AL-İ İMRAN 20 |
فَإنْ
حَآجُّوكَ
فَقُلْ
أَسْلَمْتُ وَجْهِيَ
لِلّهِ
وَمَنِ
اتَّبَعَنِ وَقُل
لِّلَّذِينَ
أُوْتُواْ
الْكِتَابَ وَالأُمِّيِّينَ أَأَسْلَمْتُمْ
فَإِنْ
أَسْلَمُواْ
فَقَدِ
اهْتَدَواْ
وَّإِن
تَوَلَّوْاْ
فَإِنَّمَا عَلَيْكَ
الْبَلاَغُ
وَاللّهُ
بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ |
20. Seninle tartışmaya
girişirlerse "Ben bana uyanlarla birlikte yüzümü Allah'a teslim
ettim" de. Kendilerine kitap verilenlere ve (kitapsız) ümınilere:
"Siz de İslam oldunuz mu?" de. Eğer İslam olurlarsa doğru yola
girmişlerdir. Şayet yüzçevirirlerse sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah
kulları görendir.
Yüce Allah'ın:
"Seninle tartışmaya girişirlerse: ''Ben bana uyanlarla birlikte kendimi
Allah'a teslim ettim" de" buyruğu şu demektir: Şayet onlar seninle
uydurma sözlerle ve kelime oyunlarıyla tartışacak olurlarsa, senin işin
mükellef kılınmış olduğun imana sahip çıkmak ve onu tebliğ etmek olsun. Sana
yardımcı olmak ise Allah'a aittir. Yüce Allah'ın: "Yüzünü" buyruğu
kendini, zatını anlamındadır. Hz. Peygamber'in: "Yüzüm onu yaratana ve ona
suret verene secde etmektedir" hadisindeki "yüz" kelimesi de bu
kabildendir.
Buradaki "yüz"
kelimesinin, kasıt anlamına geldiği de söylenmiştir. Kişinin: Filan kişi şu
yüze (yöne) doğru çıktı, demesi gibi. Buna dair bu anlamdaki açıklamalar daha
önce Bakara Süresi'nde (112. ayette) yeterince geçmiş bulunmaktadır. Ancak
birinci açıklama daha uygundur. Kişinin kendisini ifade etmek üzere
"yüz" tabirinin kullanılması, kişinin en şerefli organının ve en çok
duyu organının toplandığı organ o olmasından dolayıdır. Şair der ki: "Ben
yüzümü teslim ettim, kendisine teslim olduğu Tatlı ve berrak suyu taşıyan
bulutların."
Yüce Allah'ın: ''Celal
ve ikram sahibi Rabbinin vechi (yüzü) ise baki kalır" (er-Rahman, 27)
buyruğu hakkında yetkin kelamcılar bunun "zatı" ifade eden bir ibare
olduğunu söylemişlerdir. Kendisi ile vechi (rızası) kastedilen amel, diye de açıklanmıştır.
Allah'ın: "Bana
uyanlarla" buyruğundaki "Ben" kelimesi "Teslim. ettim"
buyruğundaki "te" harfine atfedilmiş ve mahallen merfudur, yani bana
uyanlar da teslim olmuşlardır, demektir. Bu şekilde arada te'kid olmaksızın
merfu zamire atıf, aralarındaki fasıl (araya başka kelimelerin girmesi)
dolayısıyla caizdir. Nafi', Ebu Bekr ve Ya'kub: "Bana uyanlar"
buyruğunun sonunda "ye" harfini, aslında olduğu şekilde tesbit
etmişlerdir, diğerleri ise Mushafa tabi olarak; bunu hazfetmişlerdir. Çünkü
(Hz. Osman) Mushafında bu kelime "ya"sızdır.
Şair de şöyle
demektedir: "Bir gün dahi, bolluk içinde olduğumu gizlemiyor Fakat
sıkıntımı ise, (devamlı) gizli tutar karakterim."
Yüce Allah'ın:
"Kendilerine kitap verilenlere ve ümmilere: ''Siz de İslam oldunuz mu? ..
de. Eğer İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir. Şayet yüzçevirirlerse sana
yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kulları görendir" buyruğunda kasıt
yahudiler ve hıristiyanlardır. "ümmiler" ise kitabı olmayanlar demek
olup kasıt Arap müşrikleridir. "Teslim. oldunuz mu?" buyruğu hem
takrir (durumu söyletmek) anlamında bir istifhamdır (soru) hem muhtevasında
emir de vardır. İslam'a giriniz, demektir. Taberı ve başkaları böyle demiştir.
ez-Zeccac: "İslam
oldunuz mu?" buyruğu tehdid anlamındadır der. Bu da güzel bir açıklamadır.
Çünkü bu, İslam oldunuz mu, olmadınız mı? anlamındadır.
Yüce Allah'ın:
"Doğru yola girmişlerdir" ibaresinin dili geçmiş (mazi) sigasıyla
gelmesi, onlar için hidayetin gerçekleşip elde edileceğinin mübalağa yoluyla
haber verilmesi kastı iledir.
(...): Tebliğ" ise
fiil kökünün ikinci harfinin (aynu'l-fi'linin) hafif okunmasıyla (...) nın
mastarıdır. Sana tebliğ etmek düşer, demektir.
Bu buyruğun cihad ile
neshedilen emirlerden olduğu da söylenmiştir. İbn Atiyye ise der ki: Ancak bu,
buyruğun nüzüI tarihini bilmeyi gerektirir. Bu ayet-i kerimelerin Necran heyeti
hakkında nazil olduğuna dair rivayetin zahirine bakılacak olursa, bunun anlamı
şöyle olur: Sana düşen, sana indirilen buyrukları savaşmak ve benzeri diğer
yollarla tebliğ etmekten ibarettir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN