باب: قول
الله تعالى:
{وفي الرقاب...
وفي سبيل الله}
/التوبة: 60/.
49.Kölelere, Borçlulara Ve Allah Yolunda Olanlara... (Zekat
Verilmesi Hususu)"
-ويذكر
عن ابن عباس
رضي الله
عنهما: يعتق
من زكاة ماله،
ويعطي في الحج.
وقال
الحسن: إن
اشترى أباه من
الزكاة جاز،
ويعطي في
المجاهدين،
والذي لم يحج،
ثم تلا: {إنما الصدقات
للفقراء}.
الآية، في
أيها أعطيت
أجزأت. وقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (إن
خالدا احتبس
أدراعه في
سبيل الله).
ويذكر عن أبي
لاس: حملنا
النبي صلى الله
عليه وسلم على
إبل
الصدقة للحج.
İbn Abbas r.a.'in, zekatından bir bölümü ayırıp Hac sırasında
verdiği zikredilmiştir. Hasan-i Basrî,
"Kişinin, vereceği zekat ile (köle durumunda olan) babasını satın alması
caizdir. Zekat, mücahitlere ve hac yapmayan kimselere verilebilir" demiş,
daha sonra, zekatın verileceği yerleri beyan eden Tevbe suresi 60. ayeti
okumuştur. Zekat bu gruplardan hangisine verilirse verilsin geçerlidir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"Halid, zırhlarını Allah yolunda hapsetmiştir (vakfetmiştir)" diye
buyurdu. Ebu Las'ın, "Resulullah,
hacca gitmemiz için bizi zekat olarak verilen deveye bindirdi" demiştir.
حدثنا
أبو اليمان:
أخبرنا شعيب:
حدثنا أبو الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه قال:
أمر
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم
بالصدقة، فقيل:
منع ابن جميل،
وخالد بن
الوليد،
وعباس بن عبد
المطلب، فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (ما ينقم
ابن جميل إلا
أنه كان فقيرا
فأغناه الله
ورسوله، وأما
خالد: فإنكم
تظلمون
خالدا، قد
احتبس أدراعه
وأعتده في
سبيل الله،
وأما
العباس ابن
عبد المطلب:
فعم رسول الله
صلى الله عليه
وسلم، فهي
عليه صدقة
ومثلها معها).
تابعه
ابن أبي
الزناد، عن
أبيه. وقال
ابن إسحق، عن
أبي الزناد:
(هي عليه
ومثلها معها).
وقال ابن
جريج: حدثت عن
الأعرج: بمثله.
[-1468-] Ebu Hureyre r.a.'den rivayet edildiğine göre, Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem zekat verilmesini emretmiştir. Daha sonra ona, ibn
Cemil, Halid İbn Velid ve Abbas'ın zekat vermediğini söylediler. Bunun üzerine
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "İbn Cemil nasıl olur da zekat
vermekten kaçınır? Allah ve Resulü onu zengin etmiştir, Halide gelince; siz ona
haksızlık ediyorsunuz. O, zırhlarını ve binek hayvanlarını (Allah yolunda
kullanılması için) vakfetmiştir. Abbas'a gelince; o, Allah Resulünün amcasıdır.
Abbas zekatı vermekle yükümlüdür. Onun zekatı, bir katı ile beraber zamanından
önce verilmiştir" buyurmuştur.
AÇIKLAMA: Köleler: Selef
alimleri, zekatın verileceği yerleri belirten ayetteki "köleler"in
yorumu konusunda görüş ayrılığı içindedir: Bir görüşe göre, burada kasdedilen,
azad etmek üzere köle satın alınmasıdır. İbnü'l-Kasım'ın Malik'ten rivayet
ettiği görüş bu yöndedir, Ebu Ubeyd, Ebu Sevr ve İshak da bu görüşü
benimsemişlerdir. Buharı ve İbnü'l-Münzİr de bu görüşü savunurlar.
Ebu Ubeyd, "En güzel görüş, İbn Abbas'a ait olanıdır. Çünkü
o, tabî olmaya daha layık ve yorumlamayı (te'vîl) en iyi bilen kimsedir"
demiştir.
İbn Vehb'in Malik'ten naklettiğine göre, zekatın kölelere
verilmesi, "mükatep kölelerle ilgilidir. Şafiî, Leys, Kufe'li alimler ve alimlerin
çoğunluğunun görüşü de böyledir. Taberî de yine bu görüşü tercih etmiştir.
Üçüncü bir görüş daha mevcuttur. Şöyle ki: Kölelerin payı İkiye
ayrılır. Yarısı, Müslüman olduğunu iddia eden bütün kölelere verilir. Diğer
yarısı ile (azad etmek İçin) namaz kılan, oruç tutan köleler satın alınır.
İbn Ebu Hatim ve Ebu Ubeyd "el-Emval" adlı eserinde,
Zührî'nin bu görüşü Ömer İbn Abdülaziz'e yazdığını sahih bir senetle
nakletmîştir.
Fî Sebîlillah - Allah Yolunda: Alimlerin çoğu "Allah
yolunda" ifadesinin, ister zengin ister fakir olsun, "gazîler"
anlamında olduğu görüşündedir. Fakat Ebu Hanîfe, "Sadece ihtiyaç sahibi
gazilere aittir" demiştir.
Ahmed ve İshak'ın, "Hac, fî sebîlillah" kapsamına
giren hususlardan biridir" görüşünde olduğu nakledilmiştir. ibn Abbas'ın
bu konudaki yaklaşımı daha önce geçmişti.
İbn Ömer de, "Hac, fî sebîlillah'tan biridir"
demiştir. Bu rivayeti, Ebu Ubeyd sahih bir senetle İbn Ömer'den yapmıştır.
Müslim'in, Verka' ve Ebu'z-Zinad yoluyla naklettiği hadiste,
"Resulullah (s.a.v.) Ömer'i sadaka (zekat) toplamak üzere gönderdi"
şeklinde geçer. Bu rivayet, söz konusu sadakanın farz olan zekat olduğu
izlenimi vermektedir. Çünkü nafile sadaka toplamak üzere memur gönderilmez.
İbnü'l-Kassar el-Maliki şöyle demiştir: "Buradaki
sadakanın, nafile olan sadaka olması daha uygundur. Çünkü söz konusu
sahabîlerin farz olan zekatı vermekten kaçtıkları düşünülemez. Onlar, inkar
ederek veya inat olsun diye sadaka vermemezlik etmemiştir. İbn Cemil'in münafık
olduğu daha sonra tevbe ettiği söylenmiştir. el-Mühelleb de aynı görüşü
nakletmektedir.
Kadı Hüseyin, "Ta'lik"inde "Onlardan kimi de,
eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka sadaka vereceğiz ve
elbette biz salihlerden olacağız, diye and içti [Tevbe 75] ayetinin kesin olarak onun hakkında indiğini
belirtmiştir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem , Halid'in, zekat olarak
vermediği şeylerin ne İçin olduğunu (zırhlarını Allah yolunda vakfetmesi ile)
yorumlamıştır. Abbas hakkında da, ileride açıklaması gelecek olan düşünceye
sahipti. Bundan dolayı Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem , Halid İle
Abbas'ı mazur görmüş, İbn Cemîl'i İse görmemiştir.
Resulullah, İbn Cemil'in zengin olmasıyla ilgili olarak
kendisini de zikretmiştir. Çünkü onun Müslüman olmasına Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem vesile olmuştur. Daha sonra da
önceleri fakir iken, Allah'ın Resulüne bahşettiği ganimetler ile zengin
olmuştur. Bu tür anlatım, "övgülü ifade kullanarak yermek"
tarzındadır. Çünkü Allah'ın onu zengin kılması dışında başka bir bahanesi ve
özrü yoktu.
Bu hadiste, verilen nimetlere nankörlükle karşılık vermek
yasaklanmış, iyilik karşısında kötülükle karşılık vermek yerilmiştir.
Hadisten Çıkan
Sonuçlar
1- Devlet başkanı, zekat toplamak üzere memur gönderebilir.
2- Allah, fakir bir kimseyi zengin yaptıktan sonra, Allah
hakkını ödemeyip nankörlük etmemelidir. Böyle kimseler bu hadisle uyarılmıştır.
3- Farzı yerine getirmeyenler azarlanmıştır.
4- Böyle kimselerin bu konuda dedikodusunu yapmak caizdir.
5- Devlet başkanı, bazı kimselerin ödemesi gereken şeyleri
üstlenebilir. Bazı kimseleri de, geçerli sebepleri varsa bazı yükümlülüklerden
mazur sayabilir.
Allah Celle Celaluhu en iyisini bilir.