ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

AL-İ İMRAN

19

إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذِينَ أُوْتُواْ الْكِتَابَ إِلاَّ مِن بَعْدِ مَا جَاءهُمُ الْعِلْمُ بَغْياً بَيْنَهُمْ وَمَن يَكْفُرْ بِآيَاتِ اللّهِ فَإِنَّ اللّهِ سَرِيعُ الْحِسَابِ

 

19. Muhakkak Allah katında din İslam'dır. Kitap verilenler ise ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki ihtirastan dolayı ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerini inkar ederse şüphesiz ki Allah hesabı çabuk görendir.

 

Yüce Allah'ın: "Muhakkak Allah katında din İslam'dır" buyruğundaki "din" kelimesi itaat ve millet anlamındadır. İslam ise iman ve itaatler anlamındadır. Bu açıklamayı Ebu'l-Aliye yapmıştır. Kelamcıların cumhuru da bu görüştedir.

 

asl olan "iman" ve "İslam"ın ad olduğu şeylerin birbirlerinden farklı olmasıdır. Çünkü Cibril Hadisi diye bilinen hadis bunu ifade etmektedir.

 

Bazan bunlar eş anlamlı da olabilir; o takdirde her birine ötekinin adı verilebilir. Nitekim Abdulkays Heyeti ile ilgili hadiste bunu görüyoruz. Orada Hz. Peygamber, kendilerine yalnızca Allah'a iman etmelerini emretmiş ve şöyle demiştir: "İman nedir bilir misiniz? Onlar: Allah ve Rasülü en iyi bilir, deyince Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına, Muhammed'in Allah'ın Rasülü olduğuna şahitlik etmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak ve aldığınız ganimetlerin beşte birini vermektir .. ''

 

Yine Hz. Peygamber'in: "İman yetmiş küsür bölümdür. Onun en alt seviyesi yolda eziyet veren şeyleri kaldırmak, en üst seviyesi ise Allah'tan başka ilah yoktur (La ilahe illallah) demektir." Bu hadisi Tirmizi rivayet etmiştir. Müslim de ayrıca: "Ve haya imandan bir şubedir" kısmını da eklemektedir

 

Kimi zaman bu kelimelerin her birisinde karşılıklı bir tedahüI (örtüşme) de sözkonusu olabilir. Şöyle ki; kişi bunlardan birisini zikreder ve aslında onun ad olduğu şeyi kastetmekle birlikte; diğerinin de ad olduğu şeyi kastedebilir. Bu ayet-i kerimede olduğu gibi. Çünkü bunun kapsamına hem tasdik, hem de ameller girmektedir. Hz. Peygamber'in şu buyruğu bu kabildendir: "İman kalbin bilmesi, dil ile söylemek ve erkan ile amel etmektir" Bu hadisi İbn Mace rivayet etmiştir. Önceden de geçmişti. Gerçek ise; birinci anlamın hem kelime anlamı itibariyle hem şer'i anlamı itibariyle kastedildiğidir. (Yani iman ile İslam'ın ayrı şeyler olduğudur). Bunun dışındaki anlam ve yorumlar ise terimdeki kapsamın genişletilmesidir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

"Kitap verilenler ise ancak .... ayrılığa düştüler." Yüce Allah, kitap ehlinin gerçekleri bilmelerine rağmen görüş ayrılığına düştüklerini ve bunun aralarındaki çekememezlik ve dünyalık aramaktan kaynaklandığını haber veriyor. Bunu İbn Ömer ve başkaları söylemiştir.

 

Buyrukta bir takdim ve te'hir vardır. Manası şudur: Kendilerine kitap verilenlerin aralarındaki kıskançlıktan dolayı ayrılığa düşmeleri, ancak kendilerine ilim geldikten sonra olmuştur. Bu açıklamayı el-Ahfeş yapmıştır.

 

Muhammed b. Cafer b. ez-Zübeyr de der ki: Bu ayet-i kerime ile kastedilenler hıristiyanlardır ve bu, Necran hıristiyanlarına bir azardır.

 

er-Rabi' b. Enes ise, bununla kastedilenler Yahudilerdir demektedir. Bununla birlikte "Kitap verilenler" tabiri yahudileri de hıristiyanları da kapsamına alır.

 

Yani "kendilerine kitap verilenler" Muhammed (s.a.v.)'ın nübüvveti hususunda "ancak kendilerine ilim" yani kitaplarında o peygamberin nitelikleri ve peygamberliğine dair açıklamalar "geldikten sonra aralarındaki ihtilaftan dolayı ayrılığa düştüler."

 

Şöyle de denilmiştir: Yani kendilerine İncil verilenler, İsa hususunda ancak Yüce Allah'ın tek bir ilah olduğuna, İsa'nın da Allah'ın kulu ve rasülü olduğuna dair bilgi geldikten sonra ihtilafa düştüler ve onun hakkında farklı görüşler, iddialar ortaya attılar. "İhtiras" kelimesi mef'ulun leh olmak üzere mansubtur.

 

Yahut da: " ...ler" den hal olmak üzere nasb edilmiştir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Al-i İmran 20

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR