A-Mısır'a
Gitmeden Önce Hz. Yusuf
1-
Hz. Yusuf un Gördüğü Onbir Yıldız, Ay Ve Güneş:
2-
Hz. Yusuf un Kardeşleri Tarafından Kuyuya Atılması:
3-Hz.
Yusuf a Kuyuda Giydirilen Gömlek:
4-
Hz. Yusuf un Atıldığı Kuyu Nerededir?
6-
"Yusuf u Kurt Yedi" Haberini Alan Yakub Ne Yaptı?
7-
Yusuf a Mısır Yolunda Yapılan Eziyetler
B-
Hz. Yusufun Mısır'da Geçirdiği Dönem
1-Kadının
Yusuf'a Kasdi Ne İdi?
3.
Hz. Yusuf’un Gördüğü Bürhan Ne İdi?
5-
Hz. Yusuf'u Gören Bazı Kadınların Aşklarından Ölmeleri:
6-
Hz.Yusuf Hapiste Niçin Uzun Müddet Kaldı?
7-
Hz. Yusuf'un "Eşüddüne" Ermesi:
8-
Ellerim Kestikleri Zaman Kadınların Ellerinde Ne Vardı?
9-
Zifaf Gecesi Yapılan Konuşma:
10-
Hz. Yusuf'un Maşrabayı Tınlatması:
11-
Yakup Oğullarının Bazı Garip Halleri:
12-
Buğday Karşılığı Olarak Hz. Yusuf'un Kardeşleri Ne Getirmişlerdi?
13-
Melik'in Maşrabası Neden Yapılmıştı?
15-
Hz. Yakub'un, Oğlu Yusuf (A.S.)'aYazdığı Mektup:
16-
Hz. Yusuf'un Zahire Satmada Takib Ettiği Yol:
Hz, Yusuf (a.s.), Yakub
(a.s.)'un oğludur. Babasının kendisine karşı olan sevgisi,, kardeşlerinin
kıskançlığını celbetmiş ve onların elinden ölüme eş işkenceler çekmiştir-
Küçük yaşında köle diye satılmış ve ömrünün mühim tbir kısmını ana ve babasından
ayrı olarak Mısır'da kah saraylarda, kah zindanlarda geçirmek mecburiyetinde
kalmıştır. Çektiği acı ve ızdıraplardan sonra günün birinde kendisine risa-îet
gelmiştir.[1] Yusuf
(a.s.) ve ataları, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bir hadisinde "el-Kerim"
sıfatı ile yadedÜm|ştir.[2] Kur'an-ı
Kerim'in 111 ayetten müşteşekkil olan onikinci suresi "Yusuf ismi ile
isimlendirilmiştir, Tamamı Mekke'de nazil olan
[3] sure,
7-8 ayet hariç tamamiyle Hz. Yusuf tan bahseder. Kur'an-ı Kerim'in peyderpey
nüzulünden itibaren uzunca bir zaman sonra Hz. Peygamber'in arkadaşları:
"Ey Âllah'm Rasulü, bize bir kıssa anlatsan!" demişlerdi. Bunun
üzerine bahis konusu sure nazil olmuştur[4].
Allah Hz. Yusuf a ait
olan bu kıssayı "Arisenü'l-Kasas" şeklinde vasıflandırmıştir[5].
Gerçekten Hz. Yusuf la ilgili bazı şeyler sure içinde Cenab-ı Hakk tarafından
en güzel bir ııskıp ile dite getirilmiştir. Anlatılanlar teferruat ve
Jüzümsuzluklar-dan uzaktır. Hz. Yusuf un başından geçenler, Kıyamete kadar
gelecek nesillerin ibret nazarlarına sunulmuştur. Sureden alınması gereken
ders. ve öğütlere yeri geldikçe işaret edilmiştir. Sureyi düşüne düşüne
dikkatlice Okuyan bir kişi, haftalarca ilahi beyanların tesirinden kurtulamaz.
Bizzat Allah
tarafından "Kıssaların En Güzeli" olarak vasfedilen sürenin içeriğini,
en güzel şekliyle yine sureden okumak gerekir. Kısa bir kaç hadis istisna
edilirse Hz. Peygamber'in sure ilfe ilgili fazla bir açıklaması yok sayılır.
Çünkü surede tefsir ve açıklamayı icabettiren bir husus yoktur. Her şey gayet
açık bir tarzda ve en güzel şekliyle ortaya konulmuştur. Bize düşen sadece
okumak ve ibret almaktır.
Hal böyle iken, tarih
ve tefsire dair Islâmî eserlere bu kıssadan mülhem olarak Kur'an'm ruhuna
yabancı, Hz. Peygamber'in hadislerine zıt, Allah'ın has kullan olan
peygamberlere yakışmayan pek çok. lijzumsuz rivayet ve teferruat sokulmuştur.
Bunlar ya uydurulmuştur veya "Ehl-i Kîtab" ismi verilen Yahudi ve
Hıristiyan çevrelerden nakledilmiş veya bunlara ait eserlerden aktarılmıştır.
Bürrîcliği gibi, zamanımızdan binlerce yıl önce yaşamış bir peygambere ait en
doğru bilgiyi bize Kur'an-ı Kerim veya onun tebliğcisi olan masum elçi Hz.
Peygamber verir. Bazı durumlarda da bu gibi şeyler Hz. Peygamberden öğrenilmiş
olmak kaydıyla sahabece rivayet edilir. Aradığımız bilgi bu kaynaklarda mevcut
değilse, başka bir yolla bunu öğrenmenin imkanı yoktur. Bu gibi konular
etrafında yahudi ve hıristi-yanlardan aktarılan şeylerin hem tasdiki, hem de
tekzibi Hz. Peygamberce nehye-dümiştir; bunları duyan Müslümanların: "Biz
Allah'a ve O'nun tarafından indirilene inandık"[6]demeleri
emredilmiştir[7]. Bu yazıların ışığı
altında Hz. Yusuf kıssası hakkında bazı tefsir ve tarih kitaplarında mevcut
haberleri görelim: [8]
Kur'an-ı Kerim'in
ifadesine göre Hz. Yusuf babası Yakub (a.s.)'a rüyasında on-bir yıldızla güneş
ve ayın kendisine secde ettiklerini söylemişti. Babası da: "Oğulca-ğızım,
rüyanı biraderlerine anlatma. Sonra sana tuzak kurarlar[9].
Çünkü şeytan insanın apaçık bir dü$mantdtr"[10]
demişti.
Bu iki ayet, Hz.
YusüFun görmüş oluduğu rüyayı ve babasının oğluna olan tavsiyesini özlü bir
tarzda dile getiriyor, tşin tafsilatını vermiyor.
Cabir tbn Abdiliah'tan
rivayet edildiğine göre, yahudilerden biri Hz. Peygam-ber'e geldi ve şöyle
dedi: "Ey. Muharhmed, bana Yusuf un gördüğü ve kendisine secde eden
yıldızlardan haber ver; onların isimleri nedir?". (Ravi'nin ifadesine göre)
Hz. Peygamber bir süre sustu ve ona hiç bir şey söylemedi. Sonra Cebrail geldi
ve Hz. Peygamber'e yıldızların isimlerini haber verdi. Efendimiz yahudiye haber
gönderip (huzuruna çağırttı ye): "Yıldızların isimlerini söylersem müslüman
olur musun?" dedi. Yahudi "evet" cevabını verince ona yıdızlann
isimlerini tek tek saydı.[11] Yahudi:
"Evet vallahi, bunlar Yusuf un gördüğü yıldızların isimleridir" dedi.[12]
Bazı tefsir ve tarih
kitaplarından ayrı olarak, Beyhaki'nin Delail 'inde, Ebu Yala el-Mevsıli ile
Ebu Bekr el-Bezzar'ın Müsnedlerine ve îbnü Ebi Hatim'în eserinde geçen[13] bu
hadis uydurmadır[14]. Hem rivayet, hem de
dirayet yönünden reddedilmiştir. [15] ,
Bazı kaynaklarda geçen
ve Hz. Yusuf un, görmüş olduğu rüyayı babasına kar-
deşlerininin yanında
anlattığını dile getiren rivayet de Kur'an'a aykırıdır' [16] ve
Tevrat'dan alınmıştır.[17]
Kur'an-ı Kerim'in
beyanına göre, babalarının Yusuf a karşı olan teveccühünü kıskanan kardeşleri:
"Yusuf u öldürün. Yahut onu ıssız bir yere atın ki babanızın teveccühü
yalnız size münhasır olsun... dediler. İçlerinden biri: Yusufu öldürmeyin; onu
bir kuyunun dibine bırakın da kafilenin biri onu (yitik olarak) alsın..." [18]
tarzında konuştu ve böylece Yusuf hakkında bir karara vardılar. Bu karan tatbik
için de babalarına varıp: "Yarın Yusufu bizimle beraber (kıra) gönder de
bol bol yesin, oynaşın... "[19]
dediler. Yakub (a.s.) Yusuf un gitmesiyle tasaya düşüceğini ifade etti; onu
kurt yer, dedi ve salmak istemedi. Fakat neticede gönlünü edip götürdüler.
İçleri Yusuf a karşı
kinle dolu olan kardeşleri elbette ellerine geçen fırsatı değerlendireceklerdi.
Eziyet olarak Hz. Yusuf a bir çok şeyler yapmış olmaları muhtemeldir. Fakat ne
Kur'an-ı Kerim ve ne de Hz. Peygamber bu konuda bize bilgi vermiyor;
detaylara, tafsilata girmiyorlar. Ama kıssâcılar bu konuda tahayyül edilebilen
ne varsa hepsini anlatmaktan geri durmuyorlar. Bu dramatik hadiseyi adeta
destanlaştınyorlar:
Rivayetlere göre
sahraya çıkınca, ona karşı düşmanlıklarını açığa vurarak kendisini dövmeye
başladılar; biri döver, Yusuf diğerinden yardım isteyince, yardım edeceği yerde
o da döverdi. Kardeşlerinden hiç biri ona yardım etmezdi. Az kalsın döve döve
öldüreceklerdi. Bu esnada Yusuf bağırır: "Babacığım, senden yardım istiyorum!
Ey Yakup yardıma yetiş! Cariyelerden doğan kimselerin oğluna neler yaptığını
bilmiyor musun?" diye seslenirdi. Nihayet onu bir kuyunun ağzına götürerek
içeriye atmak istediler; Yusuf elleriyle kuyunurt kenarına yapışınca kollarını
bağlayıp, gömleğini çıkardılar. Yusuf: "Ey kardeşlerim, gömleğimi verin;
kuyuda onunla vücudumu örterim" dedi. Onlar: "Güneşle ayı, onbir
yıldızı yardıma çağır; onlar senin ihtiyacını görür ve konuşurlar" diyorlardı.
Kardeşleri onu kuyunun yarısına kadar sarkıttıktan sonra, ölsün diye aşağıya
bırakıverdiler. Yusuf kuyuda bulunan suya düştü; sonra bir taşın üzerine
çıkarak ayağa kalktı. Bütün bu olup bitenler esnasında Yusuf ağlıyordu.
Kardeşleri kuyu ağzmdan seslendiler. Bunu merhamet eseri sanarak cevap Verdi.
Ölmemiş olduğunu anlayınca üzerine büyük bir taş atmak istediler.., [20]. -
Bazı eserlerde,
babalarının gözünden uzaklaşıncaya kadar kardeşlerinin Yusufu hiç yere
bastırmadıkları, nöbetleşe sırtlarında taşıdıkları, kendilerince münaL sip
sayılan yere varınca da, birden bire yere attıkları, neredeyse kemiklerini
lara-yazdıklanndan bahsedilir. Ayrıca Vehb İbn Münebbih'in anlattırma göre Hz.
Yusuf kuyuya atıldıktan sonra kardeşlerine bir de vasiyette bulunmuştur. Hz. Yusuf
uzunca bir serzenişten ibaret olan bu vasiyyetini, Cebrail'in: "Bunlan bırak,
dua ile meşgul ol! "demesiyle kesmiş ve Cebrailin öğrettiği duayı okumaya
devam etmiştir. Bu dua muhtelif metinler halinde kitaplara girmiştir[21].
Yukarıya alman bu
rivayeüerrdoğrıüayacak elimizde hiç bir sahih haber yoktui [22].
Bunların olması mümkündür; ama olmuş mudur? Bunu bilemiyoruz. Vukuunu ve
doğruluğunu kafi olarak, bilmediğimiz bir şeyin arkasma düşmek, bunları
kitaplara yazmak, cami ve meclislerde halka anlatmak herhalde doğru bir hareket
değildir. [23]
Hz. Yusuf kuyuya
atılacağı zamari kardeşleri Üzerindeki gömleği çıkarmışlar ve onu kana
bulayafakbabalarına götürmüşler ve: "Ey İbabamız, gerçekten biz gittik.
Yarış edecektik. Yusuf u da eşyamızın yanına bırakmıştık. (Bir de ne görelim)
onu kurt yemiş!.." dediler[24]
Kardeşleri tarafından
çıkarılan bu gömleğin yerine Hz. Yusuf a bir gömlek giydirmek
gerektiğinden'hareketle müfessifler burada bazı haberler kaydetmişlerdir.
Rivayete göre, Hz. İbrahim ateşe atikliği kaman Cenab-ı Hakk ona Cennet ipeğinden
mamul bir gömlek giydirmişti: Hz. îbrahim bu gömleği oğlu İshak (a.s.)'a;
İs-hak (a.s.), Yakub'a giydiiaivişH. YakubXa.s.) gömleği büyük inciden mamul
bir kutuya yerleştirmiş ye, nazar değmesin diye oğlu Yusuf un boynuna asmıştı.
Yusuf kuyuya atıldığı zaman, bir melek gelip Cennet gömleğini kutudan çıkardı
ve Yusuf a giydirdi. Böylece karardık olan kuyunun içi aydınlandı; suyu
tatlılaştı ve bu su, Hz. Yusuf un yemek ve su ihtiyacını karşıladı.
Yine rivayetlere
bakılacak olursa,kuyuya atıjdığf zaman Cebrail Hz. Yusuf un yanma gelmiş ve
yalnızUğmi,;garjphğini gidermiştir. -Akşam vakti olup gitmek iş-teyince Hz.
Yusuf " korkarım" diye Cebrailin ayrılmasına razı olmamıştır. Cebrail
bu esnada Hz. Yusuf a bir dua öğretmiş, onu okuyunca da etrafını melekler kuşatmış
ve yalnızlığım gidermişlerdir. [25]
îbn Merduye'nin
tahricine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) bir, hadisinde, kuyuya atıldığı zaman Hz.
Yusuf ile Cebrail arasında geçen bazı konuşmaları ve duaları haber
venniştir...
Aradan yıllar
geçtiktten sonra HzV'ViSsüîutt Mısır'dan babası Yakub'a gönderdiği gömlek de
rivayetlere göre, yme ayn^görrdektir...[26]
Bütün bu söylenenlerin
sahih vejtjmada şayan olup olmadığını bilmiyoruz. Çünkü bu konuda o kadar çok
şey söyfenmiştir ki, bunları.kabule yarayacak, doğruluklarım garanti edecek
erimizde hiç bir sened yoktur[27] Ö£le
görünüyor ki bunlar, hadisenin yerine bakılarak yakjştınlmıştır.
Bazı eserlerde Yakub'un (a.s.)
oğlu Yusuf u kıra diğer kardeşlerinin arkasından gönderdiği yolunda kayıtlara
rastlanır. Bunlar Kür'ari'ın ruhuna zıt Ehl-i Kitap rivayetleridir ve
Tevrat'dan alınmıştır [28]. Yusuf u ilk anda
kardeşleriyle göndermeye razı olmayan baba sonradan nasıl yalnız gönderir? [29]
Hiç de gereği olmadığı
halde tefsir ve tarih kitaplarında kuyunun yeri haklan da, "O,
Beytül-Makdis kuyusudur; Urdun toprağındadır; Mısır ile Medyen arasındadır;
Yakub'un evine üç fersah mesafededir gibi bir çok şey söylenmiştir[30] ki
bunların lüzumsuzluğu meydandadır. [31]
Kuyunun civarına
konaklayan bir kafile Hz. Yusuf u çıkardı. Bu arada etraftan olup bitenleri
gözleyen Yusuf un kardeşleri kafileye yaklaştılar ve: "Bu bizim
köle-mizdi, kaçtı" deyip onlara sattılar. Kur'an-ı Kerim bunu şu tarzda
ifade eden "Onu değersiz bir bakaya, bir kaç dirheme sattılar "[32] Görüldüğü
gibi ayette bu durum gayet muhtasar ve açık bir tarzda ifade edilmiştir. Kimin
aldığına, nerede ve ne zaman alındığına, satışın bedeline temas edilmemiştir.
Zira bunlara lüzum yoktur. Bunlarda fayda da yoktur.
Hz. Yusuf u satanlar,
ya kardeşleridir veya onu bulan kafiledir. Kur'an'm ibaresi bunu iki türlü
anlamaya müsaittir. Müfessirlerin ekseriyyeti birinci tefsir tarzını
benimsemiştir[33]». Acaba satanlar Hz.
Yusuf u kaça satmışlardır?
a) On
dirheme sattılar[34]
b) Onsekiz
dirheme sattılar ve bu para ile mest ve ayakkabı aldılar;
c) 20
dirheme sattılar[35]»
ç) 20
dirheme, bir çift ayakkabı ve bir hülleye sattılar[36]
d) 22
dirheme sattılar ve ikişer dirhem bölüştüler[37]»;
e) 30
dirheme, bir çift ayakkabı ve bir hülleye sattılar[38];
f) 40
dirheme sattılar[39];
Bazı eserlerde Yusuf
un Mısır Aziz'i tarafından kaça alınmış olduğu yolunda da bilgiler mevcuttur.
Bunlara bakılacak olursa Aziz kendisini:
a) 20 dinara
satın almıştır;
b) Pazarda
açık artırmaya tabi tutulmuş ve neticede;
ağırlığınca miske,
veya
ağırlığınca gümüş,
paraya veya
ağırlığınca ipeğe Aziz
tarafından alınmıştır [40]
Bazı kaynaklarda Hz.
Yusuf un 17 yaşında satıldığa Aziz'in evinde 13.yÜ kaldığı 30 yaşında vezir
olduğu, 33 yaşında Allah tarafından kendisine hikmet ve mülk verildiği, 120
yaşında vefat ettiği kayıtlıdır. [41]
Büyük müfessir ve
allâme Taberi'nin de dediği gibi, Cenab-ı Hak mukaddes Kitabında bize Hz.
Yusuf un "değersiz bir bahaya, bir kaç dirheme" satıldığını haber
veriyor; sayı ve okka olarak bir şey bildirmiyor. Buna ne ayetlerde ve ne.de
hadislerde temas ediliyor. 20,22,40 dirhem olması da, daha çok veya daha az
olması da mümkündür. Miktarın ne olduğu bizi ilgilendirmez. Bunu bilmemiz
imkansızdır. Bu konuda söylenecek her şey "Karanlığa taş atma, delilsiz ve
mesnetsiz konuşmamdan öteye geçmez. Bir an için Hz. Yusuf un kaça satıldığını
bildiğimizi farze-delim. Bu bilgi bize ne kazandıracak? Eğer bilmezsek
zararımız ne olacak? [42].
Taberi'den üç asır
sonra yaşamış olan Fahruddin Razi (Ö.606 H.) de aynı konuda gayet dikkatli
tahliler yapmış ve bu türlü lüzumsuz ve manasız haberlere itibar edilmemesi
gerektiğini ortaya koymuştur. [43]
Tevrat'da konu İle
ilgili olarak, Hz. Yusuf un 20 gümüşe satıldığını ifade eden cümleden başka
bilgi yoktur.[44]
Kur'an-ı Kerim'in
bildirdiğine göre Hz. Yusuf uii kardeşleri babalarına: "Yusuf u eşyamızın
yanına bırakmıştık, Onu kurt yemiş" diyerek yalan ifadede bulunmuşlardır.
Bu acı haberi alan Yakub'un üzülmesi.normaldir. Zira o da insandır ve babadır.
Lakin işin tafsilatı bizce meçhuldür. Konu ile ilgili rivayetlere bir göz atalım:
Süddi ve İbn Hıbban'ın
rivayetlerine göre, bu acı haberi alan Yâkub (a.s.) bayılıp düştü. Üzerine su
döktüler, kımıldamadı; seslendiler cevap vermedi: Vehb İbn Münebbih'in dediğine
göre oğullarından Yehüza, eliyle-yokladı-ve babasının hiç bir damarının
atmadığını, nefes almadığını hayretle gördü ve kardeşlerine: "Yazıklar
olsun bize! Kıyamet gününün sahibi Allah'tan çekeceğimiz var; kardeşimizi zayi
ettik; babamızı katlettik" dedi. Yâkup (a.s.) ancak, seher vaktinin soğuğu
ile gözünü açıp ayıldı... [45].
Bilhassa bu konuda
kıssacılar bütün maharetlerini kullanarak Hz. Yusuf'un kardeşlerinden
ayrılmasını, yolda olup-bittiği sanılan şeyleri tasvire çalışmışlardır. Kitaplara
uzunca aktarılan Vehb îbri Münebbih ve diğer zevattan menkul bu tür rivayetlere
bakılırsa, Hz. Yusufu satın alanla Yusuf'un kardeşleri arasında bir mukavele
hazırlanmış ve imzalanmıştır. Temsil töreninin sonunda Yusuf (a.s.) kardeşlerine
hitaben çok acıklı bir veda konuşması yapmıştır. Bu konuşmanın tesiri ile
vadilerde otlayan davarlar içlerindelpleri halis kan olarak dışarı
atmışlardır... Binit üzerinde elleri kollan bağlı olarak taşınan Hz Yusuf Kenan
hanedanına ait mezarlığa vardığı zaman, kendisini kollamakla görevli kişinin
gafletinden faydalanarak "kendisini annesinin kabrinin üzerine atmış; acı
ve göz yaşlarıyla kabri kucaklamış ve halini ona arzetmiştir. Bu anda Yusufu
kollayan zât gelmiş ve kendisini feci tarzda hırpalamış; Hz. Yusuf Allah'a
yalvarmış ve O'na içini dökmüştür. Bu esnada Cibril gelmiş ve Yusuf a:
"Sus; Semadaki melekleri ağlattın; eğer istiyorsan arzın altını üstüne
getireyim" demiş; Yusuf buna razı olmamıştır. Cebrail'in kanadını yere
vurmasıylâ her taraf kararmış; tozlar yükselmiş; güneş tutulmuştur... İşin
farkına varan kafile erbabr bundan böyle ona daha iyi davranmıştır... Mısır'a
vanr-varmaz Hz. Yusuf Nil'de yıkanmış; Allah ondan yol yorgunluğunu ve üzüntüyü
gidermiş, güzelliğini iade etmiştir. Şehre gündüz girmiş olmasına rağmen yüzünde
parlayan nur duvarları aydınlatmışür... [46]. .
Bunlar da yukarıda
bazı Örneklerini gördüğümüz gerçek dışı ve hayal mahsûlü haberlerdir... [47]
Kardeşleri tarafından
satılan Yusuf (a.s.) uzun yolculuklardan sonra Mısır'a varır ve orada da köle
olarak satılır. Rivayete göre onu alan Mısır'ın Azizi (Mâliye NâzırO'dir.
Kur'an-ı Kerim'in beyanına göre bu zat hanımına: "Bunun makamını şerefli
tut, Umurlurki bize faydası olur. Yahut onu evlat ediniriz" dedi...
"O, tam ergenlik çığına girince kendisine hüküm (hikmet) ve
itir&verdik- îşte. iyi hareket eden insanları biz böyle mükafatlandırırız.
Onun bulunduğu evdeki'(kadtn) ondan murad almJk istedi; kapıları sımsıkı
kapadı ve: "Sana söylüyorum, beri gell" dedi. 0 ise: "-Allah'a
sığınırım,doğrusu o (kocan) benim efendimdir. O, bana güzel bir mevki
vermiştir. Hakikat şudur M, zalimler asla felah bulmaz" dedi. O kadın,
andolsun ona niyeti kurmuştu. Eğer Rabhi'nin burhanını görmemiş olsaydı Yusuf
da onu kasdetmtş gitmişti, işte biz ondan fenalığı ve fuhşu bertaraf edelim
diye böyle (burhan gönderdik). Çünkü o, ihlasa erdirilmiş
kullarımız-darnit"
"îkisi de kapıya
koştular. Kadın Yusuf'un gömleğini arkasından boylu boyunca yırttı. [48]
Çoğu kez olduğu gibi
Kur'an-ı Kerim'in gayet özlü bir tarzda ortaya koyduğu bu konu etrafında uzun
rivayetler ortaya çıkmış ve mesele lüzumsuzca dallandırılıp
budaklandınlmıştır. bunları bazı başlıklar altında ele alıp inceleyelim: [49]
Hz. Yusuf son derece
güzel yakışıklı bir delikanlı idi. Kendisini gören herkes güzelliğine meftun
oluyordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) Mirac'la ilgili uzunca bir hadisinde üçüncü
kat semada Yusuf (a.s.)'u gördüğünü ve ona, "Güzelliğin yansının verilmiş
olduğunu"[50] söylemiştir[51].
Rivayetlere göre
kocasının iktidarsızlığı sebebiyle evli olmasına rağmen bakire olan Zeliha Hz.
Yusuf a tamamen gönül vermiş,, bütün himmetiyle visaline azmetmişti; Yusuf
(a.s.)'tan murad almak istemişti.[52] Ehl-i Sünnet bilginlerinin ittifakına göre,
kadının Yusuf a kasdı onun visalidir.'
Söylenenlere bakılırsa
Kadın Hz. Yusuf u bazı cümleler sarfederek yasak olan bir işi yapmaya razı
etmek için uğraşmıştır. Kadın Yusuf a : "Ey Yusuf, saçların ne güzel"
dediğinde Yusuf "Vücudumdan ilk çnce saçlarım dökülecektir" diye
cevap verdi. Kadın "Ey Yusuf, gözlerin de pek güzel!" deyince Yusuf:
"Vücudumdan İlk önele gözlerim yere akacaktır" şeklinde karşılık
verdi. Kadın tekrar: "Ey Yusuf, yüzün ne kadar güzel!" dediğinde
Yusuf onun bu sözlerini de:" Yüzüm toprak olmaya mahkumdur" tarzında
karşıladı[53].
Haddi zatında mümkün
olan böyle bir konuşma, Hz. Yusufla Zeliha arasında cereyan etmiş midir,
etmemiş midir? Bunu sadece Allah bilir. Fakat şu bir gerçektir ki, Kuran ve
sahih hadislerde buna delâlet eden hiç bir şey yoktur. [54]
Biraz sonra izah
edileceği gibi Kür'an-ı Kerim, Hz. Yusuf un kadına her hangi bir kötülüğü
aklından geçirmemiş olduğunu açıkça ifade ediyor. Kur'an'ın Yusuf (a.s)'un
kasdıyla ilgili açıklaması aynen şöyledir: "Eğer Rabbinin burhanını
görmemiş olsaydı (belki Yusuf'da) onu kasdetmiş-gümişti"[55].
Buradan anlaşılıyor ki, Yusuf
kasdetmedi; hanımın arzusuna evet demedi. Bu onun bünyesinde mevcut bir
eksiklikten ileri gelmiyordu. Böyle olsaydı Yusuf un iffetinin büyük bir ardamı
olmazdı. CfStin kadının teklifine yanaşmaması, onu reddetmesi kemalinden ve
iffetinin.yüceliğinden ileri, .getiyordu. Kötü bir işin tahakkuku için dahili
ve harici bütün şartlar mevcut iken Hz. Yusuf un kendisine yapilan teklifi
redettmesi. haramin çirkinliğini ayneJyakin müşahede etmesinden neşet ediyordu [56] Kur'an
ayetleri, Peygamberin nçygainberlerin
sıfatlarıyla ilgili açıklamaları, İslami inanç, akıl ye marktık Allâh eyçileri
hakkında kötü ve yersiz şeyleri düşünmeyi tecviz etmedikleri Kaide bazı eserlerde
görülenler insana hayret vericidir:
a) Onu zevce
olarak almak istedi[57];
b) Onunla zina etmek istedi[58]
c) Kadına
kötülük kasdetti ye foip inşanın cinsi yakml$; esnasında kendi hanımı-,nm
neresine oturursa, o da oraya oturdu[59];
ç) Uçkurunu
çözdii ve malum yçre ötur[60]
d) Kadın sırtüstü yattı, Hz; Yusuf kddıraü
ayaklannüvarasma oturdu ye soyunuyordu.[61]
e) Şeytan
aralarına girip, bir eliyle Hz. Yusuf ün, diğeriyle de kadının boynunu tuttu ve
onları bir araya geftrdi. [62].
Hz. Yusuf'un kadına
yönelik, kandının izaHı meyariında, "Hz. Yusuf kadını dövmek istedi;
ondan kaçmak, edi"[63].da
izahlar vardır! Buna göre Hz. Yusuf kendi üzerine ge|enk Qtiflüğü^de/etn^k
j^temişyani "En-nehyü 'anil münker" vecibesini yerine gejtirmevi [64]. Şüpnesiz
bu son görüşler Hz. Yusuf hakkında düşünülebilecek en hayırlı şeylerdir. [65]
Bir ayette (Yusuf,
12/24), Hz. Yusuf ün kadının teklifine yanaşmamasırun sebebi olarak
"Rabbinin burhanını görmesi" zikrediliyor. Bahse konu burhanın ne olduğu hakkında, şu izahlar
ortaya aftltmştıiy
a) Babası
temessül ettirildi. îbnAbbas-dön' riyâyete göre keiıdisine şöyfe sesledi
"Ey Yusuf! Zina
mı ediyorsun? Şayet Böyle bir şey yaparsan kanatları dökülmüş kuşa benzersin
ki, uçmak ister fükat uçarriâz; zina etmediğih müddetçe ufuktaki kuş gibi
olursun, sana kimse el uzatamaz". Buna rağmen bu sese kulak asmadı; aynı
şekilde ikinci kez nida edildi, yine aldırmadı. Bunun üzerine, babası Yakub
(a.s.) temessül ettirildi; göğsüne vurdu; Yusuf ayağa kalktı. Bu esnada şehveti
parmak uçlarından çıkıp gitt[66].
îbn Abbas'dan diğer
bir nakle göre de Yusuf (a.s.) babasını evin içinde, hayretten parmaklarım
ısırır halde gördü. Bu vaziyet karşısında Yusuf hemen kötü işten vazgeçti ve :
"Babalık hakkına yemin ediyorum ki, bu işe katiyen dönmeyeceğim"
dedi*[67].
Kötü işe azmettiği
zaman babası (bazı rivayetlere göre Cebrail veya bir melek, tarafından Hz.
Yusuf un göğsüne vurulunca şehveti parmak uçlarından akıp gitmişti. Bu şehvet
eksikliğinden dolayı Hz. Yusufun 11 erkek evladı dünyaya gelmiştir. Halbuki
bütün kardeşlerinin 12'şer erkek evladı olmuştur[68].
b) Burhan
Cebrail (a.s) idi. Yine Abbas'dan rivayet edildiğine göre, o esnada Yusuf a
babası Yakub (as.) temessül ettirildi; fakat aldırmadı. Ardından : "Zina
mı ediyorsun? Sonra tüyü yolunmuş kuşa dönersin" şeklinde nida edildi;
yine de aldırmadı. Sonra Cebrail sırtına vurdu; o da sıçrayıp kalktı[69].
c)
Kadın-evin bucağında bulunan bir putun üzerini giyecekle Örttü. Hz. Yusuf
kadına: "Ne yapıyorsun?" diye sordu. Kadın:"îlahımın beni bu
halde görmesinden utanıyorum (da üzerini örtüyorum)" dedi. Yusuf:
"Şen işitmeyen ve düşünme hassası olmayan bir puttan utanıyorsun da ben
kainatı ayakta tutan ilahımdan haya etmez miyim?" dedi. tşte Yusuf'un
gördüğü burhan budur[70].
ç) "Ey
Yusuf! Sen enbiya divanında yazılı olduğun halde, süfehanın amelini mi
yapıyorsun?" tarzında bir ses geldi.[71]. -
d) Yapmaya
niyetlendiği işten örtürü hayretinden parmak ısıran ve kendisini tehdit eden
babası Yakub'un suretini gördü; kaçtı.[72].
e) Allah
kendisine bir melek gönderdi ve bu melek kadının yüzüne kan ile, "Zinaya
yaklaşmayın; doğrusu bu çirkindir, kütü bir yoldur" ayetini
<el-lsra,17/32) yazdı[73].
f) Babasını
tavanda, gördü; şehveti çıktı ve kaçtı. Kadın kendisini kovaladı[74]
g) niyyet
ettiği zaman duvarda, "Zinaya yaklaşmayın..." ayetini (el-tsra,
17/32) gördü ve vazgeçti[75].
ğ)
Kur'ân'dan üç âyet gördü. Bunlar meâlen şöyledir: "Oysa üzerinizde
koruyucu (yaptıklarınızı zaptedici melek)'ler ve şerefli kâtipler vardır"
(el-İnfitar, 82/10-11); "Ne işte bulunsun, Kur'ân'dan ne okursan ve siz ne
İş yapsanız, mutlaka Biz, içine daldığınız an " üzerinizde şahidiz. Ne
yerde, ne de gökte zerre ağırlığınca bir şey, Rabbindn bilgisin) 'den
kaçmaz..." (Yunus, 10/61); "Herkesin yaptığım gözeten Allah... "
(er-Ra'd, 13/33) [76].
h) Meleğin
resim ve suretini gördü[77].
ı) Omuzuna
bir kuş kondu ve kulağına: "Bu kötü işi yapma! Eğer yaparsan peygamberler
safından düşersin" dedi.
i) Evin
tavanı yarıldı ve kendisine : "Ey ismet peygamber yapma! Zira sen masumsun"
diyen güzel bir suret gördü.
k) Başını
yere eğdi ve, "... Kim bir kötülük yaparsa onunla cezalanır..." ayetini
(en-Nisa,4/123) yere yazılmış olarak gördü.
1) Bir melek
geldi, kanatlarıyla sırtını sıvazladı ve derhal şehveti ayak parmaklarından
çıkıp gitti.
m) Kadınla
aralarında perde çekildi ve birbirlerini göremediler.
n) Cennet
cariyelerinden bir cariye gördü ve onun güzelliğine hayran oldu ve sordu:
"Sen kiminsin?" O da cevabında : "Ben zina etmeyene aidim"
dedi.
o) O anda
bir kuş yanma geldi ve: "Ey Yusuf, acele etme! O sana (ileride) helal
(olacak)'dır ve senin için yaratılmıştır" tarzında nida etti.
ö) Kadını
çirkin gördü ve ondan uzaklaşıp kaçtı.
p) "Ey
Yusuf, sağ tarafına bak!" diyen bir şahıs gördü. Sağ tarafına baktı ve son
derece iri bir yılan gördü. Yılan şöyle diyordu: "Zinakâr benini
karnımdadır". Bu sözü duyan Yusuf (a.s.) kaçtı[78].
r) Yusuf'la
kadın arasında bileği ve pazusu olmayan bir el ayası peyda oldu. Bu ayada,
"Zinaya yaklaşmayın...." ayeti(el-İsra,l7/32) yazılı idi. Yusuf
korktu, kalkıp kaçtı; kadın da kalktı. Bu korku hali ikisinde de geçtikten
sonra yine aynı işe döndüler. Hz. Yusuf (malum iş için, malum yere) oturunca
aralarında aynı el ayası peyda oldu ve bu sefer üzerinde,' "öyle bir
günden sakının ki, (hepiniz) o gün Allah'a döndürüleceksiniz..." ayeti
(el-Bakara,2/281) yazılı idi. Bunu gören Hz. Yusuf korkarak kalktı. Aynı işe
tekrar avdet ettiğinde Cenab-ı Hak Cebrail'e : "Günaha batmadan evvel
kuluma yetiş!" emrini verdi. Elini veya parmağını (hayretinden) ısırıp,.:
"Ey Yusuf! ismin Allah katında nebiler içinde yazılı olduğu halde,
süfehamn amelini mi yapıyorusun?" diyerek süzülüp indi[79].
Gerek Hz.Yusuf'un
kasdı ve gerekse burhan ile ilgili rivayetler en ebleh bir kısanın bile derhal
farkedeceği cinsten uydurma, yersiz ve lüzumsuz şeylerdir. İslamî herhangi bir
konu vuzuha kavuşturulurken Kur'an, hadis ve İslamî sahih rivayetlerin dışına
çıkmamakta sayısız faydalar vardır. Şimdi rivayetlere bir göz atalım:
Hz. Yusuf kadını zevce
olarak almak istedi; haram olan zinayı arzu etti ve bu-nuniçin uçkur çözdü;
soyundu; şurasına oturdu, burasına oturdu...
Bunlar bir Peygamber
hakkında nasıl söylenebilir? Kim, buna nasıl cesaret edebilir? Hiç şüphesiz
bunlar bir takım hurafe ve ebatıldan ibarettir[80].
Herhangi bir konuda Hz. Peygamber'den menkul sahih bir şey yoksa sözü
uzatmamakta isabet vardır. Allah'ın bildirdiği ile yetinmeli ve diğer
söylenenlerden sarfınazar etmelidir[81].
Konu ile ilgili olarak
tefsir ve tarih kitaplarına Hz. Yusuf'un kasdı ve burhanla ilgili o kadar çok
şey geçmiştir ki bazen bunların adedi düzinelere varıyor. Şayet Hz.
Peygamber'den bir açıklama olsaydı onunla iktifa edilir ve mütemadiyen "şu
idi, bu idi" tarzında hayaller harekete getirilerek sayı kabartılmazdı.
Rivayetlerin bu kadar kabartılması, söylenenlerin asılsızlığının diğer bir
delili kabul edilebilir.
Mucizelere mazhar olan
bir Allah elçisi zinadan ancak babasının suretini gördüğü zaman çekiniyor.
Veya o arida kendisi çeşitli sözler sarfıyla ikaz ediliyor. Şayet durum böyle
kabul edilirse onun ismetinden geriye ne kalır? Bazı rivayetlerde şehvetinin
parmaklarından akıp gittiği söyleniyor. Eğer şehveti akıp gittikten sonra
zinadan vazgeçmişse bu, mecburi bir vazgeçmedir. Yiğitlik bunun neresinde?
Geride Hz. Yusuf lehine kaydedilecek hiç bir şey kalmıyor ve onun peygamberliği
de elden gidiyor. Çünkü nebiler (ismet) sahibidirler. İsmet sahibi olmayan peygamber
olamaz. Zinaya uçkur çözen bir adam peygamber olur mu? Veya peygamber olan bir
zat zinaya uçkur çözer mi? Böyle birisi zina için yabancı bir kadının şurasına,
burasına diz çökebilir mi?
Bazı rivayetlerde Hz,
Yusuf babasını gördüğü halde aldırmıyor. Hatta Cebrail'i görüyor da yine devam
ediyor. Şu veya bu yere yazılmış ayetlere aldırış etmiyor. Nihayet onu kadının
yanıdan tutup atmak veya şehvetini izale etmek suretiyle zinadan kurtarıyorlar.
Bu nasıl akıl almaz iştir? Bunlar hangi cüretle ortaya atılabilir? Böyle bir
halde en fasık biri bile bir çıtırtı duysa veya üzerine alelade bir adam çıkıp
varsa kaçacak yer arar. Hiç olmazsa utanır ve işini bırakır. Ama bir peygamber
her şeye rağmen işine devam eder! Şüphesiz bunlar zındıkların uydurmasıdır.
Gaye, Allah elçilerini halkın gözünde küçük düşürmek ve onlara karşı olan
itimad ve inancı sarsmaktır. Bunların başka türlü bir açıklaması olamaz[82].
İnsana hayret veren diğer bir husus da bazı müelliflerin hiç bir tenkide tabi
tutmadan bu tür düzmeleri kitaplarına sahih rivayetlermiş gibi
dercetmeleridir.
Kıssacıların, bu tür
fena hareketleri Hz. Yusuf gibi bir peygarnbere isnad etmekten haya
etmemelerine karşılık bakınız Allah Teala onun hakkındaki kötülüğü nasıl
bertaraf ediyor: "İşte biz ondan fenalığı ve fuhşu bertaraf edelim diye
böyle (burhan gönderdik)" (Yusuf,12/24). Bu ayet gösteriyor ki, Hz. Yusuf
dan her türlü fuhuş ve kötülük uzaklaştırılmıştır. Onun bu gibi şeylerle hiç
bir ilgisi yoktur. Allah'ın bu şehadetinden ayrı olarak Hz. Yusuf'un masum
olduğuna şunlar da delil ve şahidedir:
a) Zeliha'nm
şehadeti: "And ederim, onun nefsinden ben murad istedim de o namus-karhk
gösterip reddetti..." (Yusuf, 12/32), ",.. Aziz'in karısı da şöyle
dedi: şimdi hak meydana çıktı. Ben onun nefsinden murad almak istedim. O ise
seksiz şüphesiz doğru söyleyenlerdendir" (Yusuf, 12/51).
b) Aziz'in
şehadeti: "Vaktaki kadının kocası,
Yusuf'un gömleğinin arkadan yırtılmış olduğunu gördü, şüphesiz ki bu (hareket)
siz kadınların fendindendir. Çünkü sizin fendiniz büyüktür" dedi.
"Yusuf, sen bundan vazgeç. (Ey kadın) sen de günahına istiğfar et. Çünkü
sen cidden günahkarlardan oldun" (Yusuf, 12/28-29).
c) Ellerini
kesen kadınların şehadeti: Zeliha şehirdeki kadınların gizliden gizliye
kendisi hakkında yaptıkları dedikoduları işitince onları evine davet etti;
Onlara mükellef yerler hazırlattı, ellerine de birer bıçak verdi ve Yusuf'a
bunların karşısına çıkmasını söyledi. Yusuf onların huzuruna çıkınca:
"Kadınlar onu görünce (gözlerinde) büyüttüler, ellerini kestiler ve:
'Allah için hâşâ, bu insan değildir; bu ancak güzel bir melektir!'
dediler" (Yusuf/12/31).
ç) Kadının
akrabasından birinin şehadeti: Kadın Hz. Yusuf'a iftira etmek isteyince şahid
şöyle dedi: "Eğer (Yusuf'un) gömleği önünden yırtıldıysa kadın doğru söylemiştir,
bu ise yalancılardandır. Yok eğer gömleği arkadan yırtıldıysa, kadın yalan
söylemiştir. Bu ise doğru söyleyenlerdendir. Kocası (Yusuf'un gömleğinin)
arkadan yırtılmış olduğunu görünce... "(Yusuf,12/26-28).
d) Yusuf'un
şehadeti: "Yusuf şöyle dedi: Ey Rabbim, zindan bana bunların davet ettikleri şeyden daha sevimlidir..."
(Yusuf,12/33); Yusuf: "O kendisi, benim nefsimden murad almak istedi"
dedi (Yusuf, 12/26).
e) İblis'in
şehadeti: İblis Cenab-ı Hakk'a karşı şöyle konuştu: "Andolsun ben yeryüzünde
olanların günahlarını süslüyeceğim, onların hepsini, toptan muhakkak ki, azdıracağım,
Ancak onlardan Masa erdirilmiş kulların
müstesna "[83]. Bu ayetten açıkça anlaşılıyor ki,
İblis Allah'ın has
kullarını yani, ihlasa
erdirilmiş kullarını
azdıramayacak, saptıramayacaktır. Kur'ân-ı Kerim'in bir yerinde Hz. Yusuf bu vasıfla
anılmaktadır: "Çünkü o (Yusuf taatte bizim) ihlasa erdirilmiş
kullarımızdandı"[84].
Müminlere Allah'ın kitabından daha kesin delil olamaz. Bütün bunların ışığında
hakikati görmeli; zındıkların ve gaflet erbabı kıssacıların uydurmalarına kulak
as-mamahdır. Giritli Sırri Paşa'nın dediği gibi :"Hz. Yusuf'a bu fazihayı
Jüsbet eden cahiller eğer İblis'in etbaından iseler, İblis'in şehadetini kabul
etsinler; müslüman iseler, Hz. Yusufun taharetine dair olan şehadet-i hüda'yı
kabul etsiner..." (Ahse-nü'l-Kasas,s.70-71).
"Hz. Yusuf'un
kadına kasdı ne idi?" Başlığı altına kaydedilen rivayetler gibi
"Burhan" la ilgili olanların da aslı yoktur. Dinleyen herkes bu konuda
bir şeyler söylemiştir. İşi böylesine dallandırıp budaklandırmanın hiç bir
anlamı yoktur. Bu konuda Allah'ın bildirdiği İle yetinmek ve diğer merviyyattan
sarf-ı nazar etmek en akıllıca iştir[85].
İşin gerçeği ise şudur : Enbiyanın fıtratında mevcut ve meknuz olan zina
fiilinin haramlığı, bu işin kötülüğüdür. Allah saygısıdır. Haramın çirkinliğidir[86].
İşin doğrusu bundan
ibaret olduğu halde, yukarıya kaydedilen rivayetlerden bazısını Hâkim sahih
olarak kabul etmiştir. Yani yapılan iftiraların yerinde olduğunu savunmuştur.
Fakat Alûsî'nin de dediği gibi Hâkim'in bu tür davranışı, işin ehli olan
büginlerce katiyen dikkate alınmamıştır[87].
Hz. Yusuf'un
gömleğindeki yırtığa bakarak suçlunun kim olduğunu tesbite yardım eden ve
Kur'ân-ı Kerim'de "Kadının ehlinden" olduğu bildirilen[88]
şahidin kimliği hakkında da bir hayli şeyler ortaya atılmıştır: "Hz.
Yusuf'un gömleğidir; kadının amcasının oğludur; Aziz'in adamlarından biridir;
bir adamdır; sakallı bir zattır; bu konuda hakemliğine başvurulmuş birisidir;
beşikte yatan bir çocuktur" v.s. gibi[89].
Hz. Yusuf'un beraetine
şahidlik yapanın küçük bir çocuk olduğu yolunda İbn Abbas kanalıyla Hz.
Peygamber'den bir hadis rivayet edilmiştir[90].
Kütübü Sitte erbabı dışında kalan bazı hadis imamlarmca muhtelif metin, senet
ve sayı ile rivayet edilen bu hadisin[91]
dışında kalan ve şahidin kim olduğunu beyan eden rivayetler kabule şayan
bulunmamıştır.[92]
Bilindiği gibi
hakkında çıkarılan dedikodudan sonra Aziz'in hanımı, şehrin kadınlarını davet
etmiş ve Hz.Yusuf'u onların karşısına çıkarmıştı. Bir ayette ifade edildiğine
göre Hz.Yusuf'u görünce ellerini kesen bu kadınlar: "Allah'ı tenzih
ederiz. Bu, bîr beşer değildir. Bu çok şerefli bir melektir..." demişlerdi
(Yusuf, 12/31).
Rivayete göre Aziz'in
sarayına gelen bu kadınlardan her biri çeşitli bahanelerle Hz.Yusuf ile
konuşmuşlar ve herbiri ondan ayrı ayrı yakınlık dilemişti. Vehb İbn Münebbih'in
dediğine bakılırsa, Hz.Yusuf'u görür-görmez bütün kadınlar kendisine deli gibi
aşık olmuş, dehşet, hayret ve vecdlerinden dolayı on tanesi oracıkta Ölü vermiş
tir[93].
îşin doğrusunu Allah
bilir ama, bunlar da aslı ve esası olmayan İsrâiliyyat cümlesinden olsalar
gerektir. [94]
Kur'ân-i Kerîm'de
ifade edildiğine göre, kadının teşvikinden ötürü masumiyye-tine rağmen zalimler
Hz.Yusuf'u zindana attılar (Yusuf, 12/35). Atıldığı zindanda uzun müddet kaldı[95].
Vehb İbn Münebbih ve
diğer bazı râvîlerin dediğine göre, Hz.Yusuf zindana merkep üzerinde bağlı
vaziyette götürülmüş, halk sağında solunda, önünde arkasında dolaşıp,
"Hanımefendisine baş kaldıranın cezası budur!" demiştir. Bütün bu
söylenenlere Hz.Yusuf: "Bu, Cehennemde zakkum yemekten, irin içmekten,
ateşten elbiseler giymekten ve katran gömleklere bürünmekten daha
yeğdir!" tarzında karşlık vermiştir.
Hz. Yusuf zindanda
belaları şiddetlenmiş, ümitleri yok olmuş bir grup insanla karşılaştı. Onlara
sabır tavsiye etti; ileride kavuşacakları ecirlerle sevinmelerini, ümitvar
olmalarını öğütledi. Hz.Yusuf un bu sözleri üzerine zindandakiler hayranlıklarını
gizleyemediler: "Ey genç! Senin sözün ne güzel! Sen kimsin (Allah aşkına)?".
Hz.Yusuf'un cevabı şu oldu: "Ben Allah dostu (Halilullah) İbrahim'in oğlu,
kurbanlık (Zebihullah) İshak oğlu, Safiyullah Yakub oğlu Yusuf'um".
îbn Abbas'dan nakle
göre Hz.Yusuf zindana girdikten sonra, mahzunları teselli eder; hastaları
ziyaret eder, yaralıları tedavi eder, bütün gece namaz kılar ve ağlardı. O
ağladığı zaman duvarlar, tavanlar ve kapılar da beraber ağlarlardı../[96]'.
Yine Kurân-ı Kerîm'in
bildirdiğine göre Hz. Yusuf'la beraber zindana iki delikanlı girmişti[97].
Hz.Yusuf, bu iki delikanlıdan zindandan çıkıp kurtulacağım bildiğine;
"Beni efendinin yanında an, dedi. Fakat şeytan, efendisine anmayı ona
unutturdu da (bu yüzden Yusuf) daha nice yıllar zindanda ka!di"[98].
Abdü'1-Aziz İbn Umeyr'
el-Kindi'nin dediğine göre, Hz. Yusuf hapiste iken Cebrail (a.s.) yanına vardı.
Yusuf Cebrail'i tanıdı ve: "Ey Peygamberlerin kardeşi! Bu hatalı insanların
içinde ne işin var?" dedi. Cebrail: "Ey temizlerin oğlu temiz (kişi)!
Alemlerin Rabbı sana selam ediyor ve: "İnsanlardan medet ve şefaat
ummaktan utanmadın mı?, diyor. İzzet ve şerefime yemin ederim ki, seni daha
nice yıllar zindanlarda bekleteceğim" diyor, dedi. Hz. Yusufun: "Ey
Cebrail, Allah benden razı mıdır" sorusuna, Cebrail: "Evet"
cevabı verince, Yusuf: "O halde mühim değil, ne kadar kalırsam
kalayım" dedi.
Diğer bir rivayete
göre, Hz.Yusuf zindandan kurtulacağını bildiği delikanlıya:
"Beni efendinin
yanında an..." (Yusuf, 12/42) deyince Cebrail (a.s.) geldi, Allah namma
kendisini azarladı ve onun hapislik müddetini uzattı ve kendisine :"Ey Yusuf;
Seni kardeşlerinin elinde öldürülmekten kim kurtardı?" dedi. Yusuf:
"Yüce Allah" dedi. Cebrail: "Seni kuyudan kim çıkardı?"
dedi. O da:"Yüce Allah" dedi. Cebrail :"Seni fuhuştan kim
korudu?" dedi. Yine: "Yüce Allah" cevabım verdi. Cebrail:
"Kadınların tuzağım senden kim defetti?" dedi. O yine: "Yüce
Allah" diye karşılık verdi. Bunun üzerine Cebrail kızdı ve gürledi: "
O halde bir mahluka nasıl güvendin de, Rabbını terkettin, O'ndan
istemedin?" dedi. Bunun üzerin Yusuf elini kaldırdı ve :"Ya Rabbi!
Yanıldım ve hatalı bir söz söyledim; ey İbrahim, İshak ve İhtiyar Yakub'un
İlahı olan Allah'ım, beni bağışlamanı istiyorum" diyerek dua etti.
Cebrail: "Senin cezan daha nice yıllar zindanda kalmaktır" dedi ve
(çıkıp gitti)[99].
Yukarıda kaydedilen ve
Hz. Yusuf'un zindana götürülmesini, zindandaki faaliyetlerini, iyi
kalpliliğini dile getiren rivayetlerin gerçek olup olmadıklarını bilemiyoruz.
Bunların olması mümkündür. Hz. Yusuf gibi bir zattan bunların görülmesi garib
değildir. Yalnız şu varki bunları doğrulayacak elimizde ne ayet, nede sahih
hadisler vardır. Fakat bütün bu rivayetlerin münasip noktalarına ustaca
yerleştirilmiş İslam'a zıt inançlar, iftiralar ve peygamberler hakkında
onaylanması imkansız olan hususlar vardır. Şöyle ki:
a)
Zindandakilerin sorusu üzerine Hz. Yusuf kendini şöyle tanıtıyor:"... Ben
kurbanlık (Zebihullah) İshak'ın oğlu... Yusuf'um". Konu ile iligili
Kur'an'daki ayetlerin delâleti sahih hadislerden açıkça anlaşıldığına göre
kurbanlık İshak değil İsmail'dir. Kurbanlığın İshak olduğu yolundaki
rivayetler yahudilerin uydurmasıdır, İsrailiyyattır. Tevrat'ta kurbanlık
olarak İshak'ın ismen zikredilmesine rağmen onun kurbanlık olmadığı yine
Tevrat'a dayanarak isbat edilmiştir[100]. O
halde Yusuf (a.s.)'a nisbet edilen bu sözler uydurmadır ve yalandır.
b) Zindan
arkadaşlarından birine: "Beni efendinin yanında an..." demesi bahane
edilerek Hz. Yusuf'a yapılmadık hakaret bırakılmamıştır. İslami açıdan
bakıldığında bu sözde hiç bir anormallik yoktur. Bir insan ve bir Peygamber
hemcinsinden medet umabilir. Nitekim Hz. İsa (a.s.) bir keresinde Havarilere
hitaben şöyle demiştir: "Allah'a (doğru giden yolda) bana yardım
edecekler kim? [101]. İnsanların ve hele
müminlerin yardımlaşmasında hiç bir anormallik olmadığı için Cenab-ı Hak bir
ayetinde Şöyle buyurmuştur: "... iyilik etmek, fenalıktan sakınmak
hususunda bİrbiri-nizle yardımlasın!" [102] Hz.
Peygamber de bir çok hadisinde yardımdan ve bunun faziletinden bahsetmiş ve :
"Kul müslüman kardeşine yardım ettiği müddetçe Allah da kendisine yardım
eder"[103]; "Kim bir müminden,
bir sıkıntıyı (gam ve kederi) giderir-se, Allah da o kimseden ahiret sıkıntılarından
birini giderir"[104]
buyurmuştur. Hz. Aişe validemizin rivayetine göre bir gece Hz. Peygamber
(s.a.v.)'i, düşmanlarından emin olmadığı ve korktuğu için uyku tutmamış ve
kendini koruyacak bir nöbetçi
aramıştır[105].
Hasta bir müminin
doktora gitmesi, derman araması; kuvvet ve güç bulması için yemek ve içmek suç
mudur? İnsanlardan yardım istemek suç olsaydı Allah emreder miydi?; Hz. İsa:
"Bana yardım edecekler kim", dermiydi?; Hz. Peygamber kendini
kollayacak birini arar mıydı? O halde bütün bunlar caizdir, meşrudur. Yerine
göre farzdır, vaciptir.
Dinimizde inanmış
insanlardan yardım istemek caiz olduğu gibi, zulmü, belayı yangını, sel
felaketini ve benzeri muzır şeyleri defetmek için kafirlerden yardım istemek
de caizdir[106]. Böyle olmasaydı tarihi
devirlerde olduğu gibi bu gün de hem memleketimizin ve hem de diğer müslüman
ülkelerin kafirlerden yardım istemeleri, ticari alış verişler yapmaları ve
onlara ittifaklar kurmaları caiz olur muydu?
İşte Hz. Yusuf'un
durumu bundan ibarettir. Zulmen ve haksız yere atıldığı zindandan bir an evvel
kurtulmak için, zindan arkadaşına:" Efendine benim suçsuz olduğumu
söyle" demiştir. Belirttiğimiz gibi bunda hiç anormallik yoktur. O halde
bu söz bahane edilerek Hz. Yusuf'a yöneltilen suçlamalar, azarlamalar tamamen
yanlıştır, yalandır ve uydurmadır. Bu sözünden dolayı Hz. Yusuf'un daha nice
yıllar zindanda kaldığının aslı yoktur[107].
Bu konuda Hz.
Peygamber (s.a.v.)'e nisbet edilen merfu bir haber de vardır. Muhtelif lafız ve
tariklerle varid olan bu hadise göre Rasulu İlah: "Allah Yusuf'a rahmet
etsin! Eğer o, malum sözü sarfetmemiş olsa idi (bunun cezası olarak) zindanda
uzun müddet kalmazdı" buyurmuş[108].
Muhtelif imamların tenkitlerine hedef olan bu hadis mürseldir. Hadis'e"
cidden çok zayıftır" diyenlerin yanında, onu kabul etmeyenler'[109] ve
hatta batıl ilan edenler de vardır[110]
Beden ve kuvvetin
kemal çağını ifade eden[111]
"eşüdd" kelimesinden maksadın ne olduğu beyan sadedinde bir hayli
şeyler söylenmiştir. Cenab-ı Hak Kur'an-ı Ke-rim'inde:"Vaktaki (Yusuf)
kıvamına erdi; Biz ona bir hüküm ve ilim bahşettik" buyuru-yOr[112]
Bunun ötesinde başka birşey bildirmiyor. Konuyla ilgili olarak Hz.
Pey-gamber'den de bir açıklama yoktur. O halde sayısı sekize varan
"eşüdd" kelimesiyle ilgili rivayetleri büyük bilgin İbn Cerîr
Taberî'nin de dediği gibi[113] bir
kenara atmalı ve Cenab-ı Hakk'ın bildirdiği ile yetinmelidir. Bir çok konuda
olduğu gibi burada da yapılacak en güzel hareket budur[114].
Aziz'in eşi,
hakkındaki dedikodulardan kurtulmak ümidi ile şehrin hanımlarını evine davet
etmiş ve onlara oldukça mükellef sofralar hazırlatmıştır. Muhtemelen meyve
yerken ellerinde bıçak bulunduğu sırada Yusuf'a onların karşısına çıkmasını
söylemişti. Kur'an'da beyan edildiği üzere: "Kadınlar onu görünce
(gözlerinde) büyüttüler, ellerini kestiler ve -."Allah için hâşâ, bu
insan değildir; bu ancak güzel bir melek-tirV dediler[115].
Cenab-ı Hakk'ın
bildirdiği bu malumatla iktifa etmeyen meraklı kişiler, "acaba kadınlar
ellerini kestikleri sırada ellerinde hangi meyva vardı?" sorusunu ortaya
atmışlar ve buna cevap aramışlardır[116]'.
Güya o, ağaç kavunudur; turunçtur; zü-maverd denilen bir çeşit taam, v.s.dir.
Hakkında İlahi veya Nebevi bir beyan bulunmayan bu konuyu da açıklığa
kavuşturmak her halde mümkün değildir. Zaten bu, insana bilindiği takdirde
büyük bir şey kazandırmaz. Bilinmemesi de bir kayıp sayılmaz. Bilinmesinde
fayda olsaydı Allah veya Rasulü elbette bildirirdi. [117]
Rivayetlere göre Hz.
Yusuf zindandan çıkıp Mısır hazinelerinin idaresini ele aldığı günlerde, daha
evvel kendisinden murad almaya kalkan Zeliha'nın kocası ölmüş ve Mısır sultanı
da bu kadım Hz. Yusuf ile evlendirmiştir. Hz. Yusuf zifaf gecesi kadına :
"Bu kavuşmamız senin daha evvel arzu ettiğin kavuşmadan daha iyi değil
mi?" demiş. Kadın bu soruya: "Ey doğru sözlü (arkadaş)! O
hareketlerimden dolayı beni ayıplama; gördüğün gibi ben güzelim; mülk ve dünya
servetleri içinde yüzen bir kadınım; eşim ise kadınlarla ilişki kuramayan bir
adam idi. Sen de -Allah vergisi gereği- güzelsin, endamın yerinde. Gördüğün
gibi nefsim bana galebe çalmıştı" şeklinde karşılık vermiştir. İddiaya
göre Hz. Yusuf onu bakire olarak bulmuştur[118].
Bu rivayet de
yukardaki benzerleri gibi, doğruluğunu tesbite imkan olmayan merviyyat
cinsindendir. [119]
Kardeşleri Hz. Yusuf'u
kuyuya atmaya karar verdikten sonra Cenab-ı Hak ona bu kötülüğü ileride onlara
bildireceğini bir ayette şöyle açıklar: "...Onu kuyunun dibine bırakmayı
elbirlik kararlaştırdılar. Biz de kendisine Andolsun ki sen onlara, hiç farkında
değillerken (bir gün) bu işlerini haber vereceksin, diye (Yusuf,12/15).
Hz. Yusuf'un kendine
reva görülen kötülüğü kardeşlerine nasıl ve ne şekilde haber verdiği merak
konusu olmuş ve bu ayetin tefsiri münasebetiyle kitaplara bazı rivayetler
dercedilmiştir. Şöyle ki:
Kıtlık yıllarında
tahıl almak üzere Mısır'a giden kardeşlerini o gün için bu konuda söz sahibi
olan Hz. Yusuf karşısına çağırdıktan sonra bir maşraba getirterek ona hafifçe
vurdu ve:" Bu maşrabanın bana haber verdiğine göre sizin Yusuf adında bir
biraderiniz varmış. Babanız onu size teslim etmiş, götürmüş kuyuya atmışsınız"
dedi. Sonra maşrabaya tekrara vurdu ve : "Babanıza varmış ve Yusuf'u kurt
yedi, demişsiniz; sahte bir kanla gömleğini getirmişsiniz" dedi. Bunun
üzerine üvey kardeşleri birbirlerine: "Bu maşraba yaptıklarımızı ona
söylüyor (bütün sırlarımız açığa çıkıyor, halimiz ne olacak)" dediler'[120].
Bu konuya ait
rivayetler Kur'ân'da haber verilen sarih hususlara aykırılığından dolayı kabul
edilmemiştir[121]. Yusuf suresinin 58.
ayetinden itibaren 40 ayete yakın büyük bir kısım tamamiyle Yusuf ile
kardeşlerinin karşılıklı konuşmalarım ve bu arada cereyan eden olayları dile
getirmektedir. Burada ifade edildiğine göre Yusuf kardeşlerine yaptıkları
kötülükleri maşraba tınlatarak değil de doğrudan doğruya söylemiştir (58 ve 89.
ayetler). Bu açık İfadeleri bırakarak Kur'an'm zahirinden uzaklaşmak herhalde
geçerli bir tarz değildir. [122]
Rivayetlere göre Yakub
oğullarının bazı garip halleri vardır. Şöyle ki: Kızdıkları zaman
vücutlarındaki bütün kıllar diken diken olarak dışarı çıkar; kıllarının dibinden
kan damlar ve vücutları şişerdi. Bağırdıkları zaman civarda bulunan bütün
hamile varlıklar (kadın, hayvan, kuş) yüklerini düşürürlerdi. Ayaklarını yere
vurdukları zaman zelzele olur ve binalar yıkılırdı.. [123].
Bunlar bir takım
lüzumsuz, manasız rivayetler ve masalımsı şeylerdir. [124]
Bir kaç kere Mısır'a
gidip Hz. Yusuf'tan zahire alan kardeşleri Kur'an-ı Ke-rim'de belirtildiğine
göre son seferlerinde : "Ey Aziz, bizi de ailemizi de darlık bastı. (Biz
ise) pek ehemmiyetsiz bir sermaye ile geldik. Bize yine tam ölçek ver. Hakkımızda
ayrıca lütufkarlık da et... demişlerdi"'[125].
Bu ayette geçen
"ehemmiyetsiz sermaye"nin ne olduğuna açıklık kazandırmak için bir
çok şeyler ortaya atılmıştır:
a)
Getirdikleri çuval sicimleri, ip ve urgan gibi
eşya idi;
b) Tereyağı
ve yün idi;
c) Çam ağacı
ve çitlenbikti v.s[126] Bunlar
da bir takım lüzumsuz söz kalabalığından ibarettir. [127]
Yusuf'un kardeşleri
zahire almak üzere Mısır'a yaptıkları seferlerden birinde işlerini bitirip
dönerken, Yusuf bizzat kendisi padişahın su kabını öz kardeşinin yükü içine
yerleştirdi. Maksadı, öz kardeşini yanında alıkoymaktı. Kur'an-ı Kerim bunu
şöylece açıklar: "Vaktaki (Yusuf) onların (zahire) yüklerini hazırladı. Su
kabını öz kardeşinin yükü İçine koydu. Sonra bir münaâi şöyle bağırdı: Ey
kafile (durun), gerçekten siz hırsızsınız! (Yakub'un oğulları) onlara dönerek :
Ne yîtirdiniz? dediler. Onlar: Padişahın su kabını arıyoruz... diye cevap
verdiler..." (Yusuf,12/70-72).
Ayette bahis konusu
edilen bu su kabın (suva')'ın neden olduğu da merak konusu olmuş ve hakkında
çeşitli şeyler söylenmiştir. Rivayetlere bakılacak olursa su kabı:
a) Zeberced'dendi;
b)
Bakırdandı;
c) Gümüştendi
ve cevherle süslü idi;
ç)
Altındandı;
d) Misktendi;
e) Mis
denilen bir madendendi .[128]
Kaynaklarda ebadı,
şekli ve kulpları hakkında da bilgi verilen bu su kabının bir Padişaha ait
oluşu elbette onun kıymetli madenlerden mamul olmasını; işlemeli olmasını
gerektirir. Çünkü eski zamanlardan günümüze intikal eden kral ve devlet
reislerine ait malzemelerde durum hep aynıdır. Ve bu gün de aynı alışkanlık devam
etmektedir. Fakat Biz binlerce sene öncesine ait bir su kabının kafi şekilde neden
mamul olduğunu bilemeyiz ve konu ile iligili rivayetleri de ihtiyatla
karşılarız. Bu iş hiç bir mümini ilgilendirmez ve hiç bir Müslüman incir
çekirdeğini doldurmayacak böyle bir şeyin arkasına düşmez. Bunlar herhalde
abesle iştigalden başka bir şey değildir.
Ebu Hayyan tefsirinde
(V,329), bu kabın gümüşten mamul olduğu yolundaki rivayetin cumhur sözü
olduğunu kaydeder. İslami eserlerde "Cumhurun kavli" olarak takdim
edilen bu görüş maalesef aynen Tevrat'dan alınmıştır (Tekvin, 44/2). [129]
Kayıp olduğu
bildirilen Melik'e ait su kabı (suva) Yusuf'un öz kardeşinin yükünden çıkınca
üvey kardeşleri ona ve bu arada Hz. Yusuf'a bazı acı sözlerle hücum ettiler.
Kur'an-ı Kerim bunu. şöyle açıklar: "Eğer, dediler, o çalmışsar onun daha
evvel bir kardeşi de çalmıştı"! (Yusuf,12/77). Bu sözle Hz. Yusuf'u-kasdettiler.
Hz. Yusuf'un hırsız olduğunu söylemek istediler. Haddi zatında bu söz bir
iftira idi.
Bazı müfessirler,
kardeşleri tarafından Hz. Yusuf'a isnad edilen bu "çalma" işinin
üzerinde epeyce durmuşlar ve buna ait bir çok rivayet toplamışlardır. Rivayetlerden
bir kaçı şöyledir:
a) Vaktiyle
Hz. Yusuf anne dedesinin altın ve gümüşten mamul bir putunu çalmış ve onu
kırarak yol üzerindeki bir pisliğe atmıştı. Kardeşleri kendisini bu sebeple
ayıpladılar;
b)
Kapılarına gelen bir dilenciye evden bir yumurta alıp vermişti;
c) Fırsat
düşdükçe sofradan bazı yemekler alıp saklar ve bunları fakirlere verirdi.. [130].
Hz. Yusuf'a nisbet
edilen "hırsızlık" olayı ile ilgili rivayetleri, bazı müellifler şiddetle
reddedmişler ve bu gibi şeylerin deyil bir peygambere, eşraftan olan bir mümine
bile asla yakışmayacağını söylemişlerdir. Onlara göre böyle hallerde yapılacak
en güzel iş, bu tür rivayetlerden sarfı nazardır. [131]
Biz, Hz. Yusuf'a
yapılan hırsızlık isnadının ne olduğunu bilemeyiz, bunu bilmek imkansızdır, o
halde konuyu deşelemek faydasızdır diyenlere karşılık; bu isnadın Yusuf un
kardeşlerince söylenmiş bir yalan olduğunu beyan edenler de vardır. [132]
Gerçekten bu gibi
hallerde yapılacak en güzel şey, Kur'an'm verdiği bilgiyle yetinmek ve işin
gerçek yönünü Allah'a havale etmektir. [133]
İbn Abbas'dan rivayete
göre, Yakub (a.s.) Mısır'da bulanan oğlu Yusuf'a bir mektup yazmıştır. Mektubu
yazdığı anda muhatabının oğlu Yusuf olduğunu bilmeyen Yakub (a.s.), kendi
boyunun maruz kaldığı belalardan bazısını dile getirmiş, büyük atası İbrahim
(a.s.)'in ateşe atılmasından, babası İshak'ın kurbanlık olarak kesmeye
yatırılmasından, oğlu Yusuf'un başına gelenlerden, Yusuf'a ağlamasından dolayı
gözlerini kaybetmesinden bahsederek Mısır'da "hırsızlık yaptı"
iddiası ile alıkonan oğlunun serbest bırakılmasını istemiştir. Babasının mektubunu
okuyan Yusuf (a.s.)'un tüyleri diken diken olmuş, burnunun direği sızlamış, çok
müteesir olmuş ve ağlamıştır[134].
Bazı kaynaklarda Hz. Yusuf'un
babasına verdiği cevabı da İhtiva eden[135] bu
mektub konusu yalan ve uydurmadır[136].
Hz. Yusuf, kıtlık
yıllarında halka zahire verirken güya verdiği zahire karşılığı birinci yıl
halkın malını, ikinci yıl metaını, üçüncüde şunu, dördüncüde bunu almış en
sonunda da çocuklarını ve kendi öz nefislerini alarak onların her şeyini elde etmiştir.
Bu iş bittikten sonra, canlarını azad etmiş ve bütün aldıklarım geri vermiştir.
Bu konuya dair olan haberlerin tamamı israiliyyattır.[137]
Bunların doğruluğunu sadece Allah bilir[138].
□ Yazılanları
toparlamak gerekirse,
Kur'an-ı Kerim'in 111
ayetten ibaret olan 12. suresinin tefsiri münasebetiyle İsla-mi eserlere girmiş
olan lüzumsuz ve manasız tafsilatı, hurafe ve israiliyyatı gözden geçirmiş
bulunuyoruz. Cenab-ı Hak, Hz. Yusuf'un ismiyle anılan bu sureyi
"Ahse-nü'1-Kasas" olarak vasfetmiştir. Gerçekten kıssa, ilahi
hüviyeti içinde okunduğu ve tefekkür edildiği zaman çok güzeldir. Çok güzel
olan bu Kıssadaki, kısa ve kapalı hususlar kıssacılar tarafından vuzuha
kavuşturulmaya çalışılmış ve bunu temin için de Hz. Yusuf ismi etrafında dilden
dile söylenegelen pek çok şey İslami imiş gibi halka takdim edilmiş ve bunların
kitaplara girmesi cihetine gidilmiştir. Bu arada İslam'a düşman olana
unsurlar, zındıklar, rafiziler, yahudi ve hırıstiyanlar fırsatı ganimet
bilerek Allah'ın yüce bir Nebisine yakışmayan şeyleri, müslümanlarca büyük
hürmete mazhar İbn Abbas v.b. şahıslara izafe etmişlerdir. Bu gayret ve
düşmanca faaliyetlerin bir sonucu olarak Hz. Yusuf'a zina gibi menfur bir fiil
bile nisbet edilmiştir.
İslam'a zıt bu tür
rivayetlerin kitaplara geçmesi elbette hoş bir şey değildir. Bunları
kitaplarına kaydeden müelliflerin bahis konusu rivayetleri tenkid etmemeleri,
onların gerçek değerini ortaya koymamaları ise düşündürücüdür.
Bu konularda yapılacak
en güzel şey Allah ve Rasulünün beyanı ile yetinmektir. Bu iki kaynakta yer
almayan hususlarda müslümanlara yakışan, susmak ve söylenenlerden sarf-ı nazar
etmektir. Hurafe ve israiliyyatın peşinde koşmamak en doğru yoldur. [139]
[1] eI-Gâftr,40/34
[2] eHJuhari, Enbiya, 19; et-Tirmizi} Tefsir, Yusuf sureâi
1; Ahmed îbrt Hanbel, el-Müsned, Q, 96,
332,416; el-Ayni, Umdetu'1-Kari, XVm, 303-304.
[3] Surenin ük üç .Veya ilk dört ayetinin Medine'de nazil
olduğu yolunda rivayetler varsa da bunlar, ğü'
yenilir, iıaberler olarak kabul edilöıemiştir, Bkz. el-AIusi, Tefsir,
XII, 170
[4] el-Vahidi, Esbâbu'n-Nüzal, s. 182. Konu ile ilgili
başka rivayetler için bkz. el-Alusi, Tefsir, XW170.
[5] Yusuf 12/3.
[6] el-Bakara, 2/136.
[7] el-Buhari, Şehadat 24; Ebu Davud, tüm, 2; Ahmed tbn
Hanbel, el-MÜsed, * İL36.
[8] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 75-76.
[9] Yusuf un kardeşleri onblr yıldızın kendileri, güneş
île ayın da anne ve babalan olduğunu derhal anlarlar ve ona tuzak
kurabilirlerdi. Bir ihtiyat tedbiri olmak üzere babası Yusuf tan rüyayı
kardeşlerine anlatmasını istememişti.
[10] Yusuf, 12/4-5.
[11] Cerban, et-Tank, ez-Zeyyal, Zulketifeyn, Kabis,
Vessab, Amudan... (et-Taberi, Tefsir, XII, 151).
[12] et-Taberi, Tefsir, XII, 151; ez-Zemahşett Tefsir, II,
443; tbn Kesir, Tefsir, IV, 9-10; İbn Kesir, el-Bidaye, 1,19^-200.
[13] tbn Kesir, Tefsir, IV,9.
[14] tbnu'l-Cevzi, Kİtabu'l-Mevduat, 1,145-46; es-Süyuti,
el-Leali'1-Masnu'a, 1,90; el-Kinani, Tenzihu'ş-Şeii'a, 1,193-94; tbn Haca:,
el-Kafi'ş-Şaf, H, 443; noLİ (el-Kesşaf m zeylinde); et-Razi, Tefsir, XVHI, 88;
tbn Kesir, Tefaii, IV, 10; tbn Kesir, el-Bidaye, 1,199-200; el-Ahısi, Tefsir,
XII, 179; Reşid Rıza, Tef-sii, XII, 260; et-Taberi, Tefsir, XV, 555 not. 2
(Ahmed Muhammed Şakir neşri).
[15] er-Razi, Tef bit, XVin, 88.
[16] İbn Kesir, el-Bidaye, 1,199.
[17] Tekvin, 37/5.
Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 76-77.
[18] Yusuf, 12/9-10.
[19] Aynı sure, 12/12.
[20] et-Taberi, Tefsir, XII, 160; Tarih, I,/2,492-93;
lbnu'1-Esir, el-Kâmil, 1,139.
[21] el-Kurhıbi, Tefsir, IX,143-44.
[22] Ebu Hayvan, Tefsir, V, 287.
[23] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 77-78.
[24] Yusuf, 12/17. Kur'an-ı Kerim Hz. Yusufla ilgili olarak
iki yerde gömlekte» bahseder Biri sahte kan ile kardeşlerinin ağlayarak ve
"onu kurt -yfemişl'' diyerek baİMaarîria 'getiroikleri gömlek (Yusuf,
12/18); diğeri de Hz.-Yu&ufüh Mısır'dan babâ&na göMeîtİi^ ve göttneyen
gözünün açümasıöi sağlayan gömlek (Yusuf, 12/93). Yukarıdaki baslık altında
anlatılan gömleğin Kur'an-rKerinVde beyan edilenlerle ilgisi yoktur.
[25] Duametniiçinbkz.el-Alusi,Tefo^XH:197r
[26] ez-Zemahşeri, Tefair,H, 503; İbnu'l-Cevzi, Tefsir, W,
190; el-Kurtubî, Tefsit, IX, 258-59; el-Âlusi, Tefsir, XH, 197^8.
[27] el-Alusi,Tefsir^01,198.
[28] Tekvin, 37/12-19.
[29] îfen Kesir, el-Bİdaye, 1,200.
Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 78-79.
[30] Abdurrazzak, Tefsir, «*>; et-Taberi, Tarih,
1/2,495; ez-Zemahşeri, Tefsir, n, 449-50.
[31] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 79.
[32] Yusuf, 12/20.
[33] Îbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 196.
[34] efcAlusi, Tefsir, XIU05.
[35] Süfyan es-Sevri, Tefsir, 9. 96; et-Taberi, Tefsir,
XII172-73. .
TarihJ/2,497; ibnu'l-ÇevziTefsü-, IV, 196; ez-Zemah^eri, Tefsir, H, 453;
İbn Kesir, Tefsfe IV,16; el-Ahtöt Tefsir, XIU04
[36] Ibnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 196; el-Alusi, Tefsir, XII, 205.
[37] et-Taberi, Tefsir, XII, 173; Ibnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 197; el-Alusi, Tesfir, XII, 205.
[38] el-Alusi, Tesir, XII, 205.
[39] et-Taberi, Tefsir, XD, 173; Tarih, 1/^496;
Ibnul-Cevzi, Tefsir, IV, 197; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 156; İbn Kesir, Tefsir,
IV, 17; el-Alusi, Tefsir, XH, 205.
[40] er-Razi, Tefsir, XVHI, 109; tbn Kesir, el-Bidaye,
1,202.
[41] er-Razi, Tefsir, XVm, 108.
[42] et-Taberi, Tefsir, XII, 174.
[43] er-Ra2i Tefsir, XVIII, 109.
[44] Tekvin, 38/28.
Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 79-80.
[45] el-Kurtubi, Tefsir, IX, 144-45.
Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 80-81.
[46] el-Kurtubi, Tefsir, IX,158-59.
[47] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler,
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 81.
[48] Yusuf, 12/21^25.
[49] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 81-82.
[50] Müslim, tman 259; en-Nevevi, Müalim Serili, H, 213;
Ahmed tbn Hanbel, el-Müsned^üI, 148.
[51] Süheyli ve diğerleri bu güzelliğin Hz. Adem'e
bahşedilen güzelliğin yansı olduğunu söylemişlerdik. Zira Yüce Allah Hz.
Adem'i kendi eliyle yaratmış, ona ruhundan .üflemiştir. Bu sebeple Hz. Adem'in
gÜzeUf& beşeri güzelliğin son haddine varmıştı. Bundan ötürü cennetlik
olanlar Cennet'e, Hz Adem'in boy ve güzelliği üzere gireceklerdir (fim Kesir,
el-Bidaye, 1,205).
[52] Süfyan es-Sevri, Tefsir, s.98; et-Taberi Tefsir,
XII183; er-Razi, Tefsir, XVIII, 115; el-Kurtıtbi, Tefsir, IX ,166.
[53] et-Taberi, Tefsir, XII, 183; Tarih, 1/2^00-501;
Ömu'l-EsMl-Kâmü, 1,142; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 165; el-Hazİn el-Bağdadi,
Tefsir, m, 224.
[54] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 82.
[55] Yusuf, 12/24.
[56] Elmaldı, Tefoir, IV, 2856.
[57] Ibnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 205; el-Kurtubi, Tefsir, IX,
166.
[58] İbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 203; Ahmed el-Gazzali,
Bahru1-Mehabbe,s. 9İ; er-Ra2İ Tefsir, XVm, 115; el-AIusi, Tefsir, XH, 214
[59] Abdurrazzak, Tefsir, ^a;et7Tat^eşi,:i;«ff|r/Bt 2tâi*}&\#ftJbitJ!efaj&j
Vİ 166.
[60] Süfyan es-Sevri, Tefsir, s-'S^Abduarazzak; Tefeii,
42»; efrTabaiTefeir^m 18»^4; ibnuS-Esir, eİ-Kâmil, 1,142;et-Tabresİ,
Tefrir,iHIİ,a25;,ez-ZeiııaI^eri/Telsirf II, 456? er-Hazi, .Tefsir XVIH, 115;
el-Kurtubi, Tefsir,IX, 166;el^Alûsi,Tefsk,XH,214
[61] et-Taberi, Tefsir, XIt 184;ez-Zemahşeri,
e^Ke«şâf>H/456; er-Razi, Tefsir,^XVIII, 115;.el-Kartubi, Tefsir, IX, 166;
eI-Alusi> Tefsir, Xn, 214.
[62]
el-Beğavi,Tefrâ^,223(HazirrTeftkinmkerarMdafeel*:Hazjiv Tefsir, IH, 224.
[63] Îbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 206-207; Reşid Rıza, Tefsir,
Xn, 280
[64] Giritli Sırrî Paşa, Ahsenu'l-Kasas, s. 73-74.
[65] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 82-83.
[66] Süfyan es-Sevri, Tefair,s. 98; et-Taberi, Teisit, XH,
185; Tarih, 1/2,501-502; tbnuil-Cevzi, Tefsir, IV, 207-208; el-Kurtubi,
Tefsii,IX,169.
[67] Îbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 208.
[68] et-Taberi, Tefsir, XII, 187-188; tbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 208. Bu şehvet eksikliği nedeniyle Hz. Yu-' suf un yalnız iki erkek
evladı olduğu da rivayet edilir (el-Kurtubi, Tefsir, IX, 170).
[69] İbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 208.
[70] Ahmed el-Gazzali, 8ahim1-Mıhabbe,s.92; er-Razi,
Tefsir, KVIH, 120; tbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV,208, el-Kurtubi, Tefsir, 1X,169;
el-Alusi, Tefsir, XII, 214.
[71] et-Taberi, Tefsir, XII, 186; Ahmed el-Gazzali,
Bahru'l-Mahabbe,s 92; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 169; el-Alusi, Tefsir, XII, 215.
[72] et-Taberİ, Tefsir, XH,, 187; el-Kurtubi, Tefsir,
rx,169.
[73] tbnul-Cevzi, Tefsir, IV, 208.
[74] et-Taberi, Tefsir, XH, 187.
[75] et-Taberi, Tefsir, XII, 190; Tarİh,I/2,502; Ahmed
el-Gazzali, Bahru'l-Mahabbe, s. 92; el-Kurtubi, Tesfir, DC, 169; Ibn Kesir,
Tefsir, IV, 20.
[76] et-Taberi, Tefsir, XII, 190.
[77] Aynı kaynak aynı yer; Ibn Kesir, Tefsir, IV, 20.
[78] Ahmed el-Gazzali, Bahm'l-Mahabbe, s. 92-93.
[79] Ibnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 209; Ahmed el-Gazzali,
Batını'1-Mahabbe,s. 92.
[80] ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 457-58; et-Tabresi, Tefsir,
III, 225; İbnu'l-Cevzi, Tefsir, İV, 207-208; Ibnu'l-Arabi, Ahkâmu'l-Kur'ân,
III, 1070-71; er-Razi, Tefsir, XVIII, 115-20; îbn Kesir, Tefsir, IV, 20-21; tbn
Kesir, el-Bidaye, 1,204; Ebussuud Efendi, İişadu'l-AkU's-Selim,IlI,63;
el-Alusi, Tefsir, XII, 215-16; Reşid Rıza Tefsir, XII,276,280 v.d.; el-Kasimi,
Tesfir, IX, 3530.
[81] et-Taberi, Tesfir, XII, 191; Reşid Rıza, Tefsir, XII, 276.
[82] er-Razi, Tefsir, XVIII, 115, 120; Giritİi Sirri Paşa,
Ahsenu'l-Kasas,s. 166 v.d.; Muhammed Ebu Şüh-be, Mecelletu'l-Ezher, XXVI,
532-33.
[83] el-Hıcr, 15/39-40; Sâd, 38/82.
[84] Yusuf, 12/25. Bunlar için bkz. er-Razî, Tefsir, XVIII,
115 v.d.; Giritli Sirri Paşa, Ahsenu'l-Kasas, s.66 v.d.; Ebu Şühbe,
Mecelletu'l-Ezher, XXVI, 532-33.
[85] et-Taberi, Tefsir XII, 191; Ibnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 209-210.
[86] Ibnu'l-Cevzi, Tefsir, rv, 209-210;Elmalıh, Tefsir, IV,
2856; Ebu Şühbe, Mecelletu'l-Ezhec, XXVI, 533.
[87] el-ALusi, Tefsir, XII, 216.
Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 83-88.
[88] Yusuf, 12/26.
[89] ibn Abbas, Tefsir, s. 195; et-Taberi, Tefsir, XII,
193-96; Tarih, 1/2, 504; ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 459; et-Tabresi, Tefsir,
III, 227; İbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 211-12; el-Beğavi, Tefsir, III, 227; İbn
Kesir, Tefsir,TV, 21-22; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 172-73.
[90] et-Taberi, Tefsir, XII, 194; Tarilı,I/2,504;
ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 459, not.3.
[91] Bkz. ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 459; not.3.
[92] et-Taberi, Tefsir, XII, 194; Ibnu'l-Arabi, Tefsir, III, 1071-76.
Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 88.
[93] el-Kurtubi, Tefsir, IX, 180-185.
[94] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 88-89.
[95] Yusuf, 12/42. Ayette geçen "bid'a sinin"
tabirinin ifade ettiği anlam ve Hz. Yusuf'un zindanda kalma müddeti için bkz.
et-Tabresi, Tefsir, XII, 224-25; Îbnu'l.-Cevzi, Tefsir, IV, 228; Reşid Rıza,
Tefsir, XII, 315-16.
[96] el-Kurtubi, Tefsir, IX, 188-89.
[97] Yusuf, 12/36.
[98] Yusuf, 12/42.
[99] el-Kurtubi, Tefsir, IX,195-96.
[100] Geniş bilgi için bkz. Diyanet Dergisi, XIII, sayı
5.S.259-64.
[101] AHİmran,3/52.
[102] eI-Maide,5/2.
[103] et-Tirmizi, Hudud, 3; Ebu Davud, Edeb 60; Ahmed Ibn
Hanbel, el-Müsned, II, 274.
[104] el-Buhari, Mezalim 3; Müslim, Bİrr 59; Ebud Davud,
Edeb 38; Ibn Mace, Mukaddime 17; et-Tirimizi, Hudud 3.
[105] el-Buhari, Temenni 4; Cihad 70; Müslim,
Fedailu's-Sahabe 39,40; Ebu Davud, Cihad 16; et-Tirmizi, Menakıb 62.
[106] ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 472; er-Razi, Tefsir, XVIII,
144-46; Ebu Hayyan, Tefsir, V, 311; el&lusi, Tefsir, XII, 248.
[107] Ebu Hayyan, Tefsir, V, 311; Reşid Rıza, Tefsir, XII,
315.
[108] Hadisin çeşitli sened ve lafızları için bkz. et-Taberi,
Tefsir, XII, 223
[109] Ibn Kesir Tefsir, IV, 29; el-Kasimi, Tefsir, IX, 3545.
[110] Reşid Rıza, Tefsir, XII, 315.
Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 89-91.
[111] Elmalık, Tefsir, IV, 2854.
[112] Yusuf, 12/22.
[113] et-Taberi, Tefsir, XII, 177.
[114] "eşüdd" kelimesinin ifade ettiği yaşlan
gösteren rivayetler için bkz. tbnu'3-Cevzi, Tefsir, IV, 200.
Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 91.
[115] Yusuf, 12/31.
[116] et-Taberi, Tefsir, XII, 201-204; Tarih, 1/2,505;
ftmu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 215-16; Ibnu'1-Esir, el-Kâmil, 1,143; tbn Kuteybe,
Te'vilu Muhtelifi'l-Hadis, s. 317; el-Ayni, Umdetu'1-Kari, XVIII, 298-299,300.
[117] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 92.
[118] et-Taberi, Tefsir, XII,6; Tarih, 1/2,115-16;
el-Kurtubi, Tefsir, IX; 213-15; 218; İbn Kesir, Tefsir, IV, 34.
[119] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 92.
[120] et-Taberi Tefsir, XII, 162; XIII, 31; ez-Zemahşeri,
Tefsir, II, 450; et-Tabresi, III, 217; İbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 265;
el-Kurtubi, Tefsir, IX, 243; Ibıı Kesir Tefsir, IV, 13-14; rivayetin değişik
bir varyant ve şekli için bkz. et-Taberi, Tarih 1/2,527-28.
[121] et-Taberi, Tefsir, XV, 577, not. 1 (Ahmed Muhammed Şakir neşri)
[122] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 92-93.
[123] et-Taberi, Tefsir,XIII, 31; Tarih, 1/2528-29;
Îbnu'l-Cevzî, Tefsir, IV, 265; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 242-43.
[124] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 93.
[125] Yusuf, 12/88.
[126] et-Taberi, Tefsir, XII), 50-53; Tarih 1/2,533; Îbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 277-78.
[127] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 93.
[128] îbn Abbas, Tefsir, s. 200; et-Taberi, Tefsii, XIII,
18-19; Tarih, 1/2, 523; ez-Zemahşeri, Tefsir, 11,489-90; et-Tabresi, Tefsir,
III, 252; el-Beğavi, Tefsir, III, 245 v.d.; İbnu'l-Cevzi, Tefsir, IV, 258-59;
el-Kurtubi, Tefsir, IX, 229; Ebu Hayyan, Tefsir, V, 329; îbn Kesir, Tefsir, IV,
39; el-Ayni, Umdetu'l-Kari, XVIII, 299.
[129] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 94.
[130] el-Taberi, Tefsir, XIII, 28-29; Tarih 1/2,490-91,
526-27; ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 492; İbnu'I-Cevzi, Tefsir, IV, 263-64;
et-Tabresi, Tefsir, III, 255; er-Razi, Tefsir, XVIII, 183-84; İbn Kesir,
el-Bidaye, I, 213; el-Alusi, Tefsir, XIII, 32.
[131] et-Tusi, Tefsir, VI, 176; et-Tabresi, Tefsir, III, 255; el-Alusi,
Tefsir, XIII,
32.
[132] bir önceki kaynaklara ek olarak bkz. fbnu'l-Cevzi,
Tefsir, IV, 264.
[133] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre
Peygamberler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 94-95.
[134] ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 501; IV, 57; İbnu'1-Esir,
el-Kâmil, 1,153; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 256.
[135] ez-Zemahşeri, Tefsir, II, 501.
[136] îbn Hacer, el-Kâfi'ş-Şâf, IV, 57, not! (el-Keşşâf'm
zeylinde).
Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları: 95.
[137] ez-Zemahşeri, el-Keşşaf, II, 483; e!-Beğavi, Tefsir,
III, 240; el-Kurtubi, Tefsir, IX, 218-19; İbn Kesir, Tefsir, IV,35.
[138] İbn Kesir, Tefsir, IV, 35.
[139] Doç. Dr. Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler,
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 95-96.