Cumartesi, 23 Rebiülahir 1446
Okullarda Kiz Erkek Birarada Okumanin Hukmu

Okullarda Kız -Erkek Birarada Okumanın Hükmü


Allah razı olsun onlardan ki alimler  bize bu konuda söz bırakmadı. Ekleyip çıkarmadan öncelikle Şeyh bin Baz’ın San’a Üniversitesi Müdürüne yazdığı cevabı veriyoruz. Müdür konuyla ilgili olarak muhtelatın cevazına dair bir yazı kaleme almış Şeyh de (Allah ona rahmet etsin) buna cevap yazmıştır… Ardından muasır öncü alimlerimizden Allame Bin Baz, İbni Useymin ve Elbani’nin   konu hakkında ayrı ayrı fetvalarına ve diğer alimlerin de görüş ve fetvalarına yer verilmiştir.
İkinci mesele ise ilkokullar meselesidir… Burda da kzı ve erkek öğrencilerin bir arada ilim tahsili görmesine bir çok alim seduz-zerai gereği cevaz vermemektedir. Bununla ilgili alimlerin istinbatları aşağıdadır…Bunun yanında ilkokullarda Allah düşmanlarının Allah dostu hatta ilah gibi tanıtılması da vardır… Bu konu başlı başına bir fitnedir. Din ve vicdan hürriyetine bizler ruhban okullarına tanınan hakların bizlere de tanınmasını istiyor ve bu aşırılıkların ya tedrisattan çıkarılmasını ya da islami okulların tesisinin önünün açılmasını istiyoruz…

ÜNİVERSİTELERDE KIZ-ERKEK BİR ARADA OKUMASININ HÜKMÜ
Şeyh b. Baz rahimehullah’ın San’a Üniversitesi Müdürü Abdulaziz el-Mekalih’e reddiyesi

 

Allah’a hamd olsun. Rasulullah’a, âline ve ashabına salat ve selam olsun. Bundan sonra.
24/71404 tarih ve 5644 sayılı “Es-Siyase” dergisinde San’a üniversitesi müdürü Abdulaziz el-Mekalih’e ait yazıda kız öğrencilerin erkek öğrencilerden ayrılmasının talebinin dine aykırı olduğunun iddia edildiğini gördüm. Kadın erkek karışıklığının cevazına da, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında Müslümanların namazı tek bir mescidde, kadın erkek beraber kılmalarını delil getiriyor, diyor ki: “Bu yüzden, eğitimin de tek bir mekânda olması gerekir.” Bu sözlerin bir İslam ülkesinde, İslamî bir üniversite müdüründen sadır olması garibime gitti. Ondan erkeklerle kadınlarının sınıflarının ayrılması istenmiş ki, dünya ve ahiret saadeti ve kurtuluş bundadır. Biz muhakkak Allah’a aidiz ve O’na dönücüleriz. Hareket ve kuvvet ancak Allah iledir.

 

Şüphe yok ki bu söz İslam dinine karşı büyük bir cinayettir! Çünkü din, kadın erkek karışıklığına davet etmiyor ki, bundan men etmeyi talep etmek dine aykırı olsun! Bilakis din, bundan şiddetle yasaklamaktadır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “(Kadınlar) evlerinde karar kılsınlar, ilk cahiliyye teberrücü ile teberrüc etmesinler” (Ahzab 33) “Ey Nebî! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle ki, cilbablarını üzerlerinden salsınlar. Bu onların tanınıp da ezaya uğramamaları için uygun olandır. Allah gafur ve rahimdir.” (Ahzab 59) “Mümine kadınlara da söyle; bakışlarını kıssınlar, ferçlerini korusunlar. Kendiliğinden görünen dışında, ziynetlerini göstermesinler. Örtülerini yakaları üzerine salsınlar…” (Nur 31) “…gizledikleri ziynetlerinin bilinmesi için ayaklarını vurmasınlar. Hepiniz Allah’a tevbe edin ey iman edenler, umulur ki kurtulursunuz.” (Nur 31)
Onlardan (kadınlardan) bir şey istediğinizde perde arkasından isteyin. Bu sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de en temiz olanıdır.” (Ahzab 53)

 

Bu ayet-i kerimelerde kadınların, çıkmalarını gerektirecek bir ihtiyaç bulunmadığı sürece, fitneden sakınarak evlerinden ayrılmamalarının dinî emir olduğuna açık bir delalet vardır. Sonra Allah Subhanehu, cahiliyye teberrücünden sakındırmaktadır. Cahiliyye teberrücü: kadınların güzelliklerini ve fitneye düşürücü hallerini erkekler arasında ortaya koymalarıdır. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den sahih olarak şöyle buyurduğu gelmiştir: “Benden sonra erkekler için kadından daha zararlı bir fitne bırakmadım.” Buhârî ve Muslim Usame b. Zeyd radıyallahu anhuma’dan rivayet etmişlerdir. Muslim, Usame ve Said b. Zeyd b. Amr b. Nufeyl radıyallahu anhum’den rivayet etmiştir.

 

Yine Muslim Sahih’inde Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Muhakkak dünya tatlı ve yeşildir. Şüphesiz Allah sizi orada halifeler kıldı ki nasıl amel edeceğinize bakacak. Dünyadan sakının ve kadınlardan da sakının. Zira İsrailoğullarının ilk fitnesi kadınlar hakkında olmuştu.”

 

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem doğru söylemiştir. Zira kadınlar hakkındaki fitne büyüktür. Özellikle de kadınların çoğunun tesettürü terk ettikleri, cahiliyye teberrücü ile açılıp saçıkldıkları bu asırda! Bu sebeple fuhuş ve çirkinlikler çoğalmıştır. Birçok ülkelerde genç erkek ve kızlardan çoğu Allah’ın kendilerine meşru kıldığı evlilikten uzak duruyorlar. Allah Subhanehu ve Teâlâ örtünmenin hepsinin kalpleri için en temiz olanı olduğunu açıklamıştır. Bu da gösteriyor ki, bunun yok olması, herkesin kalplerinin pisliğine ve hak yoldan sapmalarına daha yakındır. Bilindiği gibi okul sıralarında kız öğrencinin erkek öğrenci ile beraber oturması fitnenin ve Allah’ın iman etmiş kadınlara farz kıldığı tesettürün terkinin en büyük sebeplerindendir. Allah kadınları az önce geçen Nur Suresi 31. Ayetinde açıkladığı kimseler dışındakilere ziynetlerini göstermekten yasaklamıştır.

 

Perde arkasına geçme emrinin müminlerin annelerine özel bir emir olduğunu kim iddia edebilir? Halbuki bu iddia sağduyudan uzaktır ve bu emrin genel oluşuna delalet eden delillere aykırıdır. Allah Teâlâ: “Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de en temiz olanıdır” buyurmuştur. Bu perdenin yalnızca müminlerin anneleri ve erkek sahabeler için en temiz olduğunu söylemek caiz değildir! Şüphe yok ki onlardan sonrakiler perde hicabına müminlerin annelerinden ve erkek sahabilerden (Allah onlardan razı olsun) daha çok muhtaçtırlar. Zira iman kuvveti ve hakka basiret bakımından onların farkı büyüktür. Aralarından müminlerin annelerinin de bulunduğu; erkek ve kadınlarıyla Sahabe radıyallahu anhum, nebilerden sonra insanların en hayırlılarıdırlar. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Buhârî ve Muslim’de gelen hadisinde ifade ettiği gibi, nesillerin en üstünleridirler. Perde hicabı onların kalpleri için en temiz olduğuna göre, onlardan sonrakiler bu temizliğe öncekilerden daha çok ve şiddetle muhtaçtırlar. Çünkü tahsise dair sahih bir delil bulunmadıkça, Kitap ve Sünnette gelen nasların ümmetten belli bir kimseye tahsis edilmesi caiz değildir. Bu naslar, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanındaki ve kıyamet gününe kadar gelecek herkes için geneldir. Çünkü Allah Subhanehu Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem’i, O’nun asrındaki ve kıyamet gününe kadar gelecek olan insanlara ve cinlere göndermiştir. Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: “De ki: “Ey insanlar! Ben hepinize Allah’ın rasulüyüm.” (A’raf 158)
Seni ancak insanların tamamına müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Sebe 28)

 

İşte Kur’ân-ı Kerim, sadece Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in asrındakilere değil, onlardan sonra da kendilerine Allah’ın kitabının ulaştığı herkese indirilmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Bu insanlara uyarılmaları için, O’nun tek bir ilâh olduğunu bilmeleri için ve akıl sahiplerinin ibret almaları için bir tebliğdir.” (İbrahim 52)
Sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için bu Kur’ân bana vahyediliyor.” (En’âm 19)
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem zamanında kadınlar ne mescidlerde, ne sokaklarda erkeklerle karışık olmazlardı. Bugünkü ıslahatçıların yasakladıkları ihtilat (kadın erkek karışıklığı) Kur’an, sünnet ve ümmetin âlimlerinin yönlendirdikleri ve fitnesinden sakındırdıkları şeydir. Hatta Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in mescidindeki kadınlar erkeklerden en uzak arka saflarda namaz kılarlardı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyururdu: “Erkeklerin en hayırlı safları ilk saflar, en şerli safları ise arka saflardır. Kadınların en hayırlı safları ise arka saflar, en şerli safları ilk saflardır.” Erkeklerin en arka safları ile kadınların ilk saflarındaki fitneden sakındırıyordu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında erkekler, kadınlar mescidden ayrılıncaya kadar beklemekle emrolunuyorlardı ki, mescidlerin kapılarında erkeklerle kadınlar karşılaşmasınlar. Bununla beraber erkek ve kadın sahabelerde iman ve takva mevcuttu. Onlardan sonrakilerin durumları nasıl peki? Kadınlar yol ortasında yürümekten yasaklanır, yolun kenarlarından gitmekle emrolunurlardı ki, erkeklerle karışmasınlar, birbirlerine dokunmasınlar da yoldaki gidişlerinde dahi fitneye düşmesinler. Allah Subhanehu, müminlerin kadınlarına, cilbablarını üzerlerinden salmalarını ve onunla ziynetlerini örtmelerini emrederek fitneden sakındırmıştır. Allah Teâlâ onları ziynetlerini, yüce kitabında saydığı kimselerin dışındakilere göstermekten yasaklayarak fitne sebeplerinden uzaklaştırmış, iffet sebeplerine teşvik etmiştir. Fesat ve ihtilat (kadın erkek karışıklığı) manzaralarından onları uzaklaştırmıştır.

 

Peki ya San’a üniversitesi müdürü – Allah onu hidayet etsin ve rüşdünü ilham etsin – bütün bunlardan sonra buna nasıl müsaade eder? İslam’ın buna çağırdığı iddiasıyla ihtilâta (kadın-erkek karışıklığına) nasıl davet edebilir? Üniversitenin mescid gibi kutsal olduğunu, ders ânının namaz ânı gibi olduğunu nasıl iddia edebilir? Bilindiği gibi fark büyüktür. Allah’ın emrini ve yasağını akleden Allah Subhanehu’nun kulları için koyduğu din kurallarının hikmetini, yüce kitabında erkekler ve kadınlar için beyan ettiği hükümlerin önemini anlar. İman etmiş bir kimsenin kız öğrencilerin ders sıralarında erkeklerin hizasında oturmasının, erkeklerin arkasındaki namaz saflarında kızkardeşleriyle beraber oturması gibi olduğunu söylemesi nasıl mümkün olabilir? İman ve basiretten bir nebze nasibi olan, ne söylediğini akledebilen hiçbir kimse bunu söylemez! Üstelik bu söylediklerimiz şer’î tesettür bulunması halinde söylenmektedir. Peki bir de erkek öğrencilerin teberrüc yapan, güzelliklerini ve fitneye düşüren bakışlarını ortaya koyan, fitneye sürükleyici konuşmalar yapan kızlarla beraber oturmaları halinde durum nasıl olur? Allah’tan yardım isteriz. Hareket ve kuvvet ancak Allah iledir.

 

Allah Azze ve Celle şöyle buyurur: “Gerçi bazen gözler kör olmaz da, yalnız göğüsteki kalpler kör olur.” (Hac 46)

 

Müdürün: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanından beri Müslümanların vakıası, tek bir mescidde erkeklerle kadınların beraber namaz kılmaları şeklinde olmuştur. Bu yüzden eğitim de tek bir mekânda olmalıdır” demesine gelince, bunun cevabı şudur:
Bu doğrudur. Lakin kadınlar mescidlerin en arkalarında idiler ve tesettürleriyle fitne sebeplerinden korunmaya özen gösteriyorlardı. Erkekler ise mescidin önlerinde idiler. Kadınlar vaaz ve hutbeyi dinliyor, namaza iştirak ediyorlar ve dinlerininin hükümlerini işitip gördükleri kadarıyla öğreniyorlardı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bayram gününde erkeklere vaaz ettikten sonra kadınların yanına gidiyor, onlara öğüt ve hatırlatmalarda bulunuyordu. Çünkü hutbeyi işitmeyecek kadar uzakta idiler. Bütün bunlarda sorun veya sıkıntı yoktur. Sorun ancak San’a üniversitesi müdürünün, – Allah onu hidayet etsin, kalbini ve dini hakkındaki anlayışını ıslah etsin – “Bu yüzden eğitimin de tek bir mekanda olması gerekir” sözündedir. Asrımızdaki eğitimi, tek bir mescidde erkeklerin safları arkasında kadınların namaz kılmalarına nasıl benzetir? Halbuki bugün bilinen eğitim ile kadınların Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında erkeklerin safları arkasında namaz kılmaları arasındaki fark açıktır. Bu yüzden ıslahatçılar, kadınların eğitim alanlarında erkeklerden ayrılmalarına davet ediyorlar ki, erkekler ayrı yerde, kızlar ayrı yerde olsunlar da öğreticilerden ilmi meşakkatsizce alabilsinler. Çünkü eğitim süreci uzun bir zamandır. Namazın süresi gibi değildir. Hocalardan dersi özel mahallerinde almaları herkes için koruyucu ve fitne sebeplerinden daha uzaktır. Gençlerin de kızların fitnesinden selamette kalmalarına daha uygundur. Çünkü genç erkeklerin eğitim alanlarında genç kızlardan ayrı olmaları, kendileri için fitneden daha selametli olmakla beraber, dersleriyle meşgul olup hocalarını güzelce dinlemeye ve onlardan ihtilattan uzak bir şekilde ilim almaya özen göstermelerine de daha uygundur. Böylece kızlarla meşgul olmazlar, zehirli bakışmalar ve fücura çağırıcı sözlerden uzak kalırlar.

 

Allah onu ıslah etsin, müdürün: “Kız öğrencilerle erkek öğrencileri ayırmanın dine aykırı olduğunu” iddia etmesi ise kabul edilemez bir iddiadır. Bilakis bu Allah için ve kulları için nasihatin ta kendisi olup Allah’ın dinini korumak ve onunla amel etmektir. Nitekim Kur’ân ayetleri ve hadisi şerifler az önce geçti. San’a üniversitesi müdürüne nasihatim Allah Azze ve Celle’den sakınması, bu yaptıklarından dolayı O’na tevbe etmesi, isabetli ve hak olana dönmesidir. Zira hakka dönmek fazilettir ve ilim talibinin hakkı ve insafı aradığının göstergesidir. Allah Subhanehu ve Teâlâ’dan hepimizi doğru yola hidayet etmesini, bizi ve diğer Müslümanları kendisi hakkında ilimsizce konuşmaktan, saptırıcı fitnelerden ve şeytanın dürtmelerinden korumasını dileriz. Yine Allah Subhanehu ve Teâlâ’dan Müslümanların alimlerini ve önderlerini her yerde ülkelerin ve kulların, dünya ve ahiretleri için en uygun olana başarılı kılmasını, herkesi dosdoğru yoluna hidayet etmesini dileriz. Şüphesiz O Cevvâd ve Kerîm’dir. Allah’ın salat ve selâmı, Nebimiz Muhammed’e, âline, ashabına ve kıyamet gününe kadar onlara güzellikle tâbi olanların üzerine olsun.

 

Kaynak: Şeyh b. Baz rahimehullah’ın resmî sitesi.

Muasır Alimlerden Şeyh Bin Baz,  İbni Useymin ve Şeyh Elbani ‘nin konu hakkında ne dediler?

 

Kadın Erkek Karışık Üniversitelerde Okumanın Hükmü/İbn Baz rahimehullah

Soru: Birçok kızkardeşlerim üniversitelerde okuyorlar. Bazı üniversiteler kadın erkek karışıktır. Şiiler, Hristiyan gençler ve Gayri İslamî gruplara mensup kimseler de bulunmakta. Selefin menhecine uyan selefîye bir kadının böyle okullarda okuması hakkı mıdır?

Şeyh b. Baz rahimehullah’ın cevabı: Bu önemli ve tehlikeli bir meseledir. Kadınların bu büyük fitnenin bulunduğu, kız-erkek karışık okul, lise ve üniversitelerde okumaları hak değildir, bu büyük bir fesattır. Zira bu Allah Azze ve Celle’nin haram kıldığı şeye düşmenin en yakın vesilesidir. Kadınların bu okullarda, üniversitelerde veya liselerde okumaları doğru değildir. Bilakis kadın erkek karışıklığı olmayan okullarda okumayı araştırmaları veya ilim ehline dinleri hakkında sormak için yazışmaları veyahut Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında olduğu gibi mescidlerde bulunan ilim halkalarında tesettürlü olarak, perde arkasında katılmaları gerekir. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem zamanında kadınlar tesettürlü oldukları halde, O’nunla beraber namaz kılarlar, namazı kılınca çıkarlar, hutbeyi ve ilmi dinlerlerdi. Ama erkeklerle karışık okumaları ise, tesettürlü olsalar dahi asla caiz değildir. Peki ya tesettürlü olmadıkları zaman nasıl olur? O zaman şer/kötülük daha büyüktür. Dininde jeoloji, matematik, beden eğitimi gibi ihtiyacı olmayan dersleri okuması zaruret değildir.  Dininde ihtiyacı olan dersler; namazı, orucu, muameleler, nikah, talak gibi diniyle ilgili muhtaç olduğu ilimlerdir. En önemli şey ise akide, Kur’an-ı Kerim dersi, Allah’ın haram kıldığı ve farz kıldığı şeyleri bilmektir. Talep edilenler bunlardır. Bundan fazlasını ise erkekler yerine getiriyorlar. Kadınların bunları okumasına ihtiyaç yoktur. Kadınlardan kız kardeşlerini tedavi için tıp okumalarına bir mani yoktur. Toplumun ihtiyacı olan; kadınların tedavisi için kadınların tıp okumalarında sıkıntı yoktur, iyi ve faydalıdır. Ancak bunu okumalarında kadın erkek karışıklığı olmaması şarttır. Kadın erkek karışık ise olmaz! Allah’tan sakınan iman etmiş kadına vacip olan fitne sebeplerinden uzak durmasıdır. Görüşünü ve hevasını Allah Azze ve Celle’nin haram kıldığı şeylere bir yol edinmemelidir. Bilakis ilim ehline sormalı ve onlarda bulunan ilimden istifade etmelidir.  Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: “İlk cahiliyye teberrücü gibi teberrüc etmesinler.” (Ahzab 33) “Sözü yumuşak söylemesinler ki kalbinde hastalık bulunanlar tamah etmesinler.” (Ahzab 32) “Evlerinde karar kılsınlar.” (Ahzab 33)

Kadınlar, çıkmalarını gerektiren maslahat ortaya çıkmadıkça evlerinde durmakla emrolunmuşlardır. Teberrücden, erkekler arasına karışmaktan, erkeklerle halvetten (yalnız kalmaktan) ve erkeklere yumuşak konuşmaktan da yasaklanmışlardır. Bütün bunlar dinine ve ahlakına zarar veren şeylerdir. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Cehennemliklerden iki sınıf vardır ki ben onları görmedim: Ellerinde sığır kuyrukları gibi kamçılarla insanlara vuranlar ve giyinmiş oldukları halde çıplak olan, meyleden ve meylettiren, başlarını deve hörgücü gibi yapan kadınlar! Bunlar cennete giremedikleri gibi, kokusunu dahi bulamazlar. Halbuki cennetin kokusu şu ve şu kadar mesafeden hissedilir.” Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kadınlardan bu sınıfı şöyle açıkladı: giyinmiş oldukları halde çıplaktırlar, haktan meyleder ve bâtıla meylettirirler. Bunlar cehennemle tehdit edilmişlerdir. Çünkü kendilerine farz olan tesettür ve hicabı yerine getirmemişlerdir. Kendilerini fitneye sürükleyen şeye karşı gevşek davranmışlar, fuhşa düşmeye sebebiyet vermişlerdir. Hareket ve kuvvet ancak Allah’tandır. Kızkardeşlerimize Allah’tan hidayet ve Tevfik dileriz.”

Kaynak: Fetava Nurun Ale’d-Derb Link:http://www.binbaz.org.sa/audio/noor/046303.mp3

Kadın Erkek Karışık Üniversitelerde Okumanın Hükmü/el-Elbânî rahimehullah

Soru: “Ey şeyhimiz! Dışarıdaki bazı üniversitelerde kadın erkek karışıklığı var. Bir kimsenin buralarda okuması veya çalışması caiz midir?

Şeyh el-Elbâni rahimehullah’ın cevabı: Bunu uygun görmem. Bu caiz değildir. Orada ne okuyabilir, ne de okutabilir.

Soru: Ayrıntıya ihtiyaç var, Allah kişiyi buralardan faydalandırabilir

Cevap:  Allah sana bereket versin, ayrıntıya gerek yok! Zira Müslüman başkasından önce kendisinden sorumludur. Birimiz bu okulda Allah’ın fayda vereceğine ve zarar vermeyeceğine garanti verebilsek (ne âlâ). Kişi bu karışık toplumda kendisi haşrolacaktır. Bizim orada, Şam’da: “karışık harç” değişmez diye bir deyim vardır. Dedikleri gibidir. Lakin ben inanıyorum ki, durum Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in Sahih’te gelen şu hadisinde buyurduğu gibidir: “Koruluğun etrafında dolananın onun içine düşmesi yakındır.” Bu yüzden nefsinin vartaya düşmesi hakkında Allah’tan korkan bir kimseye bu ortama girmemesini öğütlerim. Kendini kurtarmaya bak: “Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Hidayet üzere olursanız sapıtanlar size zarar veremezler.” (Maide 105) Gerçekten ben İslam davetçilerinin birçoğunun bu görüşte (bu okullarda okunabileceği görüşünde) olduklarını biliyorum ve bunun bugünkü muasır ortamın baskısı ve fitnesi sayıyorum.”

Kaynak: Silsiletu’l-Hedyi ve’n-Nur kaset no: 79

Allah’a Davet İçin Kadın Erkek Karışık Okullarda Okumanın Hükmü/İbn Useymin rahimehullah

Soru: Kişinin, Allah’a davet amacıyla, erkeklerle kadınların aynı sınıfta karışık oldukları üniversitelerde okuması caiz midir?

Şeyh İbn Useymin rahimehullah’ın cevabı: Görüşüm odur ki, erkek veya kadının, kadın erkek karışık okullarda okuması caiz değildir. Zira bunda iffetine, temizliğine ve ahlâkına büyük bir tehlike vardır. Şüphesiz insan nezih, ahlaklı ve temiz bir kimse olabilir, yanındaki sandalyede ise bir kadın bulunur. Hele bir de güzel ve açık saçık ise fitne ve şerden selamette kalamaz. Fitne ve şerre götüren şey ise haramdır, caiz değildir. Allah Subhanehu ve Teâlâ’dan Müslüman kardeşlerimizi bu gibi işlerden korumasını, gençliklerini şer, fitne ve fesada döndürmemesini dileriz. Hatta eğer böyle bir üniversiteden başka bir okul bulunmuyorsa, orada okumayı terk edip başka bir beldede, kadın erkek karışıklığı bulunmayan bir okul aramalıdır. Ben böyle bir şeyi caiz görmüyorum.”

Kaynak: Fetava’n-Nazar ve’l-Halvet ve’l-İhtilât

İlmi Araştırmalar Fetva Komisyonu’nun Konu Hakkındaki Fetvaları:

 

Örtülü Dahi Olsalar, Arada Perde Olmaksızın Erkeğin Kadınlara Ders Vermesi Caiz Değildir

İlmî Araştırmalar ve Fetva Komisyonuna 11.3.1416 tarihinde 1202 no’lu fetvada şöyle soruldu:

«هل يجوز أن يعلم الأستاذ الطالبات، وليس بينه وبينهن حجاب، بل يرونه، ويراهن، وإن كان لا يرى وجوه أكثرهن في الغالب؛ لأنهن مختمرات؟. وهل يجوز أن تحضر عنده إلى المكتب ويخاطبها بلا حجاب، ولكنه لا يرى الوجه غالبًا؟ وتجلس في مكتبه على الكرسي وتتبادل معه الحديث في شؤون الدراسة وغيرها، وليس معها محرم أو معها زميلة لها، ويشرح لهن الدرس أو يجيب على أسئلتهن المتعلقة بالمحاضرات أو غيرها؟ مع العلم أن ذلك يمكن أن يتم بواسطة الهاتف، وأن بعض الأساتذة لا زالوا في عمر الشباب أو دخلوا في أول الكهولة، والطالبات شابات صغيرات في الغالب».

“Üstadın, kız öğrencilere aralarında perde olmaksızın, birbirlerini gördükleri halde ilim öğretmesi caiz midir? Zira kızların yüzleri örtülü olduğu için genellikle onların çoğunun yüzlerini görmemektedir. Böyle bir okula gitmek ve yüzünü görmeyecekse, arada perde olmaksızın onunla konuşmak caiz midir? Kadın, okulda sandalyede oturmakta olan öğretmenle derslerle ilgili meseleleri ve başka şeyleri, yanlarında mahrem bir kimse bulunmadan konuşabilir mi? Yahut öğretmenin onların dersle ilgili sorularına ve başka sorularına cevap verebilir mi? Bunun telefon vasıtasıyla yapılmasına imkan olduğu da bilinmektedir. Bazı öğretmenler gençtir veya orta yaşların başlarındadır. Kız öğrenciler ise genellikle genç ve küçüktürler.”

وبعد دراسة اللجنة للاستفتاء أجابت بما يلي:

أولًا: الاختلاط بين الرجال والنساء في المدارس أو غيرها من المنكرات العظيمة، والمفاسد الكبيرة في الدين والدنيا، فلا يجوز للمرأة أن تدرس أو تعمل في مكان مختلط بالرجال والنساء، ولا يجوز لوليها أن يأذن لها بذلك.

ثانيًا: لا يجوز للرجل أن يعلم المرأة وهي ليست متحجبة، ولا يجوز أن يعلمها خاليًا بها، ولو كانت بحجاب شرعي، والمرأة عند الرجل الأجنبي منها كلها عورة، أما ستر الرأس وإظهار الوجه فليس بحجاب كامل.

ثالثًا: لا حرج في تعليم الرجل المرأة من وراء حجاب في مدارس خاصة بالنساء، لا اختلاط فيها بين الطلاب والطالبات، ولا المعلم والمتعلمات.

وإن احتجن للتفاهم معه؛ فيكون عبر شبكات الاتصال المغلقة، وهي معروفة ومتيسرة، أو عبر الهاتف، لكن يجب أن يحذر الطالبات من الخضوع بالقول بتحسين الكلام وتليينه

Cevap: Fetva komisyonu araştırma neticesinde şu cevapları vermiştir:

Birincisi:  Erkeklerle kadınlar arasında okullarda veya başka yerlerde ihtilat (bir arada olmaları) azim münkerlerden ve din ve dünya hakkında büyük kötülüklerdendir. Kadının erkeklerle kadınların karışık olduğu okul ve çalışma ortamlarda bulunması caiz değildir. Bu kadının velilerine de ona bu konuda izin vermeleri caiz değildir.

İkincisi: Erkeğin, örtülü olmayan bir kadına ilim öğretmesi caiz değildir. Şer’î tesettürle örtülü olsa dahi onunla halvet etmesi (yalnız kalması) caiz değildir. Kadın, yabancı erkeklerin yanında tamamen avrettir. Ama başı örtüp, yüzü açık bırakmak tam bir örtünme değildir.

Üçüncüsü: Erkeklerin, kadınlara özel bir medresede, erkek öğrencilerle kız öğrencilerin, erkek öğretmenlerle, kız öğrencilerin arasında ihtilat yoksa perde arkasından ders vermesinde problem yoktur. Eğer kız öğrenciler bir şeyi sormak ihtiyacı duyarlarsa, kapalı/perdeli pencereden sormalıdırlar Bu bilinen ve kolay birşeydir. Yahut telefon yoluyla sorarlar. Lakin kız öğrencilerin yumuşak konuşmaktan ve sözü güzelleştirip kibar konuşmaktan sakınmaları gerekir.” (Fetava’l-Lecneti’d-Daime 12/155-157)

Perde Arkasından Olmadıkça Erkeğin Kadınlara Ders Vermesi Caiz Değildir

 Soru:

عندنا هنا من الشركس المسلمين وغيرهم، وعندهم من البدع الشيء الكثير، والحمد لله أن يسر لنا الله تخصيص يوم لتدريسهن أمور الدين؛ فهل يجوز تدريس الفتيات، ولا سيما البالغات منهن، وما الشروط؟

“Burada Çerkezlerden ve başka ırklardan Müslümanlar var. Onlarda birçok bid’atler mevcuttur. Allah’a hamd olsun onların kadınlarına din meseleleri hakkında ders vermek için gün tahsis etmek nasip oldu. Genç kızlara özellikle büluğa ermiş olanlarına ders vermek caiz midir? Şartları nelerdir?”

Cevap:

لا يجوز للرجل أن يعلم المرأة وهي ليست متحجبة، ولا يجوز أن يعلمها خاليًا بها، ولو كانت بحجاب شرعي، والمرأة عند الرجل الأجنبي منها كلها عورة، أما ستر الرأس وإظهار الوجه فليس بحجاب كامل. لكن لا حرج في تعليم المرأة من وراء حجاب، في مدارس خاصة بالنساء، لا اختلاط فيها بين الطلاب والطالبات، ولا المعلم والمتعلمات

Erkeklerin örtülü olmayan kadınlara ilim öğretmesi, şer’i tesettür ile örtülü olsalar dahi ilim öğretmek için onlarla halvet etmesi caiz değildir. Kadın, yabancı erkek yanında tamamen avrettir. Başı örtüp yüzü açıkta bırakmak ise tam örtünme değildir.

Lakin kadının perde arkasından, kadınlara özel medresede, erkek öğrencilerle kız öğrencilerin bir arada olmadıkları ve erkek öğretmenin kız öğrencilerle ihtilat etmediği ortamda ilim öğrenmesinde sakınca yoktur. (Fetava’l-Lecneti’d-Daime 12/157-159)

Kız-Erkek Karışık Okullarda Okumak ve Çalışmak Caiz Değildir

Soru:

ما حكم الإسلام في عمل المدرس في مدرسة بنات ثانوية؟

“Lise çağındaki kız öğrencilere ders verilen bir okulda bir öğretmenin çalışması hakkında İslam’ın hükmü nedir?”

لا يجوز؛ لما فيه من التعرض للفتنة

Cevap: Bu caiz değildir, zira bu kendini fitneye atmaktır. (Fetava’l-Lecneti’d-Daime 12/151)

Kız-Erkek Karışık Okullarda Öğretmenlik Yapmak Caiz Değildir

Soru:

أنا شاب ولقد أطلقْتُ لحيتي منذ ما يقرب من سنة وأحاول فعل الطاعات والبعد عن المنهيات قدر ما أستطيع , ولقد واجهت مشكلة صعوبة البحث عن عمل حتى وجدت عملا بالتدريس في مدرسة ثانوية للبنات وأريد أن أعلم هل يجوز لي الاستمرار في هذا العمل وما حكم المال الذي تكسَّبْتُه منه حتى الآن؟

“Ben yaklaşık bir seneden beri sakal bırakmış bir gencim. Gücüm yettiğince taat işlemeye ve yasaklardan uzak durmaya çalışıyorum. İş aramak hususunda zorlu bir problemle karşılaştım. Kızlara ders verilen bir lisede öğretmenlik işi buldum. Bu işte çalışmaya devam etmem caiz midir ve bu işten şu ana kadar kazandığım malın hükmünü öğrenmek istiyorum.”

Cevap:

أولا: عمل الرجل في التدريس للبنات في المرحلة الثانوية، بحيث يلقاهن من غير حائل، وقد تبرج أكثرهن وكشفْنَ عن محاسنهن ـ كما هو الحال في بلد السائل ـ لا يستريب عاقل في الجزم بتحريمه، لما له من الآثار السيئة والمفاسد الواضحة على الرجل والمرأة.

جاء في (فتاوى اللجنة الدائمة 12/ 149): «لا يجوز للرجل تدريس البنات مباشرة؛ لما في ذلك من الخطر العظيم والعواقب الوخيمة».

ثانيًا: ما اكتسبته من مال في مقابل هذا العمل، لا حرج عليك في الانتفاع به، لأن هذا الراتب الذي أخذته هو في مقابل إلقاء الدروس (وهو عمل مباح في الأصل)، والتحريم عارض؛ لأجل الاختلاط، كما سبق.

لكن يجب عليك المبادرة بترك هذا العمل، والبحث عن عمل آخر تسلم فيه من الوقوع في الحرام والفتنة

“Birincisi: Kişinin lise çağındaki kızlara ders verme işinde çalışması, arada bir perde olmadan ders verdiği için, soru sahibinin ülkesinde bilindiği üzere kızların çoğu teberrüc yaptığından ve güzelliklerini açtıklarından, bunun haram oluşunda akıl sahibi bir kimse şüphe etmez. Zira bunun hem erkek için hem de kadın için kötü sonuçları ve açık kötülükleri vardır. El-Lecnetu’d-Daime’nin (12/149) fetvasında şöyle gelmiştir: “Erkeğin arada perde olmaksızın kızlara ders vermesi caiz değildir. Zira bunda büyük tehlikeler ve vahim sonuçlar vardır.”

İkincisi: Bu iş karşılığında kazanılan malı kullanıp faydalanmanda sakınca yoktur. Zira aldığın bu ücret, aslen mubah olan ders verme karşılığında alınmış bir ücrettir. Bu işteki haramlık ise (aslî değil) arızî/sebepten dolayıdır. Bu sebep; daha önce geçtiği gibi ihtilattır (kadın-erkek karışması).

Lakin sana farz olan, bir an önce bu işi terk edip, haram ve fitneye düşmekten selamette kalacağın başka bir iş aramaktır.” (Şeyh Muhammed Salih el-Muneccid kontrolünde İslam-qa fetvaları no: 79549)

Bir Erkek Öğrenci Kız-Erkek Karışık Okullardan Başkasını Bulamazsa ve Okumaya Muhtaç İse Ne Yapar?

Şeyh İbn Useymin’e kız-erkek karışık olmayan bir okulu bulamayan genç erkek hakkında soruldu. Şöyle cevap verdi:

«يجب عليك أن تتطلب مَدْرَسةً ليس هذا وضعها، فإن لم تجد مَدْرَسةً إلا بهذا الوضع وأنت محتاجٌ إلى الدراسة، فإنك تقرأ، تدْرس، وتحرص بقدر ما تستطيع على البعد عن الفاحشة والفتنة بحيث تغض بصرك وتحفظ لسانك ولا تتكلم مع النساء ولا تمر إليهن

“Senin bu durumda olmayan bir okul araştırman gerekir. Eğer bu durumda olandan başka okul bulamazsan ve okumaya muhtaç isen oku, ders gör. Gücün yettiği kadarıyla çirkinliklerden, fitneden uzak dur, gözünü yum, dilini muhafaza et, kadınlarla konuşma ve onların yanına gitme.”  (Fetava Nurun Ale’d-Derb 1/103, 13/127)

Şeyh Mukbil b. Hâdî : Kadın-Erkek Karışık Okul Ve Üniversitelere Gitmek Caiz Değildir / 

Soru: Müslüman bir öğrencinin üniversiteye gitmesi uygun mudur? Hepimiz biliyoruz ki orda genç kızlarla karışık bulunulmaktadır?

Cevap: Üniversiteye ve kadınlarla erkeklerin karışık olduğu okullara gitmek caiz değildir. Bu bir fitne sayılır. İlme kötülüktür, dine kötülüktür, gençlere kötülüktür, genç kızlara kötülüktür! Müslümanın, Allah kendisine bir yol ve çıkış nasip etmesine kadar bundan uzak durması gerekir. Allah yardım etsin. Nitekim bu hususu “Tahziru’d-Daris Min Fitneti’l-Medaris” adlı kasette açıkladık.

Link: http://www.muqbel.net/fatwa.php?fatwa_id=3035 

“Babam Zorla Kız-Erkek Karışık Okula Göndermek İstiyor.Ne yapayım?”

İngiltere’den Şeyh el-Hacuri’ye Soruldu:  “Babam beni birçok fitnelerin bulunduğu ve kadın-erkek karışık eğitim yapılan üniversitede okumaya zorluyor. Ne yapmalıyım? Allah size bereket versin.”

 

Şeyh Yahya el-Hacuri’nin cevabı: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Halık’a isyan olan konuda mahluka itaat yoktur” buyurmuştur.

Fetva tarihi: 29.04.2010
Link: http://www.sh-yahia.net/show_fatawa_167.html

İLKOKULLARDA KIZ-ERKEK BİR ARADA ÖĞRENİM GÖRMELERİNİN HÜKMÜ
Soru: “Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir?”
Şeyh Ahmed b. Yahya en-Necmî’nin cevabı: “Böyle olmaması gerekir, tâ ki kız çocukları erkeklerle oturup konuşmaya alışmasınlar ve küçükler arasında ilgi başlamasın. Bunu terk etmek din için ve kızların erkeklerden uzak kalması için daha ihtiyatlıdır.”
Kaynak: Es’iletu Zilkarneyn el-Endenusi
Şeyh b. Baz rahimehullah şöyle demiştir: “el-Cezire dergisinin 3754 sayı ve 15.04.1403 tarihli yayınında bir yazarın, ilk okullarda erkeklerle kızların karışık okumalarının kötü sonuçları hakkında bir yazısından haberdar oldum ve şu hususlara uyarıda bulunma gereği duydum:
Muhakkak ki ihtilat (kadın-erkek karışıklığı) birçok şerrin ve büyük kötülüklerin vesilesi olup, caiz değildir. Nitekim Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Çocuklarınıza yedi yaşına geldiklerinde namazı emredin ve on yaşına geldiklerinde bundan dolayı dövün. Yataklarını da ayırın.” Nebî sallallahu aleyhi ve sellem onların yataklarının ayrılmasını ancak birinin diğerine on yaşlarında ve daha ileri yaşlarda yakınlaşıp da erkeklerle kızlar arasında meydana gelebilecek bir çirkinliği önlemek için emretmiştir. Şüphe yok ki ilkokullarda onların bir araya gelmeleri, hergün buna bir vesiledir. Yine bu, daha sonraki zamanlarda da ihtilat etmelerine bir vesiledir.
Her hâlukarda ilk okullarda erkeklerle kızlar arasında ihtilat münkerdir, sebebiyet vereceği türlü kötülüklerden dolayı caiz değildir. Nitekim din, şirk ve günaha sebep olacak kötülüklerin önünü tıkamasıyla da kâmil olarak gelmiştir. Buna delalet eden pekçok ayetler ve hadisler vardır. Şayet burada söz uzayacak olmasa elbette onlardan birçoğunu zikrederdim. Allame İbnu’l-Kayyım rahimehullah, İ’lamu’l-Muvakkiin kitabında bunlardan doksan dokuz delil zikretmiştir. Bu yazara ve diğerlerine nasihatim; müslümanlara kapalı olan şer kapılarını açmaya kalkmamalarıdır. Allah’tan herkes için hidayet ve başarı dilerim.”
Fotoğraf Milli Eğitim Bakanlığı'nın Sitesinden alınmıştır...
Fotoğraf Milli Eğitim Bakanlığı’nın Sitesinden alınmıştır…

Fotoğraf kaynak: http://mistalay.meb.k12.tr/tema/icerikler/irlanda-ile-videokonferans-gerceklestirdik_1695658.html

Haberde müslüman çocuklarının Milli Eğitim Bakanlığı aracılığı ile İrlanda’lı kafir çocuklarıyla ile kaynaştırma ve aralarında dostluk bağı kurma çabaları görülmektedir…
Bu çocuklara şu ayeti nasıl tevil(ya da haşa tahrif) eder de Kuran nesli çıkarmaya çabalayabiliriz?

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاء بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ

“Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.” (Maide Suresi 51. Ayet..)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.