ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ENBİYA

68

/

69

 

قَالُوا حَرِّقُوهُ وَانصُرُوا آلِهَتَكُمْ إِن كُنتُمْ فَاعِلِينَ {68}

 

 قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْداً وَسَلَاماً عَلَى إِبْرَاهِيمَ {69}

 

68. Dediler ki: "Onu ateşle yakın ve ilahlarınıza yardım edin. Eğer yapacaksanız (bunu yapın)."

69. "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" dedik.

 

"Dediler ki: Onu ateşle yakın!" Onlar delil ileri süremeyecek hale geldiklerinde günahkarlık ile üstünlük duygusu onları yakaladı ve zorbalık, galip gelmek yoluna koyularak: "Onu ateşle yakın" dediler.

 

Rivayet edildiğine göre bu sözleri söyleyen kişi Pers Bedevilerinden yani çölde yaşayan göçebelerden Kürtlerden bir adammış. Bunu İbn Ömer, Mücahid ve İbn Cüreyc demiştir. Denildiğine göre adı; Heyzer imiş. Allah onu yerin dibine geçirmiş ve kıyamet gününe kadar yerin içinde batmaya devam edip durmaktadır. Bir diğer görüşe göre bu sözü söyleyen, onların hükümdarları Nemrut imiş.

 

İbrahim'i ateşte yakmak suretiyle de "ilahlarınıza yardım edin." Çünkü o, onlara dil uzatmakta ve onları ayıplamaktadır.

 

Haberde nakledildiğine göre; Nemrut seksen arşın yüksekliğinde ve kırk arşın eninde büyükçe bir köşk inşa etmişti. İbn İshak dedi ki: Bir ay boyunca odun topladılar, sonra ateş yaktılar. Ateş alevaldı ve gittikçe alevi arttı. Öyle ki etrafından uçan bir kuş geçecek olursa, saçtığı ısının etkisiyle yanıyordu. Sonra İbrahim (a.s.)ın ayaklarını bağladılar; elleri de boynuna doğru bağlanmış olduğu halde mancınıka yerleştirdiler. Denildiğine göre o gün mancınıkı onlara yapan İblis olmuş. Semavat, arz ve onlarda bulunan bütün melekler ve bütün yaratıklar -insanlar ve cinler müstesna- tek bir ses halinde: Rabbimiz diye feryat ettiler. Bu yeryüzünde İbrahim'den başka sana ibadet eden kimse yok, senin uğrunda ateşe atılıp yakılacak. Ona yardımcı olmak üzere bize izin ver. Yüce Allah şöyle buyurdu: "Eğer sizden herhangi bir şeyin yardımını ister yahut yardıma davet edecek olursa, ona yardım edin, Bu hususta Ben ona izin verdim, Eğer benden başkasına dua etmeyecek ve çağırmayacak olursa onun halini en iyi bilen Benim, onun dostu ve yardımcısı da Ben olacağım."

 

İbrahim'i ateşe atmak istediklerinde -henüz o daha havada iken- su hazinedarı olan melekler ona gelip; Ey İbrahim, dediler. Dilersen ateşi su ile söndürebiliriz. O: Benim size bir ihtiyacım yok, dedi. Rüzgarla görevli olan melek ona gelip; Dilersen ateşi uçururum, dedi, Yine: Hayır dedi, Sonra başını semaya kaldırıp: "Allah'ım sema da olan biricik (ilah) sensin, Yeryüzünde de yapayalnız olan benim. Benden başka Sana ibadet eden kimse yok. Allah bana yeter, O ne güzel vekil'dir."

 

Ubeyy b. Ka'b (ra)ın rivayetine göre; Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "İbrahim'i ateşe atmak üzere el ve ayaklarını bağladıklarında: "Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni tenzih ederim, ey illemlerin Rabbi, Hamd yalnız Senindir, mülk yalnız Senindir. Senin hiçbir ortağın yoktur" dedi. Sonra onu mancınık ile oldukça uzak bir mesafeden attılar. Cebrail onu karşıladı ve: Ey İbrahim dedi; Bir ihtiyacın var mı? O, sana bir ihtiyacım yok dedi. Cebrail, o halde Rabbinden iste, deyince şöyle dedi: "O'nun halimi bilmesi O'ndan dilekte bulunmama gerek bırakmıyor." Bunun üzerine söz söyleyenlerin en doğru sözlüsü olan Yüce Allah şöyle buyurdu: "Eyateş! İbrahim'e karşı serin ve selamet ol!"

 

Kimi ilim adamı şöyle demiştir: Allah o ateşte hararetini kaldıracak bir soğukluk, soğukluğunu da kaldıracak bir hararet yarattı. Böylelikle ateş onun için esenlik oldu.

Ebu'l- Aliye dedi ki: Eğer "serin ve selamet ol" dememiş olsaydı, ateşin soğuğu hararetinden daha fazla olurdu. Eğer "İbrahim'e" dememiş olsaydı, soğukluğu da ebediyete kadar devam edecekti.

 

Kimi ilim adamının da naklettiğine göre Yüce Allah cennetten bir yaygı indirdi ve onu cahimde yay . Allah Cebrail, Mikail, soğuk meleği ve selamet meleği gibi melekleri indirdi.

 

Ali ve İbn Abbas dediler ki: Eğer soğukluğunun akabinde "selamet olması"nı dilememiş olsaydı, İbrahim o ateşin soğuğundan ölürdü ve o gün kendisi kastediliyor kanaatiyle sönmedik hiçbir ateş kalmayacaktı.

 

es-Süddi dedi ki: Yüce Allah ağaçtan alınmış her bir odun parçasına ağacına geri dönüp, meyvesini bırakmasını emretti. Ka'b ve Katade dediler ki: Ateş İbrahim'in kendisiyle vurulup bağlandığı bağlardan başka şeyleri yakmadı. O ateşin içerisinde yedi gün kaldı, kimse ateşe yaklaşamadı. Sonra oraya vardıklarında onun ayakta namaz kılmakta olduğunu gördüler.

 

el-Minhal b. Amr dedi ki: İbrahim dedi ki: Ben ateşte bulunduğum günlerde, karşı karşıya kaldığım nimetlerin benzerini hiçbir zaman görmedim.

 

Ka'b, Katade ve ez-Zühri de dediler ki: O gün zehirli keler dışında, İbrahim'in ateşini söndürmeye çalışmamış hiçbir hayvan kalmadı. Bu zehirli keler ona karşı ateşi üflüyordu. İşte bundan dolayı Resulullah (s.a.v.) öldürülmesini emretmiş ve ona Fuveysika (fasıkçık, küçük bozguncu) adını vermiştir.

 

Şuayb el-Himmani dedi ki: İbrahim onaltı yaşında iken ateşe atıldı.

İbn Cüreyc dedi ki: İbrahim yirmialtı yaşında iken ateşe atıldı. Birincisini es-Sa'lebi, ikincisini de el-Maverdi nakletmektedir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

el-Kelbi dedi ki: Bütün yeryüzü ateşleri soğudu, bir davar paçası dahi pişiremedi. Nemrut, yaptırdığı köşkten, onun gölge meleği tarafından teselli edilerek bir divan üzerinde oturmakta olduğunu görünce: Senin Rabbin ne iyi bir Rabbdir! Yemin ederim O'na dörtbin tane ineği kurban edeceğim, dedi ve İbrahim (a.s.)a ilişmedi.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Enbiya 70-73

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR