SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CENAİZ

<< 651 >>

باب: من قام لجنازة يهودي.

49. Bir Yahudi Cenazesi İçin Ayağa Kalkmak

 

حدثنا معاذ بن فضالة: حدثنا هشام، عن يحيى، عن عبيد الله بن مقسم، عن جابر بن عبد الله رضي الله عنهما قال:

 مرت بنا جنازة، فقام لها النبي صلى الله عليه وسلم وقمنا له، فقلنا يا رسول الله، إنها جنازة يهودي؟ قال: (إذا رأيتم الجنازة فقوموا).

 

[-1311-] Cabir İbn Abdullah r.a. şöyle demiştir: Yanımızdan bir cenaze geçti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem cenaze için ayağa kalktı, biz de ayağa kalktık. Sonra biz: Ey Allah'ın Resulü! Bu bir Yahudi cenazesi, dedik. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Cenazeyi gördüğünüzde ayağa kalkın" buyurdu.

 

 

حدثنا آدم: حدثنا شعبة: حدثنا عمرو بن مرة قال: سمعت عبد الرحمن ابن أبي ليلى قال : كان سهل بن حنيف، وقيس بن سعد، قاعدين بالقادسية، فمروا عليهما بجنازة فقاما، فقيل لهما: إنهما من أهل الأرض، أي من أهل الذمة، فقالا: إن النبي صلى الله عليه وسلم مرت به جنازة فقام، فقيل له: إنها جنازة يهودي، فقال: (ألست نفسا) .وقال أبو حمزة، عن الأعمش، عن عمرو، عن ابن ليلى قال: كنت مع قيس وسهل رضي الله عنهما، فقالا: كنا مع النبي صلى الله عليه وسلم. وقال زكرياء، عن الشعبي،

 

[-1312-] Abdurrahman İbn Ebî Leyla şöyle demiştir: Sehl İbn Huneyf ve Kays İbn Said, Kadisiye'de oturuyorlardı. O arada yanlarından bir cenaze geçti. İkisi de ayağa kalktılar. Onlara: "Bu cenaze zimmet ehlindendir" denilince onlar şöyle dediler: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanından bir cenaze geçti. Hemen ayağa kalktı, kendisine "Bu bir Yahudi cenazesidir" denilince O sallallahu aleyhi ve sellem: "İnsan değil mi?" dedi.

 

 

عن ابن أبي ليلى: كان ابن مسعود وقيس يقومان للجنازة.

 

[-1313-] İbn Ebî Leyla şöyle demiştir: "Ebu Mes'ud ve Kays cenaze için ayağa kalkarlardı."

 

 

AÇIKLAMA:     Bu konuda zimmet ehlinin (İslam ülkesi vatandaşı olan Yahudi ve Hıris­tiyanların) cenazesi için ayağa kalkma konusu ele alınmaktadır.

 

Ebu Davud, Evzaî aracılığıyla Yahya'dan şöyle rivayet etmiştir: Cenazeyi taşımak için gittiğimizde bize bunun Yahudi cenazesi olduğu söylendi.

 

Beyhakî, Ebu Kılabe er-Rakkaşî aracılığıyla Buharî'nin hocası Fudale'den şunu rivayet etmiştir: "Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem  'Ölüm korkulu bir şeydir' buyurdu."

 

Kurtubî bunun anlamının "ölüm kendisinden korkulan bir şey" olduğunu söylemiştir. Bu, ölümün önemli bir olay olduğuna işaret etmektedir. Hadisten kasdedilen, insanın ölüm olayını gördüğü halde gafletine devam etmemesidir. Çünkü gaflete devam etmek, Ölüm olayını hafife almayı çağrıştırır. Bu açıdan Ölenin Müslüman olması ile olmaması eşittir.

 

Diğer bazı alimler şöyle demiştir: Bir insanın adil olduğunu İfade etmek için "falan adaletin ta kendisidir" denildiği gibi, burada da Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem mübalağa amacıyla ölümün bizzat kendisini "Ölüm korkunun kendisidir" diye ifade etmiştir.

 

Beyzavî şöyle der: Bu, mübalağa amacıyla söylenen bir sıfat konumundaki mastardır. Bu sözün tam açılımı şöyledir: "Ölüm korkunç bîr şeydir."

 

İbn Abbas'tan bunun benzeri Bezzaz'ın kitabında rivayet edilmiştir. Bu hadis, ölümü gören kimsenin bu olay sebebiyle ürperip, silkinmesinin uygun olduğunu, ölüme aldırmazlık anlamına gelecek davranışlarda bulunmaması gerektiğini göstermektedir.

 

İslam ülkesinde yaşayan gayr-i müslim vatandaşlara ehl-i zimmet denildiği gibi ehl-i arz da denilmektedir. Çünkü Müslümanlar gayr-i müslim ülkelerini fethettiklerinde bu ülkelerin halklarını, araziyi işlemek ve haracını ödemek şartıyla topraklarında bırakmışlardır.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in "İnsan değil mi?" ifadesi "Ölüm korkunç bir olaydır" hadisindeki gerekçe ile çelişmediği gibi, Hakim'in, Katade aracılığıyla Enes'ten merfu olarak rivayet ettiği "Biz yalnızca melekler için kalktık" hadisinde ileri sürülen gerekçe ile de çelişmez. Yine Ahmed İbn Hanbel'in Ebu Musa'dan; Ahmed İbn Hanbel, İbn Hibban ve Hakim'in Abdullah İbn Amr'dan merfu ola­rak rivayet ettikleri "Siz (cenaze görünce ayağa kalkmakla) yalnızca canları alanı yüceltmek için kalkıyorsunuz" hadisi ile de çelişmez. Çünkü ölümün korkutucu-luğu sebebiyle ayağa kalkmak, Allah'ın emrini ve bu emri yerine getiren melekle­ri yüceltmek anlamına gelir. "İnsan değil mi?" hadisindeki gerekçe ise, ayağa kalkmanın her cenaze İçin müstehap olmasını gerektirir. Hadisin lafzında Yahudi ifadesi geçtiği için Buhari de bunu esas alarak konu başlığını ona göre belirle­miştir.

 

Cenaze İçin Ayağa Kalkma Konusundaki Farklı Görüşler

 

Alimler bu meselenin aslında ihtilaf etmişlerdir.

 

Şafiî bunun zorunlu olmadığını belirterek şöyle demiştir: "Bunun zorunlu olmaması ya bu hadisin mensuh olmasından, ya da Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in  kalkmasını gerektiren bir gerekçeye binaen kalkmış olmasındandır. Sebep hangisi olursa olsun Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in  bunu daha son­ra terk ettiği de sahih olarak rivayet edilmiştir. Bizim için delil olan, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in son olarak yaptığı fiildir. Cenaze gören kişinin oturması­nı daha çok severim." Şafiî Nebi (s.a.v.)'in ayağa kalkmadığını söylerken (Hz. Ali'nin rivayet ettiği) "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem cenaze için ayağa kalktı, sonra oturdu" şeklindeki hadise işaret etmiştir. Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir.

 

Beyzavî şöyle der: Hz. Ali'nin "sonra oturdu" ifadesi, "cenaze geçtikten sonra oturdu" anlamına gelebileceği gibi, "önceleri cenaze İçin ayağa kalkarken, sonra bu kalkmayı terk etti" anlamına da gelebilir. İkinci anlam kabul edildiğinde Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in  sonraki fiili, ayağa kalkma emrinin mendupluk İfade ettiğini göstermektedir. Yahut da emirden İlk başta anlaşılan zorunluluğu yürürlükten kaldırmaktadır. Ancak İlk ihtimal yani ayağa kalkma emrinin mendupluk ifade etmesi daha evladır. Çünkü emrin mecazen verilmiş olduğunu kabul etmek, yürürlükten kaldırılma iddiasından daha evladır.

 

Beyhakî'nin şu rivayeti Hz. Ali'nin rivayet ettiği hadisten anlaşılabilecek ilk anlamı ortadan kaldırmaktadır: Hz. Ali cenaze için ayağa kalkan bir grup insana oturmalarını işaret etmiş, sonra da yukarıdaki hadisi anlatmıştır. Bu sebeple Şafiılerden Selîm er-Razî ve diğer bazılarının da yer aldığı bir grup alim ayağa kalkmayı mekruh görmüşlerdir.

 

İbn Hazm şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in önceleri kalkmayı emrederken sonra kendisinin oturması, emrin (zorunluluk değil) men­dupluk ifade ettiğini gösterir. Bunun yürürlükten kaldırma kabul edilmesi caiz değildir. Çünkü nesih ancak ya sırf yasaklama ile yahut da yasaklama ile birlikte terk ile olur.

 

Yasaklama anlamı Ubade'nin şu hadisinde bulunmaktadır: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem  cenaze için ayağa kalkardı. Bir Yahudi alimi "Biz de böyle yaparız" dedi. Bunun üzerine Nebi s.a.v. ashabına "Sizler (cenazeyi gördü­ğünüzde) oturunuz ve (bu şekilde Yahudilere) muhalefet ediniz" buyurdu. Bunu Ahmed İbn Hanbel ile birlikte Nesaî dışındaki Sünen yazarları rivayet etmiştir. Bu hadisin senedi zayıf olmasaydı, cenaze için ayağa kalkmanın yürürlükten kaldırıldığı konusunda delil olabilirdi.

 

Kadı Iyaz şöyle demiştir: Seleften bir grup, ayağa kalkma emrinin, Hz. Ali'nin hadisi ile yürürlükten kaldırıldığını söylemiştir.

 

Nevevî bunu eleştirerek şöyle demiştir: Nesh (yürürlükten kaldırma) ancak, çelişik gibi görünen hadisleri uzlaştırmak mümkün olmadığında kabul edilir. Oysa burada hadisleri uzlaştırmak mümkündür. Tercih edilen görüşe göre cenaze için ayağa kalkmak müstehabtır. Mütevelli de bu görüştedir.

 

Mühezzeb yazarı (Ebu İshak eş-Şirazî) "Kişi cenaze için ayağa kalkıp kalkmamakta serbesttir" derken Şafiî'nin yukarıdaki sözünü esas almış görünmektedir. Çünkü emir, müşterekliği gerektirir. Ancak Şirazî'ye göre oturmak daha evladır.

 

Malİkîler'den Ibn Habîb ve Ibnü'l-Macişun ise kalkmanın daha evla olduğu görüşünü tercih etmişler ve "Nebi s.a.v.'in oturması, oturmanın caiz olduğunu göstermek içindir. Cenazeyi gören kişi oturabilir, ancak kalkan kişi İçin ecir söz konusudur" demişlerdir.

 

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

Gündüz vakti, Müslüman cenazelerinden ayırt edilemeyecek şekilde zimmet ehlinin cenazesi kaldırılabilir. Zeyn İbnü'l-Müneyyir buna işaret ederek şöyle demiştir: "İslam ülkesinde yaşayan gayr-i müslim vatandaşların, Müslümanların uygulamalarından farklı şeyler yapmakla yükümlü tutulmaları, imamların (halifelerin) kendi içtihatlarıdır."

 

Şöyle de söylenebilir: Cenaze İçin ayağa kalkmak yürürlükten kaldırıldıysa, ona tabî diğer hususlar da böyledir. Bu durumda zimmet ehlinin cenazesinin bu şekilde kaldırılması, cenaze için ayağa kalkmanın meşru olduğu zamanda geçerli idi. Cenaze için ayağa kalkma terk edilince onların da cenazelerini bu şekilde kaldırması yasaklandı.