باب: بيع
الشريك من
شريكه.
96. ORTAKLARIN BİRBİRİNE MAL SATMASI
حدثني
محمود: حدثنا
عبد الرزاق:
أخبرنا معمر، عن
الزهري، عن
أبي سلمة، عن
جابر رضي الله
عنه: جعل
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم الشفعة
في كل مال لم
يقسم، فإذا
وقعت الحدود،
وصرفت الطرق،
فلا شفعة.
[-2213-] Cabir r.a. şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
taksim edilmemiş bütün mallarda şuf'a hakkı bulunduğuna hükmetmiştir. Sınırlar
belirlenip yollar ayrılınca artık şüf'a hakkı yoktur
Tekrar: 2214, 2257, 2495, 2496, 6976
AÇIKLAMA: AŞAĞIDA
2215 TE 3 MAĞARA ARKADAŞI HADİSİ
İbn Battal şöyle der: "Şayi' mülkiyette (iştirak halinde
mülkiyet) olan bütün mallarda, ortağı diğer ortağa mal satması caizdir. Ortak,
sanki üçüncü bir şahsa satıyor gibi değerlendirilir. Ortak, üçüncü şahsa
satarsa, diğer ortağın şüf'a hakkı vardır. Eğer ortağa satarsa, şüf'a hakkı
ortadan kalkar."
Başka bir alim şöyle demiştir: "Konu başlığı, ortağın diğer
bir ortağa mal satmasının hükmüyle ilgilidir. Burada ortağı, şüf'a hakkı
bulunan malı, diğer ortağa satmaya teşvik etmek amaçlanmıştır. Eğer başkasına
satarsa diğer ortağın, söz konusu malı zorla (kanuni hak olarak) alma hakkı
vardır.
باب: بيع
الأرض والدور
والعروض
مشاعا غير مقسوم.
97. İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYETTE BULUNAN ARAZİ, EV VE DİĞER
MALLARIN TAKSiM EDİLMEDEN SATILMASI
حدثنا
محمد بن
محبوب: حدثنا
عبد الواحد:
حدثنا معمر،
عن الزهري، عن
أبي سلمة بن
عبد الرحمن،
عن جابر بن
عبد الله رضي
الله عنهما
قال: قضى
النبي صلى
الله عليه
وسلم بالشفعة
في كل مال لم
يقسم، فإذا
وقعت الحدود،
وصرفت الطرق،
فلا شفعة.حدثنا
مسدد: حدثنا
عبد الواحد:
بهذا، وقال:
في كل ما لم
يقسم.
تابعه
هشام، عن
معمر، قال عبد
الرزاق: في كل
مال. رواه عبد
الرحمن بن
إسحاق، عن
الزهري.
[-2214-] Cabir İbn Abdullah r.a. şöyle demiştir: Resu!ullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem, taksim edilmemiş bütün mallarda şuf'a hakkı bulunduğuna
hükmetmiştir. Sınırlar belirlenip yollar ayrılınca artık şuf'a hakkı yoktur.
باب: إذا
اشترى شيئا
لغيره بغير
إذنه فرضي.
98. BAŞKASININ MALINI İZNİ OLMADAN SATMAK VE MAL SAHİBİNİN DAHA
SONRA BU SATIŞA RAZI OLMASI
حدثنا
يعقوب بن
إبراهيم:
حدثنا أبو
عاصم: أخبرنا
ابن جريج قال:
أخبرني موسى
بن عقبة، عن
نافع، عن ابن
عمر رضي الله
عنهما، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم قال: (خرج
ثلاثة يمشون
فأصابهم
المطر،
فدخلوا في غار
في جبل، فانحطت
عليهم صخرة،
قال: فقال
بعضهم لبعض:
ادعوا الله
بأفضل عمل
عملتموه.فقال
أحدهم: اللهم
إني كان لي
أبوان شيخان
كبيران، فكنت
أخرج فأرعى،
ثم أجيء فأحلب
فأجيء بالحلاب،
فآتي أبواي
فيشربان، ثم
أسقي الصبية
وأهلي وامرأتي،
فاحتبست
ليلة، فجئت
فإذا هما
نائمان، قال: فكرهت
أن أوقظهما،
والصبية
يتضاغون عند
رجلي، فلم يزل
ذلك دأبي
ودأبهما، حتى
طلع الفجر، اللهم
إن كنت تعلم
أني فعلت ذلك
ابتغاء وجهك، فافرج
عنا فرجة نرى
منها السماء،
قال: ففرج عنهم.وقال
الآخر: اللهم
إن كنت تعلم
أني أحب امرأة
من بنات عمي
كأشد ما يحب
الرجل النساء،
فقالت: لا
تنال ذلك منها
حتى تعطيها
مائة دينار،
فسعيت حتى
جمعتها، فلما
قعدت بين
رجليها قالت:
اتق الله ولا
تفض الخاتم
إلا بحقه، فقمت
وتركتها، فإن
كنت تعلم أني
فعلت ذلك
ابتغاء وجهك،
فافرج عنا
فرجة، قال:
ففرج عنهم الثلثين.وقال
الآخر: اللهم
إن كنت تعلم
أني استأجرت
أجيرا بفرق من
ذرة فأعطيته،
وأبى ذلك أن
يأخذ، فعمدت
إلى ذلك الفرق
فزرعته، حتى
اشتريت منه بقرا
وراعيها، ثم
جاء فقال: يا
عبد الله
أعطيني حقي،
فقلت: انطلق
إلى تلك البقر
وراعيها فإنها
لك، فقال:
أتستهزئ بي؟
قال: فقلت: ما
أستهزئ
بك ولكنها لك،
اللهم إن كنت
تعلم أني فعلت
ذلك ابتغاء
وجهك فافرج
عنا، فكشف
عنهم).
[-2215-] İbn Ömer r.a.'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle buyurmuştur: "Üç kişi sefere çıkmış yürüyorlardı. Derken
yağmura tutuldular Bunun üzerine bir mağaraya sığındılar. Bir kaya gelip
mağara'nın ağzını tıkadı. İçlerinden biri, "Yaptığınız en faziletli amel
ile Allah'a dua edin" dedi.
Birincisi, "Ey Allah'ım' Benim yaşlı annem - babam vardı.
Evden çıkar koyunlarımı güder gelir sağardım. Süt'ü, önce ana-babama sonra
çocuklarıma,. aileme ve eşime götürür ikram ederdim. Bir gece biraz geç
kalmıştım. Geldiğimde annem - babam uyumuşlardı. Onları uyandırmak istemedim.
Çocuklar ayak ucumda ağlaşıp duruyordu. Bu durum, fecir doğana kadar devam
etti. Allah'ım! Sen biliyorsun ki, bunu senin rızan için yaptım. Bize kapıyı
biraz aç ki gökyüzünü görebilelim" dedi. Kapı biraz açıldı.
İkincisi, "Allah'ım' Bildiğin gibi, ben amca kızlarımdan
birine, delicesine aşıktım. Kız bana, "Yüz dinar getirmedikçe emeline
kavuşamazsın" dedi. Ben de çalıştım çabaladım, yüz dinarı biriktirdim.
Kızın yanına gidip emelimi yerine getirmeye kalkıştığım sırada kız,
"Allah'tan kork. Hak yoldan nikah olmadıkça kızlığımı bozma" dedi.
Ben de kalktım ve bırakıp gittim. Allah'ım' Sen biliyorsun ki, bunu senin rızan
için yaptım. Bize kapıyı biraz daha aç" dedi. Kapının üçte biri daha
açıldı.
Üçüncüsü, "Allah'ım! Sen biliyorsun ki, ben üç sa' tahıl
karşılığında bir işçi tutmuştum. İş sonunda ücretini verdim, fakat o almaktan
kaçındı. Ben bunları ektim. MahsuIü ile bir sığır sürüsü ve çoban satın aldım.
Daha sonra çıktı geldi ve "Ey Allah'ın kulu' Hakkımı ver" dedi. Ben
de ona, "Şu sığır sürüsüne git, çobanı ile birlikte senindir" dedim.
Bana, "Benimle dalga mı geçiyorsun" dedi. "Hayır, onlar
senindir" dedim. Allah'ım' Sen biliyorsun ki ben bunu senin rızan için
yapmıştım. Şu kapıyı aç" diye dua etti. Kapı tamamen açıldı. "
Tekrar: 2272. 2333, 3465, 5974
AÇIKLAMA: Konu başlığı,
fuzuli satışı (yetkisiz temsilcinin satışı) ile ilişkilidir. Buhari bu tür
satışın caiz olduğu görüşüne meyletmiştir. Buna delil olarak da, yukarıdaki üç
arkadaşın mağarada kapalı kalmaları kıssasını zikretmiştir. Bu konuyla ilgili
açıklamalar Nebilerin kıssaları bölümünde yer alacaktır.
Bu olaydaki delil getirilen kısım, işverenin, işçi adına yaptığı
ekim, satım ve bedeliyle sığır ve çoban satın alması gibi onun rızasını almadan
yaptığı tasarruflardır. İşveren onun malını işletip çoğaltınca işçi almış ve
razı olmuştur. Tabii buradaki delil getirme, geçmiş ümmetIerin şeriatının bizim
için de geçerli olduğu anlayışına dayanmaktadır. Oysa alimler çoğunluğu bunun
aksi görüştedir. Bu konudaki görüş ayrılıkları meşhurdur.
Fakat bu olayı Hz. Nebi s.a.v. anlatıp, böyle davranan kişileri
övdüğü için kabul görmüş ve "takriri sünnet" sayılmıştır. Eğer
yapılan fiiller caiz olmasaydı Resulullah (s.a.v.) mutlaka bunları beyan
ederdi. Işte sadece geçmiş ümmetIerin şeriatı olma sebebiyle değil de, Hz.
Nebi'in kabulü olduğu için bu olayla delil getirilebilir.