SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L İLİM

<< 64 >>

باب: من يرد الله به خيرا يفقهه في الدين.

13. Allah Kimin hakkında hayır dilerse onu dinde fakih kılar

 

حدثنا سعيد بن عفير قال: حدثنا ابن وهب، عن يونس، عن ابن شهاب قال: قال حميد بن عبد الرحمن: سمعت معاوية خطيبا يقول: سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول: (من يرد الله به خيرا يفقهه في الدين، وإنما أنا قاسم والله يعطي، ولن تزال هذه الأمة قائمة على أمر الله، لا يضرهم من خالفهم، حتى يأتي أمر الله).

 

[-71-] Muaviye r.a. şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle dediğini işittim: "Allah kimin için hayır dilerse onu dinde fakih (anlayış sahibi) kılar. Ben yalnızca taksim eden bir kişiyim, veren Allah'tır. Allah'ın emri gelinceye (kıyamet kopuncaya) kadar bu ümmet Allah'ın emri üzere kalacak, muhalefet edenler onlara zarar veremeyeceklerdir.

 

Tekrar: 3116, 3641, 7312, 7460

 

Diğer tahric: Muhtelif raviler ve az farklarla Buhari, ilim; Müslim, zekat; İbn-i Mace, mukaddime; Dârimî, Mukaddime

 

AÇIKLAMA:     Bu hadis üç hüküm içermektedir:

 

1. Dinde tefakkuhun (anlayış sahibi olmanın / fıkıhta derinleşmenin) fazileti

2. Mal ve mülkü verenin hakikatte Allah olduğu

3.  Bu ümmetin bir bölümünün kıyamete kadar hak üzerinde sabit kalacağı

 

Birinci hakikat ilim konusuna, ikinci hakikat sadakalar (zekat vb.) konusuna, üçüncü hakikat kıyamet alametleri İle ilgili bölüme uygundur. "Allah'ın emri ge­linceye kadar" sözünde yer alan "Allah'ın emri" kalbinde imandan bir şey bulu­nanların ruhunu kabzedecek olan rüzgardır ki bundan sonra yeryüzünde insan­ların en kötüleri kalacak, kıyamet de onların üzerine kopacaktır.

 

Bunların üçü de diğer bir açıdan ilim konulan ile hatta bu başlık ile doğru­dan doğruya ilgilidir. Çünkü bu hadis; Allah'ın dininde anlayış sahibi/derin fıkhı bilgiye sahip kişiler için iyiliğin söz konusu olduğunu, bunun yalnızca kişisel çaba ile kazanılamayacağını, aksine Allah'ın nasip ettiği kişilerin buna sahip olacağını, buna sahip olanların kıyamete kadar mevcut olacağını belirtmektedir.

 

Buhari bunlardan kasdedilenin hadis alimleri olduğunu belirtmiştir.

 

Ahmed b. Hanbel "Burada kasdedilenler hadis alimleri değil ise başka kim olabilir bilmiyorum!" demiştir.

 

Kadi iyad "Ahmed b. Hanbel bununla ehl-i sünnet ve hadis alimleri gibi ina­nanları kasdetmiştir" demiştir.

 

Nevevî "Bunların mücâhid, fakîh, muhaddis, zâhid, iyiliği emreden vb. ha­yırları yapan Mu'minlerden, Allah'ın emirlerini yerine getirenlerden bir grup ol­ması muhtemeldir. Bunların bir yerde toplanmış olması şart değildir. Ayrı ayrı olmaları da mümkündür" demiştir.

 

Bu hadisten şu hususlar anlaşılır: Dinde anlayış sahibi olmayan, yani İslâm­'ın temel kurallarını ve bunlara ilişkin fıkıh ve İnanç ile ilgili detayları Öğrenme­yen kişilerin hayırdan mahrum olduğunu gösterir. Ayrıca âlimlerin diğer insanlar üzerinde bariz bir şekilde üstünlüğünün bulunduğunu, dinde derin fıkhı bilgi sahibi olmanın da diğer İlimler üzerinde bir üstünlüğünün olduğunu göstermek­tedir.