1.
Nuh (A.S.)'un Ağaç Dikmesi:
2.
Nuh (A.S.) Gemiyi Kaç Yılda Yaptı?
3.
Nuh (A.S.)'un Gemisi Kaç Katlı İdi?
4.
Nuh (A.S.) Gemiyi Nerede Yaptı?.
8.
Gemiye İlk Önce Ve En Sonra Alınan Hayvanlar:
11.
Karga Ve Güvencinin Gemiden Salınması:
12.
Sular Dağların Üzerine Ne Kadar Yükseldi?
15.
Hz. Nuh'un Tufan'dan Sonra Kurduğu Şehir:
16.
Tufan Hakkında Bir Şehadet:
17.
Nuh Tufan'inda Bir Anne Ve Oğlu:
Nuh (a.s.), Kur'an-ı
Kerim'de ve Hz. Peygamber'in hadislerinde mühim bir mevki işgal eder. Çeşitli
vesilelerle ismi Kur'an'da 43 kere geçer. Meşhur Tufan do-laysıyla insanlığın
"ikinci babası" kabul edilmiştir. Nuh (a.ş.) İslâm'a göre Kitab-ı
Mukaddes bilgisinin aksine bir peygamberdir; hem de "ülü'1-azm"
peygamberlerden biridir.[1] Kur'an-ı Kerim'in 28 ayetten müteşekkil
71'inci suresi Nuh Suresi adını taşır.
Nuh (a.s.)'un ismi etrafında
pek çok esatir meydana gelmiş ve bunlar İslami eserlere de sızmıştır. Aslında
Kur'an-ı Kerim'in ayetleri ve aynı konuya ait sahih hadisler bilgi olarak bize
kafidir. Bunların dışında kalanlara ihtiyaç yoktur. Nuh (a.s.)'la ilgili
yüzlerce sayfadan mürekkeb bilgilerden bir kısmını bazı başlıklar altında
toplayıp görelim:[2]
Nuh (a.s.) yıllarca
kavmini doğru yola çağırdı. Fakat onlar gerçekleri kabule yanaşmadılar. Bunun
üzerine Allah, Nuh'a bir ağaç dikmesini emretti. Nuh emredilen ağacı dikti.
Ağaç büyüyerek her tarafa yayıldı. Allah kırk yıl sonra gemisini yapmak üzere,
ağacı kesmesini Nuh'a emretti. [3]
Selman el-Farisİ'den
rivayete göre Nuh (a.s.) gemisini 400 yılda yaptı. Gemi yapımında kullanılan
Hind ardıcı ağacı 40 yılda büyüdü. Ağacın uzunluğu 30 arşım buldu (Arşın,
parmak uçlarından enseye kadar olan yerdir). Nuh, gemisini Cenab-ı Hakk'm irşad
ve vahyi ile yaptı. [4]
Nuh'un gemisi üç katlı
olarak inşa edilmişti; alt kat yabani, yırtıcı ve âdi hayvanlara, orta kat
insanlara, üst kat da kuşlara tahsis edilmişti. [5]
İbn Abbas'tan gelen
bir rivayete göre Nuh (a.s.) gemisini "buz" dağında yapmaya
başlamıştı. Tufan da orada belirdi. [6]
Cenab-ı Hakk Nuh
(a.s.)'a, gemisini Hind ardıcı ağacından, eğrice ve devrek bir şekilde
yapmasını, içinden ve dışından ziftle sıvamasını... gemide pencere kabilinden
bir delik açmasını emreti. Nuh (a.s.) Allah'ın emrine uygun olarak geminin yapımını
tamamladı. Yapımı tamamlanan gemi, baş ve arka kısmıyla bir horozu, gövdesi ile
de bir kuşu andırıyordu. [7]
Buna ait bilgiler
muhteliftir:
a) Uzunluğu
80, eni 50, yüksekliği 30 arşın idi;
b) Uzunluğu
300, eni 50, yüksekliği 30 arşm idi (bazı rivayetlerde bu ölçülerin Nuh'un
büyük babasının arşınına göre hesap edildiği tasrih edilmiştir);
c) Uzunluğu
1200, eni 600 arşın idi (Bu rivayetlerde geminin yüksekliği hakkında bilgi
yoktur). [8]
Buna dair olan
rivayetler de çeşitli rakamlar ihtiva ederler:
a) Nuh
(a.s.) gemisine üç oğlu ile onların eşlerini ve kendi eşini bindirdi. Oğullarının
adları: Yafes, Ham ve Şam'dır. Ham gemide iken eşi ile münasebette bulundu.
Bunun üzerine babası O'na soyunun değişmesiyle beddua etti. Tufan'dan sonra O,
Sudan'a geldi ve zencilerin atası oldu. Gemide bulunanların sayısı (yedi) kişi
idi.
b) Nuh (a.s.)'un
gemisinde ancak, Nuh kendisi, eşi, sonra üç oğlu ile onların eşleri yani topu
bir arada (sekiz) kişi bulunuyordu.
c) Ham, Sam,
Yafes adlı üç oğlu ile onların ailelerini ve kendisine iman etmiş olan altı
kişiyi gemiye aldı ki, tamamı on kişi eder (bazı rivayetlerde de, bu altı kişiden
başka Nuh'un kendi oğulları, gelinleri ve Nuh'un kendisi dahil olmak üzere on
üç kişi kaydı vardır).
d) Nuh
(a.s.)'un gemisine binenler-kadmlar hariç- on kişidir.
e) İbn
Abbas'tan nakle göre, Nuh'un gemisinde kendisiyle beraber 80 kişi vardı. Bu 80
kişi içinden oğulları Ham, Yafes, Samla onların eşleri olan gelinleri de vardı.
Bunlardan başka Şit oğullarından kendisine iman etmiş olan 73 kişiyi de gemiye
aldı ki hepsi bir arada seksen kişi eder. [9]
Yine İbn Abbas'tah rivayete
göre, Nuh'un ilk önce gemiye aldığı hayvan(yani canlı) karınca, en son aldığı
da merkeb (eşek) dir. Eşek gemiye alınırken göğsü geminin içine girdiğinde,
İblis kuyruğuna yapıştığı için eşeğin ayağı yerden kalkmıyordu. Nuh:
"-Yazıklar olsun sana! Gir." diye sesleniyordu. Eşek yerinden kalkıyorsa
da gemiye giremiyordu. Bunun üzerine Nuh (a.s.):
"-Şeytan yanında
olsa da gir!" diye seslendi (ibn Abbas: Bu söz, Nuh'un ağzından
yanlışlıkla çıkmış bir sözdür" der). Nuh (a.s.) bunu söyleyince Şeytan
eşeği koyuverdi. Böylece eşek ve onunla birlikte İblis de gemiye girdi; Nuh
İblis1! gemide görünce: .
"- Ey Allah
düşmanı! Gemiden çık." dediğinde İblis:
"- Beni gemiye
almaktan başka çare yoktur, alacaksın!" diye cevap verdi. Rivayete göre
İblis geminin güvertesinde bulunuyordu. [10]
Rivayete göre gemide
hayvan tezekleri çoğalınca Allah Nuh (a.s.)'a:
"- Sen filin
kuyruğunu çimdikleyerek sık!" diye vahyetti. Nuh (a.s.) filin kuyruğunu
çimdikliyerek sıkınca, kuyruktan birer tane erkek ve dişi domuz düştü. Onlar
gemideki tezekleri yemeğe başladılar... [11]
Fareler dişleriyle
geminin ağaçlarını kemirerek delmeğe başlayınca Allah Nuh'a, arslanm iki gözü
arasına vurmasını ilhametti. Bunun üzerine arslanın burun deliğinden erkek ve
dişi olmak üzere iki kedi çıktı. Onlar farelere saldırdılar. Böylece gemi
farelerin istilasından kurtuldu. [12]
Havarilerin isteği
üzerine Hz. İsa Allah'a dua etti. Ve Nuh'un oğlu dirildi. Hz. îsa, Ham'dan:
"-Nuh (a.s.)
memleketlerin su altında kaldığım nasıl bildi?" diye sorduğunda Ham:
"-Nuh, haber
almak üzere kargayı gönderdi. Karga bir leş görerek ona takılıp kaldı. Nuh
kargaya korkak olmakla beddua etti. Bundan dolayı karga evlere alışmıyor. Nuh
bundan sonra güvercini gönderdi. Güvercin gagasıyla tutarak zeytin dalı
getirdi. Nuh bundan, yeryüzünde suyun azalmış olduğunu anladı. Bunun üzerine
onun boynuna yeşil halka geçirdi. Hakkında hayır duada bulunarak emniyet
içinde yaşamasını ve insanlara alışmasını diledi".[13]
Tevrat ehlinin
anlattıklarına göre sular, dağların üzerinden onbeş arşın yükseldi. Allah'ın
yarattıklarından canlı olan herşey ve ağaçlar mahvoldu. 'Ancak Nuh ve O'nunla
birlikte gemide bulunanlar -ve Tevrat ehlinin anlattıklarına göre - ancak Ûc b.
Anak sağ kaldı. [14]
Bir ayet-i kerimede:
"Nihayet emrimiz gelip de fırın kaynadığı zaman..." (Hud,l 1 / 40)
buyruluyor. Bu "fırın kaynaması", yapılmış olan geminin yükselmesi ve
hareketine işaret manası taşıyor. Acaba -yeri, rengi, şekli, büyüklüğü bizce
meçhul olan -bu fırın kime aittir?
El-Hasen'den'rivayete
göre, bu Tennur (fırın) taşdan yapılmış olup Havva'ya aitti. Sonradan Nuh'un
mülküne geçmişti. [15]
Rivayetler bize
çeşitli yerler gösteriyor:
a) Küfe
tarafında idi;
b) Küfe
mescidinin yerinde idi;
c) Samda
"Aynül-Verdan" denilen yerde idi;
d) Hind
taraflarında idi. [16]
Sular yeryüzünden
çekilinceye kadar Nuh (a.s.) gemide kaldı. Gemi, altıncı ayın onyedi'sinde Cudi
dağı üzerindeki "Karda" adını taşıyan yerde durdu. Nuh, orada bir köy
kurarak buna "Semanın" (Seksen) adını verdi. Çünkü bu köyde, kendisine
iman eden ve sayıları sekseni bulan müminlerden her biri için birer ev yapılmıştı.
Bu köy halen "Semanin" adını taşımaktadır. [17]
İbn Abbas'tan rivayete
göre Havariler Meryem oğlu İsa'ya: "Sen bize Nuh'un gemisinde
bulunanlardan birini göndersen de bize bu geminin halini anlatsa" dediklerinde,
Hz. İsa onlarla birlikte ilerledi. Onlar topraktan bir tepeye vardılar. Hz. İsa
topraktan bir avuç alarak onlardan: "Bu nedir biliyor musunuz?" diye
sordu. Onlar: "Hayır bilmiyoruz, Allah ile O'nun elçisi bilir"
cevabında bulundular. Hz. İsa: "Bu Ham'm kabridir." dedikten sonra
tepeye sopayla vurdu. Ve: "Allah'ın izniyle yerinden kalk! "dedi.
Bunun üzerine biri başındaki topraklan silkerek ayağa kalktı. O,
ihtiyarlamıştı. Hz. İsa O'ndan : "Sen ölürken böyle ihtiyar miydin?"
diye sorduğunda O: "Hayır ben genç yaşımda iken ölmüştüm.-fakat kıyamet
koptu zannettim; kıyamet korkusundan saçlarım ağardı " cevabında bulundu.
Bundan sonra Ham, Nuh (a.s.)'un gemisinin ebadı, katları, muhteviyatı v.s.
hakkında bilgi verdi. Havariler Hz. İsa'ya : "Ey Allah elçisi Ham bizimle
birlikte ailelerimize giderek orada otursun. Ve bize bu olup bitenleri
anlatsın" dediklerinde, Hz. İsa: "Yiyeceği olmayan kimse nasıl sizin
arkanızdan gitsin?" cevabında bulundu. Ham'a da: "Allah'ın izniyle
yerine dön!" dedi. Ham da eskisi gibi toprak olup gitti. [18]
Hz. Aişe'den rivayete
göre Hz. Peygamber (s.a.v.) kendisine şöyle demiştir:
"Yüce Allah Nuh
kavminin (İmansızlarından) her hangi birini esirgemiş olsaydı, küçük çocuğun anasına
acımış olurdu" buyurdu... Nuh geminin yapımını bitirdikten sonra (Allah'ın
bir harikası olarak) tennur kaynamağa başladı. Sokaklarda sular çoğaldı. Anne
yavrusunun hayatından korkmağa başladı. Çünkü çocuğunu çok seviyordu. Kadın
dağa çıkmak istedi. Sular dağın üçte birine kadar yükseldi. Sular oraya da
geldiğinde kadın daha da yukarıya çıktı. Fakat su dağın üçte ikisine kadar
yükseldi. Su oraya kadar geldiğinde kadın dağın tepesine çıktı. Sular boyuna
kadar yükseldiği için kadın çocuğunu eliyle daha yukarı kaldırdı. Nihayet
sular çocuğu götürdü. [19]
Vahb İbn Münebbih'den
rivayete göre; Sam İbn Nuh, Araplarla Fars ve Rum'ların atasıdir; Ham,
Sudanlıların; Yafes, Türk ve Ye'cüc - Me'cüc'lerin arasıdır. Ye'cüc ve
Me'cüc'ler Türk'lerin amcalarının oğullarıdır.
Said İbn Müseyyeb'den
aynı anlamda bir rivayet daha vardır: "Nuh'un üç oğlu, onlardan herbirinin
de üçer oğlu vardır. Nuh'un oğulları Sam, Ham ve Yafes adlarında idi. Arap,
Fars ve Rum, Şam'ın oğulları olup her biri hayırlıdır. Yafes'in oğullan Türk,
Saklep, Ye'cüc ve Me'cüc olup, bunlardan hiç birinde hayır yoktur. Ham'ın
oğullan Kıpti, Sudan'lı ve Berberi'lerdir".
Nuh (a.s.) ve O'nun
soyuyla ilgili çok zengin sayabileceğimiz rivayet ve haberlere malikiz. Yalnız
konu ile ilgili merviyat bir hayli gerçek dışı ve şüpheli şeyleri de ihtiva
etmektedir. Bu arada Ehl-i Kitap'a ait olanlar da epeyce bir yekûn tutmaktadir[20].
Aşağıda bir nebze
temas edeceğimiz gibi tefsir ve diğer islami eserlerde yer almış Nuh'la ilgili
o kadar çok şey vardır ki bunların hemen tamamı Tevrat'a dayanır. Cenab-i Hak
tarafından Kur'an-ı Kerim'de belki defalarca tahrif edildiği, bozulduğu zalim
kişilerin eliyle ilahi hüviyetten sıyrıldığı bildirilen Tevrat'a ve onun
şerhlerine dayanır. Eğer konunun uzaması endişesi olmasaydı bunları sayıp dökmek
mümkündü. Rivayetlerden bir kısmının tahlili şöyle özetlenebilir:
1) Nuh'un
gemi yapımında kullandığı ağaçların yetiştirilmesi, kaç yılda yetiştirildiği,
gemi yapımının kaç yılda tamamlandığı, ebadı, biçimi, ziftle sıvanması ve
benzeri şeyler Tevrat'a ait bilgilerdir'[21].
2) Keza gemi
yapımında kullanılan kerestenin cinsi, geminin katlarına nelerin yerleştirilmiş
olduğu da Kitab-ı Mukaddes'e ait olan bilgilerden derlenmiştir.[22]
3) Tennur'un
kime ait olduğu, yeri vesair hakkında söylenenlerin ekseriyeti de
israiliyattır. [23]
4) Gemiye
binenlerin sayısı, kimlikleri; hayvanlar ve onların çeşitleri hakkında
söylenenlerin hemen tamamı da israiliyattır. Hele, hangi hayvanın Önce, hangisinin
sonra gemiye alındığı; İblisle merkep arasında geçtiği söylenen kuyruk tutma ve
benzeri şeyler tamamıyla israili haberlerdir. Bunları sayıp dökmenin hiç bir gereği
yoktur. [24]
5) "Nuh
(a.s.) gemiye bindiği zaman altı yüz yaşında idi; bundan sonra 350 yıl
yaşadı" tarzındaki rivayet Tevrat'dan alınmıştır ve Kur'an'da bildirilen
gerçeklere aykırıdır. Zira Kur'an'ı Kerim Hz. Nuh'un kavmi içinde, peygamber
oluşundan Tu-fan'a kadar 950 sene kaldığını ifade eder (el-Ankebut, 29/14.).
Tufandan sonra kaç
yıl yaşadığım ise
sadece Allah bilir. [25]
6) Hz.
Nuh'un oğullarından birisi gemiye binmemişdi. Babası ona: "Oğulcağızım gel
bizim yanımıza sen de bin, kafirlerden olma!" dedi. O babasına şu cevabı
verdi: "Bir dağa sığınırım, o da beni sudan korur "[26].
Dikbaşlı ve saygıSız
biri olduğu anlaşılan Hz. Nuh'un bu oğlunun "zina" mahsulü olduğu
veya hanımının başka kocasından üvey oğlu olduğu yolunda da rivayetler vardır
(et-Taberi, Tefsir, XII, 49-53). Bunlar gayr-i sahih ve batıl rivayetlerdir. [27] Zira
Kur'an-ı Kerim onun Nuh'un öz oğlu olduğunu söylüyor (Hud,ll/42-45). Bu konuda
başka söze lüzum yoktur. Bir peygamberin hanımına "zina" isnad
edilmesi İse ancak zındıkların uydurması ve inancı olabilir. [28]
Gemiye binmeyi
reddeden Nuh (a.s.)'un oğlunun, Tufan öncesi camdan bir sal yaptığı, Tufan
olayının vukuunda bununla kurtulmayı düşündüğü yolundaki rivayetler de
israiliyattandır. [29]
7) Gemide
kaç kişi vardı, bunların Nuh'a olan yakınlığı ne idi, adları nelerdi, gibi bir
çok tafsilat vardır: 7 kişi idiler, 8 idiler, 10 idiler, 13 idiler 80 kişi
idiler; Nuh'un kendisi vardı, oğulları vardı, gelinleri vardı; hanımlar hariç
şu kadar idiler...
Bunları tesbit
İmkansızdır; söylenenler "karanlığa taş atma, delilsiz ve mesned-siz
konuşma"dan öteye geçmez. Hem faydasız hem de lüzumsuzdur. Eğer bunların
sayıca bilinmesinde, isimlerinin tesbitinde bir fayda olsaydı Allah veya O'nun
elçisi bildirirdi. Bildirmediğine göre kurcalamakta ne gibi bir kazanç
olabilir?
Bu rivayetler
içerisinde bir de: "Gemide olanlar sadece Nuh'a karabeti olan kimselerdi.
" anlamında olanı vardır ki, bu, açıkça Kur'an'a zıtlık demektir. Zira
ayette
"... Aileni ve
iman edenleri gemiye bindir!" buyruluyor (Hud, 11/40). Demek ki gemiye
binenler Nuh, hanımı, oğullan ve gelinlerinden ibaret değildir. [30]
8) Bir kısım
rivayetlerde Hz. Nuh'un gemiye, eti yenen hayvanlardan 7'şer çift,
yenmeyenlerden ise 2'şer çift aldığı söylenir. Tamamı ile Tevrat'a dayanan bu
haber Kur'an-ı Kerim'in: "Her birinden (her bir Nev'inden erkek ve dişi)
ikişer çifti geminin İçineyükle" mealinde olan ayetine muhaliftir (Hud,
ll/40) [31].
9) İbn
Abbas'a varan bazı haberlere göre Hz. Nuh Allah'ın emri üzere gemiye ahijmaları
gerekenleri almca, gemide bulunanlardan bir kısmı: "Gemide aslan varken
biz nasıl rahat edebiliriz" yollu konuşmalarla endişelerini izhar edince,
Allah aslana hummayı musallat etti. Ve böylece de aslan yeryüzünde ilk hummaya
tutulan canlı varlık oldu[32]
İbn Ebi Hatim'in
tefsirine aldığı bu rivayet mürseldir (İbn Kesir, EI-Bidaye, 1,111).
10) Tufan esnasında suyun en yüksek dağlan ne
ölçüde aştığına ait olan rivayetler de tamamen Tevrat'a dayanır;'[33] ve
suyun dağlan ne Ölçüde aştığı bizi ilgilendirmez. Bunu bilmek ilmimizi
artırmaz; bilmemek de eksiklik sayılmaz. [34]
11) Bazı haberlerde Nuh ve O'nunla birlikte
gemide bulunanların, yemek artıkları ve daneli şeyler yedikleri, hububatı
öğüttükleri; bu hububatı gemi içinde uzun zaman karanlıkta kaldıkları için
güneşin gözlerine zarar vermemesi için, sürme taşı ile sürme yapıp gözlerine
ilaç maksadıyla sürdükleri yolunda beyanlar vardır. Bunlar, tamamıyla asılsız,
mesnedsiz, cühelanın itibar ettiği asla itimada şayan olmayan israili
haberlerdir. [35]
12) Tufan günlerinde boğulduğu ileri sürülen
anne-oğula ait haber, Hz. Pey-gamber'e nisbet edilmiş bir hadistir. Hadisin
ravilerinden olan Musa İbn Yakup, hakkında söz edilmiş bir şahıstır. İbn
Main'in "sika" saydığı bu şahsa en-Nevevi; "kavi değildir";
İbn Medini ise: "zayıftır, münkerü'1-ha diştir" demiştir. [36]
Hakimin Müstedrek'inde
hadisi "sahih" olarak nitelemesine karşılık ez-Zehebî isnadının
"muzlim" olduğunu ileri sürmüş ve sözü geçen, ravi Musa İbn Yakub'u
hiç ehemmiyete almamıştır (ez~Zehebi, Mizanü'l-İtidal, IV, 475; İbn Hacer,
Tehzi-bü't-Tehzib, XI431; Tefsirü'l Menar, XII, 79).
Hadis için
"garib" tabirini kullanan İbn Kesir (Tefsir, III, 555; el-Bidaye, I,
114) hadise konu olan kıssanın Kabu'l-Ahbar, Mücahid ve daha bir çok kişilerden
de rivayet edildiğini kaydettikden sonra: "Bu hadise en fazla yakışan
şeyimin mevkuf olması (yani Hz. peygamber'e ait olmaması) ve Kabu'l-Ahbar veya
onunla aynı paralelde olan birinden menkul olmasıdır"der. [37] Buna
göre hadis veya diğer bir ifade ile Nuh Tufan'ı esnasında boğulduğu söylenen
ana-oğul'a ait haber israiliyyat-tandır.
13) Gemide
hayvan tezekleri çoğalınca domuzun, fareler çoğalıp gemiyi delmeye kalkınca da
kedinin yaratıldığı yolundaki haberler de keza israiliyattandır.[38]
14)
Masallara konu olacak çapta tarif ve tasvir edilen Ûc İbn Unuk (veya Anak)
isimli dev (veya dev yapılı adam da) rivayetlere göre Hz. Nuh'dan önce vardı ve
Tufan'da ölmedi. Ta Hz. Musa zamanına kadar yaşadı. Bu, inatçı, kafir ve zalim
biri idi. Anası Adem kızı Anak idi. Bunu zina mahsulü olarak dünyaya
getirmişti. Boyu çok uzun olduğu için okyanusların dibinden balığı tutar ve bu
avları güneşin gözünde (merkezinde) kızartırdı. Bu adam gemide olan Hz. Nuh'a
:" Bu küçük çanak nedir, neye yarar? " gibi sözler söyleyerek onunla
alay ederdi (et-Taberi, Tefsir, XII, 37 ; Tarih, 1/1, 264; İbn Kuteybe,
Te'vilü Muhtelifi'l-Hadis, s.278-79, 286; el-Kamil, I, 72).
Cenab-ı Hakk Tufan
münasebetiyle, Tufan'ın meydana geldiği alanda hiç bir canlı bırakmamıştı; her
şey ölmüştü (eş-Şû'ara, 26/120). O halde, baştan sona kadar bir masal olan bu
Ûc İbn Unuk'la ilgili rivayetler nasıl olur da kitaplara geçer? Bu yalanlara,
bu akıl, mantık ve iz'an dışı şeylere nasıl itibar edilir? Allah'ın
"ülü'l-azm" den
olan yüce bir
peygamberinin oğlu Tufan'da boğulur da bu Ûc îbn Unuk nasıl sağ kalır?
Tam bir kâHr ve azgın
olan bu muhayyel şahıs için bir de "veled-i zina" yalanı ortaya
atılmıştır. Bunun annesi Hz. Adem'in kızıdır. Bu nasıl ve neye istinaden
söylenebilir?
Ûc'un boyunun
"3.333" zira olduğu da söylenmiştir. Sahih hadislerde
"Ebu'l-Beşer" Hz. Adem'in bpyu jçin "60" zira ifadesi geçer[39]. Bu
Allah düşmanının boyu için verilen rakamlar bu hadislere de aykırıdır.
Öyle görünüyor ki bu
haber, Ehl-i Kitab'ın peygamber ve Allah düşmanı facir ve zındıkları tarafından
ortaya atılmış bir yalandan ibarettir. [40]
15) Havarilerin talebi üzerine, Hz. İsa'nın bir
mucizesi olarak Nuh'un oğlu Şam'ın dirilmesiyle ilgili haberler de
israiliyyattandır. [41]
16)
Yeryüzünden suların çekilip-çekilmediğini anlamak üzere Nuh (a.s.)'un önce
kargayı (Tevrat tercemelerinde "kuzgun" olarak geçer), arkasından da
güvercini göndermesi; birine hayır duada, ötekine de bedduada bulunmasıyla
ilgili rivayetler de israiliyyattır ve bazı cümleler aynen Tevrat'ta
geçmektedir. [42]
17) Bir
rivayette, oğullarından birinin yıkanırken Nuh (a.s.)'a baktığı ve babasının
beddusası ile zenci olduğu mukayyerdir ki, bu da zayıftır ve itimada şayan
değildir.[43]
18) Ye'cüc-
Me'cüc ve Türklerin Yafes'iri oğullan olduğu veya Ye'cüc-Me'cüc'ün Türklerin
amca oğullan olduğu ve bunlardan hayır olmadığı yolundaki haberler de itimada
şayan bulunmamıştır.! [44]
19) Bir kısım rivayetlerde Nuh (a.s.)'un kabrinin
halen bulunduğu yer belirtilmiştir. İslam tarihinin çok meşhur bazı
şahsiyetleri vardır ki, bize çok yakın bir mazide yaşadıkları halde onların
nerede medfun olduğu bilinmez. Buna rağmen arada binlerce- belki onbinlerce-
sene olduğu halde Nuh (a.s.)'un kabrinin yeri bellidir. Ve rivayete göre kabir,
Lübnan dağındadır. Müdekkikler bu kabrin, Hicrî yedinci yüzyılda meydana
getirildiğini ve Hz. Nuh'la alakasının bulunmadığını belirtmişlerdir. [45]
[1] el-Ahzab,33/7; el-Ahkâf, 46/35.
[2] Konu pek çok uzayacağı için Nuh'la ilgili âyetlerin
meallerini yazmaktan vazgeçilmiştir.
Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 47.
[3] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 47.
[4] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 47.
[5] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 47.
[6] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 47.
[7] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 48.
[8] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 48.
[9] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 48.
[10] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 48-49.
[11] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 49.
[12] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 49.
[13] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 49.
[14] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 49.
[15] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 50.
[16] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 50.
[17] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 50.
[18] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 50.
[19] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 50-51.
[20] Nuh'la ilgili yukarıya alman haberler için bkz. Yahya
ibn Sellâm, Tefsir varak 7a; et-Taberi, Tef sjr, VII, 34 v.d.; Tarih, 1/1,253
v.d.; es-SaIebi,Atais,s.32 v.d.; İbn Kuteybe, Te'vilu Muhtelifi'l-Hadis,s.l
38-39; İbn Kuteybe, el-Mearif, s.21; ez-Zemahşeri, Tefsir,II,393-94; el-Beğavi,
Tefsir,II,437-39; jbnu'l-Cevzi,Tefsir, IV, 101 v.d.; et-Tusi, Tefsir, V, 468;
et-Tabresi, Tefsir, II, 434-35; III, 160; el-Kurtubi, Tefsir, XIII, 332-33; İbn
Kesir, Tefsir, III, 550 v.d.; V, 312-13; es-Süyuti, ed-Durru'l Mensur, III, 326
v.d.; el-Kasimi, Tefsir, 1X,3451 v.d.; Reşit Rıza, Tefsir, VII, 59 v.d.;
îbnu'I-Esir, el-Kâmil, 1,67 v.d.; el-Mes'udi, Mürucü'z-Zeheb, 1,40 v.d.; II, 78
v,d.; ibn Kesir, el-Bidaye, 1,100 v.d.; İbn İyas, Be-daiu'z-Zühur, s. 54 v.d.;
Diyarbekri, Tarih,!, 68 v.d.; İslam Ansiklopedisi, Nuh maddesi; Abdulveh-hab
en-Neccar, Kasasu'l-Enbiya,s.3O v.d.; Re'cits et Personnages dans la Legendes
Mahometane (Revue des etudes Juives 85 (1928) s.116.
[21] Tekvin,6/14-16; İbn Kesir, el-Bidaye,I,110.
[22] Tekvin,6/14-I6,l9-21; İbn Kesir, Tefsir,III, 550.
[23] Reşid Rıza, Tefsir, XII, 75-76.
[24] Tekvin,6/19-21; Reşid Rıza, Tefsir,XII,76.
[25] İbn Kesir,el-Bidaye,I,199-20; îbn Kesir,
Tefsir,V,312-13; Tekvin, 7/6; 9/28-29.
[26] Hud, 11/42-43.
[27] Reşid Rıza, Tefsir, XII, 84.
[28] Aynı eser, XI.I,84; et-Taberi, Tefsir, XII,52.
[29] İbt^ Kesir, Tefsir, 111,554.
[30] İbn Kesir el-Bidaye, 1,112.
[31] Aynı eser,1,111.
[32] İbn Kesir, Tefsir, III, 552; îbn Kesir,el-Bidaye.
[33] Tekvin,7/19-20.
[34] İbn Kesir, el-Bidaye, 1,112.
[35] Aynı kaynak,!, 117.
[36] Reşid Rıza, Tefsir, XII,79.
[37] İbn Kesir, el-Bidaye,I,114.
[38] îbn Kuteybe, Te'vilu Muhtelifi'l-Hadis,s.285; ibn
Kesir, el-Bidaye,1,1J1; Muhammed Ebu Şühbe, Sefinetu Nuh (MeceÜetu'l-Ezher)
XXVI, 531; Abdurrahman el-Ceziri, et-Tûfan (Meceüetu'l-Ezher) X,499-503.
[39] el-Buhari, Enbiya 1; Ahmed İbn Hanbel, el-Müsned, II,
315,323,535.
[40] İbn Kesir, el-Bidaye, 1,114.
[41] et-Taberi, Tefsir, XIII, 312,not.2 (Ahmed Muhammed
Şakir neşri); tbn kesir, Tefsir, III, 550-51; îbn Kesir, el-Bidaye,1,114-16;
Reşid Rıza, Tefsir,XII, 104.
[42] Bir önceki kaynaklara ek olarak bkz. Tekvin,8/6-12.
[43] İzmirli,
Siyer-i Celile-i Nebeviyye Mukaddimesi, s. 104.
[44] İbn Kesir, el-Bidaye, 1,115.
[45] İzmirli, Siyer-i Celile-i Nebeviyye Mukaddimesi, s.
105.
Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 51-55.