SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-KÜSUF

<< 548 >>

باب: الصدقة في الكسوف.

2.Güneş Ve Ay Tutulması Sırasında Sadaka Vermek

 

حدثنا عبد الله بن ملمة، عن مالك، عن هشام بن عروة، عن أبيه، عن عائشة أنها قالت:

 خسفت الشمس في عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم، فصلى رسول الله صلى الله عليه وسلم بالناس، فقام فأطال القيام، ثم ركع فأطال الركوع، ثم قام فأطال القيام، وهو دون القيام الأول، ثم ركع فأطال الركوع، وهو دون الركوع الأول، ثم سجد فأطال السجود، ثم فعل في الكعة الثانية مثل ما فعل في الأولى، ثم انصرف، وقد انجلت الشمس، فخطب الناس، فحمد الله وأثنى عليه، ثم قال: (إن الشمس والقمر آيتان من آيات الله، لا ينخسفان لموت أحد ولا لحياته، فإذا رأيتم ذلك فادعوا الله، وكبروا وصلوا وتصدقوا). ثم قال: (يا أمة محمد، والله لو تعلمون ما أعلم لضحكتم قليلا ولبكينم كثيرا).

 

[-1044-] Aişe (r.anha)'nın şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında güneş tutulmuştu. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem o anda insanlara namaz kıldırdı. Kıyamda çok uzun bir süre kaldıktan sonra rükuya gitti ve yine uzunca bekledi. Sonra kıyama kalktı ve ilk rekattaki kadar olmasa da uzun bir süre kıyamda durdu. Ardından rüku'a gitti ve ilk rüku kadar olmasa da uzunca bir süre rükuda bekledi. Sonra secdeye vardı ve uzun bir müddet secdede kaldı. Namazın ikinci rekatını da tıpkı birinci rekat gibi kıldırdı. Namazı bitirdiğinde güneş açılmıştı.

 

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem namaz'ın ardından Allah'a hamd ve övgüde bulunarak insanlara hitap etti. Hutbe sırasında şunları söylemişti: "Güneş ve ay Allah'ın birer ayetidir. Bunlar ne bir kimsenin ölümü ne de hayatı dolayısıyla tutulur, Eğer güneş ve ayın tutulduğunu görürseniz Allah'a dua edin, tekbirler getirin, namaz kılın ve sadaka verin."

 

Hutbede şunları da söylemişti: "Ey Muhammed ümmeti, kadın veya erkek Allah'ın bir kulunun zina etmesi karşısında Allah'ın gösterdiği gayret (kıskançlık) sizin duyduğunuz kıskançlıktan daha çoktur. Ey Muhammed ümmeti, eğer benim bildiğimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız.

 

Tekrar: 1046, 1047, 1050, 1056, 1057, 1064, 1066, 1212, 3203,4624, 5221, 6631

 

 

AÇIKLAMA:     Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kıyamda uzun bir süre beklediğini vur­gulayan bu rivayetin farklı varyantlarında bu ifade şöyle geçmektedir:

 

a. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kur'an'dan uzun bir bölüm okudu."

b. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem uzun bir sure okudu."

c. Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem birinci rekatta Bakara suresi kadar uzun bir bölüm okudu."

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in rükudan sonra ikinci kıyama kalkışıyla ilgili olarak İbn Şihab rivayetinde "Sonra (Allah kendisine hamd edenleri işitir) dedi" ifadesi geçmektedir. Bu rivayetin başka bir varyantında İse Resulullah'ın (s.a.v.) (Rabbimiz, hamd sana mahsustur) dediği de kayıtlıdır. Bu da birinci rekatta ikinci kıyama doğrulurken söz konusu zikirleri okumanın müstehap olduğunu göstermektedir.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in İnsanlara hitap etmesi ay ve güneş tu­tulmaları dolayısıyla hutbe okumanın meşru olduğunu, ayrıca tutulma sona erse bile hutbe okuma görevinin düşmeyeceğini gösterir. Fakat namaza başlamadan önce tutulma sona ermişse namaz ve hutbe düşer.

 

Resulullah'ın (s.a.v.) sözünde geçen kıskançlık aslında eşler ara­sında olan ve insanın iç dünyasında çalkantılar/değişiklikler meydana getiren bir duygudur. Böyle bir duygunun Allah için düşünülmesi imkansızdır, muhaldir. Çünkü Allah Teala her türlü değişiklikten ve noksandan münezzehtir. Bu yüzden buradaki kullanımın mecazî olduğunu kabul etmek gerekir. Konuyla ilgili olarak Şu açıklamalar yapılmıştır:

 

a. Kıskançlığın doğal sonucu kişinin sahip olduğu ve sorumluluğu altında bu­lunan şeyleri koruması, bunlara göz diken kötü niyetli kimseleri uzaklaştırma-sıdir. İşte Allah Teala söz konusu kötü fiili kullarına yasakladığı, bunu yapanları azab ile tehdit ettiği için Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kıskançlık sıfatını Ce-nab-ı Hakk için kullanmıştır.

 

Tîbî ve başka alimler Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Allah'ın zikredil­mesini emrettikten sonra niçin bunu söylediğini açıklarken şöyle demişlerdir: "Allah'ın zikredilmesinin emredilmesi ile bu ifade arasında şöyle bir ilişki söz konusudur: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem güneş tutulması dolayısıyla duyu­lan korkunun ve bir yönüyle bela olan bu durumun zikir, dua, namaz ve sadaka ile savuşturulmasını emrettikten sonra belaların gelmesine sebep olan günahlar­dan da uzak durulmasını emretmiş, bu günahların başında da zinayı saymıştır. Çünkü zina, belaların ve musibetlerin meydana gelmesine sebep olan en büyük günahtır.

 

b. Zina, günahların en çirkini ve İnsanın İçindeki nefret ve öfkenin uyan­masına ön ayak olan en kötü masiyet olduğu için Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ümmetini kıskançlık özelliğini yaratan ve insanlara böyle bir duygu lütfeden Allah'a karşı gelmekten sakınmaları için uyarmıştır. Resulullah'ın (s.a.v.) ‘Ey Muhammed ümmeti!’ diye hitap etmesi de ümmetine olan düşkünlü­ğünü ve şefkatini gösterir. Burada bir babanın oğlunu uyarırken ona "Yavrucu­ğum, evladım" diye hitap etmesinde söz konusu olan şefkate benzer bir şefkat vardır. Aslında konuşmanın bağlamına bakıldığında Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in orada bulunan cemaate "Ey ümmetim!" diye hitap etmesinin daha uygun olacağı düşünülebilir. Fakat Resulullah'ın (s.a.v.) burada "Ey ümmetim!" yerine "Ey Muhammed ümmeti!" diye hitap etmesinde bir incelik söz konusudur: Ey ümmetim ifadesinde muhatapları onore eden ve öven bir anlam söz konusudur. Halbuki burada onları uyarma ve korkutma amacı güdüldüğü için böyle bir hitap uygun olmayacaktır. İşte Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem bu yüzden oradaki cemaate "Ey Muhammed ümmeti!" diye hitap etmiştir. Aynı hitap tarzı "Ey Muhammed'in kızı Fatıma, ben Allah katında seni koruyabilecek hiçbir şeye malik değilim!" ifadesinde de söz konusudur.

 

Resulullah (s.a.v.) söylediklerinde asla bir şüphe bulunmadığı halde sözlerine yeminle başlamıştır. Buradaki amacı verdiği haberin muhataplar nezdinde daha etkili olmasını sağlamak ve söylediklerini pekiştirmektir.

 

Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in "Eğer benim bildiğimi bilseydiniz" ifadesi şu anlama gelir: "Allah'ın kudretinin ne kadar yüce olduğuna ve günahkar­lardan muhakkak intikamını aldığına dair bildiklerimi bilseydiniz..."

 

"Az gülerdiniz" ifadesiyle ilgili olarak şu açıklamalar yapılmıştır: Buradaki az­lık hiç olmamak anlamındadır. Yani söz konusu ifade gülmeyi bırakırdınız ve duyduğunuz korku ve sizi sarıp kuşatan hüzün dolayısıyla neredeyse hiç gül­mezdiniz anlamına gelir.

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

1. İnsanlara hitap ederken ruhsatlardan bahsederek onları gevşekliğe ve tembelliğe sevketmektense, azab ile korkutarak uyarmak yerine göre tercih edi­lir. Zira ruhsatlardan söz edilirse insan yaratılışı ve doğası gereği şehevî ahulara meyleder. İşini tam anlamıyla bilen uzman bir doktor hastalığı tedavi ederken bu hastalıkla savaşacak çareleri ve ilaçiarı tavsiye eder, hastalığın artmasına yol açacak tedbirsiz davranışlar içinde olmaz.

 

2. Güneş ve ay tutulması namazlarının kendisine has bir kılınış şekli ve yapısı vardır. Bu namazda alışılmışın dışında kıyam ve namazın diğer rükünleri uzatılır.

 

3. Güneş ve ay tutulması durumunda Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in emrettiği namaz, zikir, dua gibi ibadetlere derhal yönelmek gerekir.

 

4. Fazla gülmek doğru bir davranış değildir ve bu yüzden yasaklanmıştır. Buna karşılık ağlamak teşvik edilmiş ve övülmüştür.

4. İnsanın birgün öleceği ve fanî olacağı kesindir.

5. Allah Teala'nın ayetlerinden ve kainatın her zerresinde görülen işaretlerinden ibret almak gerekir.

6. Yıldızların yeryüzündeki olaylara herhangi bir etkisi yoktur. Zira dünyaya daha yakın olan ay ve güneşin böyle bir etkisinin olmadığı  hadiste  ifade edildiğine göre diğer yıldızların etkisinin olmayacağı daha açıktır.

 

7. Bazı olayların ardından yanlış inanışların ortaya çıkmasından korkulduğu zaman gerekli uyarılar hemen yapılmalıdır.

8. Ashab-ı kiram, Resulullah s.a.v.'in bütün yaptıklarını kendilerinden sonraki nesillere aktarabilmek için ellerinden gelen fedakarlığı ve özeni göstermiştir.

 

9. Güneş ve ay tutulması kıyamet gününde olacakları hatırlatan birer örnek olarak algılanmalıdır.

10. İnsan Allah Teala'ya ibadet ederken korku ile ümit arasında olmalıdır. Nitekim bu tutulmalar tutulma anında korku saldığı halde açılma meydana geldikten sonra bir rahatlık söz konusu olmaktadır.

 

11. Bu tutulmalar güneşe veya aya ibadet edenlerin inanç ve görüşlerinin ne kadar çirkin olduğunu da ortaya koymaktadır.