DEVAM: 29- PAZARLIK
ETMEK BABI
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنِ يَحْيَى
حدّثنا يَزِيد
بْنِ هارون
عَنْ
الجُرَيْرِيِّ
عَنْ اللّهِ
نَضْرَةَ
عَنْ جَابِرِ
بْنِ عَبْدِ
اللّهِ قاَلَ
كنت مع
النَّبيِّ
صلى اللّه عليه
وسلم فَقَالَ
لي - ((
أَتبيع ناضحك
هذا بدينار
واللّه يغفر
لك ؟ )) قلت : ياَ
رَسُولَ
اللّهِ هو
ناضحكم إذا أتيت
المدينة
قاَلَ ((
فتبيعه
بدينارين و
اللّهِ يغفر
لك )) قاَلَ
فمازال
يزيدني
ديناراً ديناراً
ويقول مكان كل
دينار
((واللّهُ
يغفر لك )) حتى
بلغ عشرين ديناراً
فلما أتيت
المدينة أخذت
برأس الناضح
فأتيت بْنِ
النَّبيِّ
صلى اللّه
عليه وسلم فَقَالَ
((يابلال !
أَعطه من
الغنيمة
عشرين ديناراً
)) وَ قاَلَ ((
انطلق بناضحك
فاذهب به إِلَى
أهلك ))
Cabir bin
Abdillah (r.a)'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Ben bir savaşta Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde idim.(Yolculukta) bana: «Allah
sana mağfiret eylesin! Sen bu deveni bir dinara satarmısın?» buyurdu. Ben: Ya
Resulallah! Medine'ye varacağım zaman bu, sizin devenizdir, dedim. Resul-i
Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Allah sana mağfiret eylesin! Peki bunu
iki dinara satar (mı) sın?» buyurdu.
Cabir demiştir
ki: Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yirmi dinara varıncaya kadar
(devenin fiyatını) birer dinar arttırdı ve her dinar artırırken «Allah sana
mağfiret eylesin» diye bana dua ediyordu. Ben Medine'ye vardığım zaman devemin
başından tutup Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına götürdüm. Resul-i
Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ya Bilal! Ona ganimet malından yirmi dinar
ver.» buyurdu. Bana da: «Deveni alıp ailen ferdlerine götür.» buyurdu.
AÇIKLAMA: Kayle (r.a.)'nın hadisi Zevaid türündendir. Cabir
(r.a.)'ın hadIsi Kütüb-i Sitte'nin hepsinde kısa ve uzun metinler halinde
rivayet edilmiştir. Kastalani'nin beyanına göre BuharI bu hadisi yirmi yerde
rivayet etmiştir.
Kayle
(r.anha)'nın hadisinden çıkan hükümler:
1. Kadın şer'i
meseleleri alimlere sorabilir. Yani kadının, bir erkek mahremi vasıtası ile
sordurması mecburlyeti yoktur. Kadın bizzat da sorabilir. Ancak şu vardır:
Kadın İslami emre uygun bir şekilde örtünüp öylece alimin huzuruna çıkmalıdır.
2. Yukarda
anlatıldığı gibi tesettüre riayet etmek kaydı ile kadın alım satım yapabilir.
Ancak genç yaşta olup bir fitne tehlikesi var ise alım satım yapması yasaktır.
3. Alıcı, bir
mala vermek istediği fiyatı teklif etmelidir. Daha aşağı bir fiyat söyleyip
yavaş yavaş artırarak istediği fiyata çıkması yasaklanmıştır.
4. Satıcı da
malını satmak istediği fiyatı teklif etmelidir. Önce yüksek fiyat söyleyip
sonra düşmesi yasaktır.
Alım satım
yapılsın veya yapılmasın yukardaki prensibe riayet edilmesi emredilmiştir. Bu
prensip çok önemlidir. Bütün satıcılar ve alıcılar buna saygılı olsalar herkes
gönül rahatlığı içinde alış verişini yapar. Fakat günümüzde buna riayet eden
hemen hemen yok gibidir. Satıcı: Yüksek fiyat söylemeyip gerçek fiyatı
söylersem kimse almaz. Çünkü halk söylenen fiyatı düşürmeye alışkındır.
Önce yüksek bir
fiyat söylerim. Sonra müşterinin pazarlığa tutuşması sonucu normal fiyata
inerim, der. Alıcı da buna benzer bir şeyler söyler. Ticari ahlak bozulduğu
için alım satımlarda büyük bir güvensizlik vardır. Herkes aldanacağı endişesi
içinde alışveriş eder.
Hadiste geçen
Merve, Mekke'de ve Mescid-i Haram'ın bitişiğinde bir tepeciğin ismidir. Hacılar
bu tepecik ile Safa tepeciği arasında yedi defa gidip gelirler. Mescid-i Haram
binası büyütülüp genişletildiği için bu tepecikler ve bunların arasındaki saha,
bu binanın içinde kalmıştır.
Hadisin
raviyesi Kayle (r.anha)'nın Hulasa'da beyan edildiğine göre sahabfdir. Abdullah
bin Osman bin Hüseym ondan mürsel rivayetlerde bulunmuştur. Onun rivayetlerini
yalnız İbn-i Mace almıştır.
Cabir (r.a.)'ın
hadisine gelince, yukarıda işaret ettiğim gibi bu hadis Kütüb-i Sitte'nin
hepsinde kısa ve uzun metinler halinde rivayet edilmiştir. Hadiste anılan
savaşın hangi savaş olduğu hususunda değişik görüşler vardır. Kastalani bu
görüşleri nakletmiştir. Buhari'ye göre Tebuk savaşıdır. Müslim'deki rivayete
göre Peygamber (s.a.v.) ile Cabir arasındaki görüşme Mekke'den Medine'ye
dönüşte olmuştur. Buna göre Mekke'nin fetih savaşı kasdedilmiştir. Çünkü diğer
tarihlerde Mekke'den olan dönüşlere savaş dönüşü denilmez.
Bazı
rivayetlerde belirtildiği gibi Cabir (r.a.)'in devesi geride kalmış ve Resul-i
Ekrem (s.a.v.)'in duasının bereketi ile deve canlanmış, bu kere de diğer
develeri geçmiştir.
Cabir. devesini
satışa arz etmediği halde Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in deveye talip çıkması, bir
mal sahibi, malını satışa arz etmeden buna müşteri olmanın meşruluğuna delalet
eder.
Şöyle bir soru
hatıfa gelebilir: Deve yirmi dinar değerinde iken Resul-i Ekrem (s.a.v.) niçin
ona bir dinar fiyat vermiş, sonra iki dinar ve daha sonra birer dinar artırmak
sureti ile yirmi dinara çıkmıştır? Halbuki bundan önceki hadiste alıcının,
içinden geçen fiyat ne ise doğrudan o fiyatı teklif etmesi ve daha düşük fiyatı
teklif etmemesi emredilmiştir.
Bu sorunun
cevabı hadisin sonunda mevcuttur. Şöyle ki: Resul-i Ekrem (s.a.v.) deveyi satın
almak istememiştir.
Nitekim
Medine'ye varıldıktan sonra Cabir deveyi Peygamber (s.a.v.)'e teslim etmeye
götürmüş, fakat Resul-i Ekrem (s.a.v.), Cabir'e ganimet malından yirmi dinar
verilmesini ve deveyi de geri götürmesini emretmiştir. Hatta hadisin bazı
rivayetlerinde Resul-i Ekrem (s.a.v.) Cabir'e "Deveni elinden almak üzere
fiyatını düşürmek için seninle pazarlık ettiğimi mi sanıyorsun. deveni ve
paranı al. Deve sanadır,'' buyurmuştur.
Ganimet malının
beşte biri Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in emrine verildiği malumdur. Kalanı da
gaziler arasında taksim edilirdi. Peygamber (s.a.v.)'in Cabir'e verdirdiği
yirmi dinar. herhalde ganimetin humus (= beşte bir) hissesinden ödenmiştir
Mahir: Haydar
Hoca'ya burada bir itirazım var: Söz konusu hadis bir çok konuda delil olarak
alimlerce kabul edilmiş bir vakayı anlatır. Eğer meseleye Nebi (s.a.v.)'in
bizlerce bilinmeyen niyetini okuma yoluyla bakarsak yol alamayız. Bu olayda
ticaretin tüm şartları gerçekleşmiş, Nebi (s.a.v.) kinayeli bir dil ile ne
denli cömert ve ashabının tümüne karşı ne derece ince düşünceli olduğunu beyan
etmiştir. Yeni evli Cabir'e fazla'dan yardımda bulunmuş ve Cabir için bu olayı
zor durumda dahi Allah ve Resulüne itaatini gösteren bir fazilet kıssasına
çevirmiştir. Efendimiz içinden ne geçirirse geçirsin ortada geçerli bir ticaret
vardır. Zira efendimiz'in fiil ve takrirleri delildir ve hiç bir şeyi gizlemez.