SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’S SEWM

<< 913 >>

باب: بركة السحور من غير إيجاب.

20- Sahurun Bereketi Sahur farz değildir.

 

-لأن النبي صلى الله عليه وسلم وأصحابه واصلوا ولم يذكروا السحور.

Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve ashabının sahur ve iftar yapmaksızın peşpeşe oruç tuttuklarına (savm-ı visal) dair rivayetlerde sahur zikredilmemiştir.

 

حدثنا موسى بن إسماعيل: حدثنا جويرية، عن نافع، عن عبد الله رضي الله عنه:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم واصل فواصل الناس، فشق عليهم، فنهاهم، قالوا: إنك تواصل، قال: (لست كهيئتكم، إني أظل أطعم وأسقى).

 

[-1922-] Abdullah İbn Ömer r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem hiçbir şey yemeden ve içmeden aralıksız oruç tuttu. Bunun üzerine ashab-ı kiram da aynı şekilde peşpeşe oruç tuttu. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise onlara şöyle dedi: "Ben sizin durumunuzda değilim. Zira bana yediriliyor ve içiriliyor."

 

 

حدثنا آدم بن أبي إياس: حدثنا شعبة: حدثنا عبد العزيز بن صهيب قال: سمعت أنس بن مالك رضي الله عنه قال:

 قال النبي صلى الله عليه وسلم: (تسحروا، فإن في السحور بركة).

 

[-1923-] Enes İbn Malik r.a.'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Sahur yapınl Çünkü sahurda bereket vardır."

 

 

AÇIKLAMA:     İbnü'l-Münzir sahurun mendup olduğuna dair icma bulunduğunu nakletmiştir.

 

İmam Buharî'nin başlıkta kullandığı "Çünkü Hz. Nebi (s.a.v) ve asha­bının peşpeşe oruç tuttuklarına (savm-ı visal) dair rivayetlerde sahur zikredilme­miştir" şeklindeki ifade bana öyle geliyor ki, yaklaşık yirmi konu sonra gelecek olan Ebu Hureyre hadisine işaret etmektedir. Bu rivayette anlatıldığına göre Hz. Nebi (s.a.v) sahur ve iftar yapmadan peşpeşe oruç tutmayı ashabına yasakladıktan sonra yine de visal orucu tutmak isteyenleri caydırmak için onların üzerine iki gün daha visal orucu tutmuş ve üçüncü gün hilal görülünce orucu bırakarak şöyle demiştir: "Eğer hilal gecikseydi oruca devam edecektim!" Bu da sahurun zorunlu olmadığını göstermektedir. Çünkü sahur zorunlu olsaydı onla­rın üzerine iki gün daha visal orucu tutmazdı. Zaten visal orucu sahursuz olur; visal orucunu yasak veya serbest kabul etsek bile durum böyledir. Konuyla ilgili ayrıntılı açıklama ileride yapılacaktır.

 

Enes İbn Malikten nakledilen rivayette geçen bereketin anlamıyla ilgili farklı açıklamalar yapılmıştır:

 

1- Bereket, sahurun mükafat ve sevaba vesile olması anlamına gelir.

 

2- Bereket, gün boyunca oruçlu iken vücut direncinin artması, bedenin dinç olması ve oruç sırasında karşılaşılan zorlukların hafiflemesidir.

 

3- Bereket, seher vaktinde kalkmak ve dua etmek gibi fiiller dolayısıyla hasıl olur.

 

Ancak daha yerinde ve uygun olan açıklama şudur: Seherde bereket çeşitli açılardan meydana gelir. Bunları da şöyle sıralamak mümkündür: Sünnete uy­mak, ehl-i kitap olan gayri müslimlere muhalefet, ibadetleri eda ederken zayıf düşmemek, vücut direncini ve dinçliğini artırmak, açlık sebebiyle ortaya çıkabi­lecek olan huysuzluk, aksilik gibi psikolojik rahatsızlıkları önlemek, açlığın nasıl bir sıkıntı olduğunu anlayacağı için sadaka ve yemek isteyenleri boş çevirme­mek, duanın kabul edileceği icabet vakitlerine denk geleceği düşüncesiyle zikir ve duaya devam etmek ve ertesi günün orucuna niyet etmeksizin yatanların niyet etmelerini sağlamak.

 

İbn Dakîki’l-İyd şöyle demiştir: "Burada sözü edilen bereketin uhrevî bir yönü olabileceği gibi dünyevî bir yönü de olabilir. Nitekim sahur, sünnet yerine geti­rildiğinden dolayı sevaba ve mükafata sebep olacağı için uhrevî bir bereket, orucu herhangi bir sıkıntıya düşmeden dinç bir bedenle tutmayı sağladığı için de dünyevî bir bereket söz konusu olur."