası 25

Basanın Evlâdına Duası 25

Doğan Çocuğa Okunacak Dua. 25

Hapşıranın Duası 26

Musıbere Uğrayanı Görünce Okunacak Dua. 26

Yılan Ve Akrep Sokmasına Karşı Dua. 26

Hummaya Karşı Dua. 26

Cennet Hazinelerinin Duası 26

Lâ Havle Velâ Kuvvete İlla Billah. 26

Resulullah'ın Duası 27

Elbise Giyerken Okunacak Dua. 27

Yeni Elbise Giyerken Okunacak Dua. 27

Bir Vasıtaya Binerken Okanacak Dua. 27

Gemiye Binerken Okunacak Duâ. 27

Yolculuk Duası 27

Yolculuktan Dönerken Okunacak Duâ. 28

Helaya Girerken Ve Çıkarken  Okunacak Duâ. 28

Abdest Duaları Ve Abdest Nasıl Alınır?. 28

Camiye Girerken Ve Çıkarken Okunacak Dua. 29

Ezan Ve Kameti   İşitenin Okuyacağı Dualar 29

Ezanla Kamet Arasında Nasıl  Dua Etmeliyiz?. 29

Ezan Duası 30

Bakara Süresindeki Duâ. 30

Namazdan Sonraki Zikirler 30

Namazdan Sonra Teşbih Çekme. 31

Tilavet Secdesindeki Dua. 31

Sabah  Namazının Arkasından Yüz Kere Teşbih. 31

Akşam   Namazının   Peşine   Okunacak Dua. 31

Cuma Günü Sabahı Okunacak Dua. 31

Yatsı Namazının Peşine Okunacak Âyetler 32

Sabah   Ve   Akşam   Namazından   Sonra Okunacak Sureler Ve Dualar 32

Vitir Namazındaki Kunut Duası 32

Güneş Doğduğu Zaman Okunacak Dua. 33

Recep Ayı Girdiğinde Okunacak Dua. 33

Beraat Gecesinde Okuncak Dua. 33

Kadir Gecesi Okunacak Dua. 33

Muharrem Ayında Okunacak Dua. 33

Oruçlunun Duası Makbuldür 33

İftar Duası 33

Arefe Günü Duası 34

Kurban Kesme Esnasında Yapılacak Dua. 34

Üzüntü, Sıkıntı Ve Benzeri Hastalıklara  Okunacak Dualar 34

Lâ Havle Velâ Kuvvete İlla Billah. 35

Bir Topluluktan  Korkan Kimsenin Yapacağı Dua. 35

Kötü Ahlaktan  Kurtulmak İçin Yapılacak Dua. 36

Çıban Ve Sivilceler İçin Okunacak Dua. 36

Muska Takma. 36

Cinlerden Korunma Duası 36

Sihri Kaldırmak İçin. 37

Haccâcı Zalim Ve Dua Kıssası 37

Bağdatta Bir Kıtlık Kıssası 37

Bir Topluluktan Korkanın Okuyacağı Dua. 37

Düşmana Bakıldığı Zaman  Okunacak Dua. 38

Ürperme Anında Dua. 38

Ölüm Haberi Geldiğinde Veya Her Hangi Bir Musibete Karşı Okunacak Dua. 38

Cenaze Namazında Okunacak Dua. 38

Ölmek   Üzere Olan Kimseye Lailahe  İllallah Telkini 38

Ölen  Kimsenin Yanında Yapılacak Π Dua. 39

Ölülerimize Arkalarından Yapılacak Dualar 39

Mezarlığa Girilince Okunacak Dua. 39

Hacet Namazı 39

İstihare Namazı 39

Secde Ayetleri Her Derde Devadır 40

Teşbih Namazı 40

Salaten Tuncına Duası 40

Peygamberimizin Çok Okuduğu Dua. 41

Salât-I Terficiye. 41

İsm-Î Azam.. 41

İsm-İ Âzam Duaları 41

Esmâü'l-Hüsnâ. 42

Allah'ın Güzel İsimlerinin Şerhi 42

Geçimi Zorlaşanın Okuyacağı Dua. 45

Borçlu Olan Kimsenin Okuyacağı  Dua. 46

Borcun Ödenmesi İçin Yapılacak Dua. 46

İmam-I Azam'ın Teşbih Duası 46

Kişinin Müslüman Kardeşine Duası 46

Semâya Bakınca Okunacak Dua. 46

Hilal Görülünce Okunacak Dualar 47

Gök Gurleyınce Okunacak Dua. 47

Bulut Çıkınca Okunacak Dua. 47

Rüzgâr Esince Okunacak Dua. 47

Yağmur Yağarken Okunacak Dua. 47

Yağmur Namazı 47

Yağmur Duası 48

Kendisi Veya Başkası İçin Kız İstem Ye Gidenin Okuyacağı Dua. 49

Nikah   Akdi  Esnasında  Okunacak  Dualar 49

Zifaf   Gecesinde   Hanımı   Yanına   Gelince Erkeğin Söyleyeceği Dua. 49

İnsanın  Eşi İle  Cinsi  Münasebet  Es- Nasînda Söyleyeceği Dualar 49

İnsanın  Kızdığı Zaman Okuyacağı Dua. 49

Peygamberimizin Çok Okuduğu Dua. 50

Şirkten Allah'a Sığınmak İçin. 50

Seyyidü'l-İstiğfar 50

Cimrlikten, Tembellikten Allah'a Sığınmak. 50

Ümmü Seleme Validemizin Duası 50

Arkadaşıyla Vedalaşırken Okunacak Dua. 50

Yolculuğa Çıkan Kimseye Rasûlullahin Değişik Bir Duası 51

Bir Rüya Görüldüğünde Ne Yapılır?. 51

Bir   Meclisten   Kalkarken   Okunacak Dua. 51

Horoz  Ötmesi Ve  Eşek Anırmasında. 51

Şifâ İçin Okunacak Âyetler  Yunus Suresi Ayet 57. 51

İsra Sûresi Âyet 82. 51

Fussilet Sûresi Âyet 44. 51

Al-İ İmran Sûresi Âyet 154. 51

İhlas Sûresi 52

Felak Sûresi 52

Nas Sûresi 52

Hızbü'l-Bahr 52


EN SEVGİLİNDEN DUALAR

 

Önsöz

 

Kıymetli ve değerli Müslüman kardeşlerim!

İnanç meselelerinden sonra en önemli ibadetle­rimizden biri de hiç şüphesiz duâlanmızdır. Dua hak­kında çok değerli eserlerin yazıldığı, inkâr edilmez bir gerçektir. Ancak bunlardan bazılarının çok uzun ol­ması sebebiyle amel etmek usandırıcı, bazılarının ise kaynaklarının ve delillerinin olmaması sebebiyle amel. etmekte gevşeklik gibi sebeplerden dolayı, müminle­rin bu değerli duâ kitapları ile amel etmelerinin de çok az olduğu da inkâr edilemez. Bizde de bu eseri­mizde bunları değerlendirerek, herkesin amel etmesi için bu özürleri elimizden geldiği kadar kaldırmak ve her mümini duâ gibi çok önemli bir ibadetle barıştır­mak için son derece gayret ettik. Duanın çok önemli olduğunu her insan kabul etmektedir. Çünkü duâ;

Zayıflık güçsüzlük, muhtaçlık gibi birçok eksik sıfatları olan bizleri, güçlü, zengin merhametli gibi kemal sıfatları olan Allah ile beraber olmamamıza en büyük vesiledir.

Dua; ibadet olduğu gibi, bedenin ve ruhun şifa­sı ve ilacıdır. Efendimiz Sallahu Aleyhi ve Sellenn; "Ya Rabbi şifa ancak sendendir" buyurması, İlaç­ların tesirli olması içinde yaratıcımızın rızasının şart olduğuna delalettir.

Yüce yaratıcımız olan Allah'ü Teâla'nın kulların­dan razı olması içinde kullarının, kendisine boyun eğip acizliğini itiraf ederek tam bir zeliilik içinde yal­varıp yakarması gerekir. Zaten yaratılma gayemizde budur. "Ben cinleri ve insanları ancak bana iba­det etsinler için yarattım"[1] ayeti kerimesi bunun delilidir. Boyun büküklüğü ve acziyette tam olarak ancak duâ ile hâsıl olur. Dua; her zaman her yerde müminin ruhuna ve bedenine kuvvet verir. Duaya teşvik den birçok ayeti kerimeler ve sayılamayacak kadar hadisi şerifler vardır.

Ancak duada gelişi güzel olmamalıdır, Dua ederken en önemli edeplerden biride kalbin uyanık olmasıdır.

"Şunu bilin ki; Allah'ü Teâla Hazretleri, kalbi gaflet ve lüzumsuz şeyler ile dolu kimsenin duasını kabul etmez[2] Hadisi şerifi bunu bize güzelce açıkla­mıştır. Zaten amellerin asıl yeri kalptir. Ancak sadece kalple duâ etmek de yeterli olmaz. Çünkü her müslümanın da bildiği gibi en küçük bir ibadetin bile, farzı, vacibi, sünneti ve edebi gibi birçok şartları var­dır.

Öyleyse hem ilaç hem de ibadet olan duanın da şartlan   olmalıdır.   İbadetlerin   şartı   gibi   ilaçlarında şartları vardır. Mesela; kimyasal bir ilacın tesirli ola­bilmesi için perhize, soğuğa, sıcağa ve benzeri şeyle­re dikkat edilmelidir. Aynı şekilde ilahi ilaçların da te­sirli olabilmesi için hem okuyanın hem de okunan ki­şinin dikkat edeceği bazı şartlan vardır. Dua edenin önemini   bildiren   ayeti   kerimeler  ve   hadisi  şerifler vardır onlardan  biri  de;  "...(Ya  Muhammed)  onlara duâ et. Çünkü senin duan onlar için bir rahmet = hu­zurdur,[3] İşte bu ayeti kerime duâ etmenin  ne  kadar önemli olduğunun  delilidir.   Hem ibadet hem de ilaç olan duanın tesirli olması için ayrıca aşağıda ki şartlara dikkat edilmesi lazımdır;

Duadan önce imkân nispetinde sadaka verilmesi,

Dua makbul olduğu mübarek vakitlerde yapılması, (gecenin son üçte birinde veya mübarek geçelerde) gibi,                                                                   

Duadan önce iki rekât namaz kılıp, sonra kıb- | leye karşı yönelip duanın huşu ile yapılması,

Devamlı tövbe ve istiğfar edildiği gibi, duadan öncede gönülden ısrarla ve tekrar tekrar tövbe edil­mesi,

Hem duâ edenin hem de edilenin inancı Ehl-i sünnet ve'l-cemaat itikadı üzere olması.

Haram,   haksızlık ve  zulüm   gibi   günahların hepsinden kaçınılması,

Dua edilirken kalbi, lüzumsuz şeyleri düşüne­rek gaflet içinde bırakmadan, kalben Allah'a yönelip, acizliğini ve muhtaçlığını itiraf ederek boyun büküklüğü içinde duâ yapılması,

Duaya Allah'ü Teâla'ya hamd ve sena, Resulüne salât ve selam ederek başlanması,

Dua ederken Allah'ü Teala'nın Kerim, Kadir,

Rahman, Rahîm, Şâfi, gibi ismi şerifleri ile duâ edilmesi,

Kur'anda ve hadiste gelen dualarla dua ettikten sonra ihtiyaç ne ise onun için duâ edilmesi,

inançlı   bir  mümin,   ister   bedeni   isterse   runu hastalık olsun, ümit kesmeden her halde her zamanda yaratıcısından şifâ beklemelidir.

Her şeyi  yerli  yerinde yaratan  Rabbimiz  muhakkak ki her derdin şifasını yaratmıştır. Ancak insanlar bugün şifaların bazısını bulmuşlar, bazısını da bulamamışlardır.  Bizlere düşen ise meşru yollardan her   derde   şifa   aramaktır.    Bu   konuda   Efendimiz  Aieyhisselam da şöyle buyurmuşlardır;

Allah'ü Teâla  Hazretleri hastalığı da ilacı da J indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç var etmiştir. Öyleyse tedavi olun. Ancak haram olan şeylerle tedavi  olmayın"[4]                                                                      

Her hastalığın bir ilacı vardır. Hastalığın ilacına rastlanırsa Allah Teâla'nın izniyle hastalıktan şjfa  bulunur"[5]                                                                          

Ehl-i sünnet Âlimleri  bu  hadisi  şerifleri, tetkik â ve  tahkik ettikten  sonra,   Efendimiz  Aleyhisselamın

tedavide başvurduğu ilaçların başlıca  üç kısma ayrıldığına hükmetmişlerdir;                                                  

1- ilâhî ilaçlar; bu tür ilaçlar, Kur'an'ı Kerim ve % hadisi   şeriflerdir.   İsra   suresinin   82.   ayetinde  "Biz k Kur'an'dan Müminler için şifa ve rahmet olan şeyi indiriyoruz" bunun delilidir.                                                 

2- Tabiî ilaçlar; bitkisel ve kimyasal olan ilaçlar J gibi. Bunlarda tecrübe ile sabittir.

3- Her iki nevin birleştiği ilaçlar. Bu ilaçların tesiri ise çok açıktır.                                                             

Bizde bu kitabımızda mü'minlerin her derdine f şifa olacak Peygamber sallahu aleyhi ve sellem'in dulâiarı, gelecek olan dertlere karşı okunacak duaları ve Seçilmiş dualar

Allah'ü Teâla'nın  verdiği  nimetlere  karşı şükretmek  için okunacak duaları, ehli sünnet ve-l'cemeat âlimle- rinin  ittifakla kabul ettikleri değerli eserlerden,  her zaman amel edilmesi için seçerek kaynaklarıyla beraber açıkladık.                                                                

Duanın kalbe tesirli olması için duaları hem  ?

Arapça hem de manası ile beraber okumak lazımdır. Duaları önce Kur'ân dili ile yazıp harekeledik, daha sonra altına  henüz Öğrenmemiş olanları da düşünerek arapça okunuşunu, sonra manasını    ve    dipnota    da    kaynağını    yazdık. 

Kur'an dilini bilmeyen kardeşlerimiz, bu eksik ferini bir an önce kaldırmaları şarttır.

Peygamberimiz sallâhü aleyhi ve sellem: "Kime duâ   kapısı  açılmış  ise ona  rahmet  kapıları  açılmış  demektir. Allah'ü Teâla'dan istenilen dünyalıklardan,

Allah'ü Teâla'nın en çok sevdiği şey afiyettir.  Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece duâ geri çevirir. Öyle ise sizlere duâ etmek gerekir"[6] Bir de unutmamak gerekir ki,  "Başarı ancak Allah'ın yardımı iledir."

 

Allah Duaya Nasıl İcabet Eder

 

Rasulüilah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: - Hiçbir Müslüman yoktur ki, Allah'a duâ etsin de, Allah onun duasına şu üç halden bir ile icabet etmesin:

1. Kişi duâ ettiğinde, Allah onun karşılığını dün­yada hemen verir.

2. Kişi duâ eder, Allah duânm karşılığını âhirete erteler.

3. Yaptığı duadan dolayı o kuldan bir musibeti, belayı kaldırır.[7]

 

Duanın Üç Önemli Psikolojik Faydası Vardır

 

1. Dua insanın sıkıntılarını kelimelerle ifade et­meye imkân verir. Sıkıntının karışık ve belirsiz ol­maktan kurtulmasına yardımcı olur.

2. Dua kişiye yükünün  paylaşıldığı, yalnız ol­madığı hazzını verir. En çaresiz ve ümitsiz zamanlar­da her şeyi duyan, her şeyi bilen ve gücü yeten Al­lah'ın kudretine inanmak, sığınmak ve güvenmek o kişiye  sükûnet ve  huzur verir.  Güven  duygusunun gelişmesine ve korkularını yenmesine yardtmcı olur.

3. Çaresiz kişi pasiftir, bir şey yapamama çare­sizliği içerisindedir. Dua etmekle, işe atılganlık konu­sunda bir adım atmış olur.

 

Duanın Fazileti İle İlgili Ayeti Kerimeler

 

Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara):  

Ben çok yakınım. Bana duâ ettiği vakit duâ edenin  dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim    davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu   ) i bulalar.

Hâlbuki Rabbiniz: Bana yalvarın, duâ edin ki size karşılık vereyim. Çünkü bana ibadet etmekten ki-£  birlenip yüz çevirenler yarın horlanmış olarak cehenneme gireceklerdir, buyurdu.  (Resulüm!) De ki:  (Kulluk ve) yalvarmanız ol- masa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey inkarcılar! Size Resulün bildirdiklerini) kesinkes yalan say  diniz; onun için azap yakanızı bırakmayacaktır![8]

Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi ana­yım; ve (yalnızca) bana şükredin ve (sakın) nankör­lük etmeyin.[9]

Sabah ve akşamlan içinden yalvararak, gizlice T ve kendin işitecek kadar bir sesle Rabbini zikret de â gafillerden olma![10]insanın başına bir sıkıntı geldiği zaman yatarken, otururken veya ayaktayken bize yalvarıp durur.

Fakat sıkıntısını giderdiğimizde başına gelen sıkıntıdan dolay bize hiç yalvarmamış gibi davranır. İşte ölçüyü aşanlara, işledikleri kötülükler böylesine güzel gösterildi.[11]

 

Kâfirin Duasının Hemen Kabul Edilip Müminin Duasının Geç Edilmesi      

 

Mü'min dua ettiğinde bazı zaman istediği şey bazı hikmetlerden dolayı hemen kabul olunmaz. Kâfir bir kimse Allah'tan istediğinde ise hemen duası kabul olunur. Melekler bundan endişeye düşerler. Allah'ü Teâla buyurur ki; Ben kâfirin duasını hemen kabul ederim, çünkü bana yalvarıp duâ etmesini istemem, % 6 müminin ise devamlı bana yalvarmasını, yakarmasını, duâ etmesini, beni devamlı zikretmesini isterim, bundan dolayı duasını hemen kabul etmem. [12]

 

Allah'ın Kullarına Çok Yakın Olduğunu Ve Dualarını Kabul Ettiğini Bildiren Ayeti Kerimeler

 

Ve andolsun  ki,  elbette  muhakkak  insanı  biz yarattık, nefsinin ona ne vesvese verdiğini de biliriz  (çünkü) biz ona şah damarından daha yakınız.[13]

Ve biz ona (ölüm hâlinde bulunan kimseye),  sizden daha yakınız; fakat siz görmezsiniz.[14]

 

 Duanın Fazileti İle İlgili Hadis-İ  Şerifler

 

Rasulüllah sallahu aleyhi ve sellem şöyle bu- yurdular:

"Üç kişi vardır ki, duaları reddedilmez (mutlaka kabul edilir):

Adil imâm (başkan).

İftarını yaptığı zaman oruçlu.

Zulme uğrayanın duası.

Allah, (mazlumun) duasını bulutların fevkine çı­karır ve onlara sema  kapıları  açılır ve Allah Teâla

Hazretleri:

"İzzetime yemin olsun! Vakti uzasa da, duanı mutlaka kabul edeceğim!" buyurur.[15]

Enes İbn-i  Malik radıyallahu anh'den rivayete göre   Peygamber  sallâhu   aleyhi  ve  sellem

Dua  göre  yapmaktan aciz olmayın. Çünkü dua ile beraber kimse helak olmaz." buyurdu. [16]

Ali radıyallahu anh'den rivayete göre Peygamber sailâhu aleyhi ve sellem :

Duâ mü'minin silahı, dinin direği, yer ve gökle- rin nurudur, buyurdu. [17]

Ebû Hureyre radıyallahu anh'den rivayete göre,  Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Allah'a, duadan daha üstün bir şey yoktur. [18]

Ebû Hureyre radıyallahu anh'den rivayete göre, Rasulüllah sallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Kim Allah'tan istemezse Allah da ona gazap eder (kızar).[19]

Cabir radıyallahu anh'den rivayet edilmiştir; dedi ki Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim:

"Her hangi bir kimse, bir duâ ile (Allah'a) duâ ederse, günah için veya akraba ile münasebeti kes­mek için duâ etmedikçe derhal Allah ona dilediğini verir veya onun (dilediği) kadar bir kötülüğü ondan önler. [20]

Süleyman radıyallahu anh'den rivayet edilen bir hadisi şerifte Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellern:

"Kazayı (kaderi) ancak duâ reddeder (geri çe­virir) ve ömrü de ancak iyilik artırır." buyurdu, [21]

Ebû Hureyre radıyallahu anh'den rivayete göre, Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Sıkıntılar ve tasalar anında, duasının Allah tarafın­dan kabul edilmesi her kimi sevindirirse bolluk za­manında çok duâ yapsın.

Ömer İbn-i'l-Hattab radıyallahu anh'den rivayet edilmiştir ki, "Rasûlüilah sallâhu aleyhi ve sellem du­ada ellerini kaldırdığı zaman onları yüzüne sürmedik­çe indirmezdi.[22]

Ebû Hureyre radıyailahu anh'den rivayete göre, Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allah'a, kabul edileceğinden emin olduğunuz hâlde duâ ediniz. Biliniz ki şüphesiz Allah, gaflet ve oyun içinde olan kalpden dvıâ kabul etmez. [23]

Sabit el-Bünani radıyallahu anh'den rivayet edilmiştir, Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyur­du ki: "Her biriniz ihtiyacını Rabbinden istesin. Hatta ondan tuz istesin ve hatta ondan, koptuğu zaman ayakkabısının bağını istesin. [24]

Enes İbn-i Mâlik radıyallahu anh'den rivayete göre Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem;

"Dua, ibadetin özüdür." buyurdu. [25]

Hz. Ebû Hureyre radıyallahu anh'den rivayetle: 

Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki:

Acele etmediği müddetçe her birinizin duasına icâbet olunur. Ancak şöyle diyerek acele edenler var:     

Ben Allaha duâ ettim de duamı kabul etmedi. [26]                                                                               

 Hz. Câbir radıyallahu anh'den rivayetle:

Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Nefislerinize beddua etmeyin, çocuklarınıza beddua etmeyin, hizmetçilerinize de beddua etmeyin. Mallarınıza  da  beddua etmeyin.  Olur ki, Allah'ın duaları kabul ettiği saate rast gelir de, isteğiniz kabul edilir.[27]

Câbir radıyallahu anh anlatıyor: "Bir kadın: "Ey j Allah'ın Resulü, bana ve kocama duâ ediver!" diye ri-| cada bulunmuştu. Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem k  Efendimiz:

Allah sana da, kocana da rahmet etsin!" diye duâ buyurdu.[28]

Hz. Âişe radıyallahu  anhhâ  şöyle dedi:

Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem özlü duaları tercih eder, diğerlerini bırakırdı.[29]

Hz.   Ibn-i   Mes'ud   radıyallahu   anh   anlatıyor:

Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem duayı üç kere yapmaktan, istiğfarı üç kere yapmaktan hoşlanırdı.[30]

Hz.   Ebû   Hureyre   radıyallahu   anh   anlatıyor:  

Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki:   k Ş "Her gece,  Rabbimiz gecenin son  üçte biri girince, dünya semasına iner ve;

Kim   bana  duâ  ediyorsa  ona   icabet  edeyim.

Kim benden bir şey istemişse onu vereyim, kim bana f istiğfarda bulunursa ona mağfirette bulunayım" der.

Ebû Ümâme radıyallahu anh anlatıyor: "Derdi ki: "Ey Allah'ın Resulü! En ziyade dinlenmeye ve kabule mazhar olan duâ hangisidir?"                                

"Gecenin sonunda yapılan duâ ile farz namazların ardından yapılan dualardır!" diye cevap verdi.[31] 

Ebû     Hureyre     radıyallahu     anh     anlatıyor: 

"Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem  buyurdular ki: 

"Kul Rabbine en ziyade secdede iken yakın olur, öyle ise (secdede) duayı çok yapın. [32]

Yine   Ebû   Hureyre   radıyallahu   anh   anlatıyor: 

"Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem anlatıyor: "(Allah'ın kabul ettiği) üç müstecab duâ vardır, bunların  icabete mazhariyetleri hususunda hiç bir şüphe yoktur. Mazlumun duası, müsâfirin duası, babanın evladına duâsıdır. [33]                                                                  

Abdullah   Ibn-i   Amr Ibni'l-Asadıyallahu   anh anlatıyor:  "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem  buyurdular ki:                                                                     

"icabete   mazhar olmada   gâib   kimsenin  gaib kimse  hakkında  yaptığı  duadan  daha  sür'atü  olanı yoktur. [34]                                                                            

Ruhul Beyan tefsirinde zikredildiğine göre: Kabe   görüldüğünde,   Üç   mescid   (Kabe-i   Muazzama, Ravza-i Mutahhara ve Mescidi Aksa) da, Enam Süresindeki Enam Suresi ayet 124 deki:

iki lafzai celâl arasında), Tavafta, Mültezem (Haceri Esvedle Kabe'nin kapısı arasın) da, Beytullah'ın her f tarafında, Zemzem kuyusunda, Zemzem suyu içildi-f ğinde. Safa ve Merve üzerinde, Sa'yde, Makamı İbrahim arkasında, Arafatta, Müzdelifede, Minada, Minada üç şeytan taşlandığı yerde, Peygamberlerin  Salavatullahi Alâ Nebiyyina ve Aleyhim Ecmein kabirleri yanında ve ehline göre bilinen şartlarla, Salihlerin   kabirlerinde, duanın kabulü denenmiştir.

Bu nimete ermenin yani dualarımızın kabul olmasının en büyük çaresi, şer'i şerifi mümkün mertebe tatbik ettikten sonra, tasavvuf yolunda ilerlemektir.

Duanın Faydaları Ve Âdabı Duanın Faydaları

 

1- Duâ, Allah'tan hidayet ve başarı istemektir. Duâ insanı başarıya ulaştırır.

2- Duâ, hazinesi sonsuz,  kerem ve ihsanı bol olan Allah'tan istemektir. O, bir şeye ol deyince olur.  Bir isteği yerine getirmekle hazinesi eksilmez.

3- Rızkın   genişlemesine,   sağlığın   artmasına, ömrün bereketli olmasına vesile olur,

4- Duâ edeni Allah'ın rahmeti kuşatır. Allah'ın ihsanı ve yardımı ona yöneiir.

5- Duâ  eden,  Allah'a  itaat etmiş olur.   Duayı terk etmek, Allah'a karşı kibirlenmektir.

6- Duâ, öyle kerim bir zattan İstemektir ki, O kendisine açılan elleri boş çevirmekten utanır.

7- Allah, kulunun çok ve ısrar ile duâ etmesini sever.

8-  Duâ hayrı çeker, kötülüğü, şerri savar.

9-  Duâ eden, duasının yararını ya hayatında, ya da öldükten sonra muhakkak görür.

10- Genişlik ve sağlık zamanlarında duâ etmek, darlık ve hastalık zamanlarında fayda verir.

11- Her duâ, Allah'ın indinde muhafaza edilir, karşılığı ya dünyada ya da âhirette verilir.

12- Duâ insanı belâdan korur, inmiş ve inecek musibetlere   karşı   bir   kalkandır.   Belâların   etkisini azaltır.

13- Kaza  ile duâ  arasında  bir çarpışma  olur, duâ kazanın acı etkilerini önler, gücünü azaltır.

14- Duâ, gücü her şeye yetici oian Allah'a karşı son derece küçülme,  boyun eğme ve huşu'dur.  Bu küçülme ve huşu', Kerem ve rahmeti sonsuz olan Al­lah'ın rahmetini çeker. Bunun için duâ, ibadetin özü kabul edilmiştir.

15- Duâ, düşmanların düzenlerini bozar, üzün­tü ve sıkıntıları defeder. İnsanın ruhunu tasalardan arıtıp temizler.

 

Duanın Âdabı

 

1- Duâ etmek için Ramazan, Arefe, Bayram, Cuma ve özellikle seher vakitlerini gözetmelidir. Ka­met getirildiği, ezan okunduğu zaman, secdeler ara­sında, namazların sonunda, müslümanların cihad ve savaş için saflar meydana getirdikleri sıralarda yapılan dualar son derece makbuldür.                                  

2- Allah'ın adını böylece andıktan sonra Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem'e salât ve selâm getirmek daha sonra da dileğini istemek.                          

3- Sesi fazla yükseltmeden, açıkla gizli arasında bir sesle duâ etmek.                                                       

4- Dua ederken cümlelere vezin ve kafiye aramamak, yapmacılığa asla kaçmamak. Zira duâ yalvarma yeridir, orada yapmacığın işi yoktur. Yüce Allah: "Boyun eğerek ve korku ile Rabbinize yalvarın. çünkü O,  haddi aşanları sevmez.  O'na korkarak ve ümit içinde duâ ediniz. Allah'ın rahmeti iyilik edenlere  yakındır.[35] buyurmaktadır.                                               

5- Huzur ve huşu' ile ümit ederek ve korkarak  duâ etmek. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:  "Onlar.hayır işlerine koşarlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlar, ve bizden korkarlardı.[36]                              

6- Can-ü gönülden duâ etmek ve duanın kabul edileceğine kesin olarak inanmak.                                

7- Israr ile duâ etmek ve duayı üç kere tekrarlamak. İbn-i Mes'ud radıyallâhu anh şöyle demiştir:

Hz.  Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem duâ ettiği  zaman üç kere tekrar ederdi. Allah'tan bir şey istediği  zaman üç kere isterdi."                                                   

8- Duaya hemen muradını söyleyerek değil, Allah'ın adını anarak, Allah'a hsrnd ederek başlamak Peygamber    Efendimiz    sallâhu    aleyhi    ve    sellem  Subhane rabbiye'l-Aliyyî'l-A'lâ'l-Vahhâb" diye başlardı. Duaya el-hamdulillâh ile başlamalı, el-Ahadf es-Samed gibi esma-i Husnâ isimleriyle veya Ya Erhame'r-râhimîn gibi övgü ve yüceltme hitâp-larıyla Allah'a niyaz etmelidir.

9- Ana-babayı   razı   etmek,   onların,   misafirin duasını almaya çalışmak, mazlumun âh'ından kaçın­mak. Zira mazlumun duası geri çevrilmez, kabul edi­lir. Onun içindir ki atalarımız: "Alma mazlumun âhını, çıkar aheste aheste" demişlerdir.

10- Kızgınlıkla kötü sözler söylememek, çoluk çocuğuna  eşine,   malına  kötü  duâ  etmekten  sakın­mak. Çünkü bunlara yapacağı kötü duâ sonunda yine kendisine acı çektirecektir. Cenab-ı Allah, bir ayetin­de "İnsan, hayra duâ ettiği gibi şerve de duâ etmek­tedir.[37] diyor,  bu gibi duaların iyi olmadığını haber veriyor.

11- Kimin hakkını çiğnemiş,  kime kötülük et­mişse onlardan helâllik almak, herkesin hakkını geri vermek, günahlara tevbe etmek, ibadet ve taâte yö­nelmek suretiyle kalbi temizlemeğe çalışmak.

12- Müslümanlardan intikam almak, onlara za­rar vermek gibi günah olan şeyleri istememek.

13- Allah'a   duâ   etmekten   asla    bıkmamak, umutsuzluğa düşmemek ve duasının mutlaka bir gün kabul edileceğine inanmak.

14- Huzuru kalb ile duâ etmek, duâ ederken Al­lah'tan   başka  her şeyi   kalbden çıkarıp yalnız O'na güvenmek.

15- Duayı yine başta olduğu gibi Allah'a hamd | ve Resulüne salât ve seiâm getirerek bitirmek. "Çünkü Allah, iki salâvât-ı şerîfeyi kabul eder. Bunları kabul edince aradaki duayı da bunlar yüzü hürmetine geri çevirmez."

 

Kur'an'ı Kerim'de Geçen Allah'ın Bize Öğrettiği Dualar

 

"Rabbim!   Doğrusu   kendimi   ziyana   uğrattım. Beni bağışla!"[38]

"Senden başka ilâh yoktur, sen münezzehsin, Şüphesiz  ben  haksızlık edenlerden  oldum" [39]

"Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bi­zi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayanacaklardan oluruz!.[40]

"Rabbimiz! Yalnız sana dayandık, sana yöneldik. Dönüşümüz de ancak sanadır.[41]                                                                                 "Ey Rabbimiz, bizden kabul buyur, hiç şüphesiz T  işiten sensin, bilen sensin. Tövbemize rahmetle bakıver. Hiç şüphesiz affeden sensin, acıyan sensin" [42]

"Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri naf mazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! Duamı kabul et! "Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekileceği günde beni, anababamı ve müminleri bağışla!" [43]

Bana Allah yeter. O'ndan başka ilâh yoktur.  Ben O'na dayanmaktayım ve O, büyük Arş'ın Rabbidir.[44]

 "Rabbim!  Doğrusu bana indireceğin her hayra  muhtacım" [45]

 

Dua Etmenin Vakti Ve Fazileti

 

İbn-i Ömer radıyallâhu anhümâ rivayetle: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: "Kime duâ kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah'a talep edilen dünyevî şeyler­den Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit musibet için faydalıdır. Ka­zayı sadece duâ geri çevirir. Öyle ise sizlere duâ et­mek gerekir. [46]

Ubâde İbn's-Sâmit radıyallâhu anh'den rivayet­le: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: "Yeryüzünde, mâsiyet veya sıîa-i rahmi koparıcı olmamak kaydıyla Allah'tan bir talepte bulunan bir Müslüman yoktur ki Allah ona dilediğini vermek veya ondan onun mislince bir günahı affetmek suretiyle icabet etmesin. [47]

Ebû'd-Derdâ radıyallâhu anh'den rivayetle: "Resûl-i Ekrem sallâhu aleyhi ve sellem, bir gün sor­du:

En hayırlı olan ve derecenizi en ziyade artıran, melikinizin yanında en temiz, sizin için gümüş ve altın   paralar  bağışlamaktan   daha  sevaplı,  düşmanla karşılaşıp   boyunlarını   vurmanız  veya   boyunlarınızı  ?

vurmalarından sizin için daha hayırlı olan amelinizin  hangisi olduğunu haber vereyim mi?"

"Evet! Ey Allah'ın Resulü!" dediler. "Allah'ın zikridir!" buyurdu.[48]

Hz. Enes  radıyallâhu  anh'den  rivayetle: 

"Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki:  

Allah'ü Teâlâ hazretleri şöyle seslenir: "Beni bir gün  zikreden veya bir makamda benden korkan kimseyi  ateşten çıkarın! [49]

Hz.     Muâz     radıyallâhu     anh'den     rivayetle: 

Rasûlüllah saliâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: 

Akşamdan abdestli olarak temizlik üzere zikrederek :

uyuyan ve geceleyin de uyanıp Allah'tan dünya ve âhiret için hayır taieb eden hiç kimse yoktur ki Allah dilediğini vermesin. [50]                                                   

Hz.     Enes     radıyallâhu     anh'den     rivayetle:  

Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki:  

Allah'ı zikreden bir cemaatle sabah namazı vaktin den güneş doğuncaya kadar birlikte oturmam, bana İsmail   Aleyhisselâm'ın   oğullarından   dört   tanesini âzad etmemden daha sevgili gelir. Allah'ı zikreden bir cemaatle ikindi namazı vaktinden güneş batımına kadar oturmam dört kişi âzad etmemden daha sevgili gelir. [51]                                                                         

 

Duanın Kabul Edilmesi

 

Şu mesele bilinmelidir ki: Duanın kabul edilme-j si, Mevlâ Tealâ Hazretleri tarafından sadık bir va'd a (doğru bir söz)dür. Her kim, bir haceti için duâ edip | de o anda kabulünü görmezse, bunun sebepleri vardır. Ve zaten duanın kabul edilmesi, kulun: "Ya Rabbi!" Ey Rabbim dediğinde Mevlâ Tealâ Hazretlerinin:

Lebbeyk    abdî,    "Buyur    kulum." demesidir. Bu ise, her duâ eden mümin hakkında va'd edilmiş bir gerçektir. Lâkin duâ edenin $ ihtiyacının görülmesi bazı kere o anda olur, bazen j uzun zaman sonra olur bazen de ahirette olur. Bazı i kere de hayır, onun duasının kabul edilmemesinde I olur. Duanın kabulü üç şeye bağlıdır.

1. Kazaya   muvafık  (Allah'ın  taktirine  uygun) I olması,

2. O kimse hakkında duanın hayırlı olması,

3. İstenilen şeyin muhal (imkansız) olmaması.

Duanın kabulü için, edeplerine ve şartlarına riayet lâzımdır. Bu şartların hepsi bulunarak duâ edildiğinde, kabul olunma yönü fazlaysa da, kabulü, Allah'ü Tealâ'nm dilemesine bağlı olup kesin değildir.

Gerçi Cenabı Hak bazı ayeti kerimelerde duayı kabul edeceğini,  mutlak  (kayıtsız)  olarak zikretmişse de diğer ayeti kerimelerde de, duanın kabulünü, dilemesine bağlamış olduğundan Allah'ü Tealâ üzerine kabulu vacip değildir. Binaenaleyh ister kabul eder, ister etmez.

Bununla  beraber,  duâ  etmek  ibadetin ta f  kendisidir ve ahirette sevabı vardır ve kabulü anî olmadığından, istenilen şeyin bir müddet sonra verilmesi umulduğu gibi, duası miktarı o kimsenin üzerinden bîr kötülüğün kalkmasına sebep olması veya bilmediği bir yönden duası­nın eserinin hasıl olması ihtimaline binaen hiç bir duaya kabul olunmadı nazarıyla bakılamaz, zira insan, istediği şeyin hasıl olup olmamasın­da ne gibi hikmetler olduğunu bilemez.

Buyurulmuştur ki: Duâ, gök kapısının anah­tarıdır, bu anahtarın dişleri ise helâl lokmadır.

Nitekim Ebû Hureyre radıyallâhu anh'den riva­yet edilen bir hadisi şerifte Efendimiz sallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

"Ey insanlar! Şüphesiz ki Allah, Tayyip (terte­miz) dir. Tayip (temiz)den başka bir şey kabul et­mez. Allah, müminlere de Resullere emrettiği şeyleri emrederek: "Ey Resuller! Helâl olan şeylerden yeyin ve salih amellerde bulunun. Çünkü ben, sizin yaptık­larınızı pek alâ bilirim."

Başka bir ayette: "Ey İman edenler! Size verdi­ğimiz rızıkların helâl, hoş olanlarından yeyin. buyur­muştur," dedi.

Sonra şunları söyledi: "Bir kimse, Hak yolunda uzun sefere çıkar, saçları dağılmış, toza toprağa bu­lanmış bir hâlde, ellerini semaya uzatarak; Ya Rabbi, Ya Rabbi, Ya Rabbi! diye duâ eder. Hâlbuki yediği haram, içtiği haram, giydiği haram hasılı kendisi ha­ramla beslenmiş olursa böylesinin duası nasıl kabul edilir?"[52]

 

Duanın Kabul Olunmamasının Sebepleri

 

Kurtubî Tefsirinde zikredildiğine göre, İbrahim Edhem Kuddise Sırruhu Hazretlerine; "Bize ne oldu ki, duâ ediyoruz duamız kabul olunmuyor?" diye so­rulduğunda:

O "Siz, Allah'ı tanıdınız ona itaat etmediniz. Peygamberi tanıdınız, onun sünnetine uymadınız

Kuranı bildiniz, onunla amel etmediniz. Allah'ın nimetlerini yediniz, şükrünü eda etmedir.

Cenneti bildiniz onu aramadınız. Cehennemi bildiniz, ondan kaçmadınız.

Şeytanı tanıdınız, onunla harb etmediniz, sulh üzere geçindiniz.

Ölümü tanıdınız ona hazırlanmadınız. Ölüleri defnettiniz, ibret almadınız.

Kendi ayıbınızı bırakıp insanların ayıplarıyla uğ­raştınız." buyurdu.[53]

 

Dua Etmenin Şekli

 

İbn-i Abbâs radıyalîâhu anhümâ hazretleri an­latıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdu­lar ki: "Duaları örtmeyin. Kim kardeşinin mektubuna, onun izni olmadan bakarsa, tıpkı ateşe bakmış gibi olur. Allah'tan avuçlarımızın içiyle isteyin, sırtlanyla istemeyin; duayı tamamlayınca avucunuzu yüzlerini­ze sürün.[54]

Hz. Enes radıyalîâhu anh anlatıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem duâ ederken ellerini öyle kaldırdı ki, koltuk altlarının beyazlığını gördüm.[55]      

Hz. Ömer radıyalîâhu anh anlatıyor: "Rasûlüllah £ sallâhu aleyhi ve sellem ellerini duâ ederken kaldırınca, onları yüzlerine sürmedikçe geri bırakmazlardı. [56]

 

Duaları Reddedilmeyenler

 

Rasulüllah sallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular: "Üç kişi vardır duaları reddedilmez (mutlaka kabul edilir):                                                                

Adil imâm (devlet başkanı).  iftarını yaptığı zaman oruçlu.

Zulme uğrayanın duası.                                       

Allah, (mazlumun) duasını bulutların fevkine çıkarır ve onlara sema kapıları açılır ve Allah Teâla Hazretleri:

"İzzetime yemin olsun! Vakti uzasa da, duanı mutlaka kabul edeceğim!" buyurur. [57]

Ebû Hureyre radıyalîâhu anh anlatıyor: "Hz. Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: (Buruc süresinin), "İçlerinde burçları bulunan sema-ya, vaadedilen güne, şâhidlik edene ve şâhidlik edi-lene and olsun.."âyetlerinde (1-3) geçen "vaadedilen gün" den maksad kıyamet günüdür; "şâhidlik edilen gün"den maksad arefe günüdür; "şâhidlik eden"den maksad da cuma günüdür." Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem devamla buyurdular ki: "Güneş, cumadan daha hayırlı bir gün üzerine ne doğdu ne de battı. Onda bir an vardır ki, hayır duası o ana rastlayan bir kulun duası, mutlaka kabul edilir, bir serden sakınma I (istiâze) talebinde bulunan kimse de mutlaka ondan  sakındırılır. [58]

Ebû'd-Derdâ radıyallâhu anh anlatıyor: Rasü-j lüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: "Kardesinin gıyabında duâ eden hiçbir mü'min yoktur kimelek de: "Bir misli de sana olsun" demesin. [59]

 

Duası Kabul Edilmeyenler

 

Hz. Ebu Hureyre radıyallâhu anh anlatıyor: J "Rasülüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: "Öyle devir gelecek ki, insanoğlu, aldığı şeyin helal-$ den mî, haramdan mı olduğuna hiç aldırmayacak. "Böylelerinin hiçbir duası kabul edilmez.. [60]

 

Duanın Kabul Edildiği Vakitler

 

Abdullah İbn-i Amr İbnil Âs radıyallahu anhüma i dan rivayet edildiğine göre, Rasûlüllah sallâhu aleyhi A ve sellem şöyle buyurdu: "Şüphesiz her oruçlu için,  iftarını açtığında reddedilmeyen bir duâ vardır. [61]

Hazreti Cabir şöyle devam etti: "Benim başıma hangi mühim bir iş gelse, mutlaka o saati kollar ve $ onda duâ yapardım ve kabulünü görürdüm. [62]

 

Duanın Kabul Edildiği Yerler

 

Hz. Ebû Hureyre radıyallâhu anh anlatıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: "Her gece, Rabbimiz gecenin son üçte biri girince, dünya semasına iner ve; "Kim bana duâ ediyorsa  ona icabet edeyim. Kim benden bir şey istemişse onu  vereyim, kim bana istiğfarda bulunursa ona mağfirette bulunayım" der. " Rivayetin Müslim'deki bir : şekli şöyle: "Allah'ü Teâla gecenin ilk üçte biri geçinceye kadar mühlet verir. Ondan sonra yakın semâya  inerek şöyle der:                                                              

"Melik benim, Melik benim. Kim bana duâ edecek?"[63]

 Ebû Umâme radıyallâhu anh anlatıyor: "Derdi ki:  "Ey Allah'ın  Resulü!   En  ziyade dinlenmeye (ve kabule) mazhar olan duâ hangisidir?"                           

Gecenin sonunda yapılan dua ile farz namazların ardından yapılan dualardır!" diye cevap verdi. [64] 

Ebû Hureyre radıyallâhu anh anlatıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem  buyurdular ki: "Kul Rabbine en ziyade secdede iken yakın olur, öyle ise (secdede) duayı çok yapın. [65]                                     

Hz. Enes radıyallâhu anh anlatıyor: "Rasülüllah sallâhu   aleyhi   ve   sellem   buyurdular   ki:   "Ezanla kaamet arasında yapılan duâ reddedilmez, mutlaka kabul olur."                                                                    

"Öyleyse, ey Allah'ın Resulü, nasıl duâ edelim?"

"Allah'tan, dünya ve âhiret için afiyet isteyin!"[66]dedi.                                                                                         

Zorluk,   sefer  ve   hastalık   hallerinde,   yağmur  yağarken, Allah yolunda cihatta saf kurulurken yapılan duanın kabulü hakkında rivayetler gelmiştir.

 

Duası Kabul Olunan Kişiler

 

Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh'dan rivayet­le: Rasülüllah sallâhu aleyhi ve sellem "(Allah'ın kabul ettiği) üç müstecab duâ vardır, bunların icabete mazhariyetleri hususunda hiç bir şüphe yoktur. Mazlumun duası, müsâfirin duası, babanın evladına duâsı.[67] buyurdu.                                                                   

 Abdullah İbn-i Amr İbni'l-Âs radıyallahu anh  anlatıyor: "Rasülüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular kî:

"icabete   mazhar olmada   gaib  kimsenin   gaib kimse  hakkında  yaptığı  duadan  daha  sür'atli  olanı   yoktur.[68]

 

Duanın Yapılış Şekli Nasıl Olmalıdır?    

 

Ebû Musa'l-Eşarî radıyallahu anh şöyle buyurdu: Biz Resuluiiah'ın beraberinde (seferde) bulunduk, 

Bizler bir vadi üzerinde yükseldikçe Lâilâhe  illallah ve Allah'ü   Ekber diyerek seslerimiz yükselirdi, Bunun üzerine Peygamber  sallallahu aleyhi ve sellem: "Ey İnsanlar! Nefislerinize  yumuşak davranın, seslerinizi yükseltmeyin. Şüphe- siz sizler sağıra ve gaibe (uzakta olana) duâ etmiyor- sunuz. Dua ettiğiniz o Allah muhakkak sizinle bera­berdir. Şüphesiz O, pek işiticidir, pek yakındır. İsmi ve zatı çok mübarek, Celâl ve azameti çok yücedir." buyurdu.[69]

Fadâle İbn-i Ubeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Rasülüllah sallâhu aleyhi ve sellem duâ eden bir adamın, duâ sırasında Hz. Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem'e salat ve selam okumadığını görmüştü. Hemen:

"Bu kimse acele etti" buyurdu. Sonra adamı çağırıp:

"Biriniz duâ ederken, Allah'ü Teâlâ'ya hamd-ü sena ederek başlasın, sonra Hz. Peygamber sallâhu aleyhi ve seilem'e salât okusun, sonra da dilediğini istesin" buyurdu.[70]

Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Rasûlüllah i sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: "Dua sema ile arz arasında durur. Bana saiat okunmadıkça, Allah'a yükselmez. (Beni hayvanına binen yolcunun | maşrabası yerine tutmayın. Bana, duanızın başında, ortasında ve sonunda saiât okuyun.)[71]

İbn-i Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor:  Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem, Hz. Ebû Bekir, Hz Ömer radıyallahu anhümâ beraber otururlarken ben namaz kılıyordum. (Namazı bitirip) oturunca, Allah'a î sena ile zikretmeye başladım ve arkasından ! Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve seliem'e salât okuyarak ı devam ettim. Sonra kendim için duada bulundum. (Bu   tarzımı   beğenmiş   olacak   ki)   Hz.   Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem;  

"İşte! İstediğin veriliyor. İşte! İstediğin veri­liyor" dedi. [72]

Hz. Übeyy İbn-i Ka'b radıyallahu anh anlatıyor: Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem birisine duâ ede­ceği vakit önce kendisine duâ ederek başlardı. [73]

Ebû Müsabbih el-Makrâî, Ebû Züheyr en-Nümeyrî radıyallahu anh'den naklen anlatıyor: "Bir gece Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem ile beraber çıktık. Derken bir adama rastladık. Allah'tan istemek hususunda çok ısrarlı idi. Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem onu dinlemek üzere durakladı. Ve:                   

"Eğer (duayı) soniandırırsa vacip oldu!" buyurdu. Kendisine:

"Ne ile soniandırırsa ey Allah'ın Resulü!" denildi.

"Amin ile" dedi, uzaklaştı. Adama: "Ey filan! duanı âminle tamamla ve de gözün aydın olsun!" dedi.[74]

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve selîem buyurdular ki:

"Sizden biri duâ edince "Ya Rabb! Dilersen beni affet! Ya Rabb dilersen bana rahmet et!" demesin. Bilâkis, azimle, kesin bir üslupla istesin, zira Allah Teâlâ Hazretleri'ni kimse zorlayamaz. [75]

 

Peygamberimizin Anlatımıyla Duâ Ederek Kurtulan Üç Kişinin İbretli Kıssası

 

Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni'l-Hattâb radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine gö­re, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle bu­yurduğunu işittim demiştir:

"Sizden önceki ümmetlerden üç kişilik bir grup yolculuğa koyulup, akşam olunca da, uyumak için bir mağaraya girdiler. Ansızın dağdan yuvarlanan bir kaya onların üzerine mağaranın ağzını kapattı. Bu­nun üzerine birbirlerine dediler ki:

Muhakkak ki yaptığınız salih ameller ile Allah Teâla'ya duâ etmekten başka hiçbir şey sizi bu kaya­dan kurtaramaz.

İçlerinden birisi:                                                       $

Ey Allahım! Benim çok yaşlı olan annemle babam vardı. Onlardan önce ne çoluk-çocuklarıma ve  En sevgiliden ne de hayvanlarıma bir şey yedirip içirmezdim, Birgün hayvanlara ağaçlık bir yer bulmak beni evden  uzaklaştırdı; ben de onlar uyumadan önce dönemedim. Akşam sütlerini sağdığımda onları uyumuş halde buldum. Onları uyandırmayı ve onlar uyanmadan | da ne çoluk-çocuklarıma ve ne de hayvanlarıma bir şey yedirip içirmeyi hoş görmedim.

Şafak şokene kadar süt kabı elimde onların I uyanmalarını bekledim. Çocuklar da ayaklarımın et-i rafında açlıktan ağlaşıyorlardı. Ve sonunda onlar da i  uyanıp sütlerini içtiler.

Ey Allahım! Eğer ben bunu senin rızânı kazan-I mak için yaptıysam, bu kaya sebebi ile başımıza gelen sıkıntıyı kaldır! diye duâ etti.  Kaya biraz açıldı; g fakat mağaradan çıkmaya güç yetiremiyorlardı. Diğeri:

Ey Allahım! Amcamın bir kızı vardı ki, ben onu herkesten çok seviyordum. (Diğer bir rivayette: Er-f  keklerin kadınları sevmesinin en şiddetlisi gibi sevi-f yordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat O benden yüz çevirdi. Tâki yıllardan bir yıl kıtlık olduğunda bana geldi.  Kendisini bana teslim etmesi şartıyla ona yüzyirmi dinar verdim. O da kabul etti. Bu surette fırsat elverince (diğer bir rivayete göre: Cinsî müna­sebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah'tan kork! Haksız  yere   mühürümü   (bekâretimi)   bozma.   Onu herkesten çok sevdğim halde kendisinden vazgeçip uzaklaştım. Ona verdiğim altınları da geri almadım.

Ey Allahım! Eğer ben bunu senin rızânı kazan­mak için yaptıysam, başımıza gelen bu sıkıntıyı kal­dır! diye duâ etti. Kaya biraz daha açıldı; fakat ma­ğaradan çıkmaya güç yetiremiyorlardı. Üçüncü adam da:

Seçilmiş dualar

Ey Allahım! Ben birçok işçi tuttmuştum. Parasini almadan giden bir kişi dışında hepsinin ücretini vermiştim.   Ücretini  almadan  giden   kişinin   parasını  $ çalıştırdım.  Bu  paradan  büyük bir servet meydana qeldi. Bir müddet sonra bu adam çıkageldi. Bana:

Ey Allah'ın kulu! Ücretimi bana öde, dedi. Ben  Â de ona:                                                                             

Şu develer, sığırlar,  koyunlar ve kölelerden  gördüklerin senin ücretindir, dedim. Adamcağız:

Ey Allah'ın kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine  onlardan  geride  bir tek şey  bırakmayarak hepsini alıp sürdü götürdü.

Ey Allahım! Eğer ben bunu senin rızânı kazanmak için yaptıysam, başımıza gelen bu sıkıntıyı kaldır! diye duâ etti. Kaya tamamen açıldı. Onlar da çıkıp yollarına devam ettiler.[76]

 

Duay'a Kendinle Başla                                 

 

İbn-i    Abbâs    radtyallahu    anhüma    anlatıyor:

"Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem bir kimseyi hatırlayıp duâ ettiği zaman ilk önce kendisi için duâ eder. sonra başkaları adına duâ ederdi.[77]

 

Bir Vakte Bağlı Olmayan Zikirlerin Fazileti Hakkındaki Âyetler Ve Hadis-İ Şerifler

 

Allah'ü Teâlâ şöyle Kur'anı kerimde buyuruyor: "Ve Allah'ın zikri herşeyden büyüktür.[78]

Beni zikredin, ben de sîzi zikredeyim.[79]

Eğer o çok teşbih edenlerden olmasaydı insanların tekrar dirilecekleri güne kadar onun (balığın) karnında kalacaktı.[80]

Usanmadan gece ve gündüz teşbih eder­ler.[81]

Ebû Hureyre radıyallahu anh'den bir rivayete göre, Rasûlüliah sallallahu aleyhi ve seNem şöyle bu­yurdu:

İki kelime vardır ki, onlar Rahman'ın çok sev­diği, zikri dilde hafif ve terazide ağırdır.

Sübhanallahi ve bihamdihi, sübhanaflahil azîm.

Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih eder ve O'na hamd ederim, Yüce Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim.[82]

Ebû Zer radıyallahu anh'den rivayete göre, Rasûlüliah sallalahu aleyhi ve sellem bana:

Sana Allah'ın en çok sevdiği sözü haber vere­yim mi?

Sübhanallahi ve bi hamdını, Allah'ın en çok  sevdiği sözdür, buyurdu.[83]

Semüra İbn-i Cündüb radıyallahu anh'den riva- i yete göre, Rasûlüliah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allah'ın en çok sevdiği sözler şu dördüdür:                                                                                 

"Sübhanallahi ve'l-hamdü lillâhi velâ ilahe illallahu vallahu ekber."

"Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim, bü­tün hamdler, övgüler Allah'a olsun, Allah'dan başka ilah yoktur, Allah en büyüktür.

Bunların hangisinden başlasan farketmez.[84]

Ebû Malik el-Eş'arî radıyallahu anh'den rivaye­te göre, Rasûlüliah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Temizlenmek (abdest vs.) imanın yarısı­dır, "El hamdü lillah" teraziyi doldurur ve "Sübhanallahi vel hamdü lillâhi" göklerle yerin arasını doldurdu.[85]

Mü'minlerin annesi Cüveyriye radıyallahu anha'dan rivayete göre; "Kendisi zikir ile meşgul ol­duğu halde, Rasûlüliah sallalahu aleyhi ve sellem, sabah namazı için erkenden yanından ayrıldı ve kuş­luk namazını da kıldıktan sonra yanına döndüğünde, o hâlâ zikre devam ediyordu. Rasûlüliah:

Bu gün hep, senden ayrıldığım hal üzerinde  mi kaldın? buyurdu. Cüveyriye:

Evet, dedi. Rasulüliah şöyle buyurdu:

Senden sonra üç defa dört kelime söyledim   ki, o zamandan beri söylediklerinle tartilırsa onlara i ağır basar:

Sübhanallahi ve bi hamdîhi, adede hafkıhi ve rızâ nefsihi ve zînete arşihi ve midâde kelîmâtihi.

Yarattıklarının sayısı kadar, kendisinin razı olacağı kadar, arşının ağırlığı ve sözlerinin mürekkebi kadar Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ve O'na hamd ederim.[86]

Ebû Hureyre radıyallahu anh'den  rivayete göre, Rasulüliah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kim bir günde yüz defa:

  ilahe  iilallahu  vahdehu    şerike  leh,lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala külli I şey'in kadîr.

Derse bu, onun için on köle âzâd etmeğe müsavi olur. Ayrıca ona yüz sevab yazılır, yüz günahı i silinir, akşama kadar şeytandan korunmasına vesile olur ve bu zikri ondan fazla yapan kimseden başkası da, kendisi kadar faziletli bir amel yapmış olmaz.Ve şöyle buyurdu: "Kim günde yüz defa:

Sübhanallahi ve bi hamdihi

Allah'ı   tenzih   ederim  ve   O'na   hamdederim" derse, deniz köpükleri kadar da olsa, günahları affedilir.[87]                  

Câbir İbn-i Abdiliah radıyallahu anh'den rivayte göre, Rasulüliah sallallahu aleyhi ve sellem; kirlerin en faziletlisi:

La ilahe illallah'dır, buyurdu.

Ebû Musa el-Eş'arî radıyallahu anh'den rivaye-| te göre, Rasulüliah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle i buyurdu: "Rabbini zikredenle, zikretmeyenin misâli, i diri ve ölünün misâli gibidir."

Sa'd ibn-i Ebi Vakkâs radıyallahu anh'den riva-'ı yete göre, "Rasülüllah sallallahu aleyhi ve sellem'e bir bedevi geldi ve:

Sa'd İbn-i Ebi Vakkâs radıyallahu anh'den rivayete göre, o şöyle dedi: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi k ve sellem'in yanında olduğumuz bir sırada: Sizden biriniz günde bin sevab kazanmaz mı? buyurdu. Oturanlardan biri:

Bin  sevab   nasıl   kazanılır?  dedi.   Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem:

Yüz tesbîh "Sübhanallahi ve bilhamdihî" i söyler, ona bin sevap yazılır veya bin günahı affedilir, buyurdu.[88]

Ebû Zer radıyallahu anh'den rivayete göre, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: î "Sabahladıkça her bîr uzvunun üzerinde bir sadaka i (borcu) vardır. Her tesbîh "Sübhanallah" bir sadaif kadir, her tekbir getirmek bir sadakadır. İyiliği emir bir sadaka, kötülükten sakındırmak bir sadakadır ve kuşluk vaktinde kılacağın iki rek'at namaz bunların i yerine geçer.[89]

Ebû Musa el-Eş'ari radıyallahu anh'den rivayete göre, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle t buyurdu:

Sana cennet hazinelerinden bir hazineyi haber vereyim mi? Ben: Evet, Ya Resulallah, dedim, Şöyle söyle buyurdu:

Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh.

Güç ve kudret ancak Allah'tandır.[90]

Sa'd ibn-i Ebi Vakkâs radıyallahu anh'den rivayete göre, "Kendisi Rasûlüllah salîallahu aleyhi ve T sellem ile birlikte, çekirdek veya çakıl taneleri ile £ tesbîh çeken bir kadına uğradılar. Rasûlüllah 4 salîallahu aleyhi ve sellem, kadına:

Bundan daha kolay ve daha faziletli olanı sana söyleyeyim mi? Şöyle zikret, buyurdu:

Sübhanallahi adede mâ halaka fissemâî, ve sübhanallahi adede mâ halaka fil arzı, ve sübhanallahi adede mâ beyne zâlike, ve | sübhanallahi adede mâ hüve halikun, vallahu k ekberu misle zâlike, velhamdü liflahi misle i zâlike, velâ ilahe illallahu mîsle zâlike, velâ f havle velâ kuvvete illâ billahi misle zâlik.

Gökte yarattıklarının sayısı kadar Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim, yerde yarattıklarının sayısı kadar Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim, bu ikisi arasındakiler kadar Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim ve yaratıcısı olduğu şeylerin sayısı kadar Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim ve bu kadar (Allah'ü ekber) derim, bu kadar (Elhamdülillah) derim, bu kadar (lâilahe illallah) derim ve bu ; kadar (la havle velâ kuvvete illâ billâh) derim.[91]

 

Zikr'in Fazileti Hakkında

 

Abdullah ibn-i Ömer radıyallahu anh'den riva­yete göre, kendisi: "Rasûlüllah 'in parmak uçları ile sayarak teşbih ettiğini ve bir rivayette, sağ parmağı ile bunu yaptığını gördüm." dedi.

Abdullah ibn-i Büsr radıyallahu anh'den rivaye­te göre, "Bir adam:

Ya Rasulallah! İslam'ın ibadet şekilleri çoğal­dı.   Bana   bir  şey   söyle   de   ona   tutunayım,   dedi. Rasûlüllah salîallahu aleyhi ve sellem:

Dilin Allah'ın zikrinden daima yaş olsun, bu­yurdu. [92]

Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anh'den rivayete göre, "Rasûlüllah salîallahu aleyhi ve sellern'e, Kı­yamet günü Allah yanında hangi ibadet en üstün­dür?" diye soruldu. O:

Allah'ı çok zikredenler, buyurdu. Ben:

Bunlar, Allah Teâlâ yolunda savaşa gidenler­den de mi üstündürler. Ya Rasulallah! dedim.

Allah Teâlâ yolunda savaşa giden, kırılıp kana boyanıncaya kadar kılıcı ile kâfir ve müşrikleri vursa,

Allah'ı zikredenler yine ondan üstündürler, buyurdu. [93]

Ebû Derda radıyallahu anh'den rivayete göre,

Rasûiüllah salallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Size amellerinizin en iyisini, melikiniz yanında en temizini, derecelerinizi en çok yükseltenini, Allah yolunda     altın ve gümüş  sarfetmekten     daha  sevablısını   ve   düşmanınızla   karşılaşıp   boyunlarını î  uçurmanızdan daha hayırlısını bildireyim mi? Evet, dediler.

Allah Teâlâ'nın zikri, buyurdu.[94]

İbn-i Mes'ud radıyaliahu anh'den rivayete göre, RasûlüIİah sallaliahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Mirac'a çıkarıldığım gece İbrahim aleyhisselam'a rasladım. O bana şöyle dedi:

Ya Muhammed!   ümmetine   benden   selam söyle ve onlara, cennet toprağının güzel kokulu, suyunun tatlı, yerinin düz olduğunu ve ağaçlarının:

Siibhanallahi vel'hamdü lillâhi velâ ilahe illallahu vallahu ekber. Zikr'inden dikildiğini haber ver. [95]

Cabir    radıyallahu    anh'den     rivayete    göre, Rasûiüllah sallaliahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Kim "Sübhanallahi ve bî hamdihi" derse bununla ona cennette bir ağaç dikilir. [96]

Ebû   Zer   radıyallahu   anh'den   rivayete   göre, kendisi şöyle dedi:

Ya   Rasulallah!   Allah'ın  en  çok  sevdiği  söz hangisidir? dedim O, şöyle buyurdu:

Allah Teâlâ'nın meleklerine seçtiği söz, yani:

Sübhane rabbî ve bi hamdihi, Sübhane rabbî ve bi hamdihi.                                                      

Rabbim noksan sıfatlardan tenzih eder ve O'na hamdederim, Rabbim noksan sıfatlardan tenzih eder ve O'na hamdederim.[97]

 

Sebebe Ve Vakte Bağlı Olmayan Dualar    

 

Hz.   Ebû   Hureyre   radıyallahu   anh   anlatıyor:

Rasûiüllah sallâhu aleyhi ve sellem duâ ederken şunu söylerdi:                                                                      

Allahümme eslih İt dîniye'l-lezî hüve ismetti emri ve eslih lî dünyâye'l-letî fîhâ meâşî ve eslih lî âhirati'l-letî fîhâ meâdî ve'c-ali'l-hayâte ziyâdeten lî fî külli hayrın ve'c-ali'l-mevte râhaten lî min külli şerrin.

"Allahım, dinimi doğru kıl, o benim işlerimin ismetidir. Dünyamı da doğru kıl, hayatım onda geçmektedir, Ahiretimi de doğru kıl, dönüşüm orayadır. $ Hayatı benim için her hayırda artma (vesilesi) kıl. $ Ölümü de her çeşit serden (kurtularak) rahat(a kavuşma) kıl.[98]

Hz.   Enes  radiyallâhu  anh anlatıyor:  "Rasûîüllah'ın duasının çoğu:

Rabbena âtînâ fi'd-dünya haseneten ve fi'l-âhirati haseneten ve kına azâbe'nâr.

"Ya Rabbi! Bize dünyada bir güzellik, ahirette de bir güzellik güzel bir nimet ve saadet ver. Ve bi­zi cehennem azabından koru.[99]

Yine Hz. Enes radıyallâhu anh anlatıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: "Kim cenneti üç kere isterse/ cennet: "Allah'ım onu cennete koy" der. Kim Allah'tan üç sefer ateşe karşı koruma taleb ederse, cehennem: "Allah'ım onu ateş, ten koru" der.[100]

 

Kur’ An Okumaya Başlarken Okunacak Dua

 

"Allahümme'r-hamnî bi'l-kur'ân ve'c-alhülî imamen ve hüden ve rahmeten. Allâhümme ^ zekkirnt minhü mâ nesîtü ve allimnî minhü mâcehiltü ve'r-züknî tilâvetehû ânâe'lleyli ve'n-k nehâri. Ve'c-alhü lî hucceten yâ rabbe'l-âlemin."

Ey Allah'ım Kur'anın hürmetine bana rahmet et.

O'nu bana imam ve hidâyet rehberi kıl. Ey Allah'ım j O'ndan unuttuğumu bana hatırlat ve bilmediğimi de i bana öğret, O'nu gece gündüz okumayı nasib et, ve ^ benim için bir rehber kıl, ey âlemlerin Rabbi!

 

Besmele-İ Şerifenin Fazileti

 

Kelime manası: Allah Tealâ Haz- retlerinin ismi şerifiyle bereketlenerek okumaya başlarım. öyle Allah'ü Teala ki, Rahman sıfatıyla muttasıf (sıfatlanın), yani kullarına acımakta nihayete (sona) varan, hakiki, gerçek nimet verici. Yine öyle Allah'ü Tealâ ki,

Rahim sıfatıyla muttasıf, yani ziyade ve hakiki nimet verici.

Toplu Manası: Rahman (çok acıyıcı) ve Rahim (son derece esirgeyici) olan Allah'ın Celle Celâluhu ismi şerifiyle bereketlenerek başlarım.

İbn-i Abbas radıyallahu anhumadan rivayet edilmiştir ki, Hazreti Osman radıyallahu anh, Efendi­miz sallâhu aleyhi ve sellem'e Besmele'den sordu. Rasülüllah sallâhu aleyhi ve sellem de şöyle buyur­dular.

"O (Besmele), Allah'ü Teala'nın isimlerinden bîr isimdir. O'nunla Allah'ın en büyük ismi (İsm-i A'zam) arasında  ancak,  gözün  siyahıyla   beyazı  arasındaki kadar yakınlık vardır. Yani o kadar yakındırlar.[101]

İbn-i Abbas radıyallahu anhumanın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir ki:ül1 i

Allah'ın en büyük ismi" âlll - ALLAH" ismi şerifidir.   [102]

Cabir ibn-i Abdullah radıyallahu anh'dan rivayet edildi ki:                                                                  

"Besmele-i   şerife   inince   bulut   doğuya   kaçtı, rüzgâr dindi, deniz dalgalandı, bütün hayvanlar kulak verdiler. Şeytanlara da semadan taşlar yağdı. Ve Allah'ü   Tealâ   Besmele-i   Şerife   hangi   şey   üzerine okunursa   muhakkak o şeyde  bereket yaratacağına dair İzzet ve Celâl'ine (ululuğuna ve büyüklüğüne) yemin etti. [103]                                                                    

İbn-i Mesud radıyallahu anh'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:   

"Her kim, Allah'ü Tealâ'nın on dokuz zebaniden  kendisini kurtarmasını istiyorsa, Besmele okusun ki, Allah'ü Tealâ onun için Besmelenin her bir harfinden ondokuz meleğin herbirine karşı bir kalkan yapsın. 

İbn-i    Abbas    radıyallahu    anhuma    Efendimiz  sallallahu  aleyhi  ve  sellem'den   rivayetle şöyle  de

Şüphesiz bir hoca küçük bir çocuğa:  Besmele oku" dediği zaman, o hocaya da, çocuğa da, onun anne ve babasına da, cehennemden beraat kurtuluş yazılır.  

Safvan ibn-i Selim'in şöyle dediği rivayet edil­miştir:

Cinler, insanların eşya ve elbisesini kullanırlar. Sizden herhangi bir elbise alır veya koyarsa Besme-le-i şerife çeksin zira Allanın ismi mühürdür.

İbn-i Mesud radıyaliahu anh'den rivayet edildi­ğine göre, Efendimiz sallallahu aleyhi ve seilem şöy-ie buyurdu: "Her kim Besmele-i şerifeyi okursa, onun için her harfine karşılık dört bin sevap yazılır, dört bin günahı silinir ve kendisi dört bin derece yükseltilir.

 

Fatiha-İ Şerife Ve Faziletleri

 

Her gün farz olsun, nafile olsun bütün namaz­larda devamlı okuduğumuz, hayatımızın içine nüfuz etmiş olan bu Fatiha sûresi'nin mealini ve kelime ke­lime manasını çok iyi bilmeliyiz, onu dilimizden dü­şürmediğimiz kesin ancak manasını bilmeden, dü­şünmeden okuduğumuz malum, o yüzden bunun üzerine mutlaka durmalıyız.

Seçilmiş dualar

 

Fatiha Suresinin Toplu Manası

 

1. Rahman, Rahîm Allahın ismiyle

2. Hamd  (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.

3. 0 Rahman ve Rahim'dir,

4. O, din Gününün sahibidir.

5. Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti. (Ya Rab!).

6. Bizi dosdoğru yola ilet.

7. Nimete erdirdiğin kimselerin yoluna; gazaba uğrayanların, ya da sapıtanların yoluna değil.

 

Kelime Manası:

 

Hamd, (tazim yolu üzere güzel vasıflarla medh-ü sena olunmak, övülmek. Kime mahsustur?

Allah Celle Celâluhuya mahsustur, öyle büyük Allah ki, Bütün âlemlerin (varlıkların) Rabbidir yani seyyidi (ulusu) yetiştiricisi, idarecisidir, öyle büyük Allah ki, Rahman sıfatıyla muttasıf yani   mahlûkatına  acımakta   nihayete varan,   hakiki nimet  vericilikle   sıfatlanmış,   yine öyle  büyük Aliah  ki,

Rahim sıfatıyla muttasıf yani ziyade hakiki $  nimet vericilikle  sıfatlanmış.   Daha, öyle büyük Allah ki, ceza   (kıyamet)   gününün   maliki   (yegâne sahibi). Âmin (YaRabbi!)                                   

Yalnız sana ibadet (kulluk) ederiz ve   ancak   senden yardım   isteriz, Hidayet    et,    ulaştır.    Kimi? bizi,    neye? yola, öyle yol ki, dosdoğru olucu, yani dosdoğru yol olan din-i mübin-i İslâm'a bizi kavuştur. Nedir o doğru yol öyle kulların yoludur. ki, inam (iyilik) ettin, kime? onlara, Öyle inam ettiğin kullar ki,  olunmamış, kimin üzerine? onlar üzerine, yani kendilerine gazap edilen (kızılan) Yahudilerden başka olan kullar, daha? ve dalâlete düşücü T J sapık (Hristiyan) lann dışında kalan kullar yani bizi, gazap  olunmayan  ve  dalâlete düşmeyen   kullarının yoluna hidayet et (kavuştur). Âmin !                        

 

Fatiha Suresinin Faziletleri

 

Fatiha-i Şerifeye "Suretü'ş-Şifa" = Şifa Suresi ismi verilmiştir. Nitekim Ebû Saidi'l-Hudri radiyallahu anh'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Rasûlüllah  sallahu aleyhi ve sellem bizi otuz atlıdan meydana gelen bir müfreze (küçük askerî birlik) olarak gönderdi, araplardan bir kavmin yanına konduk ve bizi misafir etmelerini  istedik.  Onlar ise  misafir etmeyi kabul etmediler. Sonra onların reislerini akrep soktu, hemen bize gelerek:                                                                 

"İçinizde akrep sokmasını okuyup iyi edecek bir kimse var mı?" dediler.   

Bende: "Evet ben varım, ancak otuz koyun almadan bu işi yapmam." dedim. Onlarda:                     

"Biz size otuz koyun veririz." dediler.  Ben de  ona yedi kere Fatiha okudum hemen iyileşti. Koyunlan aldık fakat içimize bir şüphe geldi onun için koyunlara hiç dokunmadan Efendimiz sallahu aleyhi ve selleme geldik ve hadiseyi aynen kendisine anlattık. Bunun üzerine:

"Sen onun (Fatiha'nın) bu kadar etkili bir duâ  olduğunu nasıl bilebildin? O koyunları bölüşün sizinle beraber bana da bir hisse ayırın." buyurdu.[104]                

Böylece Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem alınan koyunların helâl olduğunu anlatmak için onlara bir lâtife yapmış oldu.

Ebû Süleyman radıyallahu anh'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Rasûlüllah sallahu aleyhi ve t seliemin ashabı bir muharebelerinde saralı bir adama i rastladılar, içlerinden biri onun kulağına Fatihayı serife okur okumaz adam hemen iyileşti. Bunun üzerine Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem: "Fatiha her derde devadır." buyurdu.[105]

'Hariç İbn-i Salt et-Temîmî radıyallahu anh am-casının şöyle anlattığını rivayet etti: Bir kere Efendi-miz sallahu aleyhi ve selleme uğradım. Yanından ay-rıldıktan sonra bir kavme rastladım, aralarında zincir-le bağlı zırdeli bir adam vardı. Onun yakınları bana: "Yanında şu deliyi tedavi edecek bir ilâcın var mı? Zi-ra sizin peygamberiniz muhakkak bir hayır getirmiş-tir." dediler. Bende o hastaya üç gün Fatiha okudum, sabah akşam olmak üzere her gün iki kere okuyordum (okurken biriken) tükürüğümü yutmayıp toplu-yor üfleyerek ona saçıyordum. Hasta iyileşince bana yüz koyun verdiler, bende hemen Efendimize dönerek bu meseleyi anlattım. Bunun üzerine Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem "Aldığın koyunları Ye! Yemin ederim ki, yanlış şeyler okuyup karşılığında aldıkları-nı yiyenler var. Sen ise, doğru okuyup yedin." buyurdu. [106]

Abdül-Melik İbn-i Umeyr radıyallahu anh'den rivayete göre. Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem: "Fatihatü'l-Kitapta, her derde şifa vardır." buyurmuştur. [107]

Diğer bir rivayette Peygamber sallahu aleyhi ve Onda (Fatiha sûresinde) her derdin devası vardır" buyurmuştur.[108]                       

Hazreti Enes radıyallahu anh'den rivayet edildi $ ki, Rasûlüllah sallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Her kim Besmeleden sonra, Fatihayı şerifeyi okur, sonrada Âmin derse, gökte bir mukarreb (Allah'a en yakın) melek kalmaz hepsi onun için istiğfar eder, af ister. [109]                                                             

İmam-ı Hasan radıyallahu anh'den rivayet edilmiştir ki, Rasûlüllah sallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allah'ü Tealâ bir kulun bir nimet verirde kul, o nimete karşı Allah'ü Tealâya hamd ederse, I muhakkak onun Allah'a hamd etmesi, kendisine verilen o nimetten daha üstündür, o nimet ne olursa olsun. [110]

Hazreti Enes radıyallahu anh'den rivayet edilen diğer bir hadis-i şerifte de Rasûlüllah sallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Eğer bütün dünya kenarı ve  köşesiyle  ümmetimden  bir adamın  elinde olsa,

sonra  o  kişi  dese,  elbette  elhamdülillah diyerek    o     kişinin    Allah'a     hamdetmesi     bütün dünyadan efdal daha üstündür. [111]

Abdullah İbn-i Amr radıyallahu anh'den rivayet edildi ki,  Rasûlüllah sallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:    "Teşbih, mizanın   yarısıdır. ise, mizanı doldurur. için de,

Allah'a varıncaya kadar hiç bir perde yoktur. Yani hiç bir perde önüne çıkmadan, doğru Mevlâ'ya varır.[112]

Esved İbn-i Serî1 radiyallahu anh'den rivayete göre, Rasûlüllah sallahu aleyhi ve sellem: "Övülmeyi Allah'ü Tealâdan daha çok seven hiç bir şey yoktur.

Bundan dolayı kendini övmek üzere, (bü­tün hamdler Allah'a mahsustur) buyurdu.[113]

Atâ radiyallahu anh'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir ki:

Bir ihtiyacının meydana gelmesini istersen, Fâtiha-i Şerifeyi sonuna kadar oku, İnşallah hacetin görülür isteğin yerine getirilir.[114]

 

Âyete'l-Kürsinin Fazileti Ve Okumanın Faydaları

 

Allâhu lâ Mâhe illâ hu e'1-hayyü'l-kayyûm. Lâ te'huzühû sinetün velâ nevm. Lehû mâ fî's-semâvâti ve mâ fi'l-ard. Men ze'l-lezî yeşfeu indehû illâ bi iznih. Ya'iemü mâ beyne eydıhım ve mâ halfehüm ve lâ yühîtûne bi şey'in min ilmihî illâ bimâ şâe' vesia kürsiyyühü's-semâvâti ve'l-ard ve lâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüve'l-aliyyüiazîm.

Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. 0 daima diri­dir (hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. O'nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının ön- J lerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O'nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gö­zetmek O'na bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok ı  büyüktür.[115]

Übeyy b. Kâ'b radıyallahu anh'den rivayete gö­re, bîr kere Rasûlüilah sallallahu aleyhi ve sellem ona: "Allah'ın kitabında en büyük ayet hangisidir.? diye sordu. O da: "Allah ve Resulü daha iyi bilir," di­ye cavap verdi. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu soruyu birkaç defa tekrarladı.

Sonra Übeyy: "Ayetel Kürsî" diye cevap verdi. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem: İlim sana ko­lay olsun ey Eba Münzir. Canım kendisinin kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, muhakkak Ayetel Kürsi'nın bir dili iki de dudağı vardır ki, arşın direğinin yanında melik olan Allah Teâla'yı takdis eder ona tazimde bulunur.[116]

Enes radıyallahu anh'den rivayete göre, Rasûlüilah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Her kim her farz namazın arkasından Ayetel Kürsî'yi okursa öteki namaza kadar (maddi-manevi belâlar­dan korunur. Buna her namazın arkasından ancak Peygamber, Sıddık, veya şehid devam eder.[117]

Ali İbn-i Ebi Talib radıyallahu anh'den rivayete göre, Rasûlüilah sallallahu aleyhi ve sellemin minber s üzerinde şöyle buyurduğunu işittim: "Her kim Ayetel Kürsî'yi her namazdan sonra okursa cennete girmekten onu ancak ölüm men eder. Her kim onu (Ayetel Kürsî'yi) yatacağı zaman okursa, Allah'ü Tealâ ona kendi evi, komşusunun evi ve etraftaki  evler hakkında güvence verir.[118]

Ebû Hureyre radıyailahu anh'den Efendimiz i saliallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğu rivayet İ edildi: "Bakara suresinde bir ayet vardır ki, Kuran ; ayetlerinin efendisidir. Şeytan olan herhangi bir evde bu ayet okunursa şeytan o evden çıkar. (O ayet) Ayetül Kürsî'dir. [119]

Ebû Katâde radıyallahu anh'den Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğu rivayet etti: Her kim Ayete'l-Kürsî'yi ve Bakara sûresinin sonunu sıkıntılı, kederli anında okursa Allah'ü Tealâ ona yardım eder. [120]

Hazreti Âişe radıyallahu anh'den rivayete göre ] bir kişi Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip ] ona, evinde olan şeyleri bereketsizliğinden şikâyet etti. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem   Efendimiz:   Sen  Ayete'l-Kürsî'den   neredesin niçin Ayete'l Kürsî'yi okumuyorsun? O, herhangi bir yemek veya katık üzerine okunursa mutlaka Allah'ü Teâla o yemek ve katığın bereketini çoğaltır" buyur­du. [121]

 

Peygamberimize Salavat Getirmenin  Fazileti

 

Ayet-i kerime:

Hiç şüphesiz, Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salavât getirirler. Ey müminler! Siz de ona salavat getirin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin.[122]

Rasülüllah saliâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: Kim bana bir salavat okursa Allahta ona on salaf vat okur.[123]

Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Efendimiz: "Kabrimi bayram yerine çevirmeyin. Bana salât getirin. Getirdiğiniz salât nerede olursanız olun bana ulaşır.[124]

Amr   İbn-i   Rabi'a   radıyallahu   anh   anlatıyor:

Rasülüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki:"Bana salavat okuyan bir mü'min yoktur ki ona melekler rahmet duası etmemiş olsun. Bu, bana salavat okuduğu müddetçe devam eder. Öyleyse kul bunu, a  ister az ister çok yapsın!"

İbn-i Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: Rasülüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: "Kim bana salavat okumayı unutursa, cennetin yolu-i  nu terketmiş olur."

 

İstiâze (Allah'a Sığınma) Duası

 

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Hz. Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem şöyle Allah'a sığınırdi:                                                                          

Allâhümme eûzü bîke mine'lbühli ve'l- keseli ve erzelî'l-ömri ve azâbi'l-kabri ve  fîtneti'd-deccâli ve fstneti'l-mehyâ ve'l-memâti.

Allah'ım! Aczden, tembellikten, korkaklıktan,  düşkünlük derecesine varan ihtiyarlıktan, cimrilikten  sana sığınırım. Keza, kabir azabından sana sığınırım.  Haya ve ölüm fitnesinden sana sığınırım.[125]

Yine Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Hz.  Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem şu duayı okurardı:

Allâhümme  innî  eûzü   bike   mine'l-berasi ve'l-cünûni ve'l-cüzzâmi ve mın seyyıın.

Allah'ım!  Cüzzamdan,  baras (alaten)  hastalığından, delilikten ve hastalıklardan kötülüklerden sana sığınırım.[126]

 

İstiğfar

 

Hz.   Ebû   Hureyre   radıyallahu   anh   anlatıyor: 

Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular kî: "Ben günde yüz sefer Allah'a istiğfarda bulunurum."   

Ebu      Musa      radıyallahu      anh      anlatıyor: 

Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem  buyurdular ki: 

Ben günde yetmiş kere Allah'a tevbe ve istiğfarda bulunurum."                                                                    

Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Benim dilimde, aile efradıma karşı bir ölçüsüzlük vardı. Fakat bu başkalarına olmazdı. Bu halimi sallâhu aleyhi ve sellem'e söyledim. Rasûlüllah: "İstiğfar bakımından ne haldesin? (Bu kusurunun bağışlanması için günde yetmiş kere istiğfar et!" buyurdular."             

Abdullah Ibn-i Busr radıyallahu anh anlatıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: "Amel defterinde çok istiğfar bulunana ne muti Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Rasûlüllah aleyhisselatu vesselam şöyle duâ ederdi:

"Ey Allahım! Beni, güzel amel işledikleri zaman (bunun mükâfaatıyla) müjdelenen ve hata işlediği zaman da istiğfar edenlerden eyle!"                               

İbnu Ömer radıyallahu anhümâ der ki: "Ben Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem'in bir meclisten kalkmazdan önce yüz kere:

Estağfirullâhellezî lâ ilahe illâ hüve'l- hayyü'l-kayyûmü ve etûbü ileyhi.

"Kendisinden başka ilah bulunmayan, hayy ve  kayyûm olan Allah'tan af diliyorum, O'na tevbe ediyorum" dediğini işittim."

 

 İstiğfar, Teşbih, Tehlil, Tekbir,  Tahmid Ve Havkale

 

Abdullah İbn-i Amr İbni'l-Âs radıyallahu  anhüma anlatıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve  sellem buyurdular ki: "İki haslet vardır ki onları Müs- lüman bir kimse (devam üzere) söyleyecek olursa  mutlaka cennete girer. Bu iki şey kolaydır. Kim onlarla amel ederse, azdır da... Her (farz) namazdan sonra on kere teşbih (sübhânallah), on  kere tahmid  (elhamdülillah), on kere tekbir  (Allah'ü ekber) söylemekten ibarettir." (Abdullah der ki:) "Ben Rasûlüllah sallâhu alehi ve sellem'in bunları söylerken parmaklarıyla saydığını gördüm. Rasûlüllah devamla buyurdular: "Bunlar beş vakit itibariyle toplam olarak dilde yüzellidir.

Mizanda bin beş yüzdür. "İkinci haslet" ise yatağa girince Allah'a yüz kere teşbih, tekbir ve tahmid'de bulunmanızdır. Bu da lisanda yüzdür, mizanda bindir.   $ (Her ikisi toplam iki bin beş yüz eder.)"

Rasûlüflah  sallâhu  aleyhi  ve  sellem  sözlerine şöyle bir soru ile devam etti:

Hanginiz bir günde, gece ve gündüz iki bin beş yüz günah işler?"                                                                                                                                                                

Bunları niye söylemiyelim ey Allah'ın Resulü?" dediler. Şu cevabı verdi:                                                 

"Şeytan, namazda iken her birinize gelir: "Şunu şunu hatırla" der, ve namazdan çıkıncaya kadar devam eder. (Bu hatırlatmaların neticesi olarak) kişi bu tesbihatı terk bile eder. Kişi yatağına girince de şeytan   ona   gelir,   (zikir yapmasına   imkân   vermeden) uyutmaya çalışır ve uyutur da.[127]

İbn-i   Ebi   Evfa   radıyallahu  anhüma  anlatıyor:

Bir adam gelerek- "Ey Allah'ın  Resulü!   dedi,   ben   Kur'an'dan bir parça seçip alamıyorum. Bana kifayet edecek bir şeyi siz bana öğretseniz!"

Öyleyse;                                                         

Sübhânallah velhamdüliflah, ve lâilâhe lallah, vallahu ekber, velâ havle vela kuvvete billâh.                                                                    Allahım seni tenzih ederim, hamdler sana mansustur. Allah'tan başka ilah yoktur, Allah en büyük dualar tür, güç kuvvet Allah'tandır, de buyurdu,

"Ey Allah'ın Resulü! dedi, bu zikir Allah içindir. Kendim için duâ olarak ne söyleyeyim?"

"Şöyle duâ et:

 Allahümmağfirli, verhamnî, vehdinî, verzukni Allah'ım! Beni affet, bana merhamet et, bana hidayet ver ve bana rızık ver. ]                                 

 Adam (dinleyip, kalkınca) ellerini sıkıp göstererek: "Şöyle (sımsıkı belledim)" dedi. Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem, bunun üzerine:                      

"İşte  bu  adam  iki  elini  de hayırla  doldurdu. buyurdu.

Hz. Âişe  radıyallahu  anhhâ  anlatıyor: 

"Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem ölümünden önce şu duaları çok tekrar ederdi: tini diler, günahlarıma tevbe ederim." Ben kendisin- den bunun sebebini sordum. Şu açıklamayı yaptı:

 "Rabbim bana bildirdi ki, ben ümmetim hakkın- da bir alamet göreceğim. Ben onu görünce  Sübhânallâhi ve bihamdihi, estağfirullahe ve etübu  ileyh zikrini artırdım. Bu gördüğüm, İzâ câe  nasrullahi ve'l-fethu., süresidir."

 

Peygamberimize Salavat Getirme  Şekilleri

 

Es-salâtü ve's-selâmü aleyke yâ reşûlellâh.

Es-salâtü ve's-selâmü aleyke yâ seyyide'l- evveline ve'l-âhirîn.

Es-salâtü ve's-selâmü aleyke eyyühe'n-nebiyyü ve rahmetü'llâhi ve berakâtühü.

"Allahumme salli alâ seyyidina            

Muhammedin ve alâ âli seyyidina Muhammed "

Başka bir Salâvat;

"Allahumme salli âlâ seyyidina Muhammedi-nînnebiyyil ümmiyyi ve ala alini ve  sahbihi ve sellim."                                                       

"Allah'ım! Peygamber Muhammed (sallallahu £ aleyhi ve sellem.)'e onun âline ve ashabına salât ve a selam eyle."

Abdullah Ibn-i Mes'ud radıyallahu anh şöyle I dedi: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem'e salavat okuyunca salavatı güze! yapın. Zira siz bilemezsiniz, belki bu salavatmız ona arzedilir. dedi.

Kendisine:   "Öyleyse   güzel  olan   salavatı   bize öğretin!" dediler. O da: "Şöyle söyleyin:

Allahümme'c'al salateke ve rahmeteke ve berekatike  ala   seyyidi'l-mürselîn  ve   îmamî'l-Muttakin   ve   hatemi'n-nebiyyin   Muhammedin  abdike  ve   Resulike   imami'l-hayri   ve   kaidî'l-  hayrı ve Resulir-rahmeti.

Allahümme'b'ashu   makamen   mahmuden yağbituhu bihi'l-evvelin ve'l-ahirîn.

Allahümme sallı ala  Muhammedin ve ala ali Muhammedin kema sallayte ala İbrahime ve i ala al-i İbrahime inneke hamidun mecid.

Allahümme barik ala Muhammedin ve ala ali Muhammedin kema barekte ala İbrahime ve ş ala al-i İbrahime inneke hamidun mecid.

Manası: Allahım salatını, rahmetini, bereketle­ririni peygamberlerin efendisi, muttakilerin imamı ve peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed'e kıl. senin kulun ve elçindir, hayrın imamı, hayrın komutanı, ve rahmet peygamberidir,

Allahım! Onu   makam-ı   Mahmud   üzere  dirilt, r ondan önce gelenler de sonra gelenler de bu makamı  sebebiyle ona gıbta ederler.

Allahım! Muhammed'e, Muhammed'in aline salat et, tıpkı İbrahim'e ve İbrahim'in aline salat ettiğin  gibi. Sen hamid ve mecidsin.                                                

Allahım,   Muhammed'i   ve   Muhammed'in   alini I  mübarek kıl, tıpkı İbrahim'i ve İbrahim'in alini mübarek kıldığın gibi, sen hamid ve mecidsin)."[128]

 

Şefaat

 

Hz.   Ebû   Hureyre   radıyallahu   anh   anlatıyor: 

Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki:

Her   peygamberin   müstecab   (Allah'ın   kabul edeceği) bir duası vardır. Her peygamber o duayı yapmada acele etti. Ben ise bu duamı Kıyamet gü­nünde, ümmetime şefaat olarak kullanmak üzere sakladım (kullanmayı âhirete bıraktım). Ona inşaallah, ümmetimden şirk koşmadan ölenler nail olacaktır.[129]

 

Uykudan Uyanınca Okunacak Dua

 

Buhari ve Müslim'in sahihlerinde rivayete göre, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Biriniz uyuduğu zaman şeytan, kafasının arka kıs­mına üç düğüm bağlar ve her düğümü yerine koyar­ken "üzerinde uzun bir gece vardır, uyu!" der. Ve o uyandığı zaman Allah Teâlâ'yı zikrederse bir düğüm çözülür, kalkıp abdest alırsa bir düğüm daha çözülür ve namaz kılarsa bütün düğümler çözülür ve o hare­ketli ve neşeli olarak sabahlar. Aksi takdirde sıkıntılı ve uyuşuk olarak kalkar."

Sabah olunca da şu duayı okurdu:

Elhamdü    lîllahillezî    ahyânâ    ba'de    mâ amâtenâ ve ileyhinnüşur.

Bizi öldürdükten sonra tekrar hayat veren Allah'a hamdolsun!. Zaten dönüşümüz de O'nadır.[130]

Hz. Aişe radıyallahu anhhâ anlatıyor: "Hz. Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem geceleyin uyanınca şu duayı okurdu;

Lâ ilahe illâ ente sübhânekellahümme estağfiruke lizenbî ve es'efüke rahmeteke, Allahümme zidnî ilmen ve lâ tüziğ galbî ba'de iz hedeytenî veheb lî min ledünke rahmeten inneke entel vehhâb.

"Allahım! Seni hamdinle tenzih ederim, Senden x başka ilah yoktur. Günahım için affını dilerim, rahmetini taleb ederim, Allahım ilmimi artır, bana hidayet verdikten sonra kalbimi saptırma. Katından bana w  rahmet lütfet. Sen lutfedenlerin en cömerdisin".[131]

 

Allah Teâlâyı Zikretmeden Uyumanın Mekruh Olduğu Hakkında

 

Ebû Hureyre radıyaliahu anh'den rivayete göre, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kim, bir yerde oturur da Allah Teâlâ'yı zik-I retmezse Allah'a karşı bir kusur işlemiş olur. Ve kim, £ bir yerde uzanıp uyur da Allah Teâlâ'yı zikretmezse i Allah'a karşı bir kusur işlemiş olur.[132]

 

Yatmadan Önce Okunacak Dua

 

"Efendimiz Aleyhîsselam yatağına girdiği zaman, iki elini birleştirir sonra ellerine üfleyip Muavvizeteyn'i (felak nas suresini) ve İhlas'ı okur (ellerine üfleyip) ellerini yüzüne ve vücuduna üç kere sürerlerdi. Hastalandığı zaman da aynı şeyi kendisine Hz. Aişe radıyaliahu anha'dan yapmasını isterdi"[133] Sonra sağ tarafına yatar ve aşağıdaki duayı okurdu.

Allahümme eslemtü nefsî ileyke ve fevveztü emrî ileyke ve elce'tü zahrî ileyke, rağbeten ve rahbeten İleyke lâ melce-e ve lâ mencâ minke illâ ileyke, amentü bikitâbikellezî enzelte ve nebiyyikellezî erselle.

"Ey Allah'ım! Kendimi Sana teslim ettim. İşle­rimi sana bıraktım, Sen'den korkarak ve (sevabını) arzu ederek sırtımı sana yasladım (yani sana güven­dim). Sen'den kutrulacak yer de sığınakta ancak sen­sin. Ey Allah'ım! İndirdiğin kitabına ve göndermiş olduğu

En sevgiliden duğun peygamber'ine imân ettim"[134]                              .

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, bu hadisi J i şerifi rivayet eden Bera bin Azib radıyallahu anhu'ya;

Yatmak  istediğin  zaman güzelce abdest al, sonra sağ tarafın üzerine yat ve şöyle dua et. Buyurarak yukarıda ki duayı okumasını istedi. Devamında Efendimiz sallallahu aleyhi ve seilem;

Şayet bu duayı okuduğun gecede ölecek olursan (islâm) fıtratı Üzerine ölmüş olursun. Şayet sabaha erersen hayır bulursun.[135] Şunu da unutma ki, bu duayı söyleyeceğin sözlerin sonuncusu yap. Yani bundan sonra konuşma, buyurdular.

Hz.   Muâz  radıyallahu  anh'dan   rivayete  göre: 

Rasûlüllah  sallallahu  aleyhi  ve sellem,   buyurdular ki:

Akşamdan abdestli olarak temizlik üzere zikrederek   uyuyan   ve  geceleyin   de   uyanıp  Allah'tan dünya ve âhiret için hayır taieb eden hiç kimse yoktur ki Allah dilediğini vermesin.[136]                              

 

Uykuda Korkanın Ve Uykusu Kaçanın Yapacağı Dua                                                          

 

Efendimiz Aleyhisselam, uykusunda korkanlara veya uykusu kaçanlara aşağıdaki duayı okumalarını tavsiye etmişlerdir;

Eûzü bikelimâtillâhittâmmeti min gazabihi ve şerri ibâdihî vemin hemezâtişşeyâtîni ve en vahzurûn.                                                                     

"Allah'ın Gazabından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve bana gelmelerinden Allah'ın şifa veren kelimelerine sığınırım"1

Sahabeden Abdullah bin Amr radıyallahu anh bu duayı çocuklarından aklı erenlere öğretir, aklı ermeyen küçükler içinde yazıp üzerlerine asardi.  

 

Gece  Uyurken  Her Türlü  Musibetten? Korunmak İçin                                            

 

"Hâ Mîm^ Tenzîrü'l-kitâbi mineilâhi'lazîzi'l-hakım. Ğâfiri'z-zenbi ve kâbilî't-tevbi I a şedîdi'l-ıkâbi zi't-tavl. Lâ ilahe iflâhüve ileyhi esir"

1-Hâ, Mîm                                                                 

2-Bu kitabın indirilişi, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah tarafındandır.

3-0, günah bağışlayıcı, tevbe kabul edici, azabı şiddetli, kerem sahibi Allah'tandır ki O'ndan başka  ilâh yoktur, Hem dönüş O'nadır.[137]                              

 

Teheccüd Namazı Esnasında Dua           

 

Hz.  Ebû  Hureyre radıyallâhu anh'dan  rivayete göre: Rasûlüllah sailallahu aleyhi ve sellem buyurdu İflarki:                                                              Her gece, Rabbimiz gecenin son üçte biri girince, dünya semasına iner ve;

"Kim  bana  dua  ediyorsa  ona  icabet edeyim, if Kim benden bir şey istemişse onu vereyim, kim bana istiğfarda bulunursa ona mağfirette bulunayım" der.[138] Hz. İbn-i Abbâs radıyallâhu anhüma anlatıyor:  "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem teheccüd namazı  ; kılmak üzere geceleyin kalkınca şu duayı okurdu:

Allahüınm lekelhamt   ente   kayyimüs- vemen   fıUıipne   ve   leke'l-hamdü leke mülkii's-semâvâti ve'l-arzı ve men  fîhinne   ve   leke'l-hamdü   ente   nûrüşsemâvâti  En sevgiliden

"Allahım, Rabbimiz! Hamdler sanadır. Sen arz ve semâvatin ve onlarda bulunanların kayyumu ve : ayakta tutansın, hamdler yalnızca senin İçindir. Sen £ semâvat ve arzın ve onlarda bulunanların nurusun, £ hamdler yalnızca sanadır. Sen haksin, va'din de hak-$ tır. Sana kavuşmak haktır, sözün haktır. Cennet hak-$ tır, cehennem de haktır. Peygamberler haktır, Mu-I hammed sallâhu aleyhi ve sellem de haktır. Kıyamet |  de haktır.

Allahım! Sana teslim oldum, sana inandım, sana  tevekkül  ettim.   Sana  yöneldim.   Hasmına   karşı I senin  (burhanın)  ile dâva açtım.  Hakkımı aramada \ senin  hakemliğine  başvurdum.  Önden  gönderdiğim  ve arkada bıraktığım hatalarımı affet. Gizli işlediğim, ; aleni yaptığım, benim bilmediğim, senin benden daha iyi bildiğin hatalarımı da affet! İlerleten sen, gerileten de sensin. Senden başka ilah yoktur".[139]

 

Hafızayı Güçlendiren, Unutkanlığı Gideren Namaz                                                          

 

îbn-i Abbâs radıyallahu anh'den rivayet edilmistir; deki: Biz Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellemin huzurunda iken ansızın Ali bin Ebi Tâlib Kerremellahu Vechehû geldi.

Babam ve annem senin yoluna feda olsun, bu  Kur'ân benîm göğsümden sıyrılıp gidiyor ve kendimi ona güç yetirecek derecede bulamıyorum" dedi. Bunun   üzerine   Rasûlüllah   sallâhu   aleyhi   ve  sellem ona:

Yâ Ebel-Hasan, "Sana bir takım kelimeler öğreteyim mi ki Allah bu kelimelerle seni faydalandırsın, Öğrettiğin kişileri de onlarla faydalandırsın ve öğrendiğin şeyi de göğsünde yerleştirsin? Ali: Evet, ya  Rasûlellah, öğret bana dedi.  Rasûl-i j  Ekrem şöyle buyurdu:

Cuma gecesi olduğu vakit, eğer gecenin geriye J kalan üçte birine kalkmağa gücün yeterse, bu, meleklerin hazır bulundukları bir saattir ve bu saatde duâ makbuldür. Nitekim kardeşim Yakub oğullarına h ileride sizin İçin Rabbime İstiğfar edeceğim! Yusuf Suresi:98 demişti ki. Cuma gecesi gelince demek istiyor. Eğer gücün yetmezse gecenin yarısında kalk. ^ Şayet (buna da) gücün yetmezse gecenin evvelinde  kalkıp dört rekât namaz kıl.

Birinci rekâtta Fatiha ile beraber Yâsîn sûresini,

İkinci rekâtta Fatiha ile beraber Duhân süresini,

Üçüncü rekâtta Fatiha ile beraber Secde sûresini

Dördüncü  rekâtta  Fatiha  ile beraber Mufassal

Tebareke Mülk suresini okursun.

En sevgiliden

Teşehhüdü (Et-Tehiyyât'ı) bitirdiğin vakit Allah-| 'a harrld eyle, en güzel şekilde Allah'a senada bulun, $ bana da salâvatı şerif getir ve (salâtını) güzel yap, $ sonra bütün peygamberlere salât et, erkek ve kadın | bütün mü'minler ve senden evvel iman ile vefat eden | kardeşlerin için istiğfar et ve bütün bunların sonunda £  şöyle de:

Seçilmiş dualar

Allahtm! Beni yaşattığın müddetçe ma'siyetleri ebediyyen bırakmakla beni kayır. Beni ilgilendirme yen şeylere özenmekten beni esirge. Seni benden  hoşnud eden şeylere iyi bakmayı (eğilmeyi) bana ihsan et. Allahım, ey gökleri ve yeri yoktan var eden, ey celâl, ikram ve erişilmez izzet sahibi! Yâ Allah, yâ Rahman! Celâlin ve nûr-i vech'in hakkı için senden kalbimi, kitabını bana öğrettiğin şekilde hıfzet (belle) meye ilzam etmeni dilerim. Seni benden hoşnut edecek şekilde onu okumayı bana nasib et. Allahım, ey gökleri ve yeri yoktan var eden, ey celâl, ikram ve erişilmez izzet sahibi! Yâ Allah, yâ Rahman! Celâlin ve nûr-i vech'in hakkı için senden gözümü kitabınla aydınlatmanı, dilimi onunla söyletmeni, kalbimden  onunla üzüntüyü gidermeni, gönlümü onunla açmanı ve bedenimi onunla yıkamanı dilerim. Nitekim hak uğrunda bana senden başkası yardım etmez ve hakkı yalnız sen verirsin. Kudret ve kuvvet ancak yüce ve k t ulu Allah iledir."                                                               

Yâ Ebel-Hasan!  Bunu üç veya beş veya yedi

Cuma yapacak ve Allah'ın izniyle kabul göreceksin. Beni hak ile gönderen Zat'a yemin ederim ki bu duâ mü'minden hiç bir zaman şaşmamıştır. İbn-i Abbas dedi ki:                                                                             

Vallahi, Ali,  beş veya yedi  Cuma  bekledikten sonra  o  meclisin  bir benzerinde  Rasûlüllah saliâhu  aleyhi ve selleme geldi ve:

Yâ Rasûiellah! dedi, eskiden ancak dört âyet ve o mikdarda alabilmekte idim ve onları kendime okur­ken de sıyrılırlardı. Bugün ise kırk âyet ve o miktarda öğreniyorum ve bunları kendime okurken sanki Al­lah'ın kitabı gözlerimin önündedir! Nitekim bir hadisi işitirdim ve onu tekrarlayacağım zaman sıyrılırdı. Bu­gün ise hadisler dinliyorum ve onları anlattığım za­man da bir harf düşürmüyorum. Bunun üzerine Rasûlüllah saliâhu aleyhi ve sellem, ona şöyle buyur­du:

"Kâ'be'nin Rabbî hakkı için, mü'minsin, yâ Ebel-Hasan!.[140]

 

Oturunca Ve Kalkınca Okunacak Dualar

 

Ebû Hureyre radıyallâhu anh anlatıyor: Rasûlül­lah saliâhu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdular ki: "Kim, malâyâni konuşmaların çok olduğu bir yerde oturur da, oradan kalkmazdan önce şu duayı okursa bu yerde oturmaktan hasıl olan günahından arınmış olur:

Sübhanekellahümme ve bi hamdike eşhe en lâ ilahe illâ ente esteğfiruke ve etûbü ileyke.  

Allahım! Seni hamdinle teşbih ederim. Senden î başka ilah olmadığına şehâdet ederim. Senden inağ­ım firet diliyorum, Sana tevbe ediyor (af taleb ediyorum)".[141]

 

Evden Çıkınca Yapılacak Dua

 

Efendimiz Aleyhisselam  evinden  çıktığı zaman şöyle duâ ederlerdi;

Bismillâhi tevekkeitü  alallâhi, Allâhümme innî eûzü bike en ezile ev uzalle ev azlime ev üzleme ev echele ev yüchele aleyye.

Allah'ü Teâlâ'ya güvendim! Ey Allahım, Sapıklığa düşmekten veya düşürülmekten, ayağımın kay-% masından veya kaydırılmasından, zulmetmekten veya zulme uğramaktan, cehalete düşmekten veya cahil bırakılmaktan sana sığınırım"[142]

Ebû Hureyre radıyallâhu anh anlatıyor: "Rasûlüllah saliâhu aleyhi ve seilem, evinden çıktığı vakit şu duayı okurdu:

Bismillâhi, lâ havle ve !â kuvvete iflâ billâh, ettüklânü alallahî.

Allahın ismiyle dünya ve ukbâ işlerine güç kuv­vet Allah'tandır. Dayanağım Allah'dır."

Hz, Ebû Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Rasûlüilah sailâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: "Kişi evinin -veya apartmanın- kapısından çıkınca, adama nezaretçi iki meleği vardır. Adam: "Bismil­lah" deyince onlar: "Doğruya irşad edildin" derler. "Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh" deyince, me­lekler: "Korundun" derler. Adam: "Tevekkeltü alâflah" deyince onlar: "İşin (sana bedel) görüldü" derler.[143]

 

Sokağa Çıkarken Okunacak Dua

 

Efendimiz Aleyhisselam aşağıdaki duâ hakkında şöyle buyuruyor. Her kim sokağa çıkarken bu duayı okursa yüz bin sevap yazılır yüz bin günahı silinir yüz bin derece yükseltilir;

Lâ ilahe illaflahu vahdehû lâ şerike lehr lehü'l-mülkü ve îehü'f-hamdü ve nüve alâ külli şey'in kadîr.

"Allah'tan başka ilah yoktur. 0, tektir ve ortağı yoktur. Mülk onundur ve hamd O'nadır. Yaşatan ve öldüren odur. 0, her şeye gücü yetendir. [144]

 

Eve Girerken Okunacak Dua

 

Ebû  Mâlik el-Eş'ari  radıyallahu  anh anlatıyor: 

Rasûlüllah sailâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: 

Kişi evine girince şu duayı okusun:                            

Allâhümme   innî  es'elüke   hayra'l-mevleci  ve  hayra'l-mahreci bismillâhi velecnâ    ve   bismillâhi  haracnâ ve alallâhi  rabbenâ kelnâ. 

Allahım! Senden hayırlı girişler, hayıriı çıkışlar istiyorum. Allah'ın adıyla girdik, Allah'ın adıyla çıktık,

Rabbimiz Allah'a tevekkül ettik". Bu duayı okuduktan sonra ailesine selam versin".[145]

 

Yemek Duaları                                               

 

Efendimiz bu duâ hakkında; her kim yemekten  sonra bu duayı okursa onun gelmiş ve gelecek  günahları bağışlanır, buyurdular;                         

Efhamdü  lillâhillezı     et'aemenı     haze'd-daâme ve razekanîhi min gayri havlin minnî ve g i lâ kuvvetin.                                                                   

Bana bu yiyeceği yediren ve tarafımdan hiçbirgüç ve kuvvet olmadan bunu bana rızık kılan Allah'a hamdolsun" derse geçmiş günahları aff olunur"[146]

Ebû Said radıyallahu anh anlatıyor: "Hz.  Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem bir şey yeyip içtiği zaman şu duayı okurdu:

Elhamdü lillâhillezı et'aemenâ ve sekânâ û ve cealenâ mine'l-müslîrr.îne.  

Bize yedirip içiren ve bizi Müslümanlardan kilan Allah'a hamdolsun. [147]

Muaz   Ibn-i    Enes    radıyallahu    anh    der    ki:

Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki:Muhakkak ki Allah, kulun bir şey yiyip hamdetmesinden veya bir şey içip hamdetmesinden razı olur. [148]

Hz, Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Rasûlüllah $ sallâhu aleyhi ve sellem Sa'd İbn-i Ubâde'nin yanında ekmek ve zeytinyağı yemişti. Sonunda şöyle bir duâ buyurdu:                                                                          

"Yanınızda oruçlular yemek yesin, yemeğinizden ebrarlar yesin, üzerinize melekler duâ etsin.[149]

Ebû Davud'un Hz. Câbir radıyallahu anh'den kaydettiği diğer bir rivayette şöyle denir:

"Ebû'l-Heysem bir yemek hazırladı, Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem ve Ashâbın'ı radıyallahu anhüm davet etti. Hz. Peygamber yemekten kalkın­ca: "Kardeşinizi mükâfaatlandırın!" buyurdu. Ashâb: "Mükâfaatı da ne?" diye sordular. Efendimiz: "Kişinin evine girilip yemeği yendi, içeceği içildi mi ev sahibi için duâ edilir. İşte bu onun mükâfaatıdır" cevabını verdi."

 

Resulullah'ın Okuduğu Şifa Duası       

 

Hz.   Ebû   Hureyre   radıyallahu   anh   anlatıyor: 

Rasûlüllah aleyhissalatu vesselam (hastalığım sırasında) bana geçmiş olsun ziyaretine gelmişti. Bana: 

Seni, Cebrail'in bana getirdiği duâ ile tedavi etrne-yeyim  mi?" buyurdular.  Ben: "Annem babam sana kurban olsun ey Allah'ın Resulü! Evet!" dedim. Okudular:                                                                                 ^

Bismillahi erkîke vallahu yeş'fîke min külkli  dâin  fîke  min  şerri'n-neffasâti  fi'l-ukadi  ve j t min şerri hâsidin izâ hased"

Allah'ın adıyla sana okuyorum, sende olan her hastalığa karşı, düğümlere üfleyenlerin şerrine, hased ettikleri zaman hasedçilerin şerrine karşı Allah I şifa versin (veya şifayı verecek olan Allah'tır). "Bunu  üç sefer okudu."                                                             

 

Hastanın Duası                                             

 

Ömer Ibnu'l-Hattab radıyallahu anh anlatıyor: Rasûlüllah sallâhu aleyhi vs sellem bana: "Bir hastanın yanına girince, ondan sana duâ edivermesini  talep et. Çünkü onun duası meleklerin duası gibidir" buyurdular.[150]

 

Basanın Evlâdına Duası

 

Ümmü Hâkim Bintü Vedda'el-Huzâ'iyye radıyallahu anh'a anlatıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular:

Babanın duası perdeyi deler (kabul makamına  .[151]

 

Doğan Çocuğa Okunacak Dua

 

Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Yeni do- ğan çocuklar Hz. Peygamber sallâhu aleyhi ve  sellem'e getirilirdi. O da bunlara mübarek olmaları  için duâ eder, tahnîk (ağız ile hurma v.b. şeyi ezip çocuğa yedirmek) de bulunurdu.[152]

Ebû Mûsâ radıyallahu anh anlatıyor: "Bir oğlum  doğmuştu. Hemen Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve i î sellem'e getirdim. İbrahim ismini verip bir hurma ile tahnikde bulundu. Sonra da "Mübarek olsun" diye duâ buyurdu ve çocuğu bana geri verdi. Bu çocuk, k k Ebû Musa'nın en büyük evladı idi. [153]

 

Hapşıranın Duası                                         

 

Amir   Ibn-i   Rebia   radıyallahu   anh   anlatıyor:  

Rasûlüliah sallâhu aleyhi ve sellemin arkasında namaz kılan birisi, namazda hapşırdı ve şu duayı oku du:                                                                                          Allahümme     Rabbena  ve leke'l-hamdü hamden kesîran tayyiben mübâraken fîhi.

Mübarek (hayrı bol), ihlaslı ve çok hamdle Allah'a hamdederiz, tâ Rabbimiz razı oluncaya kadar; f dünya ve âhiret işindeki rızasından sonra da i (hamdimize devam ederiz)."

Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem namazdan i çıktıktan sonra:

"Namazda duâ okuyan kimdi?" diye sordu. An-ı cak okuyan kişi sükû etti. Rasûlüllah (aleyhissalatu j vesselam) tekrar sordu:

Duayı kim okudu? Zira fena bir şey söylemedi." Bunun üzerine adam: "Bendim, bu duâ ile sâde­ce hayır murad ettim" dedi. Efendimiz:

"(Duanız)   Rahman'ın   Arşına   kadar   yükseldi buyurdu.[154]

 

Musıbere Uğrayanı Görünce Okunacak Dua

 

Hz. Ömer ve Hz. Ebû Hureyre radıyallâhu anhümâ anlatıyorlar: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: "Kim bir belaya uğrayanı gö­rünce şu duayı okursa:

Elhamdü lillâhillezî âfânî mimmâ'b-telâke bihî ve fezzalenî ala kesîrin mimmen halekake tefzîlen.

"Seni imtihan ettiği şeyde bana afiyet veren ve birçok yarattığından beni üstün kılan Allah'a harmdol-sun!" Artık yaşadığı müddetçe, bu bela ne olursa ot­sun ona mâruz kalmaktan muaf kılınır.[155]

Ebû Hureyre radıyallâhu anh'ın bir rivayetinde sâdece: "..Bu bela ona isabet etmez" denmiştir.

 

Yılan Ve Akrep Sokmasına Karşı Dua

 

Hz. Ebû Hureyre radıyallâhu anh anlatıyor: "Bir adamı akrep sokmuştu. O gece acıdan uyuyamadı. Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem'e: "Falancayı akrep soktu, bu yüzden geceleyin hiç uyuyamadı" diye haber verilmişti. Şöyle buyurdular: "Keşke akşamle-  k f yin şu duayı okusaydı:

Eûzu bikelimâtillahi't-tâmırtâti min şerri mâ halaka"

"Yarattığının şerrinden Allah'ın mükemmel ke­limelerine sığınırım" deseydi, akrebin sokması saba­ha kadar ona zarar vermezdi."

Amr İbn-i Hazm radıyallâhu anh anlatıyor: "Yı­lan sokmasına karşı okunan duayı Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem'e arzettim, onu okumama izin ver­di,"

 

Hummaya Karşı Dua

 

Ubâde İbnu's-Sâmit radıyallâhu anh anlatıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem, şiddetli bir hummaya yakalanmış iken Cebrail aleyhisselâm gelmişti. Efendimizi tedavi için şu duayı okudu:

"BismiHahi erkîke min külli şey'in yüz'ike  min külli nefsin ev aynin hâsidin Allah u yeşfike  BismiHahi erkîke."

En sevgiliden

Sana Allah adıyla okuyor, sana eza veren herşeyden, hasedcinin hasedinden ve herbir (kem) gözden şifa diliyorum. Allah sana şifa versin, Allah adıyla okuyorum.[156]

 

Cennet Hazinelerinin Duası

 

Ebû Zerr radıyaliahu anh anlatıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem bana: "Sana cennet hazine­lerinden bir hazineyi haber vereyim mi?" buyurdular.

"Evet! Ey Allah 'in Resulü!" dedim.

 

Lâ Havle Velâ Kuvvete İlla Billah.

 

Gerek ibadet için gerek dünyevî işlerim için muhtaç olduğum bütün güç kuvvet Allah'tandır" de!" buyurdular.[157]            

Hazım İbn-i Harmele radıyallahu anh anlatıyor: 

Rasûlüllah  sallâhu  aleyhi  ve sellem'e  uğramıştım, 

Bana: "Ey Hazım! Lâ havle velâ kuvvete illa billah" de! Çünkü bu cümle cennet hazinelerinden biridir" buyurdular.                                                               

 

Resulullah'ın Duası                                    

 

Hz. Enes İbn-i Mâlik radıyaliahu anh anlatıyor:   i "Rasûlüllah şu duayı çok yapardı:

"Allahümme sebbit kalbî alâ dînike"

Allahım kalbimi dinin üzere sabit kıl." Bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! Biz sana iman ettiğimiz ve senin getirdiklerini tasdik ettiğimiz halde bizim (âkibetimiz) için korkuyor musun?" dedi. sallâhu aleyhi ve selîem adama şu cevabı verdi: "Kalpler, muhakkak ki Rah-man'ın parmaklarından iki parmağı arasındadır, onu (dilediği şekilde) döndürür," Ravi der ki : "A'meş iki parmağını gösterdi.[158]

Elbise Giyerken Okunacak Dua

 

Efendimiz Aleyhisselam bu duâ hakkında; her kim elbise giyerken bu duayı okursa onun gelmiş ve gelecek (küçük) günahları bağışlanır, buyurdular;

"Elhamdü lillahillezt kesânî hâze's-sevbe min gayri havlin ve lâ kuvvetin"

"Benden bir güç ve kuvvet olmaksızın bana bu­nu giydiren ve beni bununla rızıkandıran Allah'a hamd olsun.[159]

Ebû   Saîd   el-Hudri   radıyaliahu   anh   anlatıyor: "Hz. Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem elbiseyi yenilediği zaman şu duayı okurdu:                                     

Ebû Ümâme radıyaliahu anh anlatıyor: "İbn-i Ömer radıyaliahu anhüma yeni bir elbise giymişti ve şöyle duâ etti:                                                                   

 avratî ve etecemmelü bihî fî hayatî"

 "Avretimi örtebileceğim ve hayatta güzellik  sağlayabileceğim bir elbise giydiren Allah'a hamd ol- sun." Sonra şunu söyledi: "Ben Rasûlüllah sallâhu  aleyhi ve sellem'i dinledim: "Kim yeni bir elbise gi- yer, böyle söyler, daha sonra da eskittiği elbiseyi  tasadduk ederse, sağken de öldükten sonra da Allah- 'in himâyesi, hıfzı ve örtmesi altında olur.[160]

 

Yeni Elbise Giyerken Okunacak Dua

 

Efendimiz Aleyhisselam yeni elbise giydiği za- man şöyle duâ ederlerdi;

"Allahümme leke'l-hamdü ente kesevte-I nîhi es'elüke mîn hayrihi ve hayri mâ sunîa lehû i ve eûzü bike mîn şerrihî ve şerri mâ sunia lehû"

Allahım! Hamd sanadır, (giydiği şey ne ise)  ismen söyleyerek- Bunu bana sen giydirdin. Bunun hayırlı olmasını, yapılış gayesine uygun olmasını diliyor, şerrinden ve yapılış gayesine uygun olmamasından da sana sığınıyorum.[161] diye duâ ederdi.                

 

Bir Vasıtaya Binerken Okanacak Dua

 

"Sübhânellezî sehhara lenâ hazâ ve mâ künnâ lehû mükrintn ve innâ ilâ rabbinâ münkalibûn"                                                                  

13. Bunları bizim hizmetimize veren Allah'ı tenzih ve teşbih ederiz. Yoksa bizim bunlara gücümüz yetmezdi. 14. Gerçekten biz Rabbimize döneceğiz.[162]   

 

Gemiye Binerken Okunacak Duâ             

 

"Bismillâhi   mecrâhâ   ve   mürsâha,   inne rabbî leğafûrurrahîm

Onun akması da, durması da Allah'ın adıyladır.  

Seksiz şüphesiz Rabbim çok yarlığayıcıdır, çok esir geyicidir.[163]                                                                    

 

Yolculuk Duası

 

Efendimiz Aieyhisselam sefere çıkacağı zaman i  üç defa tekbir getirir ve şöyle duâ ederdi;

Aflahümme    înnâ    nes'elüke  seferinâ hâze'l-birra ve'ttekvâ ve mine'l-ameli mâ terzâ. Allahümme hevvin aleynâ seferanâ hazâ bü'dehû. Allahümme ente's-sâhibü fi's-seferî ve'l-halifetü fi'l-ehli. Allahümme innî eûzü bike min va'sâisseferi ve keâbeti'l-menzari ve sûî'I-münkâlebi fi'l- mâli ve'l-ehli.

"Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. "Bu bineği bizim hizmetimize veren Allah'ı tüm noksanlıklardan tenzih ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik. Ve biz şüphesiz Rabbimize döne­ceğiz" Allah'ım! Senden, bu yolculuğumuzda iyilik ve takva, razı olacağın amel dileriz. Allah'ım! Bu yolculuğumuzu bize kolaylaştır. Ve onun uzaklığını bize yakın kıl. Allah'ım! Sen, yolculukta dost ve ailemiz için de vekilsin. Allah'ım! Yolculuğun meşakkatinden, üzücü görüntüler görmekten, ailede ve malda kötü J değişikliklerle karşılaşmaktan sana sığınırım.[164]

 

Yolculuktan Dönerken Okunacak Duâ

 

Efendimiz  Aieyhisselam   seferden   dönünce  de I aynı duayı yapıp sonuna şu duayı da ilave etmiştir:

Âyibûne tâibûne âbidûne lirabbina hâmidûn"

Biz dönenler, tövbe edenler, ibadet edenler,  rabbimize hamd edenleriz. [165]

 Hz. Ebû Hureyre radıyallâhu anh anlatıyor: "Bir  adam Hz, Peygamber aleyhissalâtu vesselam'a:

 "Ey Allah'ın Resulü, ben sefere çıkmak istiyorum bana tavsiyede bulun!" diye talepte bulundu.  Efendimiz:

 "Sana Allah'tan korkmanı ve (yol boyu aştığın)  her tepenin başında tekbir getirmeni tavsiye ediyorum!" buyurdu. Adam döneceği sırada şu duada bulundu: "Allah'ım! Ona uzaklığı dür, yolculuğu kolay  kıl. [166]

 

Helaya Girerken Ve Çıkarken  Okunacak Duâ

 

Tirmizi'nin Hz. Ali'den kaydettiği diğer bir rivâ- yette şöyle denir: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve  sellem buyurdular ki: "Helaya girdiği zaman insanoğlunun avretleri ile cinlerin gözleri arasındaki perde, kişinin "bismillah" demesidir."

Hz. Enes radıyallâhu anh anlatıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem kazayı hacet için helaya girdiği zaman şu duayı okurdu:

Allahümme   inni   eüzu   bike   mine'lhubsi I ve'l-habais"

Allahım, pislikten ve (cin ve şeytan gibi) kötü i yaratıklardan sana sığınırm.[167]

Hz. Âişe radıyallâhu anhâ anlatıyor: "Rasûlüİlah sallâhu aleyhi ve sellem heladan çıkınca:

Efendimiz Aleyhisselam tuvalete girerken şöyle duâ ederlerdi;

"Elhamdülilâhillezî   ezhebe   anni'f-ezâ   ve âfân? min zâlike"

Benden bu eziyeti giderip ve bana afiyet veren

Allah'a hamdolsun.

 

Abdest Duaları Ve Abdest Nasıl Alınır?

 

Abdeste; "Eûzü billahi mineş-şeytâni'r-racîm. Bismillâhirrahmânirrahîm" dedikten sonra, abdest almaya kalben niyet edilir. Daha sonra elleri bileklere kadar üç defa iyice yıkanır. Diğer elin parmaklarıyla da parmak aralarını aralayarak yıkanır.                                            

Eûzü ve Besmele" ile başlandıktan sonra şu dualar okunur;                                                       

Suyu temizleyici Islarnı da nur kılan Allah'ü

Teâla'ya Hamdolsun"                                                            

Sağ avuçla üç defa ağıza su alınarak güzelce ağız çalkalanır. Bu arada dişler, misvak veya fırça ile yoksa sağ elin baş ve şehadet parmağı ile oğuşturularak temizlenir.                                                                                

Ağıza su alınırken okunacak duâ:                   

Ey Allah'ım! Peygamberinin havz-ı kevser'inden bana öyle bir kâse su ihsan etki ki, ondan sonra asla susuzluk duymayayım"                                                        

Sağ avuçla burna üç defa su çekilerek her de fasında sol el ile burun temizlenir.  

Buruna su alınırken okunacak duâ:

En sevgiliden

Ey Allah'ım! Beni nimetlerinin ve cennetlerinin  güzel kokularından mahrum bırakma"

Saçların dibinden, kulak yumuşağından çene  altına kadar kuru yer kalmadan yüzümüzü üç defa  yıkarız. Suyu yüzümüze çarpmaz ve üstümüze de  sıçratmayız.

Yüz yıkarken okunacak duâ:

Ey Allah'ım! Bazı yüzlerin beyazlanacağı, ba zı yüzlerin kararacağı günde, benim yüzümü nurunla  aydınlat"                                                                          

Önce sağ  kolumuzu,  dirseklerle  beraber üç defa yıkarız.                                                                  

 Sağ kolu yıkarken okunacak duâ:

"Ey Allah'ım! Bana amel defterimi sağ tarafım dan ver ve hesabımı kolay et"                                      

Sonra sol kolumuzu dirseklerle beraber üç defa yıkarız.                                                                       

Sol kolu yıkarken okunacak duâ:

"Ey Allah'ım! Kitabımı sol tarafımdan ve arka tarafımdan verme ve beni şiddetli hesaba çekme"

Sağ el ıslatılarak avuç iç; ile başımızın dörtte birini arkadan öne doğru mesh ederiz.[168]

Baş mesh edilirken okunacak duâ:

"Ey Allah'ım! Beni rahmetinle kapla ve benim $ üzerime bereketlerinden indir"

Eller tekrar ıslatılıp şehadet veya küçük parmak­lar ile kulaklarımıza sokar başparmaklarla kulakların ar­kasını mesh edilir.

Kulak mesh edilirken okunacak duâ:

Ey Allah'ım! Beni Hak sözü, işitip de en güzeline uyan kullarından et"

Eller tekrar ıslatılmadan geriye kalan  üç parmağın dışı ile de boyun mesh edilir.

Boyun mesh edilirken okunacak duâ:

"Ey Allah'ım! Benim vücudumu cehennem ate-

Önce sağ ayak, küçük parmaktan başlayarak parmak araları^ topukla birlikte güzelce üç defa yıkar.

Sağ ayak yıkanırken okunacak duâ:

"Ey Allah'ım! Bir takım ayakların kayacağı gün­de, ayaklarımı sırat-ı müstakim üzerinde sabit kıl"

Sonra aynı şekilde sol ayak yıkanır.  Sol ayak yıkanırken okunacak duâ:

"Ey Allah'ım! Birtakım ayakların kayacağı günde, iki ayağımı sırat-ı müstakim üzerinde sabit kıl"

 

Camiye Girerken Ve Çıkarken Okunacak Dua

 

Rasûlüllah   sallâhu   aleyhi   ve   seilem   'in   pek muhterem   kerimeleri   Hz.   Fatıma   radıyallahu   anha anlatıyor: "

Efendimiz Aleyhisselam mescide girdiği zaman  şöyle duâ ederlerdi;

"Allahümme Salli Ala Muhammedin ve Alâ Âli Muhammed, Allahümmağfirli zunubi veftahli ebvabe rahmetike"                                                   

"Allah'ım salât ve selam Allah'ın Resulü üzerine £ olsun. Ey Allahım, benim günahımı affet, bana rahmet kapılarını aç.[169]

Yine Efendimiz Aleyhisselamın camiye ve mes- 4 cide girerken okumamızı istediği duâ:                        

"Allahümme'sımnî mineşşeytânirracîm

"Allahım! Beni kovulmuş şeytandan koru.[170]

Mescidden çıkarken de: "Bismillah!. Vesselamu ala Resulillahi. Allahümmağfir li zunubi ^ veftah li ebvabe fadlike"                                           

Allah'ın adıyla çıkıyorum, Resulullah'a selam j ediyorum, Allahım, günahımı affet, bana fazi u ke- i reminin kapılarını aç!" diye duâ okurdu.[171]

 

Ezan Ve Kameti   İşitenin Okuyacağı Dualar                                                                         

 

Ezan okuyanı işiten onun dediğini aynen tekrar eder. Ancak:

Hayye ale's-salâh ve faayye ale'l-felâh, lafızlarının her birinin bitiminde:

"Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh" der.

Müezzin sabah namazının ezanında:

Es-salâtü hayrün minen nevm" derken de, onu işiten:

Sadakte ve berîrte" der.

Bu şekilde ezanın tamamını takip ettikten sonra Rasûlüllah'a salat ve selam getirmeli ve ezan duasını  okumalıdır.

 

Ezanla Kamet Arasında Nasıl  Dua Etmeliyiz?                           

 

Enes  ibn-i  Mâlik  radıyallahu anh'den  rivayete göre, Rasûlullah sailâhu aleyhi ve seliem şöyle buyurdu:                                                                        

Ezanla kamet arasında yapılan dua geri çevrilmez." Bunun üzerine ashab:

Seçilmiş dualar

Ey Allah'ın Rasûlü! Öyleyse hangi duayı yapalım?" dediler. Şöyle buyurdu:                                         

Allah'tan afv ve afiyet dileyiniz hem bu dünya hemdeahiret için.[172] dedi.                                             

 

Ezan Duası

 

Efendimiz Aleyhisselam şöyie buyurdular; herkim ezanı işitirse, müezzin ile tekrar edip, "Hayye ale's-salah ve Hayye alel felahlar" da wLa havle veia guvvete illa billâh" desin. Daha sonra ezan bitince salâvatı şerife getirip, şu duaları okursa onun küçük günahları bağışlanır ve ona kıyamet günü şefaat vacip olur. Aşağıdaki iki duayı da okumak gerekir;            

 

Allahümme   Rabbe   hâzid-da'vetî'târnmeti.

"Ey Allah'ım! Efendimiz, büyüğümüz velinimeti­miz Muhammed'e ve Efendimiz Hz. Muhammed'in aile efradına rahmet et! Onların şeref ve değerini yücelt! Hz. İbrahim'e ve Hz. İbrahim'in aile efradına rahmet ettiğin gibi! Şüphe yok ki, Sen Hamid'sin (bütün hamdü sena) Mecid'sin bütün azamet ve celal sana mahsustur. Ve Efendimiz Hz. Muhammed'i ve Efendi­miz Muhammed'in aile efradını mübarek kıl, onların fe­yiz ve bereketini daima artır. Hz. İbrahim'i ve Hz. İbra­him'in aile efradını mübarek kıldığın gibi! Şüphe yok ki, Sen Hamid'sin (bütün hamd-ü sena) Mecid'sin bütün azamet ve celal sana mahsustur.[173]

"Allahümme salli alâ seyyidinâ Muham-medin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed. Kemâ salleyte alâ seyyidinâ İbrahîme ve alâ âli seyyidinâ İbrahîme inneke hamidün mecid. Ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed, kemâ bârekte alâ seyyidinâ İbrahîme ve alâ âli seyyidinâ İbra­him inneke hamidün mecîd."

 

Bakara Süresindeki Duâ

 

Namazların sonunda Ettehıyyâtü, Sallı ve Bârik dualarından sonra uygun

"Rabbena atına fi'ddünya haseneten ve â fi'lahiretî haseneten ve kına azabe'nar."

"Ya Rabbi! Bize dünyada bir güzellik, ahirette I de bir güzellik -bir güzel nimet ve saadet- ver. Ve bizi cehennem azabından koru." ayet-i kerîmesinin okunmasıdır.[174]

Rasulüllah aleyhissalâtü vesselam namazın son oturuşunda selam vermezden önce şöyle duâ ederlerdi;

Allahümme innî eûzü bike min azâbi'l- kabri ve eûzü bike min fitneti'l-mesîhi'd-deccâli  ve eüzü bike min fîtneti'l-mahya ve'l-memâti,  Allahümme innî eûzü bike mine'l-me'semi ve'l- mağrami"

"Ey Allah'ım kabir azabından sana sığınırım.  Mesih deccalın fitnesinden sana sığınırım. Ölüm ve  hayat fitnesinden sana sığınırım. Ey Allah'ım günah- tan ve borçtan sana sığınırım"[175]

 Hz. Ebû Bekir radıyallâhu anh, Efendimiz  aieyhisselama gelerek Namazda okuyacağı bir duâ  öğretmesini istedi. Efendimiz aleyhisseiamda şu duâ- yi okumasını söyledi;

"Allahümme innî zalemtü nefsî zulmen | k kesîran ve lâ yağfiru'zzünûbe illâ ente fa'ğfir mağfireten min indike ve'r-hamnî inneke ente'l-ğafûru'rahîm"                                                

Allah'ım! Ben nefsime çok zulmettim. Günahları ancak sen affedersin. Katından bir mağfiretle beni bağışla ve bana merhamet eyle. Şüphesiz sen, Gafur ve Rahimsin"[176]                                                                    

Aşağıdaki ayeti kerimeyi de hidayette daim olunmak için her namazın sonunda, yani selamdan önce okumak selef faeçmiş büyük alimierirniz)in  sünnetidir.

Rabbena    la    tüzig    kulubena    ba'de    izhedeytenâ veheb lenâ  min  ledünke rahmeten inneke ente'l-vehhâb"                                                 "Rabbena  inneke câmiunnâsi  liyevmin  raybe fîhi innallâhe lâ yühlifü'l-mîâd"

Ey  Rabbimiz!   Muhakkak  ki,   Sen,   geleceğinde hiç şüphe olmayan bir günde bütün insanları bir ara­ya toplayacaksın. Muhakkak ki Allah, hiç sözünden caymaz.

"Ey Rabbimiz! Bize ihsan ettiğin hidayetten sonra kalplerimizi haktan saptırma, bize kendi katın­dan rahmet ihsan eyle! Şüphesiz ki, Sen bol ihsan sahibisin"[177]

 

Namazdan Sonraki Zikirler

 

Efendimiz aleyhisselam namazını bitirince he­men aşağıdaki duayı yapardı;

"Esteğfirullâh, Esteğfirullâh, Esteğfirullâh, Allahümme ente's-selâmü ve minke's-selâm tebârekte yâ ze'l-celâli ve'l-ikrâm"

"Allah'dan bağışlanma dilerim. Allahım! Sen Se­lamsın. Selamet sendendir. Ey celâl ve ikram sahibi! Sen Yüceler, yücesisin"[178]

Rasûlüllah aleyhissaiâtü vesselam şöyle buyur­du; Her kim sabah namazından sonra ayağını oy­natmadan ve konuşmadan on defa :

"Lâ ilahe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehül mülkü vefehül hamdü yuhyî ve yümitü vehüve alâ külli şey'in kadîr"

"Allah'tan başka ilah yoktur. O, tekdir ve ortağı yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'nadır, Öldüren ve di­rilten odur. O, her şeye gücü yetendir"[179] derse, o kimse için on sevap yaz. on günahı silinir, on derece ihsan edilir. O gün istemediği her şeyden emniyette olur. Şeytandan korunur.)

 

Namazdan Sonra Teşbih Çekme

 

Allah Resûiü sallallahu aleyhi ve seliem buyurdu:

"Kim her namazın ardından otuzüç kere: sübhanallah, otuzüç kere: elhamdülillah ve otuz üç kere: Allahuekber deyip, yüzüncüsünü "Lâ ilahe illallâhu vahdehu lâ şerîke leh. Lehü! mülkü ve lehü" hamdü ve hüve âlâ külli şeyin kadîr," diye­rek tâ .lamlarsa", deniz köpükleri kadar da olsa gü­nahları oağışlanır.[180]

Ra.,ûlüllah sallailahu aleyhi ve seliem her na­mazın ar tından da şöyle dua etmemizi emir buyur­dular;

Otuz üçer kere; "Sübhânallah = Allahı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Elhamdülillah = Hamdin tümü Allah'a mahsustur. Allah'ü ekber -Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilah yoktur. O, tekdir ve ortağı yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'na-dır. O, her şeye gücü yetendir. Her namazın arkasın­dan böyle söyleyenin (küçük) günahları, denizköpüğü kadar bile olsa affedilir, buyrulmaktadır, [181]

Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve seliem şöyle bu­yurdu: Kim her namazdan sonra bunları söylerse onun cennete girmekten ancak ölüm meneder.

 

Tilavet Secdesindeki Dua

 

Tilâvet secdesine ayaktan inilmesi ve bu sec­deden  kalkarken,  ayağa  kadar kalkıiması ve  böyl ayağa kalkarken:

Semi'nâ ve eta'nâ ğufrâneke rabbenâ ve ileyke'l-mesîr.

Ey Rabbimiz!  Senin  mağfiretini  istiyoruz.  Dönüş ancak sanadır." denilmesi müstehaptır. Bu secdeye inilirken ve bundan kalkılırken alınan tekbirler de müstehaptır. Asıl secde ise vaciptir. Bu secdede teşehhüt ve selâm yoktur.  

 

Sabah  Namazının Arkasından Yüz Kere Teşbih 

 

Ebû     Hureyre     radıyallâhu     anh     anlatıyor: 

Rasülüllah  sallâhu  aleyhi ve sellem  buyurdular ki; Kim sabah namazının arkasından yüz kere tesbihde;[182]

SübhânaMahi ve bi-hamdihi, sübhânalla

Kemâl sıfatlarla Jnuttasıf ve noksan sıfatlardan beri olan Allah'ı ha'racHle teşbih ederim.

Ve yüz kere "Lâ ilahe illallah" derse, deniz köpüğü gibi çok bile olsa günahları affedilir".[183]

 

Akşam   Namazının   Peşine   Okunacak Dua                                                                         

 

Rasülüllah sallaliahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Akşam namazının hemen peşine kim on defa: 

Lâ ilahe illallahu vahdehu lâ şerike lehû,lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü yuhyî ve yümîtü ve hüve ala külli şey'in kadir, derse Allah c.c, sa­baha kadar onu şeytandan koruyacak muhafız me­lekler gönderir, ona her biri cenneti gerektiren on sevab yazar, ondan her bir helak edici olan on güna­hı siler ve bu zikir onun için on mümin azad etmek gibi olur.

 

Cuma Günü Sabahı Okunacak Dua

 

Enes radıyallâhu anh'den rivayete göre, Rasû-|  lüllah sallaliahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Kim, cum'a günü, sabah namazından evvel üç. defa:

"Esteğfirullâhellezi        ilahe    illâ    hüve'l-hayye'l-kayyûme ve etûbü ileyh"

"Diri olan, mevcudatı ayakta tutan ve kendisinden başka ilâh bulunmayan Allah'tan af diler ve O'natevbe ederim" derse deniz köpükleri kadar da olsa  Allah, günahlarını affeder.                                          

En sevgiliden

 

Yatsı Namazının Peşine Okunacak Âyetler

 

Bismîllahîrrahmanirrahım

285. Amene'r-rasulü bima ünzile ileyhi ^ min rabbihî ve'l-mü'minûn. Küllün âmene billâhi ve melâiketihî ve  kütübihî ve  rusülih.  Lâ nüferriku beyne ehadin min rusülih. Ve kâlû semi'nâ ve eta'na ğufrâneke rabbenâ ve ileyke'I-mesîr.

286. Lâ yükellifüllâhü nefsen illâ vüs'ahâ. Lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet. Rab­benâ lâ tüâhıznâ in nesînâ ev ahta'nâ. Rabbenâ velâ tamil aleynâ isran kemâ hameltehû alellezîne min kablinâ. Rabbenâ ve lâ tühammilnâ mâ lâ takate lenâ biti. Va'fü annâ. Vağfirlenâ. Verhamnâ. Ente mevlânâ. Fensurnâ ale'l-kavmi'l-kâfirin.

Rahman ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle

285. Peygamber, Rabbi'nden kendisine ne indi-rildiyse ona iman etti. Müminlerin de hepsi Allah'a, meleklerine,   kitaplarına   ve   peygamberlerine   iman ettiler.   -Biz Allah'ın  peygamberleri  arasında  ayırım yapmayız, duyduk ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, bağış­lamanı dileriz, dönüş ancak sanadır, dediler,

286. Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez. Herkesin kazandığı hayır ken­disine, yaptığı kötülüğün zararı yine kendisinedir. Ey Rabbimiz, eğer unuttuk ya da yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme! Ey Rabbimiz, bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmeyeceği yükü de yükleme!  Bizi af­fet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlamızsın, kâ­fir kavimlere karşı bize yardım et.

En sevgiliden

 

Sabah   Ve   Akşam   Namazından   Sonra Okunacak Sureler Ve Dualar

 

21- Biz bu Kur'ân'ı bir dağa indirseydik, Allah'ın  korkusundan onu baş eğmiş, parça, parça olmuş görürdün. Bu misalleri düşünsünler diye insanlarayoruz".

22-O, öyle Allah'tır ki O'ndan başka tanrı yok­tur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O, esirgeyen bağışlayandır".

23- O, öyle bir Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur. O, mâlik ve sahiptir, münezzehtir, selâmet verendir,   emniyete  kavuşturandır,  gözetip koruyandır,  üstündür,  istediğini zorla yaptıran,  bü­yüklükte eşi olmayandır, Allah puta tapanların ortak koştukları şeylerden münezzehtir".

24- O, yaratan, var eden, varlıklara şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yer­de olanlar O'nun şanını yüceltmektedirler.  O, gâlib olan, her şeyi hikmeti uyarınca yapandır"[184]

"Şehidellâhü lâ ilahe illâ hüve ve'l-melâiketü ve ülü'l-ilmi kaimen bi'l-kıstı lâ ilahe illâ hüve'l-azîzü'l-hakîm"

Allah gerçekten kendisinden başka ilah olmadığına adaletle şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri k de Ondan başka ilah olmadığına şahitlik ettiler. Ondan başka ilah yoktur. O Aziz ve hakimdir".[185]

"Allâhümme mâfîke'l-mülki tü'tı'l-mülke  men teşâii ve tenziü'l-müîke min men teşâü ve  tüizzü men teşâü ve tüzîllü men teşâü  biyedike'l-hayru inneke alâ külli şey'in kadîr"

De ki; "Ey mülkün sahibi Allah'ım! Sen mülkü  dilediğine verirsin, dilediğinden de onu çeker alırsın,  dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır  Senin elindedir. Muhakkak ki, Sen her şeye kadirsin.[186]

 Sonra, üç defa Ihlas, bir Felak ve bir (Mas sure- leri okunduktan sonra aşağıdaki dualar okunur;

"Hasbiyallâhu lâ ilahe illâ nüve aleyhi tevekkeltü   T ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîm"                                                   

"Allah bana yeter.  O'ndan  başka ilah yoktur. ^ O'na tevekkül ettim O yüce arşın Rabbidir"[187]

Peygamber Efendimiz buyurdular ki; Kim bu İ duayı sabah ve akşam namazından sonra üç kere î okursa Allah'ü Teâla'nın izniyle o gün ona bela, mu-$ sibet, zulüm, büyü, felç ve ansızın bir bela gelmez.

Bismillâhillezî        yedurru    meâ's-mihî şey'ün   fil   arzı   velâ   fi's-semâi   ve   hüvve'semîu'l-alîm" (üç kere)

"Öyle Allah'ın adıyla başlarım ki yerde ve gökte | hiçbir şey onun ismiyle beraber zarar veremez, O hakkıyla işiten ve her şeyi bilendir".[188]

Allâhumme innî es'elüke ilmen nâfıan ve rizkan tayyiben ve amelen mütekabbelen"

Allah'ım!   Senden,   faydalı   bîr  ilim,  temiz  bir rızık ve makbul bir amei isterim"[189]

Rasûlüllah Aleyhissalâtü ve's-selâm sabah namazından sonra bu duayı eder idiler;

 

Vitir Namazındaki Kunut Duası

 

Allahümme inna nesteinüke ve nestağfi-rüke ve nestehdike ve nü'minü bike ve netübü ileyke ve netevekkelü aleyke ve nüsni aleykel hayra küllehü neşkürüke ve lâ nekfürüke ve nahleü ve netrükü men yefcürük. Allahümme iyyake na'büdü ve leke nüsaili ve nescüdü ve ileyke nes'a ve nahfidü, nercû rahmeteke ve nahşâ azâbeke inne azâbeke bilküffari mülhik

İlahi! Biz muhakkak senden yardım diler, sen­den mağfiret diler, senden hidayet isteriz. Seni tas­dik eder, sana tövbe eder, sana itimat eyleriz. Ve seni bütün hayır ile senada, zikirde bulunur, nimet­lerini itiraf ile sana şükür ederiz, seni inkâr etmeyiz, sana isyan edip duranları alaşağı ederiz, terk ederiz.

Kendilerinden irtibatımızı keseriz.

Ya İlahi! Biz ancak sana ibadet ederiz ve senin manevi yakınlığına nail olmak için çalışır, koşarız. Senin rahmetini umar, azabından da korkarız, şüphe yok ki senin azabın kafirlere erişicidir.

 

Güneş Doğduğu Zaman Okunacak Dua

 

Abdullah ibn-i Mesud radıyallahu anh'den riva­yete göre, kendisi, güneşin doğuşunu birisine gözle-tirdi. Güneşin doğuşu haber verilince şöyle duâ eder­di:

Elhatndülillahillezı   vehebe   fena    haze'I-yevme ve akâlena fîni aserâtinâ"

Bize bu günü veren ve ondaki hata ve günahlarımızı affeden Allah'a hamd olsun.

 

Recep Ayı Girdiğinde Okunacak Dua

 

Hz. Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem Efen-j dimiz Recep ve Şaban ayı boyunca şu duayı okurdu:

Allahümme    bârik    lenâ        Recebe    ve Şa'bane ve belliğnâ Ramazâne"

Ey Allah'ım! Recep ve Şa'ban ayını bize mübarek eyle ve bizi Ramazan ayına kavuştur."

 

Beraat Gecesinde Okuncak Dua

 

"Allahümme înnî eûzü binzaake min sehatike ve eûzü bimuâfâtike min ukûbetike ve eûzü bike minke lâ uhsî senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsike"

Allahim! Gazabından rızana sığınırım. Azab et­menden  affına sığınırım  ve senden  sana sığınırım. Senin   medih   ve   senanı   sayamam,   sen   kendini ,   medhettiğin gibisin.

 

Kadir Gecesi Okunacak Dua                    

 

Hz. Aişe radıyallâhu anhhâ anlatıyor: "Ey Allah- t ptn Resulü, dedim, şayet Kadir gecesine tevâfuk i, edersem nasıl duâ edeyim?" Şu duayı okumamı söyedi:                                                                                  

Allahümme inneke afuvvün tühibbü'l-afve £ fa'fü anni.                                                                      

"Allahım! Sen affedicisin, affr-bağışlamayi se- k versin, ne olur beni de affet." duası da tekrar edilmelidir.[190]

 

Muharrem Ayında Okunacak Dua

 

"El-hamdü lillâhi rabbi'l-âiemîn ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Allahümme ente'l-ebediyyü'l-kadîm. el-hayyü'l-kerîm. el-hannâ-nü'l-mennân. ve hezihî senetün cedidetün es-elüke fîhe'l-ismete mine'ş-şeytanirracîm. ve'l-avne alâ hezihi'n-nefsi'l-emmâreti bi's-sûi ve'l-iştiğâle bimâ yükarribünî ileyke yâ ze'l-celâli ve'l-ikram. birahmetike yâ erhame'r-râhimîn. Ve sallellâhü ve selleme alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ muhammedîn ve alâ âlihî ve sahbihî ve ehli beytihî ecmaîn"

Kendinden evvel hiçbir varlık olmayan, varlığı, hayatı, kullarına keremi, ziyade merhameti, nimetler bağışlaması sonsuz devamlı olan, yalnız sensiz ALLAHIM! İşte bu yeni yıldır ki, Bu yıl boyunca huzu­rundan kovulmuş şeytandan beni korumanı ve daima kötülüğü emreden nefsime galip olmam için yardımı­nı ve beni sana yaklaştıran işlerle meşgul olmamı senden dilerim. Ey celal ve ikram sahibi allahım!

Kim bu duayı hicri yılın başında ve muharrem ayının onuncu yani aşura günü okursa o yıl bütün belalardan emin olur. diye rivayet olunmuştur.

 

Oruçlunun Duası Makbuldür

 

Abdullah ibn-i Amr ibni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyur­dular ki: "Şurası muhakkak ki, oruçlunun iftarını açtığı zaman reddedilmeyen makbul bir duası vardır."

 

İftar Duası

 

Efendimiz Aleyhisselâmm orucunu açarken şöy­le dua ettikleri rivayet olunmuştur;

Seçilmiş dualar

"Allahümme leke sumtü ve alâ rizkıke eftartü. "Zehebe'z-zemâü vebtelletî'l-urûku. Ve I sebete'l-ecrü in şâallahu teâlâ. Allahümme leke § sumtü ve bike âmentü ve aleyke ve aleyke f tevekkeltü ve alâ rizkıke eftartü ve savme'tğadi min şehri ramazâne neveytü fa'ğfirli mâ | kaddemtü vemâ ahhertü,                                         

"Ey Allah'ım! Senin rızan için oruç tuttum, senin  rızkınla orucumu açtım.[191]

"Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, ecir ve mükâfatta inşallah sabitleşti"[192]                                              

"Ey Allah'ım! Senin rızan için oruç tuttum, sana iman ettim, sana tevekkülde bulundum, senin rızkınla orucumu açtım, Ramazanı şerif ayının yarın ki günü orucuna da niyet ettim. Artık benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla"                                           

 

Arefe Günü Duası                                         

 

Hz. Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki:   Duaların  en faziletlisi  arefe günü yapılan duadır. Ben ve benden önceki peygamberlerin söyledikleri en faziletli söz:                                                    

"Lâ  ilahe illallahu vahdehu    şerike leh I lehü'l-mülkü ve lehü'I-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadir"                                                                 

Allah'tan başka ilah yoktur, 0 tektir, O'nun ortağı  yoktur,   mülk  O'nundur,   hamd  O'na  aittir. O, herşeye kadirdir) sözüdür.[193]                                       

 

Kurban Kesme Esnasında Yapılacak Dua   

 

Efendimiz    Aleyhisselam    kurbanını    keserken $ I şöyle duâ eder idiler;

Bismilfâhirrahmânirrâhîm

BismiMâhi Allah'ü ekber                                  

Irınf   veccehtü   vechiye   li'llezı   fatara's- i Seçilmiş dualar semâvâti  ve'l-arza   hanîfen   müslîmen  ve   mâ j ene mine'lmüşrikîn. İnne   salâtî   ve   nüsükî   ve   mahyâye   ve rnemâtî lillâhi Rabbi'I-âlemîn. Lâ şerîke lehu ve  bizâlike ümirtü ve ene evvelü'lmüsiimîn.

Ben   (bütün  dinlerden)  yüz çevirerek yüzümü

İbrahim'in dinî üzere gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve ben müşriklerden değilim. Şüphesiz namazım  ve  (diğer)   ibadetlerim,  hayatım ve  ölümüm

Âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. O'nun ortağı yoktur.

Bana böyle emrolundu ve ben Müslümanlardanım.[194]

 

Üzüntü, Sıkıntı Ve Benzeri Hastalıklara  Okunacak Dualar

Aşağıdaki duaların bazısı, Rasûlüllah Aleyhisselamın sıkıntılı ve üzüntülü anında okuduğu, bazısı Rasûlüllah Aleyhisselâmın hastalığı anında Cebrail Aleyhisselam'ın okuduğu, bazısı sahabeyi kiramın sıkıntılı, üzüntülü ve hasta oldukları zaman, Rasûlüllah Aleyhisselâmın onlara okuduğu, bazısı ise bizim sıkıntılı, bunalım, üzüntülü ve hasta olduğumuzda okumamızı tavsiye ettiği dualardır. Bunların hepsini beraber okumak ise her şeye Allah'ın izni ile şifa olur;

"Lâ ilahe ilialfahuf azıymül halim. Lâ ilahe illallahu   rabbül  arşil  azıym.     üâhe  illallahu

rabbüssemâvâti. ve rabbül arzı rabbül arşil ke­rimrim

 "Azim ve halim olan Allah'tan başka ilah yoktur.  Büyük arşın Rabbi olan Allahtan başka ilah yoktur.  Göklerin Rabbinden yerin Rabbinden ve kıymetli arşın  sahibi olan Allah'tan başka ilah yoktur"[195]

Lâ ilahe illaflâhü'l-kerîmü'l-haiîm, sübhâ- nehû ve tebâreke'llâhü rabbü'l-arşi'l-azîm ve'l- hamdü lillâhi rabbî'I-âlemîn"

"Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun, Ha- kim ve Kerim olan Allah'tan başka ilah yoktur. Büyük  Arşın sahibi olan Allah ne yücedir, O'nu noksanlıklar- dan tenzih ederiz.[196]

Allahümme rabbe's-semâvâti ve rabbe'l-arzi ve rabbe'l-arşi'l-azîm, rabbenâ ve rabbe külli şey'in fâlika'l-habbi ve'n-nevâ, münez-zille't-tevrâti ve'l-İncili ve'l-Kur'ân, Eûzü bike min şerri külli zi şerrin ente âhizün binâstyetihî. Ente'l-evvelü feleyse kableke şey'ün, ve ente'l-âhiru feleyse ba'deke şey'ün. Ve ente'z-zâhiru feleyse fevkake şey'ün, ve ente'l-bâtınü feleyse dûneke şey'ün ikzi anni'd-deyne ve ağninî mîne'l-fakri.

"Allah'ım! Ey göklerle yerin ve büyük arşın Rabbi! Ey bizim ve her şeyin Rabbi! Ey taneyi, çekir­deği yaran! Tevrat, İncil ve Kuran'ı indiren! Alnından tuttuğun her şeyin şerrinden sana sığınırım. Allarınım! Evvel sensin, senden önce hiç bir şey yoktur. Ahir son de sensin! Senden sonra hiç bir şey yoktur. Zahir (açık) sensin, senin üstünde hiç bir şey yoktur. Batın (gizli) de sensin, senden gayri hiç bir şey yoktur. Bize borcumuzu Ödettir! Ve bizi fakirlikten zengin kıl.[197]

"Rabbünallâhü'llezî   fi's-semâi   tekaddese emruke  fi's-semâi  ve'l-erzi   kemâ   vahmetüke fi's-semâi fe'c-al rahmeteke fi'l-erzi. İğfir ienâ hûbenâ ve hatâyânâ ente rabbü'tayyibîne enzil i rahmeten mîn rahmetiken ve şifâen min şifâike k alâ hâze'l-vec'i" [198]                                                  

"Ey huzuru semavatı dolduran Rabbimi Senin ismin mukaddestir. Senin emrin yerde ve semadadır, tıpkı Rahmetin semada olduğu gibi. Yerede rahmetini indir ve bizim günahlarımızı ve hatalarımızı affet. Sen (kötü söz ve fiillerden kaçınan) iyi kimselerin Rabbi-sin. Bu ağrıya, Rahmetinden bir rahmet, şifandan bir şifa indirde, iyiieşsin

"BismiUâhi yübrtke ve min külli dâin yeş fîke ve mîn şerri hâsidin îzâ hasede ve şerri kül aynin"                                                                      

"Seni Allah'ın adıyla, sana eza veren bütün has talıklara karşı, bütün kötü nefis ve hasetçi gözlere  karşı sana okuyorum. Allah sana şifa versin, ben Allah'ın adıyla sana duâ ediyorum"[199]

"Bismîllâhi'l-kebîr eûzü billâhi'l-azîmi min şerri külli ırgın ne'ârin ve min şerri harri'n-nâri"

Büyük olan Allah'ın adıyla (şifa dilerim). Kan fışkırtan her damarın şerrinden ve ateşin hararetinden azametli olan Allah'a sığınırım"[200]

(üç defa)

Eûzü  billahi ve bîkudretihî min şerri mâ f T ecidü ve ühâziru" ecidü ve ühâziru

"Allah'ın adıyla, hissettiğim ve sakındığım ağrı- k  nin şerrinden Allah'ın kudretine sığınırım"[201]

"Es-elüllâhe'l-azîme rabbi'l-arşi'l-azîmi en yeş'fîke"                                                                       

Ben büyük arşın rabbi olan Yüce Allah'tan sana şifa vermesini istiyorum.[202]                                         

Rasûlüllah Aleyhissalâtü vesselam şöyle buyurdular; bir müslüman, bir hastayı ziyaret edip de yedi defa: bu duayı okursa eceli gelmeyen her hasta iyileşir.

"Allahümme ez-hibi'l-be'se rabbennâsi veşfi enteş-şâfi la safîye illâ şîfâüke lâ yüğâdiru sekamen" sekamen

"Ey insanların Rabbi olan Allah'ım rahatsızlığı i gider, şifa ver. Safi sensin. Senin şifandan başka şifa S yoktur. Hastalık bırakmayan şifa ver"[203]

Eûzü    bikelimatillahittâmmeti    min    külli şeytanin   ve   hâmmetîn   ve   min   külli   aynin lâmmetin.

"Her şeytandan her zehirli haşereden her nazar t değen gözden, şifa veren Allah'ü Teâla'nin, tam kelimelerine sığınırım.[204]                                                    

Eûzü   bikelimâtillâhittâmmeti   min   şerri mâ halaka"

Yarattıklarının şerrinden Allanın şifa veren tam  olan kelimelerine sığınırım.[205]

"Allah'ın gazabından, kullarının şerrinden, şey­tanların vesveselerinden ve onların bana uğramala­rından Allah'ın tam olan kelimelerine sığınırım.[206]

 

Lâ Havle Velâ Kuvvete İlla Billah

 

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem her kim:

"Lâ havle vela kuvvete illa billah"

Günahtan kaçış, ibadet devam, ancak Allanın yardımıyladır[207] derse en küçüğü üzüntü olmak üzere doksan dokuz derde devadır, buyurdular.

Hz. Sa'd radıyallâhu anh anlatıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: "Balığın karnında iken, Zü'n-lMün'un yaptığı duâ şu idi:

"Lâ ilahe illâ ente sübhâneke inni küntü mine'z-zâlimin"

Allahım! Senden başka ilâh yoktur, seni her çe­şit kusurlardan tenzih edirim. Ben nefsime zulmeden­lerdenim." Bununla duâ edip de icabet görmeyen yoktur. [208]

 

Bir Topluluktan  Korkan Kimsenin Yapacağı Dua 

 

Hadisi şerifte beyan edildiğine göre bizden önçeki ümmetler bir topluluktan korktukları zaman aşağıdaki duayı yaparlardır; 

"Allâhümme'k-finîhim bimâ şi'te"

"Allah'ım beni onlara karşı dilediğin şekilde koru.[209]

 

Kötü Ahlaktan  Kurtulmak İçin Yapılacak Dua

 

Efendimiz  Aleyhisselam'm   kötü   ahlaktan   kokrunmak için aşağıdaki duayı yapar idiler;

"Allahümme  innî  eûzü   bîke  münkerâti'lahlâki ve'l-a'mâli ve'l-ehvâi"

"Allah'ım ahlakın işlerin heva ve heveslerin çirkininden sana sığınırım" [210]

 

Çıban Ve Sivilceler İçin Okunacak Dua

 

Efendimiz  Aleyhisselam,   çıban   ve   sivilcelere I göz otunu bastırarak aşağıdaki duayı okur idiler;

"Allahümme    mutfîa'l-kebiri  ve  mükeb-I bira's-sağîri etfe'hâ annî"

Allah'ım sen büyük şeyleri söndüren, küçük şeyleri de büyütensin. Onun ateşini söndür, benden I gider.[211]

 

Muska Takma

 

Abdullah    İbn-i     Mes'udun    zevcesi     Zeyneb radıyallahu anhüma anlatıyor: "Yaşlı bir kadın vardı, | bize gelir,  humre (denilen bir veba çeşidine)  karşı i  rukye yapardı.   Bizim ayaklan  uzun  bir karyolamız k vardı. (Eşim) Abdullah eve gireceği zaman (geldiğini \ sezdirmek için) öksürüp ses çıkarırdı. Bir gün Abdullah aynı şekilde içeri girdi. Kadın, sesini işitince ona  karşı örtüsüne büründü. Abdullah gelip yanına oturdu ve bana  eliyle dokundu ve bir ipin eline değdiğini hissetmişti ki: "Bu nedir?" diye sordu. Ben; "(Takın diğım bu muska) içinde humraya karşı dua var!" dedirn. Abdullah onu derhal çekip kopardı, fırlatıp attı  ve; Abdullah'ın   ailesi   şirkten    müstağnidir.    Ben if Rasûlüllah  sallâhu  aleyhi  ve  sellem'in:   "Rukyeler, muskalar ve büyü bir şirktir" dediğini işittim" dedi.   i Ben: "Ama ben bir gün dışarı çıkmıştım. Beni falanca gördü, bunun üzerine ona gelen taraftaki gözüm yasardı.  O günden  beri rukye yapınca gözümün yaşı  .                                                                                                                                            

kesilir,   rukyeyi  bıraktım     tekrar yaşarır" dedim.

Bunun üzerine Abdullah dedi ki: "Bu şeytandır, ona itaat edince seni  bırakıyor,  ona  isyan ettiğin vakit parmağıyla gözüne dürtüyor. Ama Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem'in yaptığı gibi yapsaydın, bu senin için daha hayırlı, şifa bulman için de daha münasib olurdu: Gözüne su serpip şöyle diyeceksin:

"Allahümme    rabbe'n-nâsi    ezhibi'I-be'se ı eşâfi enteş-şafi lâ şifâe illa şifaüke şifâen, lâ yüğâdîru sekamen"

Fenalığı gider. Ey insanların Rabbi! Şifa ver! Sen şifa verensin. Senin verdiğinden başka şifa yok! Öyle şifa ver ki, hiçbir hastalık geride kalmamış ol­sun.[212]                                                                              

Imrân Ibnu'l-Husayn radıyallahu anh anlatıyor:"Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem, kolunda tunçtan bir bilezik taşıyan bir adam görmüştü: "Bu halka da ne?" diye sordu. Adam: "Bu vahine (denen kol ağrısın)dan dolayıdır" dedi. Sallâhu aleyhi ve sellem de: 

"Çıkar onu! Zira o, ağrını artırmaktan başka bir işe yaramaz!" buyurdu.[213]

İbrahim Aleyhisselam iki oğlu İsmail ve ishaka Aleyhisselama, Efendimiz Aleyhisselamın da torunları olan Hasan ve Hüseyin radıyallahu anhümaya nazardan, şeytandan, zararlı böceklerden korunmaları için şöyle duâ yapardılar;

Eûzü bi kelimâtillâhi't-tâmmeti min külli şeytanin    ve    hâmmetîn    ve    min    külli    aynin lâmmeh."                                                             

Her şeytandan, her zehirli haşereden ve her nazar değen   gözden,   şifa   veren  Allah'ü  Teâla'nm,tam kelimelerine sığınırım.[214]                                 

Büyük velîlerden Hasan Basrî Hazretleri göz değmesine karşı [215]şu âyetleri okurdu:                                                 

"Ve in yekâdüilezîne keferû leyüzlikûneke biebsârihim lemmâ semiu'z-zikra ve yekûlûne innehû  le  mecnûn  ve    huve  illâ zikrun  lil âlemîn."

"Gerçekten o küfredenler Kur'an-ı işittikleri za­man az kaldı seni gözleriyle yıkacaklardı. "O, mutlaka bir mecnundur" diyorlar. Oysa Kur'an bütün alemler için büyük bir uyarıcıdır.[216]

 

Cinlerden Korunma Duası

 

Peygamber Efendimiz sallâhu aleyhi ve 4 sellem'in cinlerin şerrinden korunması için Ebû £ Dücâne radıyallahu anh'a yazılı olarak vermiş olduğu duâ:

En sevgiliden

Hazâ   kitâbün   min   muhammedin   rasûlillâhi rabbi'I-alemîn ilâ men yetruku'd-dâra mine'1-ummâri ve'z-züvvâri illâ tarikan yatruku | bihayrîn emmâ ba'dü feinne lenâ velekiim fi'l-| hakkı sâaten fein künte âşikan mûlian ev fâciran fehâzâ kitabün yentıku aleynâ ve | aleyküm bi'l-hakkı innâ künnâ nestensihu mâ £ küntüm ta'mefûne ve rusülünâ yektübûne mâ f temkürûne ütrükû sahibe kitabî hazâ ve'n-I talekû ilâ abedeti'l-asnâmî ve ilâ men yez'umu T enne maallâhi ilahen âhara lâ ilahe illâ hüve | külli şey'in hâlikün illâ vechehû lehü'l-hükmü û ve îleyhi türceûne âmîne lâ yünsarûne Hâ Mîm £ Ayyn Sîn Kâf teferraka a'dâüllâhi ve beleğat  hüccetii'llâhi ve jâ havle ve lâ kuvvete illâ J billâhi'f-aliyyn-azîm feseyekfîkehümüllâhü ve i  hüve's-semîu'l-alîm"

Seçilmiş dualar

 

Sihri Kaldırmak İçin

 

Sihirden korunmak ve sihiri kaldırma  sepeplerinden biri de zikre ve dualara, Allah'a sığın- maya devam etmektir. Sihri kaldırma sebeplerinden  biri de Fatiha sûresi, Ayete'l-Kürsi, Kâfirûn sûresi, İh- İas sûresi ve Muâvvizeteyn sûrelerini 33 er defa oku- yup hastaya ve bir suya üfler o sudan içer, geri kala- nı ile ğusül yapar. Ve diğer sihre karşı korunmak için  Araf, Yunus ve Tana sûrelerindeki ayetleri okur:

Araf süresindeki ayetler:

 

Haccâcı Zalim Ve Dua Kıssası

 

Bir rivayete göre Küfede, bir takım duası mak-I bul insanlar vardı, ne zaman onların başına bir vali î  musallat olsa, onlar beddua eder vali de helak olurdu.

Haccacı Zalim, Küfenin idaresini Ibn-i Mervandan teslim aiınca, bu adamların kendisine beddua etmesinden korkarak bir hile düşündü. Onları ziyafete çağırdı, onlar bu ziyafeti kabul edip Haccacın yemeğini yediklerinde, Haccac: "Bunların karınlarına ; haram lokma girdiği için beddualarından kurtuldum.dedi.

O halde, dua eden, nefsini beşeri sıfatlardan ve  kötü huylardan tertemiz etmelidir, çünkü bunlar, dua

Seçilmiş dualar yolunu kesicidir. Kalbini de, nefsanî ve ruhanî olan insanî alâkaların kirinden temizleyip, zikrin nuruyla paklamalıdır. Çünkü bunlar, Allah'a yaklaşma sebep­leridir ki, duayı Allah'a yükseltirler.

Nitekim Allah'ü Tealâ:

"Güzel kelimeler (tevhid, zikir ve dualar) ancak ona yükselir, onu (güzel kelimeleri) de ameli salih (iyi amel ve hareket) yükseltir, (Fatır sûresklO) buyürüyor.  

İşte bu şartlardan bazısını yerine getirmiyenler,  icabete (kabule) lâyık olmazlar. Namazın rükünlerinden birini bozanın namazı kabul olunmadığı gibi, ancak Cebbar olan Allah'ü Tealâ Hazretleri, kulların amellerinde bulunan bütün hata ve noksanları telafi eder, gerçekten Allah'ü Tealâ'nın kullarına olan fazlu keremi (İyiliği), onların amellerinden öncedir. Ve o, istenmeden verendir.

Hazreti Enes radıyaliahu anh den rivayete göre, 

Efendimiz sallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Şüphesiz mümin bir kul, Allah'ü Tealâ'ya duâ ettiğinde Allah'ü Tealâ Cibril'e; "Onun duasını kabul et rne. Çünkü ben onun sesini duymayı seviyorum,"buyurur, Facir duâ ettiğinde ise: "Ey Cibril! onun isteğini yerine getir. Çünkü ben, onun sesini duymak istemiyorum." buyurur.[217]                                                  

 

Bağdatta Bir Kıtlık Kıssası

 

Rivayete göre Bağdatta bir kıtlık oldu. Halife, L müslümanlara yağmur duasına çıkmalarını emretti i onlarda çıkıp duâ yaptılar, yağmur yağmadı. Bu sefer \ yahudilere emretti onlar çıkınca yağmur yağdı.

Halife hayrete düşüp müslüman alimleri çağırarak bunun sırrını sordu, onlar cevap veremediler. ı Bunun üzerine, Sehl İbn-i Abdullah Kuddise Sırruhu) gelerek: "Ya emîrel müminin! Biz müslümanlar cemaatını, Allah'ü Tealâ Hazretleri islâm dininden do­layı sevmiştir, duamızı ve yalvarmamızı da sevmiştir, bundan dolayı bizi hemen kabul etmemiştir, Bunlara ise buğz ve lanet ettiğinden isteklerini hemen kabul ederek onları kapısından kovmuştur." dedi.

O hâlde kişi, Esmâ-i Hüsnâ (Allah'ın en güzel isimleriyle) ve selefi salihînden nakledilegelen dua­larla Allah'dan istemeli; Paygamberleri ve salih veli­leri Allah ile arasına vesile kılmalıdır.

 

Bir Topluluktan Korkanın Okuyacağı Dua

 

Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, bir topluluktan korktuğu zaman şöyle derdi:

 Nahümme  innâ  nec'alüke  fî nuhûrihim  ve neûzü bike min şürûrihim"

Allahım!   Onların  yakasını  sana   tuttururuz  ve  şerlerinden sana sığınırız.

 

Düşmana Bakıldığı Zaman  Okunacak Dua  

 

Resululah  sallâhu  aleyhi  ve sellem  düşmanla karşılaştığı zaman şöyle duâ ederdi:

Yâ mâlike yavmi'd-dîn, iyyâke a'büdü ve iyyâke esteîn"

Ey ceza gününün sahibi ancak sana ibadet eder  ve ancak senden yardım isterim.[218]

 

Ürperme Anında Dua

 

Şehr İbn-i Havşep radıyallahu anh'den rivayet  edilmiştir ki, Ümmüd Derda, radıyaliahu anha kendi- sine: y'Ey Şehr! Vücudunda ara sıra bir ürperme bu- luyor musun?" dedi. O da: "Evet." deyince Ümmüd  Derda Radıyallahu anha: "O zaman Allah'a duâ et, o  anda duâ mutlaka kabul olunur." buyurdu.[219]

 Hazreti Ali radıyallahu anh'den rivayete göre  Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem : "Dua müminin  silahı, dinin direği, göklerin ve yerin nurudur." Bu- yurdu.[220]

İbn-i Ömer radıyallahu anhuma dan rivayete  göre Resululah sallâhu aleyhi ve sellem "Dua (gök- ten) inen ve inmeyen (başa gelmiş ve gelecek) her  şeye yarar. O hâlde, ey Allah'ın kullari! Duaya devam  edin." buyurdu.[221]

Hazreti Aişe radıyailahu anha'dan rivayete göre je Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellemi "Hiç bir sakınma jı kaderden bir şey def edemez (tedbir, taktiri bozamaz). Ama duâ başa gelen ve gelmeyen her şeye ] yarar. Şüphesiz bela (gökten) iner. (Yerden yükselen) duâ onu kapar ve kıyamete kadar çarpışırlar (dua, belânın inmesine engel olur)." buyurdu.[222]

Enes İbn-i Malik radıyailahu anh'den rivayete göre: Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Allah'ü Azze ve Celle, ben kulumun bana karşı olan zannımın (düşüncesinin) yanındayım ve o bana duâ ettiğinde ben onunla beraberim, buyuruyor.[223]

 

Ölüm Haberi Geldiğinde Veya Her Hangi Bir Musibete Karşı Okunacak Dua

 

Efendimiz Aleyhisselam'ın üzücü bir haber veya bela ile karşılaştığımız zaman yapmamızı tavsiye et­tiği duâ;

Allâhümme'cürnî fî musibeti ve'hlif lî hayran minhâ"                                                                    

"Biz Allah'a aidiz ve sonunda O'na döneceğiz"[224]

Allahım musibetim hususunda bana ecir ver ve bana  bunun arkasından daha hayırlısını ihsan eyle.[225]        

Efendimiz sallâhu aleyhi ve sellem:

Kim bu duayı musibet anında okursa Allah'ü Teâla ona daha hayırlısını nasib eder buyurdu."                                                                        

 

Cenaze Namazında Okunacak Dua

 

Efendimiz Aleyhisselamın cenaze namazı kıldırken aşağıdaki duayı okuduları rivayet olunmuştur;

Allahummağfir iihayyinâ ve meyyitinâ ve sağirinâ ve kebîrinâ ve zekerinâ ve ünsânâ ve şâhidinâ ve ğâibinâ. Mahümme men ahyeytehû minnâ feahyihi ale'l-Zsiâm. Vemen teveffeytehû minnâ   feteveffehû   ale'l-îman.   Allahiimme tüharrimnâ ecrahû velâ teftinnâ ba'deh" Allah'ım bizim hayatta olanımıza olmayanımıza, küçüğümüze-büyüğümüze, burada bulunanımıza bulunmayanımıza erkeğimize-kadınımıza affınla muamele buyur. Allah'ım bizden hayatta bıraktığını Islam üzere yaşat, kimi öldürürsen onu iman üzere ve fat ettir. Allahım bu ölen hakkında ecir ve mükâfattan bizi mahrum bırakma. Ondan ayrıldıktan sonra da bizi şaşırtma"[226]

 

Ölmek   Üzere Olan Kimseye Lailahe  İllallah Telkini  

 

Abdullah   ibn-i. Cafer   babasından   radıyallahu anh naklen anlatıyor: "Rasülüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: Ölmek üzere olanlara:

"Lâ ilahe illallâhu'l-azîmü'l-halîm. Lâ ilahe I îlfallahu rabbii'l-arşi'l-azîm. Lâ ilahe illallahu î rabbü's-semâvâti ve rabbü'l-arzı rabbü'l-arşil kerim." demeyi telkin edin!" Yanındakiler: "Ey Allah-J 'in Resulü! Bunun sağlara telkini nasıldır?" dediler. "Daha güzeldir, daha güzeldir!" buyurdular."

 

Ölen  Kimsenin Yanında Yapılacak Π Dua

 

Efendimiz Aleyhisselama, ölüm haberi verilince şöyle duâ etmemizi tavsiye buyurdular;

"Allahummağfir lî ve lehû-ve a'kibnî minhü  ukban haseneten" 

"Allah'ım beni de onu da affet ve bana onun ar dından güzel bir bedel ihsan et"[227]

 

Ölülerimize Arkalarından Yapılacak Dualar

 

Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem şöyle bu yurdu:   Ölülerinize  hediyeler verin  biz dedik ki, resûlallah ne hediye edelim? Sadaka ve Duâ hediyeedin dedi. Ve devamla her cuma bütün, müminlerin ruhları cuma günü dünya semasına ordanda evlerinin hizasına inerek şöyle nidada bulunurlar: Ey ailem, ey oğulcuğum, ey babacığım, ey anacığım, ey akrabala-i  rım bize iyilikte bulunun Allah size rahmet etsin diye jf  her bir mümin ruhu akrabalarına ağlayarak hüzünlü bir şekilde nida ederler.  Sonra  Peygamber sallâhu | aleyhi ve sellem ağlamaya başladı. Bizde onunla beraber ağlamaya başladık. O kadar ki ağlamakdan dolayı Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem konuşamazI oldu. Sonra şöyle dedi: Bunlar sizin din kardeşleriniz  bunlar için sadakalar verin.

 

Mezarlığa Girilince Okunacak Dua

 

Ebû Hureyre radıyallahu anh'den rivayete göre,  Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem mezarlığa çıktı Esselâmü aleyküm dara kavmin mü'minîn ve innâ inşâallahu biküm lâhıkûn"

"Size selam olsun müminlerin yurdu! Allah di­lerse biz de size ulaşacağız" dedi.[228]

 

Hacet Namazı

 

Uhrevî veya dünyevî bir ihtiyacı olan kimse, güzelce abdest alır, yatsı namazından sonra iki veya dört rekat ve bir görüşe göre on iki rekat namaz kı­lar, sonra Allah'u Teâlâ hamd eder, Resulü Ekrem sallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz'e salât-ü selâmda bulunur. Daha sonra hacet duasını okuyup ihtiyacı­nın yerine getirilmesini Allah Tealâ'dan niyaz eder.

Hacet duası:

Allahümme înnî es'elüke tevfika ehlîrhüda ve a'mâle ehlî'l-yakîn ve münasahate ehli't-î tevbeti ve azme ehlî's-sabri ve cidde ehli'l-| haşyeti ve talebe ehli'r-rağbeti ve taabbüde k ehli'l-verei1 ve irfane ehli'l-ilmi hatta ehafüke. Allahümme innî es'elüke mehafeten tehcizuni i an ma'siyetike hatta a'mele bi taâtike a'melen h estehikku bihi rızâke ve hatta ünasîhake bî't-İ tevbetî havfen minke ve hatta uhlisa leke'n-f nasihate hübben leke ve hatta etevekkele i aleyke fil umuri hüsne zannin blke Sübhane i halıkinnuri."

Ya ilahı!. Ben senden hidayet ehlinin muvaffakiyetini, yakîn erbabının amellerini, tevbekârların inlasını, sabırlı zatların azmini, haşyet (korku) sahiplerinin ciddiyetini, rağbet erbabının niyazını, takva ehlinin ibadete çalışmalarını ve ilim sahiplerinin irfanını dilerim. Ta ki senden hakkıyla haşyet (korku) üzere bulunayım.  Yarabbi!   Ben  senden  öyle  bir havf ve haşyet (korku) ya nail olmak isterim ki, beni sana isyanda bulunmaktan men etsin. Ta ki senin itaatine öyle bir iş işleyeyim ki onunla senin rızana lâyık olayım ve ta ki, senden korkmaktan dolayı sana halis bir şekiide tevbe edeyim, ta ki sana muhabbetten dolayı senin için hayır severliğimi ihlâslı bir şekilde yapayım ve tâ ki her işte sana güzel zannımdan dolayı sadece senin zatına tevekkül edeyim, ey nuru yaratan Allah'ım! Seni teşbih ve takdis ederim" der. Sonra ihtiyacını zikreder.                                                 Hacet    namazının    birinci    rekatında    Fatiha-i şerife'den sonra üç kere Âyet'el-kürsî, diğer üç reka- k 1 tında da birer Fatiha ile birer defa ihlâs, Felak ve Nas sûrelerinin okunması hakkında bir hadîs-i şerif i vardır.                                                                         

 

İstihare Namazı                                           

 

Hakkında bir şeyin hayırlı olup olmadığına dair manevî bir işarete nail olmak isteyen kimse, yatacağı zaman iki rekât namaz kılar, ilk rekâtında "Kâfirun sûresi'Vıi, ikinci rekatında da "İhlâs sûresi"ni okur, sonunda da istihare duasını okur, sonra da abdestli olarak kıbleye yönelerek yatar, rüyada beyaz veya  yeşil görülmesi hayra, siyah veya kırmızı görülmesi de şerre delâlet eder.                                                       

Bu şekilde istihare namazının yedi gece yapılması ve kalbe ilk doğana bakılması da bir hadis-i şerif ile beyan buyrulmuştur.                                            

Resulü Ekrem, sallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, Ashab-ı Kiram'ına istihareyi öğretirlerdi. Istihare namazını kılma imkânı bulunmayınca yalnız duası ile yetinilir.

Esasında meşru ve hayırlı olan bir şey hakkın-da yapılacak istihare, onun istenilen vakitte yapılıp yapılmaması için yapılabilir. Yoksa bizzat o şey hak-kında yapılmaz. Muayyen bir senede hac yapılıp ya-pılmaması veya haramda ısrarlı olan bir kişinin, bir haramdan men edilip edilmemesi gibi. İstihare duâ- | sı, Resulü Ekrem sallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz- î den şu şekilde rivayet olunmuştur:

"Allahümme inni estehîruke bi ilmike ve i estakdirüke    bi    kudretike   ve    es'elüke    min £ fazlike'l-azim, fe inneke takdîrü ve la akdirü ve f ta'lemü ve la a'lemü ve ente allamü'l-guyûb. Allah'ümme, in künte ta'lemü enne haze'l- em-| re hayrün li fi dini, ve meâşi ve akıbeti emri ve acili emri ve âcilihi fakdirhü li ve yessir hü sunime bârik lî fihi. Ve inkünte ta'lemü enne ^ hazel'emre şerrün li fî dîni ve meâşi ve akıbeti i emri   ve   acili   emri   ve   âcilihi   fasrifhü   anni f vasrifni   anhü  fakdir   lîye'l-hayre   haysü   kâne  sümme ardînî bihi.

"Ya İlâhi!  Sen  bildiğin için, senden  hakkımda   hayırlısını bana bildirmeni dilerim. Ve kudretin yettiği i  için  ben senden  kuvvet ve takat isterim ve  hayra  ermemi senin büyük, fazıl ve kereminden niyaz eyle-f  rim, çünkü sen her şeye kadirsin. Ben ise kadir değîfim, ve sen her şeyi bilirsin, halbuki ben bilemem,  sen gayıpları da tamamen bilirsin.                                  

Ya Rabbii Sen bilirsin, eğer bu iş; benim dinim, yasayışım, işimin akibeti, dünyam ve ahiretim hakkında ha- î yırlı ise, bunu bana nasip ve müyesser eyle. Sonra bunda î benim için feyiz ve bereket meydana getir. Ve eğer bu iş; $ benim dinim, hayatım, işimin akibeti hakkında ve dünyevî f uhrevî hususlarımda benim için bir şer ise, bunu benden j çevir, beni de bundan çevir. -Bunun için gönlümde bir £ meyil bırakma- ve benim için hayır nerede ise nasip ve | kolay kıl, sonra da beni bu mukadder hayır ile hoşnut buyur. Ey Kerim olan yaratıcım!                                      

 

 

Secde Ayetleri Her Derde Devadır        

Secde Ayetleri: Herkim secde ayetlerinin hepsini bir mecliste okur da, her biri için ayrı ayrı secde  ederse, Allah'ü Teâla onun mühim olan işine kâfi gelir (yeter)."                                                                       

 

Teşbih Namazı

 

Bu her rekâtında yetmiş beş defa:

Sübhânellahi    velhamdülillahi    vela    ilahe  illallâhü vellâhü ekber" diye tekbir alınan dört rekatlı bir namazdır. Allah Teâlâ'nın rızasi için nafile namaza niyet edilerek "Allah'ü ekber" diye  namaza  başlanır,  Sübhaneke'den     sonra      15  kere     "Sübhanallah'i velhamdülillah..." okunur. Sonra "Euzü" ile "Besmele-i şerife" ve "Fatiha" ile bir sûre-i celile okunup tekrar  kere "Sübhanallah'i.." okunur. Akabinde rükûya  varılır, üç kere "Sübhane Rabbîyel azîm"den sonra 10 defa "Sübhanallah..." okunarak rükûdan "Semialiah'ü  limen hamiden, Rebbena velekelhamd" denilerek kalkılır,   yine   10   defa  "Sübhanallahi..."  okunur,   daha sonra   secdeye   varılıp   üç   defa   "Sübhane   rabbiyei â'la"dan sonra 10 kere Sübhanellah..." okunur. Secdeden tekbir ile kalkılır, celse (oturma) halinde yine 10 kere "Sübhânellahi..." okunur, ikinci secdeye tekbir ile varılıp  üç defa "Sübhane  rabbiyel  â'lâ"dan sonra yine 10 kere "Sübhanallah'i..." okunur ki, bu  zait teşbihlerin toplamı 75 etmiş olur. Daha sonra ikinci rekata kalkılır, yine evvela 15 kere "Sübhanallah'i..." okunur, sonra yine birinci  rekâttaki şekilde hareket edilerek ka'de (oturuş)a f  varılır. "Tahîyyat" ve "Allah'ümme salli... ve bârik" okunur.                                                                             

Zait teşbihlerin toplamı (150) etmiş olur. Daha  sonra selâm vermeden veya selâmı müteakip ayağa  kalkılır. Üçüncü, dördüncü rekâtlar da tam bu tarif dairesinde kılınır ve böylece her rekâtta yetmiş beş "Sübhan-Allah'i..." okunmuş  olur ki,  toplamı  (300) eder.

Bu teşbih namazında yanılma vuku bulsa, sehiv secdelerinde artık bu teşbihler okunmaz.

Teşbih   namazının  da  sevabı   pek  çoktur.   Bu namaz, her vakit kılınabilir, hiç olmazsa haftada veya ayda bir defa, bu da olmazsa ömürde bir defa kılmalıdır.[229]                                                                

 

Salaten Tuncına Duası

 

"Allahumme salli alâ Seyyidinâ Muhamme-din ve alâ âli Seyyidinâ Muhammedin salâten tüncînâ bihâ min-cemî'il-ehvâli vel afat. Ve takdî lenâ bihâ cemîal hâcât ve tutahhirunâ bihâ min-cemîi's-seyyiât ve terfe'unâ bihâ a'lâ'd-deracât ve tubelliğunâ bihâ aksâ'l-ğayât min cemiîl-hayrâti fî'i-hayâti ve ba'del-memât birahmetike Yâ erhame'r-rahimîn. Hasbunella-hu ve ni'mel vekîl, ni'mel mevlâ ve ni'me'n-nasır. Gufraneke rabbenâ ve ileyke'lmasîr,"

"Allahım! Efendimiz Muhammed'e sallâhu aley-hi ve sellem ve onun ehli beytine salât at. Bu salâvat o derece değerli olsun ki: Onun hürmetine bizi bütün korku ve belalardan kurtarsın. Bizim ihtiyaçlarımızı o salâvat hürmetine yerine getirsin, bizin bütün günah-lardan bu salâvat hürmetine temizlersin, o salâvat hürmetine bizi derecelerin en üstüne yüceltirsin, o salâvat hürmetine hayatta ve öldükten sonra düşü-nülebilecek bütün hayırlar konusunda gayelerin en sonuna kadar ulaştırsın. Ey merhametlilerin merha-metlisi bize bunları merhametinle nasip et. Allah Tealâ bize kafidir ve ne iyi bir dost, ne iyi bir vekildir. Ey Rabbimiz, senin mağfiretini dileriz, dönüş yalnız sanadır."

Bu Salâvat-ı Şerifeye Devam Eden; Belalar-dan emin olur, Gelecek musibetlere perde olur, Arzu-lan kolay olur, Muradı haşıl olur, Rızkı bereketli olur.

 

Peygamberimizin Çok Okuduğu Dua

 

"Allahümme inni eselüke's-sihhate ve'I-afiyete ve'l-emânete ve hüsne'l-hulkı ve'r-nda bi'f-kaderi birahmetike ya Erhamerrahimîn"

Ya Rabbi, senden, sıhhat ve afiyet ve emanete hıyanet etmemek ve güzel ahlak ve kaderden razı olmak istiyorum. Ey merhamet sahiplerinin en mer­hametlisi! Merhametin hakkı için, bunları bana ver.[230]

 

Salât-I Terficiye

 

İmamı Kurtubî Hazretleri şöyle buyurmuş: "Bir kimse, çok önemli bir işinin veya önemli bir dileğinin gerçekleşmesini, ya da üzerinde devam edip duran büyük bir belanın üzerinden çekilip gitmesi (kalkma­sı) için "Salât-i Tefriciye"yi (4444) defa okuyup, bu mübarek Salâtü Selâm ile Yüce Peygamberimizi vesi­le edinse, hiç şüphe ve tereddüt yoktur ki, Yüce Al­lah, o kulunun istek ve muradının olması için hayırlı bir sebeb yaratır ve ona muradını verir."

"Allahım! Bizim Efendimiz Muhammed'e (sav) â kusursuz bir salât ve rahmet, mükemmel bir selâm 4 ve selâmet vermeni diliyoruz. O Peygamber ki, onun hürmetine düğümler çözülür, sıkıntılar ve belalar onun hürmetine açılıp dağılır, hacet ve ihtiyaçlar onun hürmetine yerine getirilir. Maksatlara O'nun hürmetine ulaşılır, güzel sonuçlar O'nun hürmetine elde edilir. O'nun şerefli yüzü hürmetine bulutlardaki yağmur istenilir, Allah'ım, onun ehl-i beytine, asha­bına da her göz kırpacak kadar zamanda (her an, saniye) her nefes alacak zamanda sana malum olan varlıklar sayısınca salât et."

 

İsm-Î Azam

 

el-Kâsım ibn-i Abdurrahman radıyallahu anh demiştir ki: "Allah'ın, duada şefaat kılındığı taktirde, o duayı kabul ettiği ism-i âzami şu üç surededir: Ba­kara, Âl-i İmran ve Tâ-Hâ.

Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: Rasûlüllah saîlâhu aleyhi ve sellem şöyle yalvardılar:

- Allahım! Ben, senin pak, güzel, mübarek ve yüce nezdinde en sevimli olan, onunla duâ edildiği taktirde hemen icabet ettiğin, onunla senden istenin­ce hemen verdiğin, onunla rahmetin talep edilince rahmetini esirgemediğin, onunla kurtuluş talep edi­lince kurtuluş verdiğin isminle senden istiyorum."

Hz.   Aişe'nin   belirttiğine  göre,   bir  başka  gün Aleyhissalâtu vesselam'ın, kendisine "Ey Aişe! Kendi-| siyle duâ edildiği taktirde icabet ettiği ismi, Allah'ın bana gösterdiğini sen biliyor musun?" diye sormuştu. $  Hz. Aişe der ki: "Ben:

Ey Allah'ın Resulü! Annem babam sana feda olsun, onu bana da öğret!" dedim.

Ey Aişe onu sana öğretmem uygun düşmez!" buyurdu. Bu cevap üzerine ben de oradan uzaklaşıp bir müddet tek başıma oturdum. Sonra kalkıp, başını öptüm ve:

Ey Allah'ın Resulü! Onu bana öğret" diye rica­li; da bulundum. O yine:

Onu sana öğretmem uygun olmaz, ey Aişe! Onunla senin dünyevî bir şey talep etmen uygunsuz k olur" buyurdu." Hz. Aişe devamla der ki: "Ben de kalkıp abdest aldım, sonra iki rekât namaz kıldım, sonra: Allahım!   Sana Allah   isminle duâ ediyorum.

Sana Rahman isminle duâ ediyorum. Sana Er-rrahîm isminle duâ ediyorum. Sana bildiğim ve bilmediğim

güzel isimlerinin hepsiyle duâ ediyorum. Bana mağfiret et, rahmet eyle" diye duâ ettim. Aişe devamla der ki:

Bu duam üzerine Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem güldü ve:

İsm-i âzam, senin yaptığın şu duanın içinde geçti" buyurdu."

 

İsm-İ Âzam Duaları

 

Hz. Büreyde radıyallâhu anh anlatıyor: Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem, bir adamın şöyle söylediğini işitti:

"Allahümme innî es'elüke biennî eşhedü enneke entallâhu lâ ilahe illâ ente'l-ehedü's-Samedüllezî lem yelid velem yûled velem yekûn lehû küfüven ehad"

"Allah'ım, şehâdet ettiğim şu hususlar sebebiy­le senden talep ediyorum: Sen, kendisinden başka ilah olmayan Allah'sın, birsin, samedsin hiçbir şeye ihtiyacın yok, her şey sana muhtaç, doğurmadın, doğmadın, bir eşin ve benzerin yoktur."

Bunun üzerine Efendimiz sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular:

"Nefsimi kudret elinde tutan Zât'a yemin olsun, bu kimse, Allah'tan İsm-i Âzami adına talepte bulun­du. Şunu bilin ki, kim İsm-i Azamla duâ ederse Allah ona icabet eder, kim onunla talepde bulunursa (Allah ona dilediğini mutlaka) verir.[231]

Mihcen   ibnu'I-Edra'  radıyallâhu  anh anlatıyor:  "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem bir adamın:

"Allahümme innî es'elüke yâ allahü'l-ehedü's-Samedüllezî lem yefid velem yûfed velem yekûn lehû kiifüven ehad en teğfira lî zenbî inneke ente'l-ğafûrü'i-rahım"

"Ey Allah'ım, bir ve samed olan, doğurmayan ve doğurulmayan, eşi ve benzeri de olmayan Allah adıyla senden istiyorum. Günahlarımı mağfiret et, sen Gafursun, Rahimsin!" dediğini işitmişti, hemen şunu söyledi:

"O mağfiret edildi. O mağfiret edildi. O mağfiret edildi!"[232]

Hz. Enes radıyallâhu anh anlatıyor: "Bir adam şöyle duâ etmişti:

"Allahümme  innî  es'elüke  bienne  leke'l hamdü  la  ilahe illâ  ente'l-mennânü bedîusse- i mâvatî   ve'l-arzı      ze'l-celâli   ve'l-ikrâmi   yâ hayyü yâ kayyûm"

"Ey Allah'ım, hamdlerim sanadır, nimetleri ve­ren sensin, senden başka ilah yoktur, Sen semâvat ve arzın celâl ve ikram sahibi yaratıcısısm, Hayy ve Kayyümsun (kâinatı ayakta tutan hayat sahibisin.) Bu isimlerini şefaatçi yaparak senden istiyorum!"

Bu   duayı   işiten   Rasûlüllah   sallâhu   aleyhi   ve sellem sordu:

"Bu adam neyi vesile kılarak duâ ediyor, biliyor musunuz?"

"Allah ve Resulü daha iyi bilir'?"

"Nefsimi kudret elinde tutan Zât'a yemin ede­rim ki, o Allah'a, İsm-i Âzam'ı ile duâ etti. O İsm-i Âzam ki, onunla duâ edilirse Allah icabet eder, onun­la istenirse verir.[233]

Esma Bintu Yezîd radıyallâhu anhhâ anlatıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki: wAllah'ın İsm-i Âzam'ı şu iki âyettedir:

1- "İlahınız, tek olan ilandır, ondan başka ilah | 4 yoktur. O Rahman ve Rahîm'dir.[234]

2- Âl-i  İmrân  süresinin   baş  kısmı:   Elif Lâm  Mim. O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur, O Hayy ve Kayyümdur[235]

Hz.   Ebû   Hureyre   radıyallâhu   anh   anlatıyor: "Resululah sallâhu aleyhi ve sellem buyurdular ki:[236]

"Allah'ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları f ezberlerse cennete girer. Allah tektir, teki sever,"

Bir rivayette: "Kim o isimleri sayarsa cenntete girer" buyurmuştur. [237]

Zuhrı der ki: "Bana birçok ilim ehlinden ulaştı-i gına göre, bu Esmâu Hüsna'nın okunmasına

"Lâ ilahe illallahu vahdehu fa şerike leh.  Lehü'l Mülkü ve Lehü'l-Hamdu bi-yedihi'l-Hayr  ve huve ala külli şeyin kadîr, la ilahe İllallahu,  lehül-Esmâu'l-Hüsnâ" diye başlanmalıdır.

 

Esmâü'l-Hüsnâ                                                  

 

Tirmizî'nin rivayetinde Rasûlüllah sallâhu aleyhi  ve sellem Allah'ın isimlerini şöyle yazdırdı:

En sevgiliden

O Alîah  ki O'nda  başka ilâh yoktur. Rahman dır. Er-Rah.m'dir. El-Meliku el-KuddÛ-J su, es-Selamu, el-MÜ'mînu, el-Müheyminu, el-| Azızu,   el-Cebbâru,   el-Mütekebbiru,   el-Hâliku

î fı^hh'he''MUSnVVİr"' el-Gaffâru, el-Kahhâru,' | el-Vehhabu,   er-Rezzâku,   el-Fettâhu,   el-Alîmu,

el-Kâbizur ei-Bâsitu, el-Hâfidu, er-Râfiu, el-Muizzu, el-Müzillu, es-Semîu, eî-Basîru, el-Ha-kemu, el-Adlu, el-Latîfu, el-Habîru, el-Halîmu, el-Azîmu, el-Gafüru, eş-Şekûru, et-Aliyyu, el-Kebîru, el-Hafîzu, ei-Mukîtu, el-Hasîbu, el-Ce-lîlu, eİ-Kerînıu, er-Rakîbu, el-Mucîbu, el-Vâsiu, el-Hakîmu, el-Vedûdu, el-Mecîdu, el-Bâisu, eş-Şehîdu, el-Hakku, el-Vekîlu, el-Kaviyyu, el-Me-tînu, el-Veliyyu, el-Hamîdu, el-Muhsî, el-Mubdîu, el-Muîdu, el-Muhyi, el-Mümîtu, el-Hayyu, el-Kayyûmu, el-Vâcidu, ei-Mâcidu, el-Vâhidu, el-Ahadu, es-Samedu, el-Kâdiru, el-Muktediru, el-Muahhiru, el-Evvelu, el-Âhiru, ez-Zâhiru, el-Bâtînu, el-Vâli, el-Müte'âfi, eî-Berru, et-Tevvâbu, el-Müntekimu, el-Afuvvu, er-Raûfu, Mâliku'l-Mülki, Zü'l-Celâli ve'I-İkrâm, el-Muksi-tu, el-Câmiu, el-Ganiyyu, el-Muğnî, el-Mâni', ed-Dârru, en-Nâfiu,en-Nûru, el-Hâdî, el-Bedıu, el-Bâki, el-Vârîsu, er-Reşîdu es-Sâbüru." Celle Celâlühû.[238]

 

Allah'ın Güzel İsimlerinin Şerhi

 

O Allah ki O'nda başka ilâh yoktur. Bü­tün isim ve sıfatları kendinde toplayan yüce Allah'ın zatının, başka hiçbir varlığa verilemeyen ismidir.

er-Rahman: Allah'ın pek merhametli, çok rahmet sahibi olması anlamlarına gelen bir si-î fat  ismidir.   Bu   ismin Allah'tan  başkasına verilmesi uygun  görülmez.   'Dünyada  mümine de,  kafire de ^ çok rahmet sahibi, gayet merhametli ve sonsuz rahmeti  bulunan  diye tefsir edilip açıklanabilir,  yalnız £ yüce Allah'ın özel bir ismi olduğundan dolayı tam anlamıyla tercüme edilemez.

er-Rahîm:    Çok    merhamet    edici,   ahrette sadece müminlere merhamet eden anlamın- i  dadir.   Rahman  ve  Rahîm  bu  iki  sıfat  "Rahmet"

 mastarından   türemiş   olmakla   beraber,   aralarında  ifade ettikleri anlam bakımından farklar vardır.             

 el-Melik: Yüce Allah c.c. Melik'tir. Yani  mülk sahibi, bütün eşyanın ve yaratılanların tek ma- T likidir. Bütün varlıklar üzerinde emretme, istediği gibi tasarruf etme, hiçbir şarta bağlı olmaksızın sahip olma O'na mahsustur. Yarattıklarına emretme, sakındırma, cezalandırma, istediğini zelil, dilediğini de aziz % etme kudretine sahip olan yalnız yüce Allah'tır. O ya rattığı mülkünde ve orada olanların hepsinde yegâne hükümdardır. Sonsuz kudretiyle onları idaresi altında  tutan tek Allah c.c.'dür.

el-Kuddüs: Ayıplardan      temiz  demektir. Her türlü hata, gaflet ve acizlikten uzak, $ eksiklikten beri, mutlak kemâl sahibi anlamındadır. Allah, sonradan olma ve hiçbir tasvire sığmayan, j hakkında hiçbir eksiklik düşünülemeyen en T mukaddes olan en yüce varlıktır.

es-Selâm: Selâm sahibi, yani herçeşit ayıptan selâmette, her türlü âfetten berî demektir. Allah, her türlü eminliğin, salimliğin aslı olup, ayıptan kusurdan ve her çeşit eksikliklerden uzak olan yüce yaratıcı anlamındadır. Allah, yok olmaktan ve hatıra gelen her türlü eksikliklerden U2aktır. Buna göre dünyadan ve ahiretten emin olmak isteyenleri ve kurtuluşa ermek dileğinde bulunanları, kurtuluşa er-direcek olan da yalnız Allah'tır. el-Mü'min:   Allah'ın   iman   ve  güven veren her türlü şüphe ve tereddütleri kaldıran anla-mında bir ismidir. Allah, korku içinde olanlara emniyet ve güven verendir. Bu bakımdan her türlü korku-dan emin olmak için Allah'a iltica edilmeli, O'na sığınılmalıdır.

el-Muheymin: Allah'ın görüp gözeten,  her şeye şahit olan,  her şeyi koruması altına alan, onları muhafaza edip saklayan olduğu anlamına gelir.                                                                                 

el-Azîzıı: Allah'ın, hiçbir yönden mağlup edilemeyen, her işinde mutlak galip gelen, son dere-ce izzetli ve yüce olduğu manasına gelir. Hiçbir yönden benzeri olmayan dilediğini yapan ve buna güç vetiren, yüce varlığını ve kudretini hiçbir gücün mağlup edemediği tek yaratıcı Allah'tır.                                

el-Cebbâr; Allah'ın, yarattığı tüm varlıklarının ihtiyaçlarını karşılayan, her konuda çok güç­lü ve kudretli olduğu anlamındadır. Ayrıca Allah'ın yarattıklarının tümünü kendi iradesine mecbur eden, dilediğini de zorla yaptırmaya gücü yeten, kesin hükmüne karşı gelinemeyen yaratıcı olduğu anlamına da gelir. Allah, insanı O'nun hükümlerini tanıyıp bil­mesi için akıllı, kendi irade ve istekleri ile O'nun em­rine uymaları ve gösterdiği bu yolda yürümeleri için de serbest iradeli yaratmıştır.

el-Mütekebbir:  Mahlukâta  ait sıfatlardan yüce, uzak mânasına gelir. Allah'ın her hususta çok büyük ve azamet sahibi ulu bir yaratıcı olduğu i anlamındadır. Büyüklük O'nun hakkıdır. Yaratılmışların hiçbirinin böyle bir hakkı yoktur. Allah, zatında sıfatlarında ve işlerinde, mutlak manada büyüklüğün I tek sahibidir. Hiçbir insan için bu mânâda bir büyüklükten söz edilemez. Kendilerini büyük sanan nicelerinin, Allah'ın sonsuz kudreti ve büyüklüğü karşısında ne kadar küçüldükleri imkân imkânsız olan bir gerçektir. Büyüklük sevdasına kapılanların yok olmalarına, bazen küçücük bir olay hattâ çok küçük bir yaratık,  bir mikrop bile yetmiştir.  Bu gerçek karşısında î insanlar hangi büyüklükten söz edebilirler.

el-Hâlîk: Allah'ın yaratıcı olduğunu belirten bir sıfattır. Yaratmak ise bir şeyi var etmek, hiç benzeri oimayan bir şeyi meydana getirmek demek-1 tir. Bu manada Allah'tan başka hiçbir yaratıcı yoktur. 

Herşeyi yaratan O'dur. İnsanların ortaya koydukları I şeyler yaratma değildir; var olanlardan yeni bir şey  elde etmektir. Allah, yaratandır; O'nun dışındaki tüm varlıklar ise yaratılmıştır.

el-Bârîu: Mahlukâtı, mevcut bir misâle bakmaksızın, yoktan, örneksiz olarak yaratan mânasına  gelir.  Şüphesiz.varlıkları  seçip,  düzenleyip olgunlaştirarak her birini ayrı bir özellikte yaratan Atlahtır.                                                         

el-Müsavvir: Mahlukâti farklı suretIerde  yaratan,   Allah'ın   yaratmış   olduğu   varlıkların şekil ve durumlarınıtakdir edip, dilediği şekilde meydana getirmesi, şekillendirmesi anlamında demektir. 

el-Gaffâr:  Kulların   günahlarını   tekra tekrar affeden, bağışlayan yüce varlık anlamına gelir. 

Günah işlemek insanların özelliği olduğu gibi, onların günahlarını örtmek ve bağışlamak da yüce Allah'ın    ayrılmaz sıfatlarındandır.  

el-Kahhâr: Allah'ın     ziyadesi ile kahredici, yok edici yüce bir varlık olduğu manasına gelir. Sonsuz kudretinin karşısında hiçbir kimsenin gücü ve kudreti olamaz. Ama serbest iradeleriyle O'nun karşısına çıkma cüretini gösterenlere de lâyık oldukları cezaları tam olarak verecektir. Allah'ın kayıtsız üstünlüğüne sınır koyacak hiçbir varlık yoktur.

el-Vehhâb: Allah'ın çok  hibe eden,  çok fazla bağışlayan olduğu anlamına gelir. Hak sa- i hibi olmadıkları halde yarattıklarına çok çok verendir. 

er-Rezzâk:  Allah'ın bütün yaratıkların rızıklarını veren, her canlı için gerekli gıdayı bahşedip $ yaratan ve bol bol veren Allah'tır,

el-Fettâh: Kullan arasında hâkim, kullarına rızk ve rahmet kapılarını açan, rızıklarından kulların her türlü güçlük ve sıkıntılarını açan ve kolaylaştıran manasına gelir. Faydalı ilimlere karşı insanların kalbini açarak, onların islerini kolaylaştıran, i bütün zorluklarını ortadan kaldıran yüce Allah'tır. Her işinde üstün gelen mânasına da gelir.                          

el-Alîm: Allah'ın, çok bilen, bilgisi ezelî ve ebedi olan, her şeyi her yönüyle bilen tek yaratıcı olduğu manasını ifade eder,                                           

eî-Kabîz: Her şeyi sonsuz kudreti altına alan, bu kudretiyle kuşatıp kavrayan, her şeyi  emri altına alıp tutan en yüce varlık.                              

el-Bâsıt: Kullarına rızkı açıp cümertlik ve rahmetiyle genişleten demektir. Her hayrı veren, lütuf ve rahmetini kullarına yayan yüce yaratıcı olduğunu ifade eder. Allah, insanlara rızık, neşe, rahatlık J ve bolluk vererek onlara lütuf ve rahmetiyle muâme- î le etmektedir.                                                                

el-Hâfid: Emirlerini    dinlemeyen, başkalarını beğenmeyen, büyüklen.ip hak ve hukuk g tanımaz zorbaları rezil, perişan eden Cebbarları ve firavunları alçaltan demektir.         .                                  

er-Râfî1: Velîlerini,   dostlarını   yüceltir.

Azîz kılar demektir. Gönülleri İman ve irfan ışığıyla parlatan, yüksek gerçeklerden haberdar eden, böyle­ce Allah, hem zelîl hem de azîz kılıcı olmaktadır.

el-Muizzu: İzzet ve ikram edici, şeref sahibi anlamına gelir. Yalancılığa, samimiyetsizliğe itibar etmez.

el-Müzillü: Lâyık olanları zillete düşü­ren, zelil kılan, onları hor ve hakir eden

es-Semi1: İşiten,   işitme  kuvvetine sahip olan ve işitme gücünü verendir. O, hiçbir şartla ve kayda bağlı olmaksızın işitir.

el-Besîru: Herşeyi her yönüyle eksik­siz gören, yaratıklarına da  görme duyusunu veren

anlamını taşır.

el-Hakem;  Hâkim  demektir.  Hüküm koyan, emir veren, varlıklar hakkında hükmünü taf mamen icra eden demektir.

el-Adlu: Allah'ın herkese hakkını veren, koyduğu âdil hükümleriyle zulme razı olmayan, zulmü ve zâlimi sevmeyen demektir.

el-Latîfu: En ince işlerin bile bütün inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına nüfuz edilemeyen "T en ince şeyleri de yapan, seçilmez yollardan da kul-i  farına çeşitli faydalar ulaştıran demektir.

el-Habîru; Olanı   ve   olacağı    bilen, herşeyden haberdar olan, her şeyin iç yüzünden ve gizli tarafından her yönüyle haber sahibi bulunan, a onlara yumuşak davranarak cezalarını geriye bırakan  demektir.

el-Halîmü: Günahkârların cezasını vermeye güç yetirdiği halde bunu acele yapmayıp, onlara yumuşak davranarak cezalarını geriye bırakan  demektir.

el-Azîmü: Çok  yüce   ve  çok   büyük olan; sınırsız ve kayıtsız büyüklük, üstünlük de yalnız k O'ndadır.

el-Gafuru: Çok bağışlayan, affeden, insanların beğenilmeyen taraflarını gizleyen demektir. eş-Şekûru: Kullarını, sâlih fiilleri sebebiyle mükâfatlandıran ve sevap veren, kendi rızası için şükredilen, şükür olarak yapılan iyi işlerin daha  fazlasıyla karşılığını veren, insanlara nimetlerini artırarak şükür muamelesi yapan demektir.

el-Aliyyü: Yüksek, büvük ve yüce olan; kudrette, bilgide, hükümde, irâdede ve diğer bütün T kemâl sıfatlarında üstün olandır. Herşey O'nun hükmü ve emri altında olan demektir.  

el-Kebîru: Celâl (büyükiük) ve sânının  yüceliği sıfatlarını taşıyan, Allah'ın kâinatı ve ondakileri hüküm ve kudretiyle idare eden, her şeyi hükmü altına alan demektir.

el-Hafîzu: Koruyup saklayan, yapılan işleri bütün ayrıntılarıyla saklayıp, her şeyi belli vaktinde afet ve belâlardan koruyan demektir.                

el-Mukttu: Mahlukâta gıdalarını veren demektir.                                                                          

el-Hasîbu: Herkesin    yaptıklarını takdir eden, yapılanları bütün ayrıntılarıyla bilip her insanı hesaba çekerek yaptığının karşılığını veren, demektir.

el-Celılü:  Büyüklük ve  ululuğu  pek yüce olandır. Sıfat ve isimleriyle her türlü büyüklük kendine ait olan demektir.

el-Kerîmkü: Cömert,   kerem  sahibi; muktedir iken affeden, cömertlik duygusunu veren, va'dini yerine getiren demektir.

er-Rakıbu: Görüp gözeten, murakabe eden, bütün varlıklar üzerine gözcü olup bütün işleri ni kontrol altına alan, demektir.

el-Mucîbu:  Kullarının duasını kabul edip, icabet eden, bağışlaması bol ve rahmeti çok olandır. Yarattıklarına maddî ve manevigenişlik veren  zât demektir.

el-Vâsiu: Zenginliği,   bütün   fakirleri büruyen; rahmeti herşeyi kuşatan demektir.

el-Hakımü: Herşeyi inceliğiyle bilen, bu bilgisine göre emir ve yasakları vazeden, buyruk­ları ve bütün işleri yerli yerinde olan demektir.

el-Vedûdu; Çok şefkatli,  muhabbetli,

salih kullarını çok seven ve onlarca çok sevilen, onla­rı rahmet ve rızasına erdiren; sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya yegane lâyık olandır. Sevgi ve dostluk hissini yaratan demektir.

ei-Mecîdu: Şan,   şeref,   büyüklük ve kudretinden dolayı yüce olan ve güzel işlerinden do­layı da sevilip

el-Muktediru: Gücü her şeye yeten, her şeyi   dilediği   duruma   getiren,   kuvvet  sahipleri a  üzerinde istediği gibi tasarruf edendir.

el-Mukaddimu: Herşeyden önce olan, dneini ane a.an; d.ed^ne maddi ve manevi metler verip  yükselten,   öne  geçiren,   ilerlemelerini sağlayan demektir.

el-Muahhiru: Herşeyden  sonra yinevar olan; emir ve yasaklarına uymayanları zelil edip arkaya bırakan, istediğini geri koyandır. Sonunda yik ne sadece O var olarak kalacaktır.

el-Evvelu: Herşeyden   önce,   öncelerin öncesi,  başlangıçların yaratıcısı ve varlığının öncesi k olmayan, demektir.

el-Âhîru: Herşey son  bulunca  O,  var olarak kalacaktır. Varlığının sonu yok olan demektir, ez-Zâhîruî   Görünen,   varlığında   hiç şüphe olmayan, varlığı her şeyden aşikâr olan demektir,

En sevgiliden görülmeyen, varlığı gizli olan, ancak varlığı da kesin i  olarak bilinendir.

el-Vâlî: İdare eden bu büyük kâinatı ve onda her an olup bitenleri idare edip yönetendir. İda-T re etme yeteneği O'nundur.

el-Müteâli; Mahlukâtın sıfatlarından münezzeh olan, bu sıfatların biriyle muttasıf olmak-| tan yüce ve âlî olan demektir. bulunma, kullarına yardımcı olma anlamlarında Yüce Allah'ın bir sıfat ismidir. İyiliği ve ihsanı çoktur. İyilik ve ihsan gibi hisler de sadece ondadır.

et-Tevvâb: Tövbeleri çok kabul eden, tövbe kapısını açık tutarak tövbe etme imkânı veren-i dir. Samimi olarak günahlardan dönüp tövbe edenleri ibağışlayandır.

el-Miintakimu; İntikam alan, günah karları, adaletiyle yargılayarak layık oldukları cezaya i çarptıran demektir.

el-Afuvvu: Merhametli, daima affeden,  günâhlardan dilediğini affedip suçları bağışlayan de-f  mektir.

er-Raufu:  Katından  gelen  bir re'fetle  (şefkatle) kullarına merhametli ve şefkatli olan demektir.   Re'fetle   rahmet  arasındaki   farka   gelince; rahmet bazan maslahat gereği istemeyerek de olablir. Re'fet isteksiz olmaz, isteyerek olur.                       

Mâlikül'l-Mülk:   Herşeyin   tek sahibi, her ne varsa O'nundur, Herşey üzerinde mut-£ lak tasarruf yetkisi sadece O'na aittir. O h;llde Ondan £  başkasına kulluk edilmez.

el-Câmiu: Kıyamet   günü   mahlukâtı toplayan, her şeyi kudreti içinde bulundurup dilediği­ni istediği anda ve istediği yerde toplayan demektir.

el-Ganiy: Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, hakkında noksanlık ve ihtiyaçtan sözedilemeyendir.

el-Muğnı: Dilediğine  zenginlik  veren demektir.

el-Mâniu: Dostlarını,  başkalarının ezi-yetinden koruyan yardımcı demektir.

en-Nûru; Elem ve zarar verici şeyleri

hikmetinin gereği olarak yaratandır, Yüce Allah, za­rar veren şeyleri yaratmıştır. Fakat onlardan zarar görmemizi değil, akine maddi-manevi bütün zarar­lardan sakınarak korunmamızı emretmiştir.

el-Vârisu: Hayır ve fayda verici şeyleri

yaratandır. Bütün olaylar sebepleriyle meydana geliyorsa da, sebepler yok'u var edemez Onlar ancak  insanların elinde birer vesile ve Hakk'tan isteme vâ-srtası olmak üzere yaratılmışlardır.

en-Nur: Alemleri, bütün kainatı nurlan dıran, aydınlatan; istediği simalara, zihinlere ve gönüllere nur, aydınlık ihsan edendir.

 El-Hâdî: Hidâyet   eden,   doğru   yoluk  gösteren; hidayet yaratan; istediğini iyi işlerde başariya ulaştıran, kullarına doğru yolu gösterendir.

el-Bedîu: Eşi ve benzeri olmayan, bir şeyi en mükemmel yapan, yaratan, eşsiz ve görül memiş şeyleri varedendir. Varlıklar âleminde O'nun eşi ve benzeri yoktur. Hayret verici âlemleri yoktan var eden, icad eden O'dur.                                              

 el-Bâkî: Sürekli var olan ve var olacak olandır. Sonu olmayandır. Allah'ın varlığının sonu yoktur.                                                                              

 el-Vârisü: Tüm varlıkların gerçek sahibi, varisidir. Servetlerin geçici sahipleri yok olduktan sonra da varlığı devam eden ve o servetlerin sa- i  hibi olandır.                                                                      

 er-Reşîdu:  Doğru yolu gösteren:  insanları, peygamberlerin getirdiği ve tebliğ ettiği kitaplar vasıtasıyla doğru yola iletendir. Allah, bütün  işleri ezeli takdirine göre yönetip, dosdoğru bir düzen

En sevgiliden  içinde sonuca ulaştıran demektir.

es-Sabûru: Âsîlerden intikam almada acele etmeyen, cezalandırmayı belli bir müddet te'hîr  eden demektir. Allah'ın sıfatı olarak sabûr'un mânası  halîm'in mânasına yakındır. Ancak ikisi arasında şöy- le bir fark vardır: Sabûr sıfatında cezanın mutlaka  olacağını beklemeyebilirler. Ancak halım sıfatıyla Al- lah'ın cezasına kesin nazarıyla bakarlar,

Allah inkarcıların söylediklerinden  münezzeh ve mukaddestir, uludur, yücedir.

 

Geçimi Zorlaşanın Okuyacağı Dua

 

 Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Geçim sıkıntısı çektiği zaman birinizin evden  çıkarken şöyle demesini önleyen nedir!

 

"Bismîllâhi   ala   nefsî   ve   mâlî   ve   dînî. Allâhümme  razzınî bikazâîke ve  bârîk lî fîmâ  kuddira  lî hattâ iâ  uhıbbe ta'cile mâ ahharte velâ te'hıyra rnâ accelte, 

"Kendim, malım ve dinim üzerine Allah'ın ismini  7 okurum. Allahım! Kaza ve hükmüne benî razı et ve I bana takdir edileni bereketlendir, ki, sonraya bıraktı- ğının şimdi ve şimdi yaptığının sonra olmasını isteyip  temenni etmeyeyim.[239]

 

Borçlu Olan Kimsenin Okuyacağı  Dua

 

Nitekim Hazreti Aişe radıyallahu anha'nın bu- yurduğu rivayet edilmiştir: Bir kere babam Ebû  bekri's Sıddik. radıyallahu anh Sana bir duâ öğrete- yim mi ki? Rasulüllah sallallahu aleyhi ve sellem onu  bana öğretmiş ve İsa Aleyhisselâm onu havarilere,  (yakın adamlarına) öğretirdi. "Eğer üzerinde Uhud  dağı kadar borç olsa, elbette Allah'ü Teâla bu duâ  bereketiyle onu sana ödettirir" buyurmuştur dedi.  Ben de: buyur öğret, deyince, babam şu duayı oku!  buyurdu:

Allâhümme fâricel-hemmi kâşife'l-ğammi  mücîbe   da'vetî'l-muztarrîne   rahmâne'd-dünya ve'l-âhirati ve rahîmehâ ente terhamünî fe'rhamnî bi  rahmetin  tüğnînî  bihâ  an  rahmetinmîn sivâke"

Ey dertleri açan, gamlan  (kederlen)  kaldıran, zorlananların dualarını kabul eden, dünya ve ahiretin 

Rahmanı ve onun (ahiretin) Rahimi oian Allahım! Bana sen merhamet edersin. Başkalarına muhtaç etmeyecek bir merhametle bana sen acı.[240]

Hz. Ali radıyallâhu anh'ın anlattığına göre, "Bir mükâteb ona gelerek: "Kitabet borcumu ödemekten âciz kaldım,  bana yardım  et" dedi.  Ona şu cevabı verdi:   "Sana,   Rasûlüllah   aleyhissalâtu   vesselâm'm bana öğretmiş bulunduğu bir duayı öğreteyim. (Onu okuduğun takdirde) Sevr dağı kadar borcun da olsa,  Allah onu sana bedel öder. Şöyle diyeceksin:

Allahümmekfînî   bihalâlike   an   harâmîke ve ağnini bifazlike ammen sivâke"      

"Allah'ım, yeterince helalinden vererek beni haramından koru.  Lütfunla ver, başkasına muhtaç etme.[241]

 

Borcun Ödenmesi İçin Yapılacak Dua

 

Efendimiz Aleyhisselam'ın, kederli ve borçlu kimselere sabah ve akşam okumaları için şu duayı öğretti;

"Allâhümme înnî eûzü bike mîne'l-hemmi ve'I-hazeni ve eûzü bike mine'i-aczi ve'1-keseli ve eûzü bike mine'İ-cübni ve'l-buhli ve eûzü bîke min galabeti'd-deyni ve kahri'r-ricâli"

"Allah'ım! Gam ve kederden sana sığınırım, acz ve tembellikten korkaklık ve cimrilikten, borcun bas­kısından ve düşmanların kahrından sana sığınırım" (üç defa okunacak)

 

İmam-I Azam'ın Teşbih Duası

 

İmam-ı Â'zam Hazretlerinin gece gündüz dilin­den düşürmediği rivayet edilen meşhur teşbih duası | şöyledir:                                                                             

Subhâne'l-ferdî's-samed.   Subhâne   râfi's semai bı-gayri amed.Subhâne    men    beseta'l-arda    ala    mâin I Subhânellezi lem yelid ve lem yûled ve lem yeküllehû küfüven ehad.

Subhâne men yerânî ve ya'rifü mekânı ve yerzukunî velâ yensânî..."

Ebed ve ebedî olan Allah'ı teşbih ederim.

Bir ve tek olan Allah'ı teşbih ederim.

Tek ve herşey kendisine muhtaç olan Allah'ı teşbih ederim.

Semayı direksiz yükselten Allah'ı teşbih ederim.

Yeryüzünü donmuş su üzerine yayan Allah'ı teşbih ederim.

Mahlukatı yaratan ve onları çeşitlendiren Allah'ı teşbih ederim.

Rızkı taksim eden, hiçbir canlıyı unutmayan Al­lah'ı teşbih ederim.

Eş ve çocuk edinmeyen Allah'ı teşbih ederim.

Doğurmamış, doğrulmamış ve hiçbir şey de kendisine denk olmayan Allah'ı teşbih ederim.

Beni gören, yerimi bilen, beni rızıklandıran ve beni unutmayan Allah'ı teşbih ederim."

 

Kişinin Müslüman Kardeşine Duası

 

Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh'dan rivayetle Rasulullah sailaliahu aleyhi ve seliem şöle buyurdu:

Müslüman bir kişi kardeşine yaptığı her duâ için onun yanındaki melek de o duayı yapana yaptığı duaların aynı onun için yapar.

Başka bir rivayette kişinin müslüman kardeşi­nin arkasından yani arkadaşının haberi olmadan yap­tığı dualar kabul olunmuştur.[242]

 

Semâya Bakınca Okunacak Dua

 

"Rabbena mâ halekta hâze bâtıla sübhâ-neke fekınâ azâbennâr"

Ey Rabbimiz, sen bu evreni boşuna yaratma-din, sen (böyle bir anlamsızlıktan) münezzehsin, bizi Cehennem azabından koru![243]

 

Hilal Görülünce Okunacak Dualar

 

Talha İbn-i Ubeydillah radıyallâhu anh anlatı-yor: "Hz. Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem hilâli görünce şu duayı okurdu:

Allahümme ehrllehü aleynâ bîl yümni ve'l-îmâni vesselâmati ve'l-islâmi rabbî ve rabbü-kallâh.

"Allahım, Ay'ın hilâl devresini bize bereketli, imanlı, selâmetti ve İslâm üzere geçir. Ey hilâl benim de senin de Rabbin Allah'tır.[244]

Katâde rahimehullah'ye ulaştığına göre, Rasû-lüllah sallâhu aleyhi ve seilem hilâli görünce şu duayı okurmuş:

Hilâlü hayrin ve rüşdin, Hilâlü hayrin ve rüşdin, Hilâlü hayrin ve rüşdîn, âmentü billezî halekake.

"Hayırlı ve istikameti! bir ihtilal devresi diliyorum." bunu üç kere söyledikten sonra, "Seni yaratan  Allah'a inandım.[245]                                                       

 

Gök Gurleyınce Okunacak Dua

 

İbn-i    Ömer    radıyallâhu    anhüma    anlatıyor: 

Rasûlüllah  sallâhu  aleyhi  ve sellem  gök gürleyip, şimşek çakınca şu duayı okurdu:  

Allâhümme    taktülnâ   biğazabike ve   lâ tühliknâ bi-azâbike ve âfinâ kable zâlike.

Allah'ım  bizi  gadabınla öldürme,  azabınla  da helak etme, bu (azabı)ndan önce bize afiyet ver.[246]

 

Bulut Çıkınca Okunacak Dua

 

Hz.      Aişe      radıyallâhu      anhha      anlatıyor:

Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem ufuk-ı semâda £ bir bulut belirtisi gördü mü işi terkeder, namazda ||  idiyse kısa keser ve şu duayı okurdu:

Allahümme innî eûzü bike min şerrihâ.

Allah'ım,    bunun   şerrinden   sana   sığınırım. Yağmur başlarsa:

Allahümme sayyiben henîen.

Allah'ım, bol yağmur, faydalı yağmur (ver)"  derdi.[247]

 

 Rüzgâr Esince Okunacak Dua

 

 Hz. Aişe radıyallahu anhha anlatıyor: Rasuiül- lan sallâhu aleyhi ve sellem rüzgâr estiği zaman şu  duayı okurdu:

Allahümme innî es'elüke min  hayrihâ ve hayri mâ fîhâ ve hayri mâ ürsilte bihî ve eûzü bike min şerrihâ ve şerri mâ fıha ve şerri  Allah'ım, senden bunun hayrını ve bunda olan  (menfaatlarm da) hayrını ve bunun gönderiliş mak sadındaki hayrı da istiyorum. Bunun şerrinden, bunda olanın şerrinden, burcunla gönderilen şeyin şerrinden de sana sığınıyorum.[248]

Yine Tirmizi'de Übey İbn-i Ka'b radıyallahu anh anlatıyor:  "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve seilem buyurdular ki:                                                                      

Rüzgara küfretmeyin. Hoşunuza gitmeyen bir rüzgar   görünce:   "Allah'ım,   senden   bunun   hayrını taleb ediyorum" deyin. [249]

 

Yağmur Yağarken Okunacak Dua           

 

Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem yağmur yagarken şöyle dua ederdi:    

"Allahümme sayyiben nâfıan"

Allah'ım bu yağmuru bol ve bereketli kıl[250]

 

Yağmur Namazı                                                

 

Yağmurlar kesildiği zaman, müslümanlar yağmur duasına çıkar, Kerîm olan yaratıcımızdan yağmur yağdırmasını niyaz ederler. İmam-ı A'zam'a göre istiskadan maksat yalnız duadır, istiğfardır, bunda cemaatle namaz sünnet değildir, bilakis caizdir, insanlar isterlerse ayrı ayrı namaz kılabilirler. Fakat k j imameyn (İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed) göre istiska için devlet başkanı veya vekilinin cuma inamazı gibi aşikare kıraatle iki rekat namaz kıldırma­sı sı menduptur. Bu namazı müteakip bayramlarda olduğu gibi iki hutbe okunur, Hatîb, minbere çıkmaz,  yerde durur; kılıç, ok veya asâ gibi bir şeye dayanır, öylece hutbelerini okur.[251] Üç gün birbiri peşine istiska duasına çıkılması güzel görülmüştür. Yağmur yağması gecikirse, eski elbiseler giyinilerek ve başlar öne eğilerek tevazulu bir halde yayan olarak sahraya çı kılır, evvelce tevbeler yenilenir, fakirlere sadakalar verilir, haksız yere alınmış şeyler var ise sahiplerine geri verilir, müslümanlar için mağfiret istenilir. Ve İmam Muhammed'e göre hatip, hutbe esnasında el bisesini dört köşeli ise aşağısını yukarıya, yukarısını da aşağıya, değirmi ise sağını sol tarafına, solunu da i ' sağ tarafına getirir ve kaba kaftan ise içini dışarıya, dışını da içeriye getirir, o şekilde giyer. Bu, sıkıntılı â i halin değişmesi için bir hayır bekleme nişanesidir. Fakat cemaat, elbiselerini böyle tersine giyinmezler.    

Müslümanlar, yanlarına çocuklarını, ehli hayvanlar ile onların yavrularını beraber alırlar. Çocukları yavruları bir müddet analarından uzaklaştırırlar, bu  hazin tarzda zayıflara, ihtiyarlara dualar ettirerek i kendileri de "âmîn" derler.                          

Kısacası hüzünlü, tevazulu, kalp yumuşaklığı ve | Allah korkusuyla dolu bir vaziyet ile Allah Tealâ'nın  rahmet ve yardımı niyaz edilir. Daha sahraya çıkmadan yağmurlar yağmaya başlarsa bunun şükranesi  olmak için de yine sahraya çıkarlar ki, bu da $ menduptur.

Hz. Ebû Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Rasûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem bir gün yağmur duasına çıkmıştı. Ezan ve ikamet olmaksızın bize iki rek'at namaz kıldırdı. Sonra bize hutbe okudu. Yüzü­nü, elleri kaldırılmış olarak kıbleye çevirdi. Ayrıca ridasını ters çevirdi: sağ yanını solu, sol yanını da sağı üzerine aldı."

Yağmurlar, lüzumundan çok yağmaya başlayın­ca da bunun kesilmesi, başka taraflara dönmesi için duâ edilmesinde bir sakınca yoktur. Yağmur yağar­ken:

Allah'ümme sayyiben nâfi'anyâni Ya Rabbi! Bunu hakkımızda faydalı bir yağmur  kıl! denir. Lüzumundan fazla yağınca da:

Allah'ümme havaleyna ve la aleynayani Ya Rabbi! Bunu zarar vermeyecek yerlere yağdır, bizim üzerimize yağdırma! diye duâ edilir.

Dua eden, dilerse ellerini yukarıya kaldırır, dilerse iki şehadet parmağıyla işaret eder. Her duada ellerin iç yüzünü semaya doğru tutmak sünnettir.

İşte bu istiska da gafil beşeriyet için bir uyanma dersi demektir.  Her vakit sonsuz rahmetlerine,yardımlarına nail olup durmakta bulunduğumuz Kerîm, Rahîm olan Allah'ımızı hiç bir an unutmamak ve her vesile ile ona muhtaç olduğumuzu anlayarak azametli dergâhına yönelmek, niyazda bulunmak, bi­zim için bir kulluk borcudur,

Bir kere düşünelim, vakit vakit bulutlardan top­raklarımıza yağan o faydalı yağmurlar kesilse, bunun neticesi olarak da ırmaklar kurusa, su kanalları bom­boş kalarak yıkılıp gitse, acaba bu suları bize kim temin edebilecektir?

Kaynaklarından daima fışkırıp duran, hayatımı­za hizmet eden o tatlı, berrak sulan, Hak Tealâ yer­lerin dibine geçirse, acaba bunları bize kim getirebi­lecektir. İşte:

"De ki: Haber veriniz bakalım, eğer suyunuz bir sabah- çekilip yerlerin altına gitmiş bulunsa, size  öyle akıp giden kolaylıkla elde edilen bu suyu -Allah I Teâlâ'dan başka- kim getirebilecektir?"1 âyet-i keri-î mesi de dikkatlerimizi bu noktaya çekip duruyor. Ar-İ tık insanlık için gaflet, Cenab-ı Hakk'a ihtiyaç duy-f mama, nankörlük asla caiz olamaz,

 

Yağmur Duası

 

Ibn-i Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Birbedevi gelerek Rasûlüllah saliâhu aleyhi ve sellem'e: "Ey Allah'ın Resulü! Ben öyle bir kabileden geliyorum

Seçilmiş dualar

ki, (kuraklık sebebiyle) çobanlar hayvan otlatamıyor î i ve erkek develerinden hiçbiri rahat rahat yürüyemiyor" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam $ $ minbere gelip Allah'a hamd ü senadan sonra:

"Allah'ümme! eskına gaysen mugisen  henien merien gadekan müceMilen seyhan âm- men tabeka, Allah'ümme! Eskına'l-gayse ve la  tec'alna mine'l-kanitîn. Allah'ümme! inne bi'l- bilâdi ve'I-ibâdi ve'l-halki mine'l-le'vaî ve'd- danki mâ la neşkû illâ ileyke. Allah'ümme! enbit  iena'z-zer'a ve edirre lena'd-dar'a ve eskina  min berekâti's-semai ve enbit lena min  berekâti'l-arz. Allah'ümme!  înna  nestağfirüke inneke künte gaffara, fe ersili's-semae aleyna midrarâ."

Ya Rabbi! Bize yardım eden, içimize sinen bol, faydalı, her tarafı kaplayan, her tarafa akıp giden, her tarafı sulayan umumî bir yağmur ihsan buyur.

İlâhi! Bizi yağmurla sula, bizi ümitlerini kesmiş kimselerden etme! Ey Rabbimiz! Kullarda, beldelerde ve diğer yaratılmış şeylerde öyle bir güçlük, öyle bir darlık var ki, senden başkasına arzedemeyiz. Ey Yü­ce  Yaratıcımız!   Bizim   için   ekinleri   bitir,   bizim   için memeleri  sütle  doldur,   bizi  göğün   bereketlerinden sula,   bize  yeryüzünün   bereketlerinden   yetiştir.   Ey Kerim   Ma'bud'umuz!   Biz   senden   mağfiret   dileriz. Şüphe yok ki sen çok mağfiret edicisin. Artık bize , gökten bol bol yağmurlar yağdır.  Ey Gafur, Rahîm i  Rabbimiz![252] diye duâ etti, sonra derken daha min­berden inmemişti bile ki, sakalından yağmur damla­ları  dökülmeye  başladı.   O  gün,  ertesi  güne  kadar yağmur yağdı.   Daha sonraki günde de yağdı,  onu takib eden günde de yağdı, hatta müteakip cum'aya kadar yağış devam etti.

Öyle ki, birisi kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü, bina­larımız yıkıldı, mallarımız suda boğuldu, bizim için Al­lah'a duâ ediver (artık yağmur kesilsin)" dedi. sallâhu aleyhi ve sellem ellerini kaldırıp:

"Allahım etrafımıza yağdır, üzerimize olmasın!" diye duâ ettiler. Eliyle bulutlara doğru hangi istika­metteki buluta işaret etti ise, bulutlar orada açıldı. Bütün Medine buluttan temizlendi."

 

Kendisi Veya Başkası İçin Kız İstem Ye Gidenin Okuyacağı Dua                                     

 

Allah'ın emri ile Peygaberimiz saliâhu aleyhi ve sellem'in sünneti seniyyesi ile kız istemeye giden bir kimse şu duayı okumalıdır:                                               

Eşhedü en lâ iiâhe ilfallâhü vahdehû lâ şerîke   lehû   ve   enne   Muhammeden   abduhû   ve  rasûlühû.                                                                        

 Burda müstehap olan, kız isteyenin Allahû Teâ laya hamd ve sena etmektir. 

 

Nikah   Akdi  Esnasında  Okunacak  Dualar

 

"ElhamdülHlahi nesteînühü ve nestağfi-ruhu ve neûzü bihî min şürûr-i enfüsinâ, men yehdillâhu felâ mudille leh, vemen yudlil felâ hâdiye leh. Ve eşhedü en lâ ilahe illallahu ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh.

Yâ eyyühennâsüttekû rabbekümü'l-lezî halakaküm min nefsin vâhidetin ve halaka min-hâ zevcehâ ve besse minhümâ ricâlen kesîren ve nisâ-â. Vetteku'l-iahellezî tesâelûne bihî ve'l-erhâme innaliâhe kâne aleyküm rakîben.

Ya eyyühellezîne âmenüttekullâhe hakka tükâtihi velâ temûtünne illâ ve entüm müsiimûn. Yâ eyyüheliezîne âmenüttekullâhe ve kûlû kavlen sedîden yuslih leküm a'mâleküm ve yağfir leküm zunûbeküm, vemen yuti-illâhe ve rasûlehü fekad fâze fevzen azıîmâ"

Allah'a hamd olsun. Ondan yardım dileriz. On­dan mağfiret isteriz ve nefislerimizin şerrinden Ona sığınırız. Allah'ın hidayet ettiğini kimse saptıramaz ve O'nun saptırdıklarına kimse hidâyet edemez. Allah-dan başka ilâh bulunmadığına şehadet ederim ve Muhammedin O'nun kulu ve ellçisi olduğuna şahidlik ederim. Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini vareden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinize hürmetsizlikten, O'nun emirlerine muhalefet etmekten sakının. Kendi­si adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz, Allah'ın ve akrabanın haklarına riayet ediniz. Allah, şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir. Ey iman edenler! Allah'dan, sakınılması gerekitiği gibi sakının ve ancak müslüman olarak can verin. Ey inananlar! Alîah'dan sakının ve doğru söz söyleyin de Allah işlerinizi ken­dini ze yararlı kılsın ve günahlarınızı size bağışlasın. Kim Allah'a ve peygamberine itaat ederse şüphesiz büyük bir başarı kazanmış olur.[253]

 

Zifaf   Gecesinde   Hanımı   Yanına   Ge­lince Erkeğin Söyleyeceği Dua

 

"Allahümme inni. es'elüke hayrahâ ve hay-ra mâ cebeletnâ aleyhi ve eûzü bike min şerrihâ ve şerri mâ cebeletnâ aleyhi"

Allahım senden bunun hayrını ve bunun üzerinde yarattığın şeyin (ahlak v,s) hayrını isterim ve  onun şerrinden, onun üzerinde yarattığın şeyin şer- rinden sana sığınırım.[254]

 İnsanın  Eşi İle  Cinsi  Münasebet  Es- Nasînda Söyleyeceği Dualar

 

"Bismillah! allahümme cennibna'ş.-şeytâne ve cennibi'ş-şeytâne mâ razektenâ"

Allah'ın ismi ile, Allahım! Şeytanı bizden uzak­laştır ve şeytanı, bize rızık olarak verdiğin şeyden uzaklaştır, derse bu münasebetten doğacak çocuğa şeytan zarar vermez.[255]

 

İnsanın  Kızdığı Zaman Okuyacağı Dua

 

Aişe radıyallahu anha'dan, şöyle dediği rivayet olundu: "Kızgın olduğum bir sırada Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem yanıma geldi. (Beni hid­detli görünce) burnumun bir tarafını tutup oğdu ve:

Ya Aişe,

"Allahümmağfir lî zenbî vezhib ğayza kalbî £ ve ecirnî mineş şeytân"

Allahım! Günahımı bana bağışla, kalbimin kızgınlığını gider ve beni şeytandan koru" de, diye buyurdu.[256]         

 

Peygamberimizin Çok Okuduğu Dua

 

Şehr ibn-i Havşeb radıyallahu anh'dan, şöyle dediği rivayet olundu, mü'minlerin annesi Ümmü Selleme radıyallahu anha'ya Rasûlüllah sallâhu aleyhi  ve sellem senin yanında iken en çok hangi duayı f okur? diye sordum. O da Peygamberimiz en çok:

Yâ mukallibe'l-kulûbi sebbit kulûbenâ alâ idînik"

Ey kalbleri çeviren Allah'ım!  Kalblerimizi dinin üzerinde sabit kıl, derdi. [257]

 

Şirkten Allah'a Sığınmak İçin

 

Allahümme innt eûzü bike en üşrike bikeşey'en ve ene e'lemü ve esteğfiruke limâ a'lemü inneke ente allâmü'l-ğuyûb.                         

Allah'ım bildiğim halde sana bir şey ortak koşmaktan sana sığınırım. Bilmediğim şeyler hakkında £ da senden af ve mağfiret olunmayı dilerim,                  

 

Seyyidü'l-İstiğfar                      

 

Rasulüllah saliallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: İstiğfarın seyyidi (en büyüğü) şudur:

Allâhümme ente rabbî lâ ilahe illâ ente  halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve I va'dike mesteta'tü ebûii leke bini'metike J aleyye, ve ebûü bizenbî fağfir lî fe İnnehû lâ i yağfirü'z-zünübe illa ente, eûzü bike mîn şerri | mâ sana'tü.

Ailahım!   Sen   Rabbimsin.   Senden   başka   ilah yoktur. Beni sen yarattın ve ben kulunum. Yapabil-£ dikçe ben, ahdîn ve va'din üzerindeyim. Bana olan J ni'metlerini itiraf ediyorum ve günahlarımı da itiraf T ediyorum. Beni affet. Şüphesiz ki günahları ancak i sen affedersin. Yaptığım işlerin kötüsünden sana sı-$ ğınınm] (Kişi) akşamladığı zaman bunu söyler ve o  gece ölürse cennete girer. Sabahladığı zaman söyler 9 ve o gün ölürse cennete girer."

 

Cimrlikten, Tembellikten Allah'a Sığınmak

 

Zeyd b. Erkâm radıyallahu anh'dan rivayete göre, şöyle demiştir: Rasulüllah sallâhu aleyhi ve sellem şöyle duâ ederdi:

"Allâhümme innî eûzü bike mine'l-keseli I ve'l-aczi ve'l-bühli"                                                     

"Allah'ım tembellikten acizlikten ve cimrilikten  sana sığınırım.[258]                                  

Aynı senedle Peygamber sallahu aleyhi ve T sellem'den şöyle de rivayet edilmiştir. Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem:    

"İhtiyarlığın bunaklığından ve kabir azabından  i da Allah'a sığınırdı."

 

Ümmü Seleme Validemizin Duası            

 

Ümmü Selleme  radıyallahu anha'dan  rivayete  göre,  şöyle  demiştir:   Rasulüllah  sallâhu  aleyhi  ve  sellem bana öğretti ve şöyle buyurdu: De ki:

Allahiimme hazâ istikbâlü leylike ve idbâru nehârike ve esvâtü düâtike ve huzuru  salavâtike es'elüke en teğfira

Allah'ım  bu  akşam  ezanı  gecenin  başladığını  gündüzün sona erdiğinin ve senin davetinin sesleri

 ve namaz vaktinin girişidir. Senden beni bağışlamanı  dilerim.[259]

 

Arkadaşıyla Vedalaşırken Okunacak Dua

 

Ibn-i Ömer radıyallahu anha'dan rivayete göre, şöyle demiştir: Rasülullah sailâhu aleyhi ve sellem, £  bir kişiyi uğurlayacağı zaman onun elini tutar, o kişi peygamberin elini bırakmadıkça elini bırakmaz ve şöyle duâ ederdi:                                                            

"Estevdiüİlahe dîneke ve emâneteke ve âhira jamelike"                                                                          

Dînini, Allah'a olan sorumluluğunu ve işlerinin sonunun iyi olmasını Allah'a emanet ederim.[260]                                                                        

 

Yolculuğa Çıkan Kimseye Rasûlullahin Değişik Bir Duası                                           

 

Ebû   Hureyre   radıyallahu   anha'dan   rivayete  göre, adamın biri:

"Ey Allah'ın  Rasûlü!   Ben yolculuğa  çıkmak   istiyorum.   Bana   tavsiyede   bulun"   dedi. k

Rasülullah sailâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 

"Allah'a karşı sorumluluk bilincini elden bırama her türlü yüksek yerlere çıkarken tekbîr getir." Adam dönüp gidince Rasülullah sailâhu aleyhi  ve sellem şöyle duâ etti: 

"Allahümme etvilhü ve hevvin aleyhi's sefera"    

"Allah'ım yeryüzünü  dür uzakları yakın eyle  ve yolculuğunu kolay kıl.[261]                                             

 

Bir Rüya Görüldüğünde Ne Yapılır?     

 

Ebû Saîd e! Hudrî radıyallahu anha'dan rivayete göre. Peygamber sailâhu aleyhi ve sellem'den şöyle  buyurduğunu işitmiştir: 

"Herhangi biriniz sevdiği bir rüya görürse o Allah'tandır. Allah'a hamdetsin ve gördüğünü an Satsın. Hoşlanmadığı cins bir rüya görürse bu şeytandandır   onun   şerrinden   Allah'a   sığınsın   ve   onu  hiçkimseye anlatmasın böylece o rüya ona zararvermez.[262]                                                                        

 

Bir   Meclisten   Kalkarken   Okunacak Dua                                                                               

 

Ebû Hureyre radıyallahu anha'dan rivayete göre, Rasülullah sailâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:                                                                             

Her kim bir toplantıda oturup orada fazla boş sözler konuşursa o toplantıdan kalkmazdan önce:      

Sübhanekellahümme ve bihamdike eşhedü en lâ  ilahe illâ ente esteğfiruke ve etûbü ileyke"                                                                             

Allah'ım seni hamdinle teşbih ederim. Senden başka ilah olmadığına ancak senin gerçek ilah olduğuna   şâhidlik   ederim.   Senden   bağışlanmayı   ister tevbe eder sana yönelirim" derse o toplantıda meydana gelen hataları bağışlanır,[263]

 

Horoz  Ötmesi Ve  Eşek Anırmasında 

 

Ebû Hureyre radiyallahu anha'dan rivayete göre, Peygamber sallâhu aleyhi ve sellem'in şöyle  buyurduğu rivayet edilmiştir:

Horoz ötmesini işittiğiniz vakit Allah'ın lutfundan isteyiniz, çünkü horoz bir melek görmüştür. Eşeğin anırmasını işittiğiniz vakit taşlanmış şeytandan   Allah'a sığınınız. Çünkü eşek şeytanı görmüştür de  î i ondan anırmıştır.[264]

 

Şifâ İçin Okunacak Âyetler  Yunus Suresi Ayet 57

 

Ey insanlar, size Rabbinizden bir öğüt, kalplerdeki hastalıklara bir şifa, inananlara yol gösterici ve rahmet gelmiştir.

 

İsra Sûresi Âyet 82

 

Biz,  Kur'an'dan  öyle  bir şey  indiriyoruz ki  o müminler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnıca ziyanını artırır.                                                             

 

Fussilet Sûresi Âyet 44                    

 

De ki: İman edenler için hidayet ve şifadır.

 

Al-İ İmran Sûresi Âyet 154

 

Sonra o üzüntünün ardından, üzerinize öyle bir emniyet ve öyle bir uyku indirdi ki; içinizden bir kıs­mını buruyordu, bir kısmı da canlan sevdasına düş­müştü. Allah'a karşı cahiliyet zannı gibi haksız bir zan besliyorlar. Bu işten bize ne? diyorlardı. De ki: Bütün iş Allah'ındır. İçlerinde sana açmadıkları birşey gizliyorlar. Bu, bize ait birşey olsaydı burada öldü-rülmezdik, diyorlar. De ki: Evlerinizde olsaydınız üzerlerine ölüm yazılmış olanlar yine mutlaka devrilecekleri yerlere çıkıp gideceklerdi. Bu; göğüsle­rinizin içindekini yoklamak, kalblerinizdekini temiz­lemek içindir. Allah, göğüslerdekini bilendir.

 

İhlas Sûresi

 

De ki: O Allah, birdir. Allah Samed'dir. O doğurmamış ve doğmamıştır.  Hiçbir şey O'nun dengi olmamıştır.

 

Felak Sûresi

 

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla De ki: Ben, ağaran sabahın Rabbine sığınırım,  Yarattığı şeylerin şerrinden, Karanlığa çöktüğü za- man gecenin şerrinden, Düğümlere üfüren-kadınların  şerrinden, Ve hased ettiği zaman haset edenin şer- rinden (Hâlık-ı Rahîm'e) sığınırım.

 

Nas Sûresi

 

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla           

De ki: İnsanların Rabbine sığınırım, İnsanların  malikine, İnsanların İlâhına, O gizlice vesvese verenin şerrinden, O ki insanların göğüslerine kötü düşünceleri fısıldar. Gerek cinlerden, gerekse insanlardan (olan her hannas'tan Allah'a sığınırım),                

 

Hızbü'l-Bahr

 

Bu duayı sabah ve akşam namazlarından sonra  okuyup sonunda da şu salavatı on defa okumak gerekir:

Aflahumme salli âlâ seyyidina Muhammedin  ve  ala  alihi ve  sahbihi  efdale  salavâtike f f adede ma'lûmâtike ve bâreke ve sellim kezalik.



[1] Zariyat suresi; 56

[2] Hâkim, el-Müstedrek;No:1817; 1/670

[3] Tevbe suresi; 103

[4] Ebu Dâvud; No:3874-3855

[5] Müslim; No:2204

[6] Tirmizî; No:3548

[7] A.b. HanbeI,Müsned,No:l 1149; 3/18

[8] Furkan sûresi: 77

[9] Bakara sûresi: 152

[10] A'raf sûresi: 205

[11] Yunus sûresi: 12

[12] El-Feyzu'l -Kadir

[13] Kaf  Suresi: 16

[14] Vakıa  Suresi:85

[15] Tinnizi, Cennet 2, No:2528.

[16] Hakim, Müstedrek: 1/497 

[17] Hâkim, Müstedrek; No:lS12; 1/669 

[18] Tinnizî, Deavât:!; No:3370

[19] Tirmizi, Deavât:2; No:3373

[20] Tirmizî, Deavât:9

[21] Tirmizî, No:2139; 4/448; îbn-i Mace, Mukaddime: 10, Ahmed İbn-İ Hanbel.5/277, 280, 282, Hakim, Müstedrek/493

[22] Tirmizî, Deavât; 11; No3386 5/463

[23] Tirmizî, Deavât:66

[24] Tirmizî, Deavâtıl 17, No:3845

[25] Tirmizî, Deavât: 1

[26] Buhârî, Daavât 22; Mislim, Zikr 92, No:2735; Muvatta, Kur'an 29 No:l, 213; Tirmizî, I>aavât 145, No:3602, 3603; Ebû Dâvud, Salât358, No: 1484.

[27] Ebû Dâvud, Salât 362.No:1532.

[28] Ebû Dâvud, Salât 363, No: 1533.

[29] Ebû Dâvud, Salât 358, No: 1482.

[30] Ebû Dâvud, Salât 361, No:1524.

[31] Tirmizî, Daavât 80.

[32] Müslim, Salât 215, No:482; Ebû Dâvud, Salât 152, No:875.

[33] Tirmizî, Birr 7, No:1906; Cennet 2, No:2528, Daavât  139, No:3592; Ebû Dâvud, Saîât 364, No: 1536; İbnu Mâce, dua 13, No:3862.

[34] Tirmizî, Birr 50, No:1981, Ebû Dâvud, Salât 364, No:1535; Müslim, Zikr 88, No:2733; Buhârî, Mezâlim 9.

[35] A'raf sûresi, 55-56 

[36] Enbiya sûresi, 90

[37] İsra sûresi; 11

 

[38] Kasas suresi; 16

[39] Enbiya suresi; 87

[40] Araf suresi; 23

[41] Mümtehine sure- i  si; 4

[42] Bakara suresi; 127-128

[43] İbrahim suresi; 40-41

[44] Tevbe suresi; 129

[45] Kasas suresi; 24

[46] Tiraıizî, Daavât: 112, No:3542. 

[47] Tirmizî, Daavât: 126, No:3568.

[48] Tirmizî, Daavât: 6, No:3374; Muvatta, Kur'ân 24.

[49] Tirmizî, Cehennem: 9. No:2597.

[50] Ebü Dâvud, Edeb: 105, No:5042.

[51] Ebû Dâvud, İlm: 13, No:3667.

[52] Müslim,   Zekât:64   H.  No: 1015,   Tirmizî,   Tefsir-i   Sure:2,36, Darımı, Rikâk:9, Ahmed îbn-i Hanbel:2/328

[53] Kurtubî:2/312

[54] EbûDâvud, Salât358, No:1489,1490,1491.

[55] Buhârî, îstrska 21.

[56] Tirmizî, Daavât 11, No:3383.

[57] Tirmizi, Cennet 2, No:2528.

[58] Tirmizî, Tefsir, Bürüc, No:3336.                                                  

[59] Müslim, Zikr;86, No:2732; Ebû Dâvud, Salât 364, No:1534.

[60] Buhari, Büyü1 7, 23; Nesai, Büyü' 2, No:7, 243.

[61] İbn-i Mace, Siyam: 48, 1/557, No: 1753, Hakim, Müstedrek 1/422  

[62] Kurtııbî:2/313

[63] Buhârî, Tevhid 35; Teheccüd:14, Daavât:13, Müslim, Salâtu'l-Müsâfırin:166, No:758; Muvatta, Kur'ân:30, No:l,214; Tirmızî,  Daavât:80,No:3493;EbûDâvud,Salât:311,No:1315.                    

[64] Tirmizî, Daavât 80.                                                                    

[65] Müslim Salât 215, No:482; Ebû Dâvud, Salât 152, No:875.          

[66] Ebû Dâvud, Salât 35, No:521; Tirmizî, Salât 46, No:216, Daavât I   138, No:3588, 3589.

[67] Tinnizî, Birr 7, No: 1906; Cennet 2, No:2528, Daavât 139, j No:3592; Ebû Dâvud, Salât 364, No:1536; İbnu Mâce, Dua 11, J  No:3862.

[68] Tirmizî, Birr 50, No:1981, Ebû Dâvud, Salât 364, No:1535; !  Müslim, Zikr 88, No:2733; Bulıârî, Mezâlim 9.

[69] Buhari;   Cihad:133,   4/16,   Megâzî:38,   Deavât:51,   Kader.7, Tevhid:9, Ebu Davud, Vitir:26, Ahmed İbn-i Hanbel:4/394, 402, 418

[70] Tirmizî, Daavât 66, No:3473, 3475; Ebû Dâvud, Salât 358, No:1481; Nesâî, Sehv 48, No:3, 44.

[71] Tirmizî, Salât 352, No:486.

[72] Tirmizî, Cum'a 64, No:593.

[73] Tirmizî, Daavât, 10, No:3382

[74] Ebu Dâvud, Salât 172, No:938.                                                    

[75] Buhârî, Daavât 21, Tevhîd 31; Müslim, Zikr 7, No:2678-79;  Muvatta, Kur'an 28 No:l, 213; Tirmizî, Daavât 79 No:3492; Ebû   ^  Dâvud, Salât 358, No: 1483; Tbnu Mâce, Dua 8, No:3854.

[76] Buhârî, Büyû;98, İcâre;İ2, Hars;I3, Enbiyâ;53, Edeb;5; Müslim, Zikir 100.

[77] Tirmizi: No:3485; 5/463, No:3385; 5/463

[78] Ankebûî sûresi: 45

[79] Bakara sûresi: 152

[80] Saffat sûresi: 143

[81] Enbiya sûresi: 20

[82] Buhari'nin Sahih'indeki en son hadis-i şeriftir.

[83] Müslim; No:2731; 4/2093

[84] Müslim; No:2137; 3/1685 

[85] Müslim; No:223; 1/203

[86] Müslim; No:2726; 4/2090

[87] Buhari;No:3119;6042; 3/1198

[88] Müslim

[89] Müslim

[90] Müslim; No:2704; 4/2077

[91] Timizi; No:3568; 5/562

[92] Tirmizi;No:3375; 5/458

[93] Tirmizi; No:3376; 5/458

[94] Tirmizi; No:3377; 5/459

[95] Tirmizi;No:3462;5/510

[96] Tirmizi; No:3464; 5/511

[97] Tiimizİ; No:3593; 5/576

[98] Müslim, Zikr 71, No:2720.

[99] Buhâri, Daavât 55, Tefsir, Bakara 36; Müslim, Zikr 26, No:26Ç>0; Ebu Dâvud, Salât 381, No: 1.519.

[100] Tirmizi, Cennet 27, No:2575; Nesâi, İsti'âze 56, No:8, 279; İbnı» Aâce. Zühd 39 Nnin Mâce, Zühd 39,

[101] Hâkim, Müstedrek: 1/552

[102] Hâkim, Müstedrek: 1/552

[103] Hâkim, Müstedrek: 1/552

[104] Buhari, İcare:16, Fezail'l-Kuran:9, Tıb:39, İbn-i Mace, Ticaret:7, I Müslim, Selâm:66, Ebu Davud, Büyu:38, Tıb:19, Tirmizî, Tıb:20

[105] Kenzul-UmmaI;l/557 No:2500

[106] Ebu Davud, Büyu':38 3/266, No:3420, Tıb;39, Ahmed İbn-i Hanbel5/211

[107] Darimi, fezaiIü-I-Kuran:12

[108] Kenzul-Ummal: 1/559 No:2516

[109] Suyutî, D.Mensur; 1/45

[110] Abdurrezzak: 10/424

[111] Hâkîm-i Tirmızî, Nevadirat-üsul: 215

[112] Tilmizi; Deavat:36, A.b.Hanbel: 5/363,365,372

[113] Suyuti, D.Mensur 1/32 ' Si

[114] Suyuti, Dürrül-Mensur:l/17 66

[115] Bakara sûresi: 255

[116] Ebû Dâvud; No: 1460; Ahmed b. Hanbel; 5/142

[117] Behaki, Şuabu'1-îman: No:2396; 2/459

[118] Beyhakî, Şuabul İman: No:2395; 2/458

[119] Beyhakî, Şuabul İman: No:2389; 2/457,

[120] Suyuti, Dürül Mensur; 2/11

[121] Suyuti, Dürül Mensur; 2/6

[122] Ahzab sûresi: 56

[123] Müslim: 1/228

[124] EbuDavud:2/21S

[125] Buhân, Daavât 38, 40,^2^^25; Müslnn, W 52, No:2706; Tirmizi, Daavât 71, No:3480; Ebu Dâvud, Salat 367, No.l54U, 1541; Hurüf ;1, No:3972; Nesâi, İstiâze 6;No:258.

[126] Ebu Dâvud, Salat 367, No:1554; Nesâi, İstiâze 36, No:8, 271.

[127] Tirmizi Daavât 25, No:3407; Ebu Davud, Edeb 209, No;5065;  j i   Nesâi, Sehv 90, No:3, 74.                                                             

[128] îbn-i Mâce; No:906; 1/293

[129] Buharı, Da'avat  I, Tevhid 31; Müslim, iman 334, No:198, Muvatta, Kur'an 26, No:l, 212; Tirmizi, Da'avat 141, No:3597

[130] Buhâri, Daavat 7, 8, 16, Tevhid 13; Tirmizi, Daavat 29, No:34I J, Ebu Dâvud, Edeb 177, No:5049.

[131] Ebu Dâvud, Edeb 108, No:5061.

[132] Ebu Dâvud

[133] Buhârî Fedâilu'lKur'ân: 14, Müslim; No:2192; Tirmizî No:3399: EbuDavud;No:3902

[134] Buhari; vudu; 75; Müslim; No:2710;

[135] Buhâri, Daavât 7, 9; Tevhid 34; Müslim, Zikr 56, No:2710: Tirmizi, Daavat 76, No:3391: Ebu Dâvud, Edeb 107, No:5046, 5047,5048

[136] Ebû Dâvud, Edeb 105, (5042).

[137] Mü'min sûresi 1 -3

[138] Buhârî; Tevhid; 35, Teheccüd; 14; Müslim, Salâtu'l-Müsâfırm;   ı J  166

[139] Buhâri, Teheccüt  1, Daavât 10 Tevhid 8, 24, 35; Müslim, I Salâtu'l-Müsâfirin 199, No:769; Muvatta, Kur'ân 34, No:l, 215, I 216; Tirmizi, Daavât 29, No:3414; EbuDâvud, Salât 121, No:771; Nesâi, Kıyâmu'I-Leyl 9, No:3, 209, 210.

[140]

[141] Tirmizi, Daavât 39, No:3329.                                                      

[142] Ebu Davud; No:5094; Tirmizi; No:3427; İbn-i Mace; No:3884

[143] İbn-i Mâce: No:3886; 2/1278                                                      

[144] Tirmizi; No:3428; İbni Mace; No:2235; Ahmed bin Hanbel; î/47

[145] Ebu Dâvud, Edeb, 112, No:5096.

[146] Ebu Davut; No:4023; Tirraizi: No:345S;

[147] Tirmizi, Daavât 75, No:3453; Ebu Dâvud, Et'ime 53, No:3850;  İbnuMâce, Et'ime 16, No:3283.

[148] Müslim, Zikr 89, No:2734; Tirmizi, Et'ime 18, No: 1817.

[149] Ebu Dâvud, Et'ime 55, No:3854.

[150] İbn-i Mâce: No: 1441; 1/463

[151] İbn-i Mâce; No:3863; 2/1271

[152] 'Müslim, Edeb, 27 No:2147; EbuDâvud, Edeb 116,No:5106. 

[153] Buhârî, Akîka 1; Müslim, Adab 24, No:2145.

[154] Ebu Dâvud, Salât 121, No:770, 774; Tirmizi, Salât 296, No:404;  Buhâri, Ezan 115, No:mulıtasaran; Muvarta, Kur'ân 25, No;l, 212;  Nesâi, İftitah 112No:2,196.

[155] Tirmizi, Da'avât 38, No:3427, 3428; İbnu Mâce, Dua 22,  No:3892.

[156] Müslim; No:2186; 4/1718 

[157] Müslim; No:2704; 4/2077

[158] Tilmizi; No:3522; 5/538

[159] Ebu Davut; No:4023; Tirmizi: No:3458;

[160] İbnuMâce, Libâs 2, No:3557. 104

[161] Ebu Dâvud, Libas 1, No:4020; Tirmizi, Libâs 29, No: 1767.

[162] Zuhruf sûresi: 13-14

[163] Hûd sûresi; 41

[164] Tirmizi; No:3447; 5/501

[165] Müslim; No: 1342

[166] Tirmizi Daavat47; No:3441

[167] Buhâri, Vudü9, Da'avât 15; Müslim, Hayz 122, No:375; Tirmizi,  Taharet 4, No:5; Ebu Dâvud Taharet 3, No:4,5; Nesâi, Taharet 18,  No:l20

[168] Elleri ıslattıktan sonra parmak uçlarını birbirine yapıştırarak, iki elin parmaklan ile başın önünden başlayıp arkasına kadar başın orta kısmını mesh ettikten sonra, parmaklan ayınp avuç içiyle de arkadan Öne doğru başımızın yanlarını mesh ettikten sonra, küçük parmaklar ile kulağı, parmakların tersi ile de boynun arkasını mesh etmek en güzelidir. Bu nıeshe kaplama mesh denir.

[169] 'İbniMace;No:771

[170] İbniMace;No:773;

[171] Tirmizi, Salât 234, No:334.

[172] Tirmizi; No:3594; 5/EbûDâvûd, Salat: 27

[173] Buhari; Enbiya: 12; No:3190; 3/1233 Müslim; Salat:17; No:405; 1/305 Ebu Davud; Salat:178; No:977;  1/321 Tirmizi; Vitir:20;  No:473; 2/26 Nesâi; Salat:49; No:1285; 3/45 İbB-i Mace; İkame-ı Salat:25; No:904; 1/293                                                                

[174] Bakara suresi: 201

[175] Buhari;   Kitabü'I-Ezan;149;  No:798;   Müslim;   No:589;   Ebu  Davud; No:880; Nesai; No:1308; A.b.Hanbel; 6/89

[176] Buharı; tevhid;9; Müslim; No:2705;

[177] Âli imran suresi; 8-9; Bu üç duayı her namazda selamdan önce £  okunmasının fazileti çok büyüktür

[178] Müslim; No:591

[179] Tirmizi; No:3474; 5/515

[180] Müslim; No:597; 1/418

[181] Müslim; No:597;

[182] Bakara suresi: 285

[183] Nesai, Sehv 95, No:3, 79

[184] Haşr suresi; 21-24

[185] Ali imran suresi; 18

[186] Ali imran suresi; 26

[187] Tevbe suresi; 129

[188] Ebu Davud; No:5088;  Tirmizi;  No:33S8;  5/465,  İbni Mace;I  No:3869

[189] İbni Mace; No:925

[190] 'Timıizi, Da$avât89, No:350S.

[191] Ebu Davut; No:2358

[192] Ebu Davut; No:2357

[193] Tirmizi; No:35S5; 5/572; Muvatta, Kur'ân 32, No;I, 214, 215; 142

[194] EbuDavud;No:2795

[195] Buharı; Daavat:41; Müslim; No:2730; İbni Mace; No:3883; Ahmed bin Hanbel; 1/228;

[196] Ahmed bin Hanbel; 1/94;

[197] Müslim: No:2713; Ebu Davud: No:5051; İbra Mace: No:3873; Tirmizi; No:3481; 5/518; İbni Mace; No:3831, 3873; Ahmed bin Hanbel; 2/381

[198] Ebu Davud; No:3892

[199] Müslim; Selam 40; No:2185

[200] İbni Mace; No:3526; Tirmizi; No:2075; Ahmed bin Hanbel; 1/300

[201] Müslim; No:2202

[202] Ahmed bin Hanbel; 1/239;

[203] Buhari:  Tıp  38;  Müslim;  No:2191;  Ebu Davud;  No:3890;  i Tirmizi;Cenaiz:4;İbniMace;No:1619; 3520; Ahmed bin Hanbel;  6/126;                                                             

[204] Buhari; Kitabü'I-Enbiya No:3191; Ebu Davud; No: 4737; Ahmed  bin Hanbel; 1/236-270                                                                        

[205] Müslim; No:2708-09; Ebu Davud; No:3898; Tirmizi; No:3437; İbni Mace; No:3518; Ahmed bin Hanbel; 3/448

[206] Ebu Davud; No:3893; Tirmizi; No:3528; Ahmed bin Hanbel 2/181;                                                                                         

[207] Buhari; Kitabu'd-deavât; No:6020; Müslim; No:2704; Hıbban; 2/194; Müstedrek; No: 1990; 1/727:

[208] Tirmizi, Daavât 85. No:3500.

[209] Ahmed bin Hanbel; 6/17

[210] Tirmizi; No:3591; 5/575

[211] Hakim, el- Müstedrek; No:7463; Ahmed bin Hanbel; 5/370;          

[212] Buhâri;No:5411; 5/2168

[213] İbn-i Mâce;No:3531; 2/1167

[214] Buhari; No:3191; Ebu Davud; No:4737; Ahmed bin Hanbel; 1/236-270; Muvatta, İsti'zân 34, No:2, 977.

[215] Kalem Sûresinin 51-52. ayetleri | | olan

[216] Kalem Sûresi, 51-52

[217] Ali ei-Müttekî, Kenzüt Ummal.2185, No;3261

[218] İbn-i Sünnî

[219] Kurtubi:2/313

[220] Hakim Müstedrek: 1/492

[221] Tirmizî, Deavât:102, No:3548, Hakim:l/493

[222] Hakim, Müstedrek: 1/492

[223] Ahmed ibn-i Hanbel: 3/210

[224] Bakara suresi; 156

[225] Müslim; No:918; İbni Mace; No: 1598;.

[226] Ebu Davud; No:3201; İbni Mace; No:1498; Tirmizi; No:1024; £  Ahmed bin Hanbel: 5/299

[227] Müslim; No:919; Ebu Davud; No:3115; Tirmizi; No:977; îbni Mace; No: 1447; Ahmed bin hanbel; 6/291;

[228] Müslim; No:249; 1/218

[229] Ebu Davud,Tatawu:14; 2/29;No:1297, Tirmizi; Vitir: 19, İbn-i Mace; İkame: 190

[230] Mecemeu'z-Zevâid; 10/173

[231] Tinnizî, Daavât 65, No:3471; Ebû Dâvud, Salât 358, No: 1493.

[232] Ebû Dâvud, Salât 184, No:985; Nesâî, Sehv; 57, No:3, 52.            

[233] Tiraıizî, Daavât 109 No:3538; Ebû Dâvud, Salât 358, No:1495;  | I  Nesâî, Sehv 57, No:3, 52.                                                               

[234] Bakara 163

[235] Âl-i İmrân 1-2

[236] Ebû Dâvud, Salât 358, No: 1496; Tirmizî Daavât 65, No:3472.

[237] Buhârî, Daavât 68; Müslim, Zikr 5, No:2677; Tirmizî, Daavât 87, No:3502.

[238] Tirmizi;No:3507; 5/530

[239] İbn-i Sünnî

[240] Hâkim, Müstedrek: 1/515

[241] Tirmizi, Daavât 110, No:3563.

[242] Sahihi Müslim; No:2732; 4/2094

[243] Âl-i İmran sûresi: 191

[244] Tirmizi, Daavât 52, No:3447.

[245] Ebıı Dâvud, Edeb: 111 No:5092.

[246] Tirmizi, Daavât; 51, No:3450.

[247] Ebu Dâvud, Edeb,113, No:5099; İbn-i Mâce, Dua 21, No:3889.     

[248] Buhâri, Bed'ül-Halk 5, Tefsir, Ahkâf 2, Edeb, 68; Müslim,  ] İstiska 14, No:899; Tirmizi, Daavât 50, No:3445.

[249] Tirmizi, Fiten 64, No:2253.

[250] Ibn-i Mâce:                                                                                

[251] İbn-i Mace; îkametus Salat:153; No:1266

[252] Kitabü'l-Ümm; İstiska; 1/417

[253] Ebû Dâvud, Tirmizi, Nesâî

[254] Ebû Dâvud

[255] Buhari;No:141; 1/65

[256] İbn-i Sünnî

[257] îbn-i Hıbban; No:943; 3/222; Müslim; No:3522; 5/538

[258] Tirmizi;No:3572; 5/566; Müslim, Zikr: 17

[259] Tirmizi; No:3589; 5/574; Ebû Dâvûd, Salat: 27

[260] Tirmizi; No:3442; 5/499

[261] Tirmizi; No:3445; 58/500

[262] Bııhârî, Tabir: 27, Tirmizi; No:3453; 5/505

[263] Tirmizi; No:3433; 5/494

[264] Buhân, Bed-ül-Halk:27; Müslim; Zikr: 17, Tirmizi; No:3459; 5/508