Ben senaristlik işi ile meşgulüm ve senaryolarımı yabancı ülkelerden olan yapımcılara satmaya uğraşıyorum. Senaryo yazmakla ilgili bir haramlık bulamadım. Fakat daha önce sorduğum kişiler bana içeriği ile ilgili İslami açıdan bir kusur olup olmadığını sordu haliyle. Ben İslam akidesini ve ahlaki değerleri bozmayan, bozmayacak senaryolar yazmaya çalışan biriyim ve filmlerin bir duyguyu, fikri, düşünceyi aktarabilme konusunda her şeyden daha çok etkili bir eğitim öğretim aracı olduğunu biliyoruz . Burada bu işin bazı düsturlar çerçevesinde yapılabileceğine inanıyorum.
Cevap:
Allah’a hamd olsun, Rasulune Salat ve selam olsun
Normalde senaristlik ile roman yazmak arasında fark yok. İslam’a zıt olmadığı sürece de helaldir. Yani eşyada asıl olan ibahadır.
Fakat bugün senaryo yazılarak oynatılan filmlere gelince, burada dikkat edilmesi gereken mesele işin püf noktasıdır.
Kastedilen ve anlatılan hakka uygun olmasına rağmen, işlenen fısık, isyan ve hatta bazen de haram olup daha da ileriye gidebilir.
Örneğin, Türkiye’de yaygın olarak izlenen, yoğun kitlelere ulaşmış, İslam kisvesi altında yayınlanan diziler vardı.
İsim verecek olursak, “Kalp gözü”, “Sır Kapısı” vesair gibi. Bu dizide adam kızım diyerek ve ağlayarak bir bayana sarılıyor. Oysa hakikatte o adam babası değil ve kendisine nikah düşen biri. Senaryodaki bu durum, Yüce Allah’ın yasakladığı bir şeyin yapılmasına kapı aralamıştır.
Bugünkü şartlarda Allah’ın yasakladığı şeylere dikkat edecek bir yönetmeni bulması ve böyle bir yönetmene bu senaryoyu satması imkansız gibi bir şeydir.
İşte bu durumdan hareketle yazılan senaryoda Allah’a isyana ve haram işlenmesine doğrudan vesile olacak argümanlar bulunmamalıdır.
Senaryoda doğrudan adam kızına sarıldı yazarsa orada iş değişir. İşte böylesi caiz değildir. Çünkü Allah’a isyana teşvik olmuş olur. Bu yazıldığı an bu şekilde olacaktır. Sedduz Zerai gereği bu haramdır, caiz değildir. Sedduz Zerai harama giden yolun kapatılması demektir.
Ancak sen kadın ve kızı katmadan anlatacağın bir hikaye kurarsın fakat yönetmen buna kadın, kız koyarsa bunu senin yazman caizdir buradaki hatanın sahibi bellidir.
Bunun vebali yönetmenindir.
Her halükarda Müslüman bir yazarın dikkat etmesi gereken koşullar bunlardır. Adam kızına sarıldı demek roman yazarı için sorun olmaz iken senaryo yazarı için bir sorundur. Çünkü uygulamada durum isyana dönüşecektir.
Dediğimiz şartları koruyabilen ince eleyip sık dokuyan , bu şartlara dikkat edecek, ilerde gevşeyip, tavizler veremeyecek olan kişi bu işi yapabilir. Fakat bu imkansızdır. Senaryonun akışı, hayal dünyasındaki yolculuk bir çok şeyin gözden kaçmasına ve yoldan çıkmasına sebep olabilir. Bunu başarabilecek, doğru yol üzere hikaye yazabilecek insan çok azdır. Tabi bu doğruluğu en başında “konu”dan yakalamak mümkün olabilir.
O da savaş filmlerinde olduğu gibi. Keza bugün Müslüman bir kimsenin hangi filmi açsa artık millete normal gelen açık ve boyalı kadınlarla karşılaşması mümkündür. Haber bültenlerini bile bu tarz kadınların sunduğu günümüzde maalesef alışılmış bir isyan halini almıştır bu durum.
Günümüzde bir Müslüman’ın izleyebileceği filmler gavurlar tarafında yapılmış olsa da savaş filmleridir. Ki onun da aralarına kadın, kız ve Müslümanların ahlakını bozacak şeyler serpiştirilmektedir…
Dediğimiz gibi zamanın kötü olması, Müslüman yönetmen kıtlığı gibi durumlar bu tür çalışmaların önündeki engellerdir.
Ancak illetlerin ortadan kalktığı bir ortam bunu mübah kılabilir. Şuan öyle bir ortamı yakalamak gerçekten kolay değildir.
Doğruya ulaştıran başarıya ulaştıran Allah’tır.
Müslüman unutmamalıdır ki bu dünyada yegane gayesi Allah’ı razı etmektir. Yaptığı iş buna uygunluk taşımalı asıl gayesi bu olmalıdır.
En doğrusunu Allah bilir. Yanlışlar bizden doğruya isabet ettiysek o da Allah’tandır.