SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-KÜSUF

<< 547 >>

باب: الصلاة في كسوف الشمس.

1.GÜNEŞ TUTULMASI SIRASINDA NAMAZ KILMAK

 

حدثنا عمرو بن عوان قال: حدثنا خالد، عن يونس، عن الحسن، عن أبي بكرة قال: كنا عند رسول الله عليه وسلم، فانكسفت الشمس، فقام رسول الله عليه وسلم يجر رداءه حتى دخل المسجد، فدخلنا، فصلى بنا ركعتان حتى انجلت الشمس، فقال صلى الله عليه وسلم:

(إن الشمس والقمر لا ينكسفان لموت أحد، فإذا رأيتموهما فصلوا وادعوا، حتى يكشف ما بكم).

 

[-1040-] Ebu Bekre'nin şöyle dediği nakledilmiştir: "Biz Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında iken güneş tutulması oldu. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem omuzuna attığı ridasını sürüyerek mescide girdi ve biz de onu takip ederek mescid'e gittik. Bize orada güneş geri açılana kadar iki rekat namaz kıldırdı ve şöyle buyurdu; "Güneş ve ay hiç kimsenin ölümü dolayısıyla tutulmaz. Siz bunların tutulduğunu görürseniz tekrar açılana kadar namaz kılın ve dua edin!

 

Tekrar: 1048, 1062, 1063, 5785

 

 

حدثنا شهاب بن عباد قال: حدثنا إبراهيم بن حميد، عن إسماعيل، عن قيس قال: سمعت أبا مسعود يقول: قال النبي صلى الله عليه وسلم: (إن الشمس والقمر لا ينكسفان لموت أحد من الناس، ولكنهما آيتان من آيات الله، فإذا رأيتموهما فقوموا فصلوا).

 

[-1041-] Kays, Ebu Mes'ud'dan bizzat duyduğunu ifade ederek şöyle demiştir: "Ebu Mes'ud, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletti: "Güneş ve ay asla hiç kimsenin ölümü dolayısıyla tutulmaz. Bu tutulmalar Allah'ın birer ayetidir. Güneşin ve ay'ın tutulduğunu görürseniz kalkın ve namaz kılın!

 

Tekrar: 1057, 3204

 

 

حدثنا أصبغ قال: أخبرني ابن وهب قال: أخبرني عمرو، عن عبد الرحمن بن القاسم حدثه، عن أبيه، عن ابن عمر رضي الله عنهما: أنه كان يخبر عن النبي صلى الله عليه وسلم:

 (إن الشمس والقمر لا يخسفان لموت أحد ولا حياته، ولكنهما آيتان من آيات الله، فإذا رأيتموهما فصلوا).

 

[-1042-] Abdullah İbn Ömer Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den haber vererek onun şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Güneş ve ay hiç kimsenin ne ölümü ne de hayatı dolayısıyla tutulur. Fakat bu tutulmalar Allah'ın birer ayetidir. Siz güneşin ve ayın tutulduğunu görürseniz namaz kılın!"

 

 

حدثنا عبد الله بنن محمد قال: حدثنا هاشم بن القاسم قال: حدثنا شيبان، أبو معاوية، عن زياد بن علاقة، عن المغيرة بن شعبة قال: كسفت الشمس على عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم يوم مات إبراهيم، فقال الناس: كسفت الشمس لموت إبراهيم، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (إن الشمس والقمر لا ينكسفان لموت إحد ولا لحياته، فإذا رأيتم فصلوا وادعوا الله).

 

[-1043-] Muğîre Ibn Şu'be (r.a.)'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında İbrahim'in öldüğü gün güneş tutulmuştu. Bunun üzerine insanlar: 'Güneş İbrahim öldüğü için tutuldu' demeye başladılar. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise onların bu sözünü duyunca şöyle buyurdu: "Güneş ve ay hiç kimsenin ne ölümü ne de hayatı dolayısıyla tutulur. Siz güneşin ve ayın tutulduğunu görürseniz namaz kılın ve Allah'a dua edin!

 

Tekrar: 1060, 6199.

 

 

AÇIKLAMA:     İmam Buharî'nin kullanmış olduğu bu başlık, güneş tutulması sırasında namaz kılmanın meşru olduğuyla ilgilidir. Zaten bu konu hakkında herhangi bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır. Fakat konunun ayrıntılarında ve bu namazın hükmünde görüş ayrılıkları vardır. Alimlerin çoğunluğuna göre güneş tutulması namazı müekked bir sünnettir. Ebu Avane Sahih'inde bu namazı kılmanın farz olduğunu açıkça ifade etmiştir. Fakat ben ondan başka bunu açıkça söyleyen bir alim görmedim. Bununla birlikte İmam Malik'in güneş tutulması namazını Cuma namazı İle aynı kategoride değerlendirdiğine dair bir rivayet bulunmaktadır. Zeyn İbnü'l-Müneyyir, Ebu Hanife'nin bu namazı vacip kabul ettiğini naklet­miştir.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ridasını sürüyerek mescide girdiğini göz önüne alan bazı bilginler büyüklük taslama, kibirlenip böbürlenme maksadıyla olmadığı sürece elbisenin yere sürünmesinde bir sakınca olmayacağını söyle­mişlerdir.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu namazı iki rekat olarak kıldırmıştır. Nesaî'nin naklettiği rivayette şöyle bir ek biigi vardır: "Normalde kıldığınız gibi..." İşte güneş tutulması namazının nafile namaz gibi kılındığını söyleyenler bu ek rivayete dayanmışlardır. Fakat İbn Hibban ile Beyhakî, Nesaî'nin naklettiği bu ek bilgiyi şu şekilde yorumlamışlardır: "Sizin tutulma sırasında kıldığınız gibi..." Çünkü Ebu Bekre bu rivayeti naklederken Basra'lılara hitap etmektedir ve İbn Abbas da daha Önce Basra'lılara bu namazı öğreterek: "Her rekatında iki rüku bulunan iki rekatlık bir namazdır" demiştir. İmam Şafiî, İbn Ebu Şeybe ve daha başka alimlerin de naklettiği bu rivayeti konunun İlerleyen bölümlerinde gelecek olan Abdülvaris - Yunus senediyle nakledilen rivayetle güneş tutulmasının Rasulullah'ın (s.a.v.) oğlu İbrahim'in vefat gününde olduğunu te'yid etmektedir. Ayrıca İmam Müslim'in Cabir İbn Abdullah'tan naklettiği bir rivayette şöyle anlatılır: "Her rekatında iki rüku vardır." Tüm bunlar olay farklı lafızlarla nakledilmiş olsa bile asıl konunun aynı olduğunu göstermektedir. Buna göre Ebu Bekre hadisi mutlak olarak nakledilmiş olmaktadır. Halbuki Cabir hadisinde ek bir bilgi ve daha fazla ayrıntı bulunmaktadır. Dolayısıyla Cabir hadisini temel almak daha doğru olacaktır.

 

Bazı alimler yukarıdaki rivayette geçen "güneş geri açılana kadar" ifadesine bakarak güneş tutulması namazının güneş açılana kadar uzatılması gerektiği sonucunu çıkarmışlardır. Fakat Tahavî bu görüşe şöyle cevap vermektedir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem güneş tutulduğu zaman namaz kılınmasını ve dua edilmesini emretmiştir. Bu da namaz kılındığı halde hala güneş açılmamışsa dua ile meşgul olunacağını gösterir." İbn Dakîki'l-İyd de bu görüşü kabul etmiş ve güneş açılana kadar sadece namaz kılmak değil hem namaz hem de dua ile meşgul olmak emredildiği için namaz sonrasında duaya devam edilebileceğini söylemiştir. Bu bakımdan güneş açılana kadar sadece namaz ile veya sadece dua ile meşgul olunması gerektiği sonucu çıkarılamaz; namaz bittikten sonra güneş açılana kadar duaya devam edilmesi mümkündür. Dolayısıyla tutulma sona erene kadar namazın uzatılması ve tekrarlanması gerekmez. Nesaî'nin bu konuyla ilgili olarak naklettiği rivayetin farklı anlamlara gelme ihtimali de vardır. Nu'man İbn Beşîr'den nakledilen söz konusu rivayet şöyledir: "Resulullah (s.a.v.) zamanında güneş tutulunca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ikişer rekat halinde namaz kılmaya başladı ve güneşin açılıp açılmadığını her seferinde sorup tutulma sona erene kadar namaza devam etti." İşte bu rivayet sağlam bir rivayet olmasına rağmen burada geçen ikişer rekat kelimesinin ikişer rüku anla­mına gelme ihtimali bulunmaktadır. Nitekim Abdürrezzak'ın sahih bir senedle Ebu Kılabe'den naklettiğine göre Resulullah (s.a.v.) her bir rekatı kıl­dıkça birisini gönderip güneşin açılıp açılmadığına bakmasını sağlamıştır. İşte bu rivayet belirttiğimiz ihtimali de doğrulamaktadır.

 

İbn Hüzeyme'nin naklettiği rivayette "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöy­le buyurdu" ifadesi, "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem güneş açılınca cemaate hitap ederek şöyle buyurdu" dîye geçmektedir. Bu da tutulma sona erse bile hutbe görevinin düşmeyeceğini gösterir.

 

Resulullah'ın (s.a.v.) güneşin hiç kimsenin ölümü dolayısıyla tu­tulmayacağını söylemesi, cahiliyye dönemindeki bir inancın yanlışlığına işaret etmekte ve bu inancı iptal etmektedir. Bu inanç da daha önce İstiska konusunu ele alırken de nakledilen ve "Şu yıldız yüzünden bize yağmur yağdırıldı" cümle­siyle ifadesini bulan, yıldızların yeryüzüne etkisinin olduğu inancıdır. Hattabî o dönemdeki inancı anlatırken şöyle der: "Cahiliyye Arapları güneş tutulmasının yeryüzünde birçok felakete veya ölümlere yol açacağına inanırlardı. İşte Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu inancın batıl ve yanlış bir inanç olduğunu onla­ra bildirerek güneş ve ayın Allah Teala'nın emriyle hareket ettiklerini, O'nun koyduğu düzenin dışına çıkmadıklarını, başka şeyler üzerinde olumsuz bir etkile­rinin olmadığını ve kendilerini başka varlıklara karşı koruma güçlerinin de bu­lunmadığını söylemiştir." Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu tutumu ümme­tine karşı ne kadar düşkün ve şefkatli olduğunu, Rabbinden de çok korktuğunu göstermektedir.

 

Ay ve güneşin Allah'ın ayetlerinden bir ayet oluşu şu anlamlara gelir:

 

a. Bunlar Allah'ın birliğine ve kudretinin yüceliğine işaret eden birer delildir.

b. Bunlar Allah'ın yüceliğinden ve yarattıkları üzerindeki hükümranlığından kulların korkması gerektiğini gösteren birer delildir. Nitekim  ayeti de bu görüşü desteklemektedir. [İsra 59]

 

Resulullah'ın (s.a.v.) "Güneşin ve ayın tutulduğunu görürseniz kalkın ve namaz kılın? şeklindeki emri güneş ve ay tutulması namazları için herhangi bir vakit söz konusu olmadığını gösterir. Çünkü namaz kılmak bu tutulmaların görülmesi şartına bağlanmıştır. Tutulma ise günün herhangi bir vaktinde meydana gelebilir. İmam Şafiî ve ona tabî olanlar bu görüştedir. Fakat Hanefîler kerahet vakitlerinde bu namazların kılınamayacağını söylemişlerdir. Ahmed İbn Hanbel'den konuyla ilgili olarak nakledilen görüşler içinde en yaygın olarak bilinen görüş de böyledir. Malikîler ise nafile namazın kılınmasının serbest olduğu vakitten başlayıp zeval vaktine kadar devam eden süre içinde güneş tutulması namazının kılınabileceğini söylemişlerdir. Tutulma sona erdikten sonra tutulma namazlarının kılınamayacağı konusunda görüş birliği bulunmaktadır.

 

Güneş ve ay tutulması namazlarını belli bir vakit ile kayıtlamak doğru değildir. Zira böyle bir durum söz konusu vakitten önce tutulmanın sona ermesi durumunda bu namazların kılınamayacağı anlamına gelir. Bu ise maksada aykırı bir durumdur.

 

Siyer alimlerinin çoğu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in oğlu İbrahim'in hicretin onuncu senesinde vefat ettiğini söylemişlerdir.