Hz. YUSUF (A.S.) 1

A-Mısır'a Gitmeden Önce Hz. Yusuf 2

1- Hz. Yusuf un Gördüğü Onbir Yıldız, Ay Ve Güneş: 2

2- Hz. Yusuf un Kardeşleri Tarafından Kuyuya Atılması: 3

3-Hz. Yusuf a Kuyuda Giydirilen Gömlek: 4

4- Hz. Yusuf un Atıldığı Kuyu Nerededir?. 5

5-Hz. Yusuf Kaça Satıldı?. 5

6- "Yusuf u Kurt Yedi" Haberini Alan Yakub Ne Yaptı?. 6

7- Yusuf a Mısır Yolunda Yapılan Eziyetler. 6

B- Hz. Yusufun Mısır'da Geçirdiği Dönem.. 7

1-Kadının Yusuf'a Kasdi Ne İdi?. 7

2- Hz.Yusufun Kasdı Ne Îdi?. 8

3. Hz. Yusuf’un Gördüğü Bürhan Ne İdi?. 9

4- Şahid Kim İdi?. 13

5- Hz. Yusuf'u Gören Bazı Kadınların Aşklarından Ölmeleri: 13

6- Hz.Yusuf Hapiste Niçin Uzun Müddet Kaldı?. 13

7- Hz. Yusuf'un "Eşüddüne" Ermesi: 16

8- Ellerim Kestikleri Zaman Kadınların Ellerinde Ne Vardı?. 16

9- Zifaf Gecesi Yapılan Konuşma: 17

10- Hz. Yusuf'un Maşrabayı Tınlatması: 17

11- Yakup Oğullarının Bazı Garip Halleri: 17

12- Buğday Karşılığı Olarak Hz. Yusuf'un Kardeşleri Ne Getirmişlerdi?. 18

13- Melik'in Maşrabası Neden Yapılmıştı?. 18

14- Hz. Yusuf'un Hırsızlığı: 19

15- Hz. Yakub'un, Oğlu Yusuf (A.S.)'aYazdığı Mektup: 19

16- Hz. Yusuf'un Zahire Satmada Takib Ettiği Yol: 20

 

 

 

Hz. YUSUF (A.S.)

 

Hz, Yusuf (a.s.), Yakub (a.s.)'un oğludur. Babasının kendisine karşı olan sevgi­si,, kardeşlerinin kıskançlığını celbetmiş ve onların elinden ölüme eş işkenceler çek­miştir- Küçük yaşında köle diye satılmış ve ömrünün mühim tbir kısmını ana ve ba­basından ayrı olarak Mısır'da kah saraylarda, kah zindanlarda geçirmek mecburi­yetinde kalmıştır. Çektiği acı ve ızdıraplardan sonra günün birinde kendisine risa-îet gelmiştir.[1] Yusuf (a.s.) ve ataları, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bir hadisinde "el-Kerim" sıfatı ile yadedÜm|ştir.[2] Kur'an-ı Kerim'in 111 ayetten müşteşekkil olan onikinci suresi "Yusuf ismi ile isimlendirilmiştir, Tamamı Mekke'de nazil olan [3] sure, 7-8 ayet hariç tamamiyle Hz. Yusuf tan bahseder. Kur'an-ı Kerim'in peyderpey nüzulünden itibaren uzunca bir zaman sonra Hz. Peygamber'in arkadaşları: "Ey Âllah'm Rasulü, bize bir kıssa anlatsan!" demişlerdi. Bunun üzerine bahis konusu sure nazil olmuştur[4].

Allah Hz. Yusuf a ait olan bu kıssayı "Arisenü'l-Kasas" şeklinde vasıflandırmıştir[5]. Gerçekten Hz. Yusuf la ilgili bazı şeyler sure içinde Cenab-ı Hakk tarafından en güzel bir ııskıp ile dite getirilmiştir. Anlatılanlar teferruat ve Jüzümsuzluklar-dan uzaktır. Hz. Yusuf un başından geçenler, Kıyamete kadar gelecek nesillerin ib­ret nazarlarına sunulmuştur. Sureden alınması gereken ders. ve öğütlere yeri gel­dikçe işaret edilmiştir. Sureyi düşüne düşüne dikkatlice Okuyan bir kişi, haftalarca ilahi beyanların tesirinden kurtulamaz.

Bizzat Allah tarafından "Kıssaların En Güzeli" olarak vasfedilen sürenin içeriği­ni, en güzel şekliyle yine sureden okumak gerekir. Kısa bir kaç hadis istisna edilir­se Hz. Peygamber'in sure ilfe ilgili fazla bir açıklaması yok sayılır. Çünkü surede tefsir ve açıklamayı icabettiren bir husus yoktur. Her şey gayet açık bir tarzda ve en güzel şekliyle ortaya konulmuştur. Bize düşen sadece okumak ve ibret almaktır.

Hal böyle iken, tarih ve tefsire dair Islâmî eserlere bu kıssadan mülhem olarak Kur'an'm ruhuna yabancı, Hz. Peygamber'in hadislerine zıt, Allah'ın has kullan olan peygamberlere yakışmayan pek çok. lijzumsuz rivayet ve teferruat sokulmuş­tur. Bunlar ya uydurulmuştur veya "Ehl-i Kîtab" ismi verilen Yahudi ve Hıristiyan çevrelerden nakledilmiş veya bunlara ait eserlerden aktarılmıştır. Bürrîcliği gibi, za­manımızdan binlerce yıl önce yaşamış bir peygambere ait en doğru bilgiyi bize Kur'an-ı Kerim veya onun tebliğcisi olan masum elçi Hz. Peygamber verir. Bazı durumlarda da bu gibi şeyler Hz. Peygamberden öğrenilmiş olmak kaydıyla saha­bece rivayet edilir. Aradığımız bilgi bu kaynaklarda mevcut değilse, başka bir yol­la bunu öğrenmenin imkanı yoktur. Bu gibi konular etrafında yahudi ve hıristi-yanlardan aktarılan şeylerin hem tasdiki, hem de tekzibi Hz. Peygamberce nehye-dümiştir; bunları duyan Müslümanların: "Biz Allah'a ve O'nun tarafından indirile­ne inandık"[6]demeleri emredilmiştir[7]. Bu yazıların ışığı altında Hz. Yusuf kıssası hakkında bazı tefsir ve tarih kitaplarında mevcut haberleri görelim: [8]

 

A-Mısır'a Gitmeden Önce Hz. Yusuf

 

1- Hz. Yusuf un Gördüğü Onbir Yıldız, Ay Ve Güneş:

 

Kur'an-ı Kerim'in ifadesine göre Hz. Yusuf babası Yakub (a.s.)'a rüyasında on-bir yıldızla güneş ve ayın kendisine secde ettiklerini söylemişti. Babası da: "Oğulca-ğızım, rüyanı biraderlerine anlatma. Sonra sana tuzak kurarlar[9]. Çünkü şeytan insanın apaçık bir dü$mantdtr"[10] demişti.                                          

Bu iki ayet, Hz. YusüFun görmüş oluduğu rüyayı ve babasının oğluna olan tav­siyesini özlü bir tarzda dile getiriyor, tşin tafsilatını vermiyor.

Cabir tbn Abdiliah'tan rivayet edildiğine göre, yahudilerden biri Hz. Peygam-ber'e geldi ve şöyle dedi: "Ey. Muharhmed, bana Yusuf un gördüğü ve kendisine secde eden yıldızlardan haber ver; onların isimleri nedir?". (Ravi'nin ifadesine gö­re) Hz. Peygamber bir süre sustu ve ona hiç bir şey söylemedi. Sonra Cebrail geldi ve Hz. Peygamber'e yıldızların isimlerini haber verdi. Efendimiz yahudiye haber gönderip (huzuruna çağırttı ye): "Yıldızların isimlerini söylersem müslüman olur musun?" dedi. Yahudi "evet" cevabını verince ona yıdızlann isimlerini tek tek saydı.[11] Yahudi: "Evet vallahi, bunlar Yusuf un gördüğü yıldızların isimleridir" dedi.[12]

Bazı tefsir ve tarih kitaplarından ayrı olarak, Beyhaki'nin Delail 'inde, Ebu Yala el-Mevsıli ile Ebu Bekr el-Bezzar'ın Müsnedlerine ve îbnü Ebi Hatim'în eserinde geçen[13] bu hadis uydurmadır[14]. Hem rivayet, hem de dirayet yönünden redde­dilmiştir. [15]                                      ,

Bazı kaynaklarda geçen ve Hz. Yusuf un, görmüş olduğu rüyayı babasına kar-

deşlerininin yanında anlattığını dile getiren rivayet de Kur'an'a aykırıdır' [16] ve Tevrat'dan alınmıştır.[17] 

 

2- Hz. Yusuf un Kardeşleri Tarafından Kuyuya Atılması:

 

Kur'an-ı Kerim'in beyanına göre, babalarının Yusuf a karşı olan teveccühünü kıskanan kardeşleri: "Yusuf u öldürün. Yahut onu ıssız bir yere atın ki babanızın teveccühü yalnız size münhasır olsun... dediler. İçlerinden biri: Yusufu öldürme­yin; onu bir kuyunun dibine bırakın da kafilenin biri onu (yitik olarak) alsın..." [18] tarzında konuştu ve böylece Yusuf hakkında bir karara vardılar. Bu karan tatbik için de babalarına varıp: "Yarın Yusufu bizimle beraber (kıra) gönder de bol bol yesin, oynaşın... "[19] dediler. Yakub (a.s.) Yusuf un gitmesiyle tasaya düşüceğini ifa­de etti; onu kurt yer, dedi ve salmak istemedi. Fakat neticede gönlünü edip götür­düler.

İçleri Yusuf a karşı kinle dolu olan kardeşleri elbette ellerine geçen fırsatı değer­lendireceklerdi. Eziyet olarak Hz. Yusuf a bir çok şeyler yapmış olmaları muhte­meldir. Fakat ne Kur'an-ı Kerim ve ne de Hz. Peygamber bu konuda bize bilgi ver­miyor; detaylara, tafsilata girmiyorlar. Ama kıssâcılar bu konuda tahayyül edilebilen ne varsa hepsini anlatmaktan geri durmuyorlar. Bu dramatik hadiseyi adeta destanlaştınyorlar:

Rivayetlere göre sahraya çıkınca, ona karşı düşmanlıklarını açığa vurarak ken­disini dövmeye başladılar; biri döver, Yusuf diğerinden yardım isteyince, yardım edeceği yerde o da döverdi. Kardeşlerinden hiç biri ona yardım etmezdi. Az kalsın döve döve öldüreceklerdi. Bu esnada Yusuf bağırır: "Babacığım, senden yardım is­tiyorum! Ey Yakup yardıma yetiş! Cariyelerden doğan kimselerin oğluna neler yaptığını bilmiyor musun?" diye seslenirdi. Nihayet onu bir kuyunun ağzına götü­rerek içeriye atmak istediler; Yusuf elleriyle kuyunurt kenarına yapışınca kollarını bağlayıp, gömleğini çıkardılar. Yusuf: "Ey kardeşlerim, gömleğimi verin; kuyuda onunla vücudumu örterim" dedi. Onlar: "Güneşle ayı, onbir yıldızı yardıma çağır; onlar senin ihtiyacını görür ve konuşurlar" diyorlardı. Kardeşleri onu kuyunun ya­rısına kadar sarkıttıktan sonra, ölsün diye aşağıya bırakıverdiler. Yusuf kuyuda bulunan suya düştü; sonra bir taşın üzerine çıkarak ayağa kalktı. Bütün bu olup bitenler esnasında Yusuf ağlıyordu. Kardeşleri kuyu ağzmdan seslendiler. Bunu merhamet eseri sanarak cevap Verdi. Ölmemiş olduğunu anlayınca üzerine büyük bir taş atmak istediler.., [20].         -

Bazı eserlerde, babalarının gözünden uzaklaşıncaya kadar kardeşlerinin Yu­sufu hiç yere bastırmadıkları, nöbetleşe sırtlarında taşıdıkları, kendilerince münaL sip sayılan yere varınca da, birden bire yere attıkları, neredeyse kemiklerini lara-yazdıklanndan bahsedilir. Ayrıca Vehb İbn Münebbih'in anlattırma göre Hz. Yusuf kuyuya atıldıktan sonra kardeşlerine bir de vasiyette bulunmuştur. Hz. Yu­suf uzunca bir serzenişten ibaret olan bu vasiyyetini, Cebrail'in: "Bunlan bırak, dua ile meşgul ol! "demesiyle kesmiş ve Cebrailin öğrettiği duayı okumaya devam etmiştir. Bu dua muhtelif metinler halinde kitaplara girmiştir[21].  

Yukarıya alman bu rivayeüerrdoğrıüayacak elimizde hiç bir sahih haber yoktui [22]. Bunların olması mümkündür; ama olmuş mudur? Bunu bilemiyoruz. Vuku­unu ve doğruluğunu kafi olarak, bilmediğimiz bir şeyin arkasma düşmek, bunları kitaplara yazmak, cami ve meclislerde halka anlatmak herhalde doğru bir hareket değildir. [23]

 

3-Hz. Yusuf a Kuyuda Giydirilen Gömlek:         

 

Hz. Yusuf kuyuya atılacağı zamari kardeşleri Üzerindeki gömleği çıkarmışlar ve onu kana bulayafakbabalarına götürmüşler ve: "Ey İbabamız, gerçekten biz gittik. Yarış edecektik. Yusuf u da eşyamızın yanına bırakmıştık. (Bir de ne görelim) onu kurt yemiş!.." dediler[24]

Kardeşleri tarafından çıkarılan bu gömleğin yerine Hz. Yusuf a bir gömlek giy­dirmek gerektiğinden'hareketle müfessifler burada bazı haberler kaydetmişlerdir. Rivayete göre, Hz. İbrahim ateşe atikliği kaman Cenab-ı Hakk ona Cennet ipeğin­den mamul bir gömlek giydirmişti: Hz. îbrahim bu gömleği oğlu İshak (a.s.)'a; İs-hak (a.s.), Yakub'a giydiiaivişH. YakubXa.s.) gömleği büyük inciden mamul bir ku­tuya yerleştirmiş ye, nazar değmesin diye oğlu Yusuf un boynuna asmıştı. Yusuf kuyuya atıldığı zaman, bir melek gelip Cennet gömleğini kutudan çıkardı ve Yu­suf a giydirdi. Böylece karardık olan kuyunun içi aydınlandı; suyu tatlılaştı ve bu su, Hz. Yusuf un yemek ve su ihtiyacını karşıladı.

Yine rivayetlere bakılacak olursa,kuyuya atıjdığf zaman Cebrail Hz. Yusuf un yanma gelmiş ve yalnızUğmi,;garjphğini gidermiştir. -Akşam vakti olup gitmek iş-teyince Hz. Yusuf " korkarım" diye Cebrailin ayrılmasına razı olmamıştır. Cebrail bu esnada Hz. Yusuf a bir dua öğretmiş, onu okuyunca da etrafını melekler kuşat­mış ve yalnızlığım gidermişlerdir. [25]

îbn Merduye'nin tahricine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) bir, hadisinde, kuyuya atıldığı zaman Hz. Yusuf ile Cebrail arasında geçen bazı konuşmaları ve duaları haber venniştir...               

Aradan yıllar geçtiktten sonra HzV'ViSsüîutt Mısır'dan babası Yakub'a gönderdi­ği gömlek de rivayetlere göre, yme ayn^görrdektir...[26]

Bütün bu söylenenlerin sahih vejtjmada şayan olup olmadığını bilmiyoruz. Çünkü bu konuda o kadar çok şey söyfenmiştir ki, bunları.kabule yarayacak, doğ­ruluklarım garanti edecek erimizde hiç bir sened yoktur[27] Ö£le görünüyor ki bunlar, hadisenin yerine bakılarak yakjştınlmıştır.

Bazı eserlerde Yakub'un (a.s.) oğlu Yusuf u kıra diğer kardeşlerinin arkasından gönderdiği yolunda kayıtlara rastlanır. Bunlar Kür'ari'ın ruhuna zıt Ehl-i Kitap ri­vayetleridir ve Tevrat'dan alınmıştır [28]. Yusuf u ilk anda kardeşleriyle göndermeye razı olmayan baba sonradan nasıl yalnız gönderir? [29]   

 

4- Hz. Yusuf un Atıldığı Kuyu Nerededir?

 

Hiç de gereği olmadığı halde tefsir ve tarih kitaplarında kuyunun yeri haklan da, "O, Beytül-Makdis kuyusudur; Urdun toprağındadır; Mısır ile Medyen arasın­dadır; Yakub'un evine üç fersah mesafededir gibi bir çok şey söylenmiştir[30] ki bunların lüzumsuzluğu meydandadır. [31]

 

5-Hz. Yusuf Kaça Satıldı?

 

Kuyunun civarına konaklayan bir kafile Hz. Yusuf u çıkardı. Bu arada etraftan olup bitenleri gözleyen Yusuf un kardeşleri kafileye yaklaştılar ve: "Bu bizim köle-mizdi, kaçtı" deyip onlara sattılar. Kur'an-ı Kerim bunu şu tarzda ifade eden "Onu değersiz bir bakaya, bir kaç dirheme sattılar "[32] Görüldüğü gibi ayette bu durum gayet muhtasar ve açık bir tarzda ifade edilmiştir. Kimin aldığına, nerede ve ne zaman alındığına, satışın bedeline temas edilmemiştir. Zira bunlara lüzum yoktur. Bunlar­da fayda da yoktur.

Hz. Yusuf u satanlar, ya kardeşleridir veya onu bulan kafiledir. Kur'an'm ibare­si bunu iki türlü anlamaya müsaittir. Müfessirlerin ekseriyyeti birinci tefsir tarzını benimsemiştir[33]». Acaba satanlar Hz. Yusuf u kaça satmışlardır?

a) On dirheme sattılar[34]

b) Onsekiz dirheme sattılar ve bu para ile mest ve ayakkabı aldılar;

c) 20 dirheme sattılar[35]»

ç) 20 dirheme, bir çift ayakkabı ve bir hülleye sattılar[36]

d) 22 dirheme sattılar ve ikişer dirhem bölüştüler[37]»;

e) 30 dirheme, bir çift ayakkabı ve bir hülleye sattılar[38];

f) 40 dirheme sattılar[39];  

Bazı eserlerde Yusuf un Mısır Aziz'i tarafından kaça alınmış olduğu yolunda da bilgiler mevcuttur. Bunlara bakılacak olursa Aziz kendisini:

a) 20 dinara satın almıştır;

b) Pazarda açık artırmaya tabi tutulmuş ve neticede;

ağırlığınca miske, veya                                    

ağırlığınca gümüş, paraya veya

ağırlığınca ipeğe Aziz tarafından alınmıştır [40]

Bazı kaynaklarda Hz. Yusuf un 17 yaşında satıldığa Aziz'in evinde 13.yÜ kaldı­ğı 30 yaşında vezir olduğu, 33 yaşında Allah tarafından kendisine hikmet ve mülk verildiği, 120 yaşında vefat ettiği kayıtlıdır. [41]

Büyük müfessir ve allâme Taberi'nin de dediği gibi, Cenab-ı Hak mukaddes Ki­tabında bize Hz. Yusuf un "değersiz bir bahaya, bir kaç dirheme" satıldığını haber veriyor; sayı ve okka olarak bir şey bildirmiyor. Buna ne ayetlerde ve ne.de hadis­lerde temas ediliyor. 20,22,40 dirhem olması da, daha çok veya daha az olması da mümkündür. Miktarın ne olduğu bizi ilgilendirmez. Bunu bilmemiz imkansızdır. Bu konuda söylenecek her şey "Karanlığa taş atma, delilsiz ve mesnetsiz konuş­mamdan öteye geçmez. Bir an için Hz. Yusuf un kaça satıldığını bildiğimizi farze-delim. Bu bilgi bize ne kazandıracak? Eğer bilmezsek zararımız ne olacak? [42].

Taberi'den üç asır sonra yaşamış olan Fahruddin Razi (Ö.606 H.) de aynı konu­da gayet dikkatli tahliler yapmış ve bu türlü lüzumsuz ve manasız haberlere itibar edilmemesi gerektiğini ortaya koymuştur. [43]

Tevrat'da konu İle ilgili olarak, Hz. Yusuf un 20 gümüşe satıldığını ifade eden cümleden başka bilgi yoktur.[44]                       

 

6- "Yusuf u Kurt Yedi" Haberini Alan Yakub Ne Yaptı?

 

Kur'an-ı Kerim'in bildirdiğine göre Hz. Yusuf uii kardeşleri babalarına: "Yu­suf u eşyamızın yanına bırakmıştık, Onu kurt yemiş" diyerek yalan ifadede bulun­muşlardır. Bu acı haberi alan Yakub'un üzülmesi.normaldir. Zira o da insandır ve babadır. Lakin işin tafsilatı bizce meçhuldür. Konu ile ilgili rivayetlere bir göz ata­lım:

Süddi ve İbn Hıbban'ın rivayetlerine göre, bu acı haberi alan Yâkub (a.s.) bayı­lıp düştü. Üzerine su döktüler, kımıldamadı; seslendiler cevap vermedi: Vehb İbn Münebbih'in dediğine göre oğullarından Yehüza, eliyle-yokladı-ve babasının hiç bir damarının atmadığını, nefes almadığını hayretle gördü ve kardeşlerine: "Yazıklar olsun bize! Kıyamet gününün sahibi Allah'tan çekeceğimiz var; kardeşimizi za­yi ettik; babamızı katlettik" dedi. Yâkup (a.s.) ancak, seher vaktinin soğuğu ile gö­zünü açıp ayıldı... [45].

 

7- Yusuf a Mısır Yolunda Yapılan Eziyetler

 

Bilhassa bu konuda kıssacılar bütün maharetlerini kullanarak Hz. Yusuf'un kar­deşlerinden ayrılmasını, yolda olup-bittiği sanılan şeyleri tasvire çalışmışlardır. Ki­taplara uzunca aktarılan Vehb îbri Münebbih ve diğer zevattan menkul bu tür riva­yetlere bakılırsa, Hz. Yusufu satın alanla Yusuf'un kardeşleri arasında bir mukavele hazırlanmış ve imzalanmıştır. Temsil töreninin sonunda Yusuf (a.s.) kar­deşlerine hitaben çok acıklı bir veda konuşması yapmıştır. Bu konuşmanın tesiri ile vadilerde otlayan davarlar içlerindelpleri halis kan olarak dışarı atmışlardır... Binit üzerinde elleri kollan bağlı olarak taşınan Hz Yusuf Kenan hanedanına ait mezar­lığa vardığı zaman, kendisini kollamakla görevli kişinin gafletinden faydalanarak "kendisini annesinin kabrinin üzerine atmış; acı ve göz yaşlarıyla kabri kucaklamış ve halini ona arzetmiştir. Bu anda Yusufu kollayan zât gelmiş ve kendisini feci tarzda hırpalamış; Hz. Yusuf Allah'a yalvarmış ve O'na içini dökmüştür. Bu esna­da Cibril gelmiş ve Yusuf a: "Sus; Semadaki melekleri ağlattın; eğer istiyorsan arzın altını üstüne getireyim" demiş; Yusuf buna razı olmamıştır. Cebrail'in kanadını ye­re vurmasıylâ her taraf kararmış; tozlar yükselmiş; güneş tutulmuştur... İşin farkı­na varan kafile erbabr bundan böyle ona daha iyi davranmıştır... Mısır'a vanr-varmaz Hz. Yusuf Nil'de yıkanmış; Allah ondan yol yorgunluğunu ve üzüntüyü gidermiş, güzelliğini iade etmiştir. Şehre gündüz girmiş olmasına rağmen yüzün­de parlayan nur duvarları aydınlatmışür... [46].             .

Bunlar da yukarıda bazı Örneklerini gördüğümüz gerçek dışı ve hayal mahsûlü haberlerdir... [47]

 

B- Hz. Yusufun Mısır'da Geçirdiği Dönem

 

Kardeşleri tarafından satılan Yusuf (a.s.) uzun yolculuklardan sonra Mısır'a va­rır ve orada da köle olarak satılır. Rivayete göre onu alan Mısır'ın Azizi (Mâliye NâzırO'dir. Kur'an-ı Kerim'in beyanına göre bu zat hanımına: "Bunun makamını şe­refli tut, Umurlurki bize faydası olur. Yahut onu evlat ediniriz" dedi... "O, tam ergenlik çığına girince kendisine hüküm (hikmet) ve itir&verdik- îşte. iyi hareket eden insanları biz böyle mükafatlandırırız. Onun bulunduğu evdeki'(kadtn) ondan murad almJk istedi; kapı­ları sımsıkı kapadı ve: "Sana söylüyorum, beri gell" dedi. 0 ise: "-Allah'a sığınırım,doğ­rusu o (kocan) benim efendimdir. O, bana güzel bir mevki vermiştir. Hakikat şudur M, za­limler asla felah bulmaz" dedi. O kadın, andolsun ona niyeti kurmuştu. Eğer Rabhi'nin burhanını görmemiş olsaydı Yusuf da onu kasdetmtş gitmişti, işte biz ondan fenalığı ve fuhşu bertaraf edelim diye böyle (burhan gönderdik). Çünkü o, ihlasa erdirilmiş kullarımız-darnit"

"îkisi de kapıya koştular. Kadın Yusuf'un gömleğini arkasından boylu boyunca yırttı. [48]

Çoğu kez olduğu gibi Kur'an-ı Kerim'in gayet özlü bir tarzda ortaya koyduğu bu konu etrafında uzun rivayetler ortaya çıkmış ve mesele lüzumsuzca dallandırı­lıp budaklandınlmıştır. bunları bazı başlıklar altında ele alıp inceleyelim: [49]

 

1-Kadının Yusuf'a Kasdi Ne İdi?

 

Hz. Yusuf son derece güzel yakışıklı bir delikanlı idi. Kendisini gören herkes güzelliğine meftun oluyordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) Mirac'la ilgili uzunca bir ha­disinde üçüncü kat semada Yusuf (a.s.)'u gördüğünü ve ona, "Güzelliğin yansının verilmiş olduğunu"[50] söylemiştir[51].

Rivayetlere göre kocasının iktidarsızlığı sebebiyle evli olmasına rağmen bakire olan Zeliha Hz. Yusuf a tamamen gönül vermiş,, bütün himmetiyle visaline azmet­mişti; Yusuf (a.s.)'tan murad almak istemişti.[52]  Ehl-i Sünnet bilginlerinin ittifakına göre, kadının Yusuf a kasdı onun visalidir.'

Söylenenlere bakılırsa Kadın Hz. Yusuf u bazı cümleler sarfederek yasak olan bir işi yapmaya razı etmek için uğraşmıştır. Kadın Yusuf a : "Ey Yusuf, saçların ne güzel" dediğinde Yusuf "Vücudumdan ilk çnce saçlarım dökülecektir" diye cevap verdi. Kadın "Ey Yusuf, gözlerin de pek güzel!" deyince Yusuf: "Vücudumdan İlk önele gözlerim yere akacaktır" şeklinde karşılık verdi. Kadın tekrar: "Ey Yusuf, yü­zün ne kadar güzel!" dediğinde Yusuf onun bu sözlerini de:" Yüzüm toprak olma­ya mahkumdur" tarzında karşıladı[53].

Haddi zatında mümkün olan böyle bir konuşma, Hz. Yusufla Zeliha arasında cereyan etmiş midir, etmemiş midir? Bunu sadece Allah bilir. Fakat şu bir gerçektir ki, Kuran ve sahih hadislerde buna delâlet eden hiç bir şey yoktur. [54]

 

2- Hz.Yusufun Kasdı Ne Îdi?

 

Biraz sonra izah edileceği gibi Kür'an-ı Kerim, Hz. Yusuf un kadına her hangi bir kötülüğü aklından geçirmemiş olduğunu açıkça ifade ediyor. Kur'an'ın Yusuf (a.s)'un kasdıyla ilgili açıklaması aynen şöyledir: "Eğer Rabbinin burhanını görmemiş olsaydı (belki Yusuf'da) onu kasdetmiş-gümişti"[55].

Buradan anlaşılıyor ki, Yusuf kasdetmedi; hanımın arzusuna evet demedi. Bu onun bünyesinde mevcut bir eksiklikten ileri gelmiyordu. Böyle olsaydı Yusuf un iffetinin büyük bir ardamı olmazdı. CfStin kadının teklifine yanaşmaması, onu reddetmesi kemalinden ve iffetinin.yüceliğinden ileri, .getiyordu. Kötü bir işin tahak­kuku için dahili ve harici bütün şartlar mevcut iken Hz. Yusuf un kendisine yapilan teklifi redettmesi. haramin çirkinliğini ayneJyakin müşahede etmesinden neşet ediyordu [56] Kur'an ayetleri, Peygamberin  nçygainberlerin sıfatlarıyla ilgili açıklamaları, İslami inanç, akıl ye marktık Allâh eyçileri hakkında kötü ve yersiz şeyleri düşünmeyi tecviz etmedikleri Kaide bazı eserlerde görülenler insana hayret vericidir:

a) Onu zevce olarak almak istedi[57];                          

b)  Onunla zina etmek istedi[58]

c) Kadına kötülük kasdetti ye foip inşanın cinsi yakml$; esnasında kendi hanımı-,nm neresine oturursa, o da oraya oturdu[59];     

ç) Uçkurunu çözdii ve malum yçre ötur[60]

d)  Kadın sırtüstü yattı, Hz; Yusuf kddıraü ayaklannüvarasma oturdu ye soyu­nuyordu.[61]

e) Şeytan aralarına girip, bir eliyle Hz. Yusuf ün, diğeriyle de kadının boynunu tuttu ve onları bir araya geftrdi. [62].           

Hz. Yusuf'un kadına yönelik, kandının izaHı meyariında, "Hz. Yusuf kadını döv­mek istedi; ondan kaçmak, edi"[63].da izahlar vardır! Buna göre Hz. Yu­suf kendi üzerine ge|enk Qtiflüğü^de/etn^k j^temişyani "En-nehyü 'anil münker" vecibesini yerine gejtirmevi [64]. Şüpnesiz bu son görüşler Hz. Yusuf hakkında düşünülebilecek en hayırlı şeylerdir. [65]  

 

3. Hz. Yusuf’un Gördüğü Bürhan Ne İdi?

 

Bir ayette (Yusuf, 12/24), Hz. Yusuf ün kadının teklifine yanaşmamasırun sebebi olarak "Rabbinin burhanını görmesi" zikrediliyor. Bahse konu    burhanın ne ol­duğu hakkında, şu izahlar ortaya aftltmştıiy          

a) Babası temessül ettirildi. îbnAbbas-dön' riyâyete göre keiıdisine şöyfe sesledi                         

"Ey Yusuf! Zina mı ediyorsun? Şayet Böyle bir şey yaparsan kanatları dökülmüş kuşa benzersin ki, uçmak ister fükat uçarriâz; zina etmediğih müddetçe ufuktaki kuş gibi olursun, sana kimse el uzatamaz". Buna rağmen bu sese kulak asmadı; ay­nı şekilde ikinci kez nida edildi, yine aldırmadı. Bunun üzerine, babası Yakub (a.s.) temessül ettirildi; göğsüne vurdu; Yusuf ayağa kalktı. Bu esnada şehveti parmak uçlarından çıkıp gitt[66].                                                                              

îbn Abbas'dan diğer bir nakle göre de Yusuf (a.s.) babasını evin içinde, hayret­ten parmaklarım ısırır halde gördü. Bu vaziyet karşısında Yusuf hemen kötü işten vazgeçti ve : "Babalık hakkına yemin ediyorum ki, bu işe katiyen dönmeyeceğim" dedi*[67].

Kötü işe azmettiği zaman babası (bazı rivayetlere göre Cebrail veya bir melek, tarafından Hz. Yusuf un göğsüne vurulunca şehveti parmak uçlarından akıp git­mişti. Bu şehvet eksikliğinden dolayı Hz. Yusufun 11 erkek evladı dünyaya gel­miştir. Halbuki bütün kardeşlerinin 12'şer erkek evladı olmuştur[68].

b) Burhan Cebrail (a.s) idi. Yine Abbas'dan rivayet edildiğine göre, o esnada Yusuf a babası Yakub (as.) temessül ettirildi; fakat aldırmadı. Ardından : "Zina mı ediyorsun? Sonra tüyü yolunmuş kuşa dönersin" şeklinde nida edildi; yine de al­dırmadı. Sonra Cebrail sırtına vurdu; o da sıçrayıp kalktı[69].

c) Kadın-evin bucağında bulunan bir putun üzerini giyecekle Örttü. Hz. Yusuf kadına: "Ne yapıyorsun?" diye sordu. Kadın:"îlahımın beni bu halde görmesinden utanıyorum (da üzerini örtüyorum)" dedi. Yusuf: "Şen işitmeyen ve düşünme has­sası olmayan bir puttan utanıyorsun da ben kainatı ayakta tutan ilahımdan haya etmez miyim?" dedi. tşte Yusuf'un gördüğü burhan budur[70].

ç) "Ey Yusuf! Sen enbiya divanında yazılı olduğun halde, süfehanın amelini mi yapıyorsun?" tarzında bir ses geldi.[71].                    -

d) Yapmaya niyetlendiği işten örtürü hayretinden parmak ısıran ve kendisini tehdit eden babası Yakub'un suretini gördü; kaçtı.[72].

e) Allah kendisine bir melek gönderdi ve bu melek kadının yüzüne kan ile, "Zi­naya yaklaşmayın; doğrusu bu çirkindir, kütü bir yoldur" ayetini <el-lsra,17/32) yazdı[73].

f) Babasını tavanda, gördü; şehveti çıktı ve kaçtı. Kadın kendisini kovaladı[74]

g) niyyet ettiği zaman duvarda, "Zinaya yaklaşmayın..." ayetini (el-tsra, 17/32) gördü ve vazgeçti[75].

ğ) Kur'ân'dan üç âyet gördü. Bunlar meâlen şöyledir: "Oysa üzerinizde koruyucu (yaptıklarınızı zaptedici melek)'ler ve şerefli kâtipler vardır" (el-İnfitar, 82/10-11); "Ne işte bulunsun, Kur'ân'dan ne okursan ve siz ne İş yapsanız, mutlaka Biz, içine daldığınız an " üzerinizde şahidiz. Ne yerde, ne de gökte zerre ağırlığınca bir şey, Rabbindn bilgisin) 'den kaçmaz..." (Yunus, 10/61); "Herkesin yaptığım gözeten Allah... " (er-Ra'd, 13/33) [76].

h) Meleğin resim ve suretini gördü[77].

ı) Omuzuna bir kuş kondu ve kulağına: "Bu kötü işi yapma! Eğer yaparsan pey­gamberler safından düşersin" dedi.

i) Evin tavanı yarıldı ve kendisine : "Ey ismet peygamber yapma! Zira sen ma­sumsun" diyen güzel bir suret gördü.

k) Başını yere eğdi ve, "... Kim bir kötülük yaparsa onunla cezalanır..." ayetini (en-Nisa,4/123) yere yazılmış olarak gördü.

1) Bir melek geldi, kanatlarıyla sırtını sıvazladı ve derhal şehveti ayak parmakla­rından çıkıp gitti.

m) Kadınla aralarında perde çekildi ve birbirlerini göremediler.

n) Cennet cariyelerinden bir cariye gördü ve onun güzelliğine hayran oldu ve sordu: "Sen kiminsin?" O da cevabında : "Ben zina etmeyene aidim" dedi.

o) O anda bir kuş yanma geldi ve: "Ey Yusuf, acele etme! O sana (ileride) helal (olacak)'dır ve senin için yaratılmıştır" tarzında nida etti.

ö) Kadını çirkin gördü ve ondan uzaklaşıp kaçtı.

p) "Ey Yusuf, sağ tarafına bak!" diyen bir şahıs gördü. Sağ tarafına baktı ve son derece iri bir yılan gördü. Yılan şöyle diyordu: "Zinakâr benini karnımdadır". Bu sözü duyan Yusuf (a.s.) kaçtı[78].

r) Yusuf'la kadın arasında bileği ve pazusu olmayan bir el ayası peyda oldu. Bu ayada, "Zinaya yaklaşmayın...." ayeti(el-İsra,l7/32) yazılı idi. Yusuf korktu, kalkıp kaçtı; kadın da kalktı. Bu korku hali ikisinde de geçtikten sonra yine aynı işe dön­düler. Hz. Yusuf (malum iş için, malum yere) oturunca aralarında aynı el ayası peyda oldu ve bu sefer üzerinde,' "öyle bir günden sakının ki, (hepiniz) o gün Allah'a döndürüleceksiniz..." ayeti (el-Bakara,2/281) yazılı idi. Bunu gören Hz. Yusuf kor­karak kalktı. Aynı işe tekrar avdet ettiğinde Cenab-ı Hak Cebrail'e : "Günaha bat­madan evvel kuluma yetiş!" emrini verdi. Elini veya parmağını (hayretinden) ısı­rıp,.: "Ey Yusuf! ismin Allah katında nebiler içinde yazılı olduğu halde, süfehamn amelini mi yapıyorusun?" diyerek süzülüp indi[79].                       

Gerek Hz.Yusuf'un kasdı ve gerekse burhan ile ilgili rivayetler en ebleh bir kısa­nın bile derhal farkedeceği cinsten uydurma, yersiz ve lüzumsuz şeylerdir. İslamî herhangi bir konu vuzuha kavuşturulurken Kur'an, hadis ve İslamî sahih rivayetlerin dışına çıkmamakta sayısız faydalar vardır. Şimdi rivayetlere bir göz atalım:

Hz. Yusuf kadını zevce olarak almak istedi; haram olan zinayı arzu etti ve bu-nuniçin uçkur çözdü; soyundu; şurasına oturdu, burasına oturdu...

Bunlar bir Peygamber hakkında nasıl söylenebilir? Kim, buna nasıl cesaret ede­bilir? Hiç şüphesiz bunlar bir takım hurafe ve ebatıldan ibarettir[80]. Herhangi bir konuda Hz. Peygamber'den menkul sahih bir şey yoksa sözü uzatmamakta isabet vardır. Allah'ın bildirdiği ile yetinmeli ve diğer söylenenlerden sarfınazar etmeli­dir[81].

Konu ile ilgili olarak tefsir ve tarih kitaplarına Hz. Yusuf'un kasdı ve burhanla ilgili o kadar çok şey geçmiştir ki bazen bunların adedi düzinelere varıyor. Şayet Hz. Peygamber'den bir açıklama olsaydı onunla iktifa edilir ve mütemadiyen "şu idi, bu idi" tarzında hayaller harekete getirilerek sayı kabartılmazdı. Rivayetlerin bu kadar kabartılması, söylenenlerin asılsızlığının diğer bir delili kabul edilebilir.

Mucizelere mazhar olan bir Allah elçisi zinadan ancak babasının suretini gördü­ğü zaman çekiniyor. Veya o arida kendisi çeşitli sözler sarfıyla ikaz ediliyor. Şayet durum böyle kabul edilirse onun ismetinden geriye ne kalır? Bazı rivayetlerde şehvetinin parmaklarından akıp gittiği söyleniyor. Eğer şehveti akıp gittikten son­ra zinadan vazgeçmişse bu, mecburi bir vazgeçmedir. Yiğitlik bunun neresinde? Geride Hz. Yusuf lehine kaydedilecek hiç bir şey kalmıyor ve onun peygamberliği de elden gidiyor. Çünkü nebiler (ismet) sahibidirler. İsmet sahibi olmayan pey­gamber olamaz. Zinaya uçkur çözen bir adam peygamber olur mu? Veya peygam­ber olan bir zat zinaya uçkur çözer mi? Böyle birisi zina için yabancı bir kadının şurasına, burasına diz çökebilir mi?

Bazı rivayetlerde Hz, Yusuf babasını gördüğü halde aldırmıyor. Hatta Cebra­il'i görüyor da yine devam ediyor. Şu veya bu yere yazılmış ayetlere aldırış etmi­yor. Nihayet onu kadının yanıdan tutup atmak veya şehvetini izale etmek suretiyle zinadan kurtarıyorlar. Bu nasıl akıl almaz iştir? Bunlar hangi cüretle ortaya atılabi­lir? Böyle bir halde en fasık biri bile bir çıtırtı duysa veya üzerine alelade bir adam çıkıp varsa kaçacak yer arar. Hiç olmazsa utanır ve işini bırakır. Ama bir peygam­ber her şeye rağmen işine devam eder! Şüphesiz bunlar zındıkların uydurmasıdır. Gaye, Allah elçilerini halkın gözünde küçük düşürmek ve onlara karşı olan itimad ve inancı sarsmaktır. Bunların başka türlü bir açıklaması olamaz[82]. İnsana hayret veren diğer bir husus da bazı müelliflerin hiç bir tenkide tabi tutmadan bu tür düz­meleri kitaplarına sahih rivayetlermiş gibi dercetmeleridir.

Kıssacıların, bu tür fena hareketleri Hz. Yusuf gibi bir peygarnbere isnad etmek­ten haya etmemelerine karşılık bakınız Allah Teala onun hakkındaki kötülüğü na­sıl bertaraf ediyor: "İşte biz ondan fenalığı ve fuhşu bertaraf edelim diye böyle (burhan gönderdik)" (Yusuf,12/24). Bu ayet gösteriyor ki, Hz. Yusuf dan her türlü fuhuş ve kötülük uzaklaştırılmıştır. Onun bu gibi şeylerle hiç bir ilgisi yoktur. Allah'ın bu şehadetinden ayrı olarak Hz. Yusuf'un masum olduğuna şunlar da delil ve şahid­edir:

a) Zeliha'nm şehadeti: "And ederim, onun nefsinden ben murad istedim de o namus-karhk gösterip reddetti..." (Yusuf, 12/32), ",.. Aziz'in karısı da şöyle dedi: şimdi hak meydana çıktı. Ben onun nefsinden murad almak istedim. O ise seksiz şüphesiz doğru söy­leyenlerdendir" (Yusuf, 12/51).

b) Aziz'in şehadeti:  "Vaktaki kadının kocası, Yusuf'un gömleğinin arkadan yırtılmış olduğunu gördü, şüphesiz ki bu (hareket) siz kadınların fendindendir. Çünkü sizin fendiniz büyüktür" dedi. "Yusuf, sen bundan vazgeç. (Ey kadın) sen de günahına istiğfar et. Çünkü sen cidden günahkarlardan oldun" (Yusuf, 12/28-29).

c) Ellerini kesen kadınların şehadeti: Zeliha şehirdeki kadınların gizliden gizli­ye kendisi hakkında yaptıkları dedikoduları işitince onları evine davet etti; Onlara mükellef yerler hazırlattı, ellerine de birer bıçak verdi ve Yusuf'a bunların karşısı­na çıkmasını söyledi. Yusuf onların huzuruna çıkınca: "Kadınlar onu görünce (gözle­rinde) büyüttüler, ellerini kestiler ve: 'Allah için hâşâ, bu insan değildir; bu ancak güzel bir melektir!' dediler" (Yusuf/12/31).

ç) Kadının akrabasından birinin şehadeti: Kadın Hz. Yusuf'a iftira etmek iste­yince şahid şöyle dedi: "Eğer (Yusuf'un) gömleği önünden yırtıldıysa kadın doğru söyle­miştir, bu ise yalancılardandır. Yok eğer gömleği arkadan yırtıldıysa, kadın yalan söylemiş­tir. Bu ise doğru söyleyenlerdendir. Kocası (Yusuf'un gömleğinin) arkadan yırtılmış olduğunu görünce... "(Yusuf,12/26-28).

d) Yusuf'un şehadeti: "Yusuf şöyle dedi: Ey Rabbim, zindan bana bunların davet et­tikleri   şeyden daha sevimlidir..." (Yusuf,12/33); Yusuf: "O kendisi, benim nefsimden murad almak istedi" dedi (Yusuf, 12/26).

e) İblis'in şehadeti: İblis Cenab-ı Hakk'a karşı şöyle konuştu: "Andolsun ben yer­yüzünde olanların günahlarını süslüyeceğim, onların hepsini, toptan muhakkak ki, azdıra­cağım, Ancak onlardan   Masa erdirilmiş kulların müstesna "[83]. Bu ayetten açıkça anla­şılıyor   ki,   İblis   Allah'ın   has   kullarını   yani,   ihlasa   erdirilmiş   kullarını azdıramayacak, saptıramayacaktır. Kur'ân-ı Kerim'in bir yerinde Hz. Yusuf bu va­sıfla anılmaktadır: "Çünkü o (Yusuf taatte bizim) ihlasa erdirilmiş kullarımızdandı"[84]. Müminlere Allah'ın kitabından daha kesin delil olamaz. Bütün bunların ışığında hakikati görmeli; zındıkların ve gaflet erbabı kıssacıların uydurmalarına kulak as-mamahdır. Giritli Sırri Paşa'nın dediği gibi :"Hz. Yusuf'a bu fazihayı Jüsbet eden cahiller eğer İblis'in etbaından iseler, İblis'in şehadetini kabul etsinler; müslüman iseler, Hz. Yusufun taharetine dair olan şehadet-i hüda'yı kabul etsiner..." (Ahse-nü'l-Kasas,s.70-71).

"Hz. Yusuf'un kadına kasdı ne idi?" Başlığı altına kaydedilen rivayetler gibi "Burhan" la ilgili olanların da aslı yoktur. Dinleyen herkes bu konuda bir şeyler söylemiştir. İşi böylesine dallandırıp budaklandırmanın hiç bir anlamı yoktur. Bu konuda Allah'ın bildirdiği İle yetinmek ve diğer merviyyattan sarf-ı nazar etmek en akıllıca iştir[85]. İşin gerçeği ise şudur : Enbiyanın fıtratında mevcut ve meknuz olan zina fiilinin haramlığı, bu işin kötülüğüdür. Allah saygısıdır. Haramın çirkin­liğidir[86].

İşin doğrusu bundan ibaret olduğu halde, yukarıya kaydedilen rivayetlerden bazısını Hâkim sahih olarak kabul etmiştir. Yani yapılan iftiraların yerinde olduğu­nu savunmuştur. Fakat Alûsî'nin de dediği gibi Hâkim'in bu tür davranışı, işin ehli olan büginlerce katiyen dikkate alınmamıştır[87].  

 

4- Şahid Kim İdi?

 

Hz. Yusuf'un gömleğindeki yırtığa bakarak suçlunun kim olduğunu tesbite yar­dım eden ve Kur'ân-ı Kerim'de "Kadının ehlinden" olduğu bildirilen[88] şahidin kimliği hakkında da bir hayli şeyler ortaya atılmıştır: "Hz. Yusuf'un gömleğidir; kadının amcasının oğludur; Aziz'in adamlarından biridir; bir adamdır; sakallı bir zattır; bu konuda hakemliğine başvurulmuş birisidir; beşikte yatan bir çocuktur" v.s. gibi[89].

Hz. Yusuf'un beraetine şahidlik yapanın küçük bir çocuk olduğu yolunda İbn Abbas kanalıyla Hz. Peygamber'den bir hadis rivayet edilmiştir[90]. Kütübü Sitte erbabı dışında kalan bazı hadis imamlarmca muhtelif metin, senet ve sayı ile riva­yet edilen bu hadisin[91] dışında kalan ve şahidin kim olduğunu beyan eden riva­yetler kabule şayan bulunmamıştır.[92]

 

5- Hz. Yusuf'u Gören Bazı Kadınların Aşklarından Ölmeleri:

 

Bilindiği gibi hakkında çıkarılan dedikodudan sonra Aziz'in hanımı, şehrin ka­dınlarını davet etmiş ve Hz.Yusuf'u onların karşısına çıkarmıştı. Bir ayette ifade edildiğine göre Hz.Yusuf'u görünce ellerini kesen bu kadınlar: "Allah'ı tenzih ederiz. Bu, bîr beşer değildir. Bu çok şerefli bir melektir..." demişlerdi (Yusuf, 12/31).

Rivayete göre Aziz'in sarayına gelen bu kadınlardan her biri çeşitli bahanelerle Hz.Yusuf ile konuşmuşlar ve herbiri ondan ayrı ayrı yakınlık dilemişti. Vehb İbn Münebbih'in dediğine bakılırsa, Hz.Yusuf'u görür-görmez bütün kadınlar kendisi­ne deli gibi aşık olmuş, dehşet, hayret ve vecdlerinden dolayı on tanesi oracıkta Ölü vermiş tir[93].

îşin doğrusunu Allah bilir ama, bunlar da aslı ve esası olmayan İsrâiliyyat cüm­lesinden olsalar gerektir. [94]

 

6- Hz.Yusuf Hapiste Niçin Uzun Müddet Kaldı?

 

Kur'ân-i Kerîm'de ifade edildiğine göre, kadının teşvikinden ötürü masumiyye-tine rağmen zalimler Hz.Yusuf'u zindana attılar (Yusuf, 12/35). Atıldığı zindanda uzun müddet kaldı[95].

Vehb İbn Münebbih ve diğer bazı râvîlerin dediğine göre, Hz.Yusuf zindana merkep üzerinde bağlı vaziyette götürülmüş, halk sağında solunda, önünde arka­sında dolaşıp, "Hanımefendisine baş kaldıranın cezası budur!" demiştir. Bütün bu söylenenlere Hz.Yusuf: "Bu, Cehennemde zakkum yemekten, irin içmekten, ateş­ten elbiseler giymekten ve katran gömleklere bürünmekten daha yeğdir!" tarzında karşlık vermiştir.

Hz. Yusuf zindanda belaları şiddetlenmiş, ümitleri yok olmuş bir grup insanla karşılaştı. Onlara sabır tavsiye etti; ileride kavuşacakları ecirlerle sevinmelerini, ümitvar olmalarını öğütledi. Hz.Yusuf un bu sözleri üzerine zindandakiler hayran­lıklarını gizleyemediler: "Ey genç! Senin sözün ne güzel! Sen kimsin (Allah aşkı­na)?". Hz.Yusuf'un cevabı şu oldu: "Ben Allah dostu (Halilullah) İbrahim'in oğlu, kurbanlık (Zebihullah) İshak oğlu, Safiyullah Yakub oğlu Yusuf'um".

îbn Abbas'dan nakle göre Hz.Yusuf zindana girdikten sonra, mahzunları teselli eder; hastaları ziyaret eder, yaralıları tedavi eder, bütün gece namaz kılar ve ağlar­dı. O ağladığı zaman duvarlar, tavanlar ve kapılar da beraber ağlarlardı../[96]'.

Yine Kurân-ı Kerîm'in bildirdiğine göre Hz. Yusuf'la beraber zindana iki deli­kanlı girmişti[97]. Hz.Yusuf, bu iki delikanlıdan zindandan çıkıp kurtulacağım bil­diğine; "Beni efendinin yanında an, dedi. Fakat şeytan, efendisine anmayı ona unutturdu da (bu yüzden Yusuf) daha nice yıllar zindanda ka!di"[98].

Abdü'1-Aziz İbn Umeyr' el-Kindi'nin dediğine göre, Hz. Yusuf hapiste iken Cebrail (a.s.) yanına vardı. Yusuf Cebrail'i tanıdı ve: "Ey Peygamberlerin kardeşi! Bu hatalı insanların içinde ne işin var?" dedi. Cebrail: "Ey temizlerin oğlu temiz (ki­şi)! Alemlerin Rabbı sana selam ediyor ve: "İnsanlardan medet ve şefaat ummaktan utanmadın mı?, diyor. İzzet ve şerefime yemin ederim ki, seni daha nice yıllar zin­danlarda bekleteceğim" diyor, dedi. Hz. Yusufun: "Ey Cebrail, Allah benden razı mıdır" sorusuna, Cebrail: "Evet" cevabı verince, Yusuf: "O halde mühim değil, ne kadar kalırsam kalayım" dedi.

Diğer bir rivayete göre, Hz.Yusuf zindandan kurtulacağını bildiği delikanlıya:

"Beni efendinin yanında an..." (Yusuf, 12/42) deyince Cebrail (a.s.) geldi, Allah namma kendisini azarladı ve onun hapislik müddetini uzattı ve kendisine :"Ey Yu­suf; Seni kardeşlerinin elinde öldürülmekten kim kurtardı?" dedi. Yusuf: "Yüce Al­lah" dedi. Cebrail: "Seni kuyudan kim çıkardı?" dedi. O da:"Yüce Allah" dedi. Ceb­rail :"Seni fuhuştan kim korudu?" dedi. Yine: "Yüce Allah" cevabım verdi. Cebrail: "Kadınların tuzağım senden kim defetti?" dedi. O yine: "Yüce Allah" diye karşılık verdi. Bunun üzerine Cebrail kızdı ve gürledi: " O halde bir mahluka nasıl güven­din de, Rabbını terkettin, O'ndan istemedin?" dedi. Bunun üzerin Yusuf elini kal­dırdı ve :"Ya Rabbi! Yanıldım ve hatalı bir söz söyledim; ey İbrahim, İshak ve İhti­yar Yakub'un İlahı olan Allah'ım, beni bağışlamanı istiyorum" diyerek dua etti. Cebrail: "Senin cezan daha nice yıllar zindanda kalmaktır" dedi ve (çıkıp gitti)[99].

Yukarıda kaydedilen ve Hz. Yusuf'un zindana götürülmesini, zindandaki faali­yetlerini, iyi kalpliliğini dile getiren rivayetlerin gerçek olup olmadıklarını bilemi­yoruz. Bunların olması mümkündür. Hz. Yusuf gibi bir zattan bunların görülmesi garib değildir. Yalnız şu varki bunları doğrulayacak elimizde ne ayet, nede sahih hadisler vardır. Fakat bütün bu rivayetlerin münasip noktalarına ustaca yerleştiril­miş İslam'a zıt inançlar, iftiralar ve peygamberler hakkında onaylanması imkansız olan hususlar vardır. Şöyle ki:

a) Zindandakilerin sorusu üzerine Hz. Yusuf kendini şöyle tanıtıyor:"... Ben kurbanlık (Zebihullah) İshak'ın oğlu... Yusuf'um". Konu ile iligili Kur'an'daki ayet­lerin delâleti sahih hadislerden açıkça anlaşıldığına göre kurbanlık İshak değil İs­mail'dir. Kurbanlığın İshak olduğu yolundaki rivayetler yahudilerin uydurması­dır, İsrailiyyattır. Tevrat'ta kurbanlık olarak İshak'ın ismen zikredilmesine rağmen onun kurbanlık olmadığı yine Tevrat'a dayanarak isbat edilmiştir[100]. O halde Yu­suf (a.s.)'a nisbet edilen bu sözler uydurmadır ve yalandır.

b) Zindan arkadaşlarından birine: "Beni efendinin yanında an..." demesi bahane edilerek Hz. Yusuf'a yapılmadık hakaret bırakılmamıştır. İslami açıdan bakıldığın­da bu sözde hiç bir anormallik yoktur. Bir insan ve bir Peygamber hemcinsinden medet umabilir. Nitekim Hz. İsa (a.s.) bir keresinde Havarilere hitaben şöyle de­miştir: "Allah'a (doğru giden yolda) bana yardım edecekler kim? [101]. İnsanların ve hele müminlerin yardımlaşmasında hiç bir anormallik olmadığı için Cenab-ı Hak bir ayetinde Şöyle buyurmuştur: "... iyilik etmek, fenalıktan sakınmak hususunda bİrbiri-nizle yardımlasın!" [102] Hz. Peygamber de bir çok hadisinde yardımdan ve bunun fa­ziletinden bahsetmiş ve : "Kul müslüman kardeşine yardım ettiği müddetçe Allah da kendisine yardım eder"[103]; "Kim bir müminden, bir sıkıntıyı (gam ve kederi) giderir-se, Allah da o kimseden ahiret sıkıntılarından birini giderir"[104] buyurmuştur. Hz. Aişe validemizin rivayetine göre bir gece Hz. Peygamber (s.a.v.)'i, düşmanlarından emin olmadığı ve korktuğu için uyku tutmamış ve kendini koruyacak bir nöbetçi

aramıştır[105].

Hasta bir müminin doktora gitmesi, derman araması; kuvvet ve güç bulması için yemek ve içmek suç mudur? İnsanlardan yardım istemek suç olsaydı Allah emreder miydi?; Hz. İsa: "Bana yardım edecekler kim", dermiydi?; Hz. Peygamber kendini kollayacak birini arar mıydı? O halde bütün bunlar caizdir, meşrudur. Ye­rine göre farzdır, vaciptir.

Dinimizde inanmış insanlardan yardım istemek caiz olduğu gibi, zulmü, belayı yangını, sel felaketini ve benzeri muzır şeyleri defetmek için kafirlerden yardım is­temek de caizdir[106]. Böyle olmasaydı tarihi devirlerde olduğu gibi bu gün de hem memleketimizin ve hem de diğer müslüman ülkelerin kafirlerden yardım istemele­ri, ticari alış verişler yapmaları ve onlara ittifaklar kurmaları caiz olur muydu?

İşte Hz. Yusuf'un durumu bundan ibarettir. Zulmen ve haksız yere atıldığı zin­dandan bir an evvel kurtulmak için, zindan arkadaşına:" Efendine benim suçsuz olduğumu söyle" demiştir. Belirttiğimiz gibi bunda hiç anormallik yoktur. O halde bu söz bahane edilerek Hz. Yusuf'a yöneltilen suçlamalar, azarlamalar tamamen yanlıştır, yalandır ve uydurmadır. Bu sözünden dolayı Hz. Yusuf'un daha nice yıl­lar zindanda kaldığının aslı yoktur[107].

Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.)'e nisbet edilen merfu bir haber de vardır. Muhtelif lafız ve tariklerle varid olan bu hadise göre Rasulu İlah: "Allah Yusuf'a rah­met etsin! Eğer o, malum sözü sarfetmemiş olsa idi (bunun cezası olarak) zindanda uzun müddet kalmazdı" buyurmuş[108]. Muhtelif imamların tenkitlerine hedef olan bu hadis mürseldir. Hadis'e" cidden çok zayıftır" diyenlerin yanında, onu kabul et­meyenler'[109] ve hatta batıl ilan edenler de vardır[110]            

 

7- Hz. Yusuf'un "Eşüddüne" Ermesi:

 

Beden ve kuvvetin kemal çağını ifade eden[111] "eşüdd" kelimesinden maksadın ne olduğu beyan sadedinde bir hayli şeyler söylenmiştir. Cenab-ı Hak Kur'an-ı Ke-rim'inde:"Vaktaki (Yusuf) kıvamına erdi; Biz ona bir hüküm ve ilim bahşettik" buyuru-yOr[112] Bunun ötesinde başka birşey bildirmiyor. Konuyla ilgili olarak Hz. Pey-gamber'den de bir açıklama yoktur. O halde sayısı sekize varan "eşüdd" kelimesiyle ilgili rivayetleri büyük bilgin İbn Cerîr Taberî'nin de dediği gibi[113] bir kenara atmalı ve Cenab-ı Hakk'ın bildirdiği ile yetinmelidir. Bir çok konuda oldu­ğu gibi burada da yapılacak en güzel hareket budur[114].

 

8- Ellerim Kestikleri Zaman Kadınların Ellerinde Ne Vardı?

 

Aziz'in eşi, hakkındaki dedikodulardan kurtulmak ümidi ile şehrin hanımlarını evine davet etmiş ve onlara oldukça mükellef sofralar hazırlatmıştır. Muhtemelen meyve yerken ellerinde bıçak bulunduğu sırada Yusuf'a onların karşısına çıkması­nı söylemişti. Kur'an'da beyan edildiği üzere: "Kadınlar onu görünce (gözlerinde) bü­yüttüler, ellerini kestiler ve -."Allah için hâşâ, bu insan değildir; bu ancak güzel bir melek-tirV dediler[115].

Cenab-ı Hakk'ın bildirdiği bu malumatla iktifa etmeyen meraklı kişiler, "acaba kadınlar ellerini kestikleri sırada ellerinde hangi meyva vardı?" sorusunu ortaya atmışlar ve buna cevap aramışlardır[116]'. Güya o, ağaç kavunudur; turunçtur; zü-maverd denilen bir çeşit taam, v.s.dir. Hakkında İlahi veya Nebevi bir beyan bu­lunmayan bu konuyu da açıklığa kavuşturmak her halde mümkün değildir. Zaten bu, insana bilindiği takdirde büyük bir şey kazandırmaz. Bilinmemesi de bir kayıp sayılmaz. Bilinmesinde fayda olsaydı Allah veya Rasulü elbette bildirirdi. [117]

 

9- Zifaf Gecesi Yapılan Konuşma:

 

Rivayetlere göre Hz. Yusuf zindandan çıkıp Mısır hazinelerinin idaresini ele al­dığı günlerde, daha evvel kendisinden murad almaya kalkan Zeliha'nın kocası öl­müş ve Mısır sultanı da bu kadım Hz. Yusuf ile evlendirmiştir. Hz. Yusuf zifaf ge­cesi kadına : "Bu kavuşmamız senin daha evvel arzu ettiğin kavuşmadan daha iyi değil mi?" demiş. Kadın bu soruya: "Ey doğru sözlü (arkadaş)! O hareketlerimden dolayı beni ayıplama; gördüğün gibi ben güzelim; mülk ve dünya servetleri içinde yüzen bir kadınım; eşim ise kadınlarla ilişki kuramayan bir adam idi. Sen de -Allah vergisi gereği- güzelsin, endamın yerinde. Gördüğün gibi nefsim bana galebe çal­mıştı" şeklinde karşılık vermiştir. İddiaya göre Hz. Yusuf onu bakire olarak bulmuştur[118].

Bu rivayet de yukardaki benzerleri gibi, doğruluğunu tesbite imkan olmayan merviyyat cinsindendir. [119]

 

10- Hz. Yusuf'un Maşrabayı Tınlatması:

 

Kardeşleri Hz. Yusuf'u kuyuya atmaya karar verdikten sonra Cenab-ı Hak ona bu kötülüğü ileride onlara bildireceğini bir ayette şöyle açıklar: "...Onu kuyunun di­bine bırakmayı elbirlik kararlaştırdılar. Biz de kendisine Andolsun ki sen onlara, hiç far­kında değillerken (bir gün) bu işlerini haber vereceksin, diye (Yusuf,12/15).

Hz. Yusuf'un kendine reva görülen kötülüğü kardeşlerine nasıl ve ne şekilde haber verdiği merak konusu olmuş ve bu ayetin tefsiri münasebetiyle kitaplara ba­zı rivayetler dercedilmiştir. Şöyle ki:

Kıtlık yıllarında tahıl almak üzere Mısır'a giden kardeşlerini o gün için bu ko­nuda söz sahibi olan Hz. Yusuf karşısına çağırdıktan sonra bir maşraba getirterek ona hafifçe vurdu ve:" Bu maşrabanın bana haber verdiğine göre sizin Yusuf adın­da bir biraderiniz varmış. Babanız onu size teslim etmiş, götürmüş kuyuya atmış­sınız" dedi. Sonra maşrabaya tekrara vurdu ve : "Babanıza varmış ve Yusuf'u kurt yedi, demişsiniz; sahte bir kanla gömleğini getirmişsiniz" dedi. Bunun üzerine üvey kardeşleri birbirlerine: "Bu maşraba yaptıklarımızı ona söylüyor (bütün sırla­rımız açığa çıkıyor, halimiz ne olacak)" dediler'[120].

Bu konuya ait rivayetler Kur'ân'da haber verilen sarih hususlara aykırılığından dolayı kabul edilmemiştir[121]. Yusuf suresinin 58. ayetinden itibaren 40 ayete ya­kın büyük bir kısım tamamiyle Yusuf ile kardeşlerinin karşılıklı konuşmalarım ve bu arada cereyan eden olayları dile getirmektedir. Burada ifade edildiğine göre Yusuf kardeşlerine yaptıkları kötülükleri maşraba tınlatarak değil de doğrudan doğruya söylemiştir (58 ve 89. ayetler). Bu açık İfadeleri bırakarak Kur'an'm zahi­rinden uzaklaşmak herhalde geçerli bir tarz değildir. [122]

 

11- Yakup Oğullarının Bazı Garip Halleri:

 

Rivayetlere göre Yakub oğullarının bazı garip halleri vardır. Şöyle ki: Kızdıkla­rı zaman vücutlarındaki bütün kıllar diken diken olarak dışarı çıkar; kıllarının di­binden kan damlar ve vücutları şişerdi. Bağırdıkları zaman civarda bulunan bütün hamile varlıklar (kadın, hayvan, kuş) yüklerini düşürürlerdi. Ayaklarını yere vur­dukları zaman zelzele olur ve binalar yıkılırdı.. [123].

Bunlar bir takım lüzumsuz, manasız rivayetler ve masalımsı şeylerdir. [124]

 

12- Buğday Karşılığı Olarak Hz. Yusuf'un Kardeşleri Ne Getirmişlerdi?

 

Bir kaç kere Mısır'a gidip Hz. Yusuf'tan zahire alan kardeşleri Kur'an-ı Ke-rim'de belirtildiğine göre son seferlerinde : "Ey Aziz, bizi de ailemizi de darlık bas­tı. (Biz ise) pek ehemmiyetsiz bir sermaye ile geldik. Bize yine tam ölçek ver. Hak­kımızda ayrıca lütufkarlık da et... demişlerdi"'[125].

Bu ayette geçen "ehemmiyetsiz sermaye"nin ne olduğuna açıklık kazandırmak için bir çok şeyler ortaya atılmıştır:

a) Getirdikleri çuval sicimleri, ip ve urgan gibi

eşya idi;

b) Tereyağı ve yün idi;

c) Çam ağacı ve çitlenbikti v.s[126] Bunlar da bir takım lüzumsuz söz kalabalığından ibarettir. [127]

 

13- Melik'in Maşrabası Neden Yapılmıştı?

 

Yusuf'un kardeşleri zahire almak üzere Mısır'a yaptıkları seferlerden birinde iş­lerini bitirip dönerken, Yusuf bizzat kendisi padişahın su kabını öz kardeşinin yü­kü içine yerleştirdi. Maksadı, öz kardeşini yanında alıkoymaktı. Kur'an-ı Kerim bu­nu şöylece açıklar: "Vaktaki (Yusuf) onların (zahire) yüklerini hazırladı. Su kabını öz kardeşinin yükü İçine koydu. Sonra bir münaâi şöyle bağırdı: Ey kafile (durun), gerçekten siz hırsızsınız! (Yakub'un oğulları) onlara dönerek : Ne yîtirdiniz? dediler. Onlar: Padişa­hın su kabını arıyoruz... diye cevap verdiler..." (Yusuf,12/70-72).

Ayette bahis konusu edilen bu su kabın (suva')'ın neden olduğu da merak ko­nusu olmuş ve hakkında çeşitli şeyler söylenmiştir. Rivayetlere bakılacak olursa su kabı:

a) Zeberced'dendi;

b) Bakırdandı;

c) Gümüştendi ve cevherle süslü idi;

ç) Altındandı;

d) Misktendi;

e) Mis denilen bir madendendi .[128]

Kaynaklarda ebadı, şekli ve kulpları hakkında da bilgi verilen bu su kabının bir Padişaha ait oluşu elbette onun kıymetli madenlerden mamul olmasını; işlemeli ol­masını gerektirir. Çünkü eski zamanlardan günümüze intikal eden kral ve devlet reislerine ait malzemelerde durum hep aynıdır. Ve bu gün de aynı alışkanlık de­vam etmektedir. Fakat Biz binlerce sene öncesine ait bir su kabının kafi şekilde ne­den mamul olduğunu bilemeyiz ve konu ile iligili rivayetleri de ihtiyatla karşılarız. Bu iş hiç bir mümini ilgilendirmez ve hiç bir Müslüman incir çekirdeğini doldur­mayacak böyle bir şeyin arkasına düşmez. Bunlar herhalde abesle iştigalden başka bir şey değildir.

Ebu Hayyan tefsirinde (V,329), bu kabın gümüşten mamul olduğu yolundaki ri­vayetin cumhur sözü olduğunu kaydeder. İslami eserlerde "Cumhurun kavli" ola­rak takdim edilen bu görüş maalesef aynen Tevrat'dan alınmıştır (Tekvin, 44/2). [129]

 

14- Hz. Yusuf'un Hırsızlığı:

 

Kayıp olduğu bildirilen Melik'e ait su kabı (suva) Yusuf'un öz kardeşinin yü­künden çıkınca üvey kardeşleri ona ve bu arada Hz. Yusuf'a bazı acı sözlerle hü­cum ettiler. Kur'an-ı Kerim bunu. şöyle açıklar: "Eğer, dediler, o çalmışsar onun daha evvel bir kardeşi de çalmıştı"! (Yusuf,12/77). Bu sözle Hz. Yusuf'u-kasdettiler. Hz. Yusuf'un hırsız olduğunu söylemek istediler. Haddi zatında bu söz bir iftira idi.

Bazı müfessirler, kardeşleri tarafından Hz. Yusuf'a isnad edilen bu "çalma" işi­nin üzerinde epeyce durmuşlar ve buna ait bir çok rivayet toplamışlardır. Rivayet­lerden bir kaçı şöyledir:

a) Vaktiyle Hz. Yusuf anne dedesinin altın ve gümüşten mamul bir putunu çal­mış ve onu kırarak yol üzerindeki bir pisliğe atmıştı. Kardeşleri kendisini bu se­beple ayıpladılar;

b) Kapılarına gelen bir dilenciye evden bir yumurta alıp vermişti;

c) Fırsat düşdükçe sofradan bazı yemekler alıp saklar ve bunları fakirlere verir­di.. [130].

Hz. Yusuf'a nisbet edilen "hırsızlık" olayı ile ilgili rivayetleri, bazı müellifler şid­detle reddedmişler ve bu gibi şeylerin deyil bir peygambere, eşraftan olan bir mü­mine bile asla yakışmayacağını söylemişlerdir. Onlara göre böyle hallerde yapıla­cak en güzel iş, bu tür rivayetlerden sarfı nazardır. [131]

Biz, Hz. Yusuf'a yapılan hırsızlık isnadının ne olduğunu bilemeyiz, bunu bil­mek imkansızdır, o halde konuyu deşelemek faydasızdır diyenlere karşılık; bu is­nadın Yusuf un kardeşlerince söylenmiş bir yalan olduğunu beyan edenler de vardır. [132]

Gerçekten bu gibi hallerde yapılacak en güzel şey, Kur'an'm verdiği bilgiyle ye­tinmek ve işin gerçek yönünü Allah'a havale etmektir. [133]

 

15- Hz. Yakub'un, Oğlu Yusuf (A.S.)'aYazdığı Mektup:

 

İbn Abbas'dan rivayete göre, Yakub (a.s.) Mısır'da bulanan oğlu Yusuf'a bir mektup yazmıştır. Mektubu yazdığı anda muhatabının oğlu Yusuf olduğunu bil­meyen Yakub (a.s.), kendi boyunun maruz kaldığı belalardan bazısını dile getir­miş, büyük atası İbrahim (a.s.)'in ateşe atılmasından, babası İshak'ın kurbanlık ola­rak kesmeye yatırılmasından, oğlu Yusuf'un başına gelenlerden, Yusuf'a ağlamasından dolayı gözlerini kaybetmesinden bahsederek Mısır'da "hırsızlık yap­tı" iddiası ile alıkonan oğlunun serbest bırakılmasını istemiştir. Babasının mektu­bunu okuyan Yusuf (a.s.)'un tüyleri diken diken olmuş, burnunun direği sızlamış, çok müteesir olmuş ve ağlamıştır[134].

Bazı kaynaklarda Hz. Yusuf'un babasına verdiği cevabı da İhtiva eden[135] bu mektub konusu yalan ve uydurmadır[136].   

 

16- Hz. Yusuf'un Zahire Satmada Takib Ettiği Yol:

 

Hz. Yusuf, kıtlık yıllarında halka zahire verirken güya verdiği zahire karşılığı birinci yıl halkın malını, ikinci yıl metaını, üçüncüde şunu, dördüncüde bunu al­mış en sonunda da çocuklarını ve kendi öz nefislerini alarak onların her şeyini elde etmiştir. Bu iş bittikten sonra, canlarını azad etmiş ve bütün aldıklarım geri vermiş­tir. Bu konuya dair olan haberlerin tamamı israiliyyattır.[137] Bunların doğruluğunu sadece Allah bilir[138].

□ Yazılanları toparlamak gerekirse,

Kur'an-ı Kerim'in 111 ayetten ibaret olan 12. suresinin tefsiri münasebetiyle İsla-mi eserlere girmiş olan lüzumsuz ve manasız tafsilatı, hurafe ve israiliyyatı gözden geçirmiş bulunuyoruz. Cenab-ı Hak, Hz. Yusuf'un ismiyle anılan bu sureyi "Ahse-nü'1-Kasas" olarak vasfetmiştir. Gerçekten kıssa, ilahi hüviyeti içinde okunduğu ve tefekkür edildiği zaman çok güzeldir. Çok güzel olan bu Kıssadaki, kısa ve kapalı hususlar kıssacılar tarafından vuzuha kavuşturulmaya çalışılmış ve bunu temin için de Hz. Yusuf ismi etrafında dilden dile söylenegelen pek çok şey İslami imiş gibi halka takdim edilmiş ve bunların kitaplara girmesi cihetine gidilmiştir. Bu ara­da İslam'a düşman olana unsurlar, zındıklar, rafiziler, yahudi ve hırıstiyanlar fırsa­tı ganimet bilerek Allah'ın yüce bir Nebisine yakışmayan şeyleri, müslümanlarca büyük hürmete mazhar İbn Abbas v.b. şahıslara izafe etmişlerdir. Bu gayret ve düşmanca faaliyetlerin bir sonucu olarak Hz. Yusuf'a zina gibi menfur bir fiil bile nisbet edilmiştir.

İslam'a zıt bu tür rivayetlerin kitaplara geçmesi elbette hoş bir şey değildir. Bunları kitaplarına kaydeden müelliflerin bahis konusu rivayetleri tenkid etmeme­leri, onların gerçek değerini ortaya koymamaları ise düşündürücüdür.

Bu konularda yapılacak en güzel şey Allah ve Rasulünün beyanı ile yetinmek­tir. Bu iki kaynakta yer almayan hususlarda müslümanlara yakışan, susmak ve söylenenlerden sarf-ı nazar etmektir. Hurafe ve israiliyyatın peşinde koşmamak en doğru yoldur. [139]

 

 



[1] eI-Gâftr,40/34

[2] eHJuhari, Enbiya, 19; et-Tirmizi} Tefsir, Yusuf sureâi 1; Ahmed îbrt Hanbel, el-Müsned, Q, 96,

332,416; el-Ayni, Umdetu'1-Kari, XVm, 303-304.

[3] Surenin ük üç .Veya ilk dört ayetinin Medine'de nazil olduğu yolunda rivayetler varsa da bunlar, ğü'

yenilir, iıaberler olarak kabul edilöıemiştir, Bkz. el-AIusi, Tefsir, XII, 170

[4] el-Vahidi, Esbâbu'n-Nüzal, s. 182. Konu ile ilgili başka rivayetler için bkz. el-Alusi, Tefsir, XW170.

[5] Yusuf 12/3.

[6] el-Bakara, 2/136.

[7] el-Buhari, Şehadat 24; Ebu Davud, tüm, 2; Ahmed tbn Hanbel, el-MÜsed, * İL36.

[8] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 75-76.

[9] Yusuf un kardeşleri onblr yıldızın kendileri, güneş île ayın da anne ve babalan olduğunu derhal an­larlar ve ona tuzak kurabilirlerdi. Bir ihtiyat tedbiri olmak üzere babası Yusuf tan rüyayı kardeşleri­ne anlatmasını istememişti.

[10] Yusuf, 12/4-5.

[11] Cerban, et-Tank, ez-Zeyyal, Zulketifeyn, Kabis, Vessab, Amudan... (et-Taberi, Tefsir, XII, 151).

[12] et-Taberi, Tefsir, XII, 151; ez-Zemahşett Tefsir, II, 443; tbn Kesir, Tefsir, IV, 9-10; İbn Kesir, el-Bidaye, 1,19^-200.

[13] tbn Kesir, Tefsir, IV,9.

[14] tbnu'l-Cevzi, Kİtabu'l-Mevduat, 1,145-46; es-Süyuti, el-Leali'1-Masnu'a, 1,90; el-Kinani, Tenzihu'ş-Şeii'a, 1,193-94; tbn Haca:, el-Kafi'ş-Şaf, H, 443; noLİ (el-Kesşaf m zeylinde); et-Razi, Tefsir, XVHI, 88; tbn Kesir, Tefaii, IV, 10; tbn Kesir, el-Bidaye, 1,199-200; el-Ahısi, Tefsir, XII, 179; Reşid Rıza, Tef-sii, XII, 260; et-Taberi, Tefsir, XV, 555 not. 2 (Ahmed Muhammed Şakir neşri).

[15] er-Razi, Tef bit, XVin, 88.

[16] İbn Kesir, el-Bidaye, 1,199.

[17] Tekvin, 37/5.

Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 76-77.

[18] Yusuf, 12/9-10.

[19] Aynı sure, 12/12.

[20] et-Taberi, Tefsir, XII, 160; Tarih, I,/2,492-93; lbnu'1-Esir, el-Kâmil, 1,139.

[21] el-Kurhıbi, Tefsir, IX,143-44.

[22] Ebu Hayvan, Tefsir, V, 287.

[23] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 77-78.

[24] Yusuf, 12/17. Kur'an-ı Kerim Hz. Yusufla ilgili olarak iki yerde gömlekte» bahseder Biri sahte kan ile kardeşlerinin ağlayarak ve "onu kurt -yfemişl'' diyerek baİMaarîria 'getiroikleri gömlek (Yusuf, 12/18); diğeri de Hz.-Yu&ufüh Mısır'dan babâ&na göMeîtİi^ ve göttneyen gözünün açümasıöi sağla­yan gömlek (Yusuf, 12/93). Yukarıdaki baslık altında anlatılan gömleğin Kur'an-rKerinVde beyan edilenlerle ilgisi yoktur.

[25] Duametniiçinbkz.el-Alusi,Tefo^XH:197r

[26] ez-Zemahşeri, Tefair,H, 503; İbnu'l-Cevzi, Tefsir, W, 190; el-Kurtubî, Tefsit, IX, 258-59; el-Âlusi, Tefsir, XH, 197^8.

[27] el-Alusi,Tefsir^01,198.

[28] Tekvin, 37/12-19.

[29] îfen Kesir, el-Bİdaye, 1,200.

Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 78-79.

[30] Abdurrazzak, Tefsir, «*>; et-Taberi, Tarih, 1/2,495; ez-Zemahşeri, Tefsir, n, 449-50.

[31] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 79.

[32] Yusuf, 12/20.

[33] Îbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 196.

[34] efcAlusi, Tefsir, XIU05.

[35] Süfyan es-Sevri, Tefsir, 9. 96; et-Taberi, Tefsir, XII172-73.                            .

TarihJ/2,497; ibnu'l-ÇevziTefsü-, IV, 196; ez-Zemah^eri, Tefsir, H, 453; İbn Kesir, Tefsfe IV,16; el-Ahtöt Tefsir, XIU04

[36] Ibnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 196; el-Alusi, Tefsir, XII, 205.

[37] et-Taberi, Tefsir, XII, 173; Ibnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 197; el-Alusi, Tesfir, XII, 205.

[38] el-Alusi, Tesir, XII, 205.

[39] et-Taberi, Tefsir, XD, 173; Tarih, 1/^496; Ibnul-Cevzi, Tefsir, IV, 197; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 156; İbn Kesir, Tefsir, IV, 17; el-Alusi, Tefsir, XH, 205.

[40] er-Razi, Tefsir, XVHI, 109; tbn Kesir, el-Bidaye, 1,202.

[41] er-Razi, Tefsir, XVm, 108.

[42] et-Taberi, Tefsir, XII, 174.

[43] er-Ra2i Tefsir, XVIII, 109.

[44] Tekvin, 38/28.

Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 79-80.

[45] el-Kurtubi, Tefsir, IX, 144-45.

Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 80-81.

[46] el-Kurtubi, Tefsir, IX,158-59.

[47] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 81.

[48] Yusuf, 12/21^25.

[49] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 81-82.

[50] Müslim, tman 259; en-Nevevi, Müalim Serili, H, 213; Ahmed tbn Hanbel, el-Müsned^üI, 148.

[51] Süheyli ve diğerleri bu güzelliğin Hz. Adem'e bahşedilen güzelliğin yansı olduğunu söylemişler­dik. Zira Yüce Allah Hz. Adem'i kendi eliyle yaratmış, ona ruhundan .üflemiştir. Bu sebeple Hz. Adem'in gÜzeUf& beşeri güzelliğin son haddine varmıştı. Bundan ötürü cennetlik olanlar Cennet'e, Hz Adem'in boy ve güzelliği üzere gireceklerdir (fim Kesir, el-Bidaye, 1,205).

[52] Süfyan es-Sevri, Tefsir, s.98; et-Taberi Tefsir, XII183; er-Razi, Tefsir, XVIII, 115; el-Kurtıtbi, Tefsir, IX ,166.

[53] et-Taberi, Tefsir, XII, 183; Tarih, 1/2^00-501; Ömu'l-EsMl-Kâmü, 1,142; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 165; el-Hazİn el-Bağdadi, Tefsir, m, 224.

[54] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 82.

[55] Yusuf, 12/24.

[56] Elmaldı, Tefoir, IV, 2856.

[57] Ibnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 205; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 166.

[58] İbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 203; Ahmed el-Gazzali, Bahru1-Mehabbe,s. 9İ; er-Ra2İ Tefsir, XVm, 115; el-AIusi, Tefsir, XH, 214

[59] Abdurrazzak, Tefsir, ^a;et7Tat^eşi,:i;«ff|r/Bt 2tâi*}&\#ftJbitJ!efaj&j Vİ 166.

[60] Süfyan es-Sevri, Tefsir, s-'S^Abduarazzak; Tefeii, 42»; efrTabaiTefeir^m 18»^4; ibnuS-Esir, eİ-Kâmil, 1,142;et-Tabresİ, Tefrir,iHIİ,a25;,ez-ZeiııaI^eri/Telsirf II, 456? er-Hazi, .Tefsir XVIH, 115; el-Kurtubi, Tefsir,IX, 166;el^Alûsi,Tefsk,XH,214

[61] et-Taberi, Tefsir, XIt 184;ez-Zemahşeri, e^Ke«şâf>H/456; er-Razi, Tefsir,^XVIII, 115;.el-Kartubi, Tefsir, IX, 166; eI-Alusi> Tefsir, Xn, 214.

[62] el-Beğavi,Tefrâ^,223(HazirrTeftkinmkerarMdafeel*:Hazjiv Tefsir, IH, 224.

[63] Îbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 206-207; Reşid Rıza, Tefsir, Xn, 280

[64] Giritli Sırrî Paşa, Ahsenu'l-Kasas, s. 73-74.

[65] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 82-83.

[66] Süfyan es-Sevri, Tefair,s. 98; et-Taberi, Teisit, XH, 185; Tarih, 1/2,501-502; tbnuil-Cevzi, Tefsir, IV, 207-208; el-Kurtubi, Tefsii,IX,169.

[67] Îbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 208.

[68] et-Taberi, Tefsir, XII, 187-188; tbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 208. Bu şehvet eksikliği nedeniyle Hz. Yu-' suf un yalnız iki erkek evladı olduğu da rivayet edilir (el-Kurtubi, Tefsir, IX, 170).

[69] İbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 208.

[70] Ahmed el-Gazzali, 8ahim1-Mıhabbe,s.92; er-Razi, Tefsir, KVIH, 120; tbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV,208, el-Kurtubi, Tefsir, 1X,169; el-Alusi, Tefsir, XII, 214.

[71] et-Taberi, Tefsir, XII, 186; Ahmed el-Gazzali, Bahru'l-Mahabbe,s 92; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 169; el-Alusi, Tefsir, XII, 215.

[72] et-Taberİ, Tefsir, XH,, 187; el-Kurtubi, Tefsir, rx,169.

[73] tbnul-Cevzi, Tefsir, IV, 208.

[74] et-Taberi, Tefsir, XH, 187.

[75] et-Taberi, Tefsir, XII, 190; Tarİh,I/2,502; Ahmed el-Gazzali, Bahru'l-Mahabbe, s. 92; el-Kurtubi, Tesfir, DC, 169; Ibn Kesir, Tefsir, IV, 20.

[76] et-Taberi, Tefsir, XII, 190.

[77] Aynı kaynak aynı yer; Ibn Kesir, Tefsir, IV, 20.

[78] Ahmed el-Gazzali, Bahm'l-Mahabbe, s. 92-93.

[79] Ibnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 209; Ahmed el-Gazzali, Batını'1-Mahabbe,s. 92.

[80] ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 457-58; et-Tabresi, Tefsir, III, 225; İbnu'l-Cevzi, Tefsir, İV, 207-208; Ibnu'l-Arabi, Ahkâmu'l-Kur'ân, III, 1070-71; er-Razi, Tefsir, XVIII, 115-20; îbn Kesir, Tefsir, IV, 20-21; tbn Kesir, el-Bidaye, 1,204; Ebussuud Efendi, İişadu'l-AkU's-Selim,IlI,63; el-Alusi, Tefsir, XII, 215-16; Reşid Rıza Tefsir, XII,276,280 v.d.; el-Kasimi, Tesfir, IX, 3530.

[81] et-Taberi, Tesfir, XII, 191; Reşid Rıza, Tefsir, XII, 276.

[82] er-Razi, Tefsir, XVIII, 115, 120; Giritİi Sirri Paşa, Ahsenu'l-Kasas,s. 166 v.d.; Muhammed Ebu Şüh-be, Mecelletu'l-Ezher, XXVI, 532-33.

[83] el-Hıcr, 15/39-40; Sâd, 38/82.

[84] Yusuf, 12/25. Bunlar için bkz. er-Razî, Tefsir, XVIII, 115 v.d.; Giritli Sirri Paşa, Ahsenu'l-Kasas, s.66 v.d.; Ebu Şühbe, Mecelletu'l-Ezher, XXVI, 532-33.

[85] et-Taberi, Tefsir XII, 191; Ibnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 209-210.

[86] Ibnu'l-Cevzi, Tefsir, rv, 209-210;Elmalıh, Tefsir, IV, 2856; Ebu Şühbe, Mecelletu'l-Ezhec, XXVI, 533.

[87] el-ALusi, Tefsir, XII, 216.

Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 83-88.

[88] Yusuf, 12/26.

[89] ibn Abbas, Tefsir, s. 195; et-Taberi, Tefsir, XII, 193-96; Tarih, 1/2, 504; ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 459; et-Tabresi, Tefsir, III, 227; İbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 211-12; el-Beğavi, Tefsir, III, 227; İbn Kesir, Tef­sir,TV, 21-22; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 172-73.

[90] et-Taberi, Tefsir, XII, 194; Tarilı,I/2,504; ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 459, not.3.

[91] Bkz. ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 459; not.3.

[92] et-Taberi, Tefsir, XII, 194; Ibnu'l-Arabi, Tefsir, III, 1071-76.

Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 88.

[93] el-Kurtubi, Tefsir, IX, 180-185.

[94] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 88-89.

[95] Yusuf, 12/42. Ayette geçen "bid'a sinin" tabirinin ifade ettiği anlam ve Hz. Yusuf'un zindanda kal­ma müddeti için bkz. et-Tabresi, Tefsir, XII, 224-25; Îbnu'l.-Cevzi, Tefsir, IV, 228; Reşid Rıza, Tefsir, XII, 315-16.

[96] el-Kurtubi, Tefsir, IX, 188-89.

[97] Yusuf, 12/36.

[98] Yusuf, 12/42.

[99] el-Kurtubi, Tefsir, IX,195-96.

[100] Geniş bilgi için bkz. Diyanet Dergisi, XIII, sayı 5.S.259-64.

[101] AHİmran,3/52.

[102] eI-Maide,5/2.

[103] et-Tirmizi, Hudud, 3; Ebu Davud, Edeb 60; Ahmed Ibn Hanbel, el-Müsned, II, 274.

[104] el-Buhari, Mezalim 3; Müslim, Bİrr 59; Ebud Davud, Edeb 38; Ibn Mace, Mukaddime 17; et-Tirimizi, Hudud 3.

[105] el-Buhari, Temenni 4; Cihad 70; Müslim, Fedailu's-Sahabe 39,40; Ebu Davud, Cihad 16; et-Tirmizi, Menakıb 62.

[106] ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 472; er-Razi, Tefsir, XVIII, 144-46; Ebu Hayyan, Tefsir, V, 311; el&lusi, Tefsir, XII, 248.

[107] Ebu Hayyan, Tefsir, V, 311; Reşid Rıza, Tefsir, XII, 315.

[108] Hadisin çeşitli sened ve lafızları için bkz. et-Taberi, Tefsir, XII, 223

[109] Ibn Kesir Tefsir, IV, 29; el-Kasimi, Tefsir, IX, 3545.

[110] Reşid Rıza, Tefsir, XII, 315.

Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 89-91.

[111] Elmalık, Tefsir, IV, 2854.

[112] Yusuf, 12/22.

[113] et-Taberi, Tefsir, XII, 177.

[114] "eşüdd" kelimesinin ifade ettiği yaşlan gösteren rivayetler için bkz. tbnu'3-Cevzi, Tefsir, IV, 200.

Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 91.

[115] Yusuf, 12/31.

[116] et-Taberi, Tefsir, XII, 201-204; Tarih, 1/2,505; ftmu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 215-16; Ibnu'1-Esir, el-Kâmil, 1,143; tbn Kuteybe, Te'vilu Muhtelifi'l-Hadis, s. 317; el-Ayni, Umdetu'1-Kari, XVIII, 298-299,300.

[117] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 92.

[118] et-Taberi, Tefsir, XII,6; Tarih, 1/2,115-16; el-Kurtubi, Tefsir, IX; 213-15; 218; İbn Kesir, Tefsir, IV, 34.

[119] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 92.

[120] et-Taberi Tefsir, XII, 162; XIII, 31; ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 450; et-Tabresi, III, 217; İbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 265; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 243; Ibıı Kesir Tefsir, IV, 13-14; rivayetin değişik bir varyant ve şekli için bkz. et-Taberi, Tarih 1/2,527-28.

[121] et-Taberi, Tefsir, XV, 577, not. 1 (Ahmed Muhammed Şakir neşri)

[122] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 92-93.

[123] et-Taberi, Tefsir,XIII, 31; Tarih, 1/2528-29; Îbnu'l-Cevzî, Tefsir, IV, 265; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 242-43.

[124] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 93.

[125] Yusuf, 12/88.

[126] et-Taberi, Tefsir, XII), 50-53; Tarih 1/2,533; Îbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 277-78.

[127] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 93.

[128] îbn Abbas, Tefsir, s. 200; et-Taberi, Tefsii, XIII, 18-19; Tarih, 1/2, 523; ez-Zemahşeri, Tefsir, 11,489-90; et-Tabresi, Tefsir, III, 252; el-Beğavi, Tefsir, III, 245 v.d.; İbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 258-59; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 229; Ebu Hayyan, Tefsir, V, 329; îbn Kesir, Tefsir, IV, 39; el-Ayni, Umdetu'l-Kari, XVIII, 299.

[129] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 94.

[130] el-Taberi, Tefsir, XIII, 28-29; Tarih 1/2,490-91, 526-27; ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 492; İbnu'I-Cevzi, Tefsir, IV, 263-64; et-Tabresi, Tefsir, III, 255; er-Razi, Tefsir, XVIII, 183-84; İbn Kesir, el-Bidaye, I, 213; el-Alusi, Tefsir, XIII, 32.

[131] et-Tusi, Tefsir, VI, 176; et-Tabresi, Tefsir, III, 255; el-Alusi, Tefsir, XIII, 32.

[132] bir önceki kaynaklara ek olarak bkz. fbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 264.

[133] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 94-95.

[134] ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 501; IV, 57; İbnu'1-Esir, el-Kâmil, 1,153; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 256.

[135] ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 501.

[136] îbn Hacer, el-Kâfi'ş-Şâf, IV, 57, not! (el-Keşşâf'm zeylinde).

Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 95.

[137] ez-Zemahşeri, el-Keşşaf, II, 483; e!-Beğavi, Tefsir, III, 240; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 218-19; İbn Kesir, Tefsir, IV,35.

[138] İbn Kesir, Tefsir, IV, 35.

[139] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 95-96.