SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MEZALİM

<< 1098 >>

EK SAYFA – 1098-2

باب: الغرفة والعلية المشرفة في السطوح وغيرها.

25. DAMLAR ÜZERİNDE YÜKSEK OLAN VE OLMAYAN ODA VE ÇARDAK

 

حدثنا عبد الله بن محمد: حدثنا ابن عيينة، عن الزهري، عن عروة، عن أسامة بن زيد رضي الله عنهما قال:

 أشرف النبي صلى الله عليه وسلم على أطم من آطام المدينة، ثم قال: (هل ترون ما أرى؟ إني أرى مواقع الفتن خلال بيوتكم كمواقع القطر).

 

[-2467-] Usame İbn Zeyd den r.a. rivayet edilmiştir: Hz. Nebi kafasını kaldırdı ve Medine'nin evlerinden yüksek bir eve baktı. Sonra: "Benim gördüğümü siz de görüyor musunuz? Ben sizin evleriniz arasında yağmurun düştüğü yerler gibi fitnenin yağdığı yerler görüyorum" buyurdu.

 

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثنا الليث، عن عقيل، عن ابن شهاب قال: أخبرني عبيد الله بن عبد الله بن أبي ثور، عن عبد الله بن عباس رضي الله عنهما قال: لم أزل حريصا على أن أسأل عمر رضي الله عنه، عن المرأتين من أزواج النبي صلى الله عليه وسلم، اللتين قال الله لهما: {إن تتوبا إلى الله فقد صغت قلوبكما}. فحججت معه، فعدل وعدلت معه بالإداوة، فتبرز، حتى جاء فسكبت على يديه من الإداوة فتوضأ، فقلت: يا أمير المؤمنين، من المرأتان من أزواج النبي صلى الله عليه وسلم، اللتان قال الله عز وجل لهما: {إن تتوبا إلى الله}. فقال: واعجبي لك يا ابن عباس، عائشة وحفصة، ثم استقبل عمر الحديث يسوقه، فقال: إني كنت وجار لي من الأنصار في بني أمية بن زيد، وهي من عوالي المدينة، وكنا نتناوب النزول على النبي صلى الله عليه وسلم، فينزل يوما وأنزل يوما، فإذا نزلت جئته من خبر ذلك اليوم من الأمر وغيره، وإذا نزل فعل مثله، وكنا معشر قريش نغلب النساء، فلما قدمنا على الأنصار إذا هم قوم تغلبهم نساؤهم، فطفق نساؤنا يأخذن من أدب نساء الأنصار، فصحت على امرأتي فراجعتني، فأنكرت أن تراجعني، فقالت: ولم تنكر أن أراجعك، فوالله إن أزواج النبي صلى الله عليه وسلم ليراجعنه، وإن إحداهن لتهجره اليوم حتى الليل. فأفزعني، فقلت: خابت من فعل منهن بعظيم، ثم جمعت علي ثيابي فدخلت على حفصة، فقلت: أي حفصة، أتغاضب إحداكن رسول الله صلى الله عليه وسلم اليوم حتى الليل؟ فقالت: نعم، فقلت: خابت وخسرت، أفتأمن أن يغضب الله لغضب رسوله صلى الله عليه وسلم فتهلكين، لا تستكثري على رسول الله صلى الله عليه وسلم ولا تراجعيه في شيء ولا تهجريه، واسأليني ما بدا لك، ولا يغرنك أن كانت جارتك هي أوضأ منك وأحب إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم - يريد عائشة - وكنا تحدثنا أن غسان تنعل النعال لغزونا، فنزل صاحبي يوم نوبته، فرجع عشاء، فضرب بابي ضربا شديدا، وقال: أنائم هو، ففزعت، فخرجت إليه، وقال: حدث أمر عظيم، قلت: ما هو أجاءت غسان؟ قال: لا، بل أعظم منه وأطول، طلق رسول الله صلى الله عليه وسلم نساءه، قال: قد خابت حفصة وخسرت، كنت أظن أن هذا يوشك أن يكون، فجمعت علي ثيابي فصليت صلاة الفجر مع النبي صلى الله عليه وسلم، فدخل مشربة له فاعتزل فيها، فدخلت على حفصة، فإذا هي تبكي، قلت: ما يبكيك، أو لم أكن حذرتك، أطلقكن رسول الله صلى الله عليه وسلم؟ قالت: لا أدري، هو ذا في المشربة، فخرجت فجئت المنبر، فإذا حوله رهط يبكي بعضهم، فجلست معهم قليلا، ثم غلبني ما أجد، فجئت المشربة التي هو فيها، فقلت لغلام له أسود: استأذن لعمر، فدخل فكلم النبي صلى الله عليه وسلم، ثم خرج فقال: ذكرتك له فصمت، فانصرفت حتى جلست مع الرهط الذين عند المنبر، ثم غلبني ما أجد فجئت فذكر مثله، فجلست مع الرهط الذين عند المنبر، ثم غلبني ما أجد فجئت الغلام، فقلت: استأذن لعمر، فذكر مثله، فلما وليت منصرفا فإذا الغلام يدعوني، قال: أذن لك رسول الله صلى الله عليه وسلم، فدخلت عليه، فإذا هو مضطجع على رمال حصير، ليس بينه وبينه فراش، قد أثر الرمال بجنبه، متكئ على وسادة من أدم، حشوها ليف، فسلمت عليه، ثم قلت وأنا قائم: طلقت نساءك؟ فرفع بصره إلي، فقال: (لا). ثم قلت وأنا قائم أستأنس: يا رسول الله، لو رأيتني وكنا معشر قريش نغلب النساء، فلما قدمنا على قوم تغلبهم نساؤهم، فذكره، فتبسم النبي صلى الله عليه وسلم، ثم قلت: لو رأيتني ودخلت على حفصة فقلت: لا يغرنك أن كانت جارتك هي أوضأ منك وأحب إلى النبي صلى الله عليه وسلم - يريد عائشة - فتبسم أخرى، فجلست حين رأيته تبسم، ثم رفعت بصري في بيته، فوالله ما رأيت فيه شيئا يرد البصر، غير أهبة ثلاثة، فقلت: ادع الله فليوسع على أمتك، فإن فارس والروم وسع عليهم وأعطوا الدنيا، وهم لا يعبدون الله، وكان متكئا، فقال: (أو في شك أنت يا ابن الخطاب؟ أولئك قوم عجلت لهم طيباتهم في الحياة الدنيا). فقلت: يا رسول الله استغفر لي، فاعتزل النبي صلى الله عليه وسلم من أجل ذلك الحديث حين أفشته حفصة إلى عائشة، وكان قد قال: ما أنا بداخل عليهن شهرا، من شدة موجدته عليهن حين عاتبه الله، فلما مضت تسع وعشرون، دخل على عائشة فبدأ بها، فقالت له عائشة: إنك أقسمت أن لا تدخل علينا شهرا، وإنا أصبحنا لتسع وعشرين ليلة أعدها عدا، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (الشهر تسع وعشرون). وكان ذلك الشهر تسعا وعشرين، قالت عائشة: فأنزلت آية التخيير، فبدأ بي أول امرأة، فقال: (إني ذاكر لك أمرا، ولا عليك أن لا تعجلي حتى تستأمري أبويك). قالت: قد أعلم أن أبوي لم يكونا يأمراني بفراقك، ثم قال: (إن الله قال: {يا أيها النبي قل لأزواجك - إلى قوله - عظيما}). قلت: أفي هذا أستأمر أبوي، فإني أريد الله ورسوله والدار الآخرة، ثم خير نساءه، فقلن مثل ما قالت عائشة.

 

[-2468-] Abdullah İbn Abbas r.a.'den rivayet edilmiştir: Allah'ın, haklarında "Çünkü kalpleriniz sapmıştı" [Tahrim 4] buyurduğu Hz. Nebi'in iki hanımının hangileri olduğunu Ömer'e sormayı eskiden beri çok arzuluyordum. Onunla birlikte hacca gittim. Yolda bir yöne saptı, ben de ibriği alıp onun tarafına saptım. İhtiyaç giderdi ve geldi. Suyunu döktüm ve abdest aldı.

 

"Ey mu'minlerim emiri! Allah'ın, haklarında "Çünkü kalpleriniz sapmıştı" buyurduğu Hz. Nebi'in iki hanımı hangileriydi?" diye sordum. "Abbas'ın oğlu! Sana şaşıyorum. Aişe ve Hafsa'ydı dedi. Sonra Ömer olayı anlatmaya başladı: Ben, ensardan bir komşum la birlikte Ümeyye İbn Zeyd oğullarının mahallesinde oturuyordum. Orası Medine'nin yüksek bir yerindeydi. Nöbetleşe Hz. Nebi'in yanına gidiyorduk. Bir gün o, bir gün ben gidiyordum. Ben indiğimde o gün Hz. Nebi'in buyurduğu emirleri vb. olayları haber veriyordum. O da indiğinde öyle yapıyordu. Biz Kureyşliler kadınlara sözü geçen bir topluluktuk. Medine'ye geldiğimizde onların kadınlarının onlara sözünün geçtiğini gördük. Bizim kadınlarımız da zamanla Medine kadınlarının bu özelliğini almaya başladılar.

 

Bir ara ben hanıma kızdım; bana karşılık verdi. Bu yaptığını yadırgadığımı belli ettim.

 

"Sana karşılık vermemi niye yadırgıyorsun? Hz. Nebi'in hanımları da ona karşılık veriyorlar. Hatta onlardan biri var ki, bugün Hz. Nebi'in geceye kadar yanına uğramayacak" dedi.

 

Bu söylediği beni ürküttü ve "Onlardan hangisi bunu yapacaksa o kendine çok yazık eder" dedim. Sonra elbisemi giyinip Hafsa'nın yanına giderek: "İçinizden biri bugün geceye kadar Hz. Nebi'in yanına gitmeyecek mi?" dedim. O da "evet" diye cevap verdi.

 

"O kendine yazık etmiş, ziyan etmiş. Resulü'nü kızdırdığı için Allah'ın ona kızacağından ve helak olacağından güvencesi var mı? Allah Resulü'ne çok üsteleme ve o sana kızdığında sözüne karşılık verme. Onu yatağında yalnız bırakma ve istediğin şeyi benden iste. Ortağının (yani Aişe'nin) Hz. Nebi'in en çok sevdiği ve onun en gözde hanımı olması sakın ha seni kıskançlıktan dolayı yanlışlığa sürüklemesin" dedim.

 

Gassan kabilesinin bizimle savaşmak için hazırlık yaptığını konuşuyorduk.

 

Komşum kendi sırası gelince aşağıya indi ve yatsı vakti döndü. Sert bir şekilde kapımı çaldı ve "kimse yok mu?" dedi. Telaşla hemen yanına çıktım. "Çok büyük bir hadise oldu" dedi.

 

"Ne oldu? Gassan kabilesi mi geldi?" dedim. "Yok" dedi "çok daha önemli bir şey. Allah Resulü, hanımlarını boşadı." "Hafsa kendine yazık etti, kötü oldu" dedim. Bunun olmasını zaten bekliyordum. Hemen üzerimi giyindim ve gidip Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte sabah namazını kıldım. Hz. Nebi küçük odasına girip yalnız kaldı.

 

Hafsa yanıma geldi, ağlıyordu. "Niye ağlıyorsun? Seni uyarmamış mıydım Allah Resulü sizi boşadı mı?" dedim. "Bilmiyorum. O şimdi odasında" dedi.

 

Çıkıp minbere geldim. Minberin çevresinde bir grup insan vardı. Ağlıyorlardı. Onlarla kısa bir süre oturdum. Sonra içimdeki duygu baskın geldi ve Hz. Nebi'in bulunduğu odaya geldim. Hz. Nebi'in siyah! kölesine "Ömer'in içeri girmesi için izin iste" dedim.

 

Içeri girdi, Hz. Nebi'le konuştu. Sonra çıkıp "Senin geldiğini söyledim, ama sustu" dedi. Ben de oradan ayrıldım ve minberin yanındaki grupla birlikte oturdum. Sonra duygularım yine ağır bastı ve O'nun odasına gittim. Köle yine aynı şeyi söyledi. Ben de minberin yanındaki grupla birlikte oturdum. Sonra yine duygularım ağır bastı ve gelip "Ömer için izin iste" dedim. Yine aynı şeyi söyledi. Tam dönmüş ayrılıyordum ki köle arkamdan çağırdı:"Allah Resulü içeri girmen için izin verdi."

 

Yanına girdim. Bir hasır üzerine uzanmış yatıyordu. Altında döşek yoktu. Hasırın yüzeyinin izi vücuduna çıkmıştı. Başında içi hurma yaprağı ile doldurulmuş deri bir yastık vardı. Selam verdim. Sonra oturmadan "Hanımlarını boşadın mı?" dedim.

 

Başını bana doğru kaldırdı ve "hayır" dedi. Sonra yine oturmadan Hz. Nebi'e (onun kendini nasıl hissettiğini anlayabilmek için) latife yollu  "Ey Allah'ın Resulü! Hatırlar mısın biz Kureyşliler kadınlara sözümüzü geçirirdik. Hanımlarının sözünün geçtiği bir topluluğa gelince (onların sözü geçer oldu)" dedim. Bu sözüm üzerine Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem güıümsedi.

 

Sonra şöyle devam ettim "Haberin olsun ki ben Hafsa'nın yanına gittim ve ona "Senin ortağının (Aişe'nin) Hz. Nebi'in en sevdiği ve onun en gözde hanımı olması sakın ha seni kıskançlıktan dolayı yanlışlığa sürüklemesin" dedim."

 

Hz. Nebi bir daha gülümsedi. Onun gülümsediğini görünce oturdum. Sonra odasına şöyle bir göz attım. Allah'a yemin ederim ki odasında üç tane deri’den başka bir şey görmedim.

 

'Allah'a dua etsen de ümmetinin rızkını artırsa. İranlılar ve Rumlar Allah'a ibadet etmedi~ri halde onların rızkı artırılmış, dünyanın hepsi onlara verilmiş" dedim. Yaslanmıştı.

 

"Hattab'ın oğlu! Bir şüphen mi var yoksa? Onlar, nasipleri kendilerine dünya hayatında peşin verilenlerdir" buyurdu.

 

"Ey Allah'ın Resulü! Allah'tan benim bağışlanmamı dilesen" dedim.

 

Hz. Nebi Hafsa'nın Aişe'ye haber verdiği o sözünden dolayı odasına çekilmişti. Hanımlarına kızdığı için "Bir ay onların yanına girmeyeceğim" demişti. Bunun üzerine Allah onu azarladı. Aradan 29 gün geçince Aişe'nin yanına girdi, ilk ondan başlamıştı.

 

Aişe ona "Sen bizim yanımıza bir ay girmemek için yemin etmiştin. Biz tam 29 gün geçirdik. Ben günleri teker teker sayıyorum" dedi.

 

Hz. Nebi "Ay yirmi dokuz gündür" dedi. O ay yirmi dokuz gün çekiyordu.

 

Aişe şöyle demiştir: "Bu olay üzerine tahyır ayeti (Hz. Nebi'in hanımlarını muhayyer bırakan ayet) indi. Hz. Nebi ilk benden başlamıştı.

 

Bana "Sana bir şey hatırlatacağım. Ana babana danışmadan acele karar vermen gerekmiyor" buyurdu.

 

Aişe "Ben biliyorum ki annem babam bana senden ayrılmamı buyuracak değiller" dedi.

Sonra Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

"Allah (c.c.) "Ey Nebi! Eşlerine söyle: Eğer dünya dirliğini, süsünü (refahını) istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salıvereyim. Eğer Allah'!, Nebi'ini ve ahiret yurdunu diliyorsanız, bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükafat hazırlamıştır" [el-Ahzab 28,29] buyuruyor" dedi.

 

Ben "Ben bu konuda mı anne babama danışacağım. Elbette ki ben Allah'ı, Resulü'nü ve ahiret yurdunu tercih ediyorum" dedim. Sonra Hz. Nebi diğer hanımlarını muhayyer bıraktı. Onlar da aynen Hz. Aişe'nin söylediğini söylediler.

 

 

حدثنا ابن سلام: حدثنا الفزاري، عن حميد الطويل، عن أنس رضي الله عنه قال:

 آلى رسول الله صلى الله عليه وسلم من نسائه شهرا، وكانت انفكت قدمه، فجلس في علية له، فجاء عمر فقال: أطلقت نساءك؟ قال: (لا، ولكني آليت منهن شهرا). فمكث تسعا وعشرين ثم نزل، فدخل على نسائه.

 

[-2469-] Enes r.a.'den rivayet edilmiştir: Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem hanımlarına bir ay yaklaşmamak için lla yemini etmiş ve ayağını onların evinden çekmişti. Bir çardakta oturmuştu. Ömer geldi ve "Hanımlarını boşadın mı?" diye sordu. "Hayır ama onlara bir ay yaklaşmamak için yemin ettim" buyurdu. Yirmi dokuz gün orada kaldı. Sonra indi ve hanımlarının yanına girdi.

 

 

AÇIKLAMA:     Çardak yapmak, diğer evlerin mahrem durumlarını görme tehlikesi olmadığı zaman caizdir. Mahrem durumları görme tehlikesi varsa sahibinin çardağı kapaması emredilmez. Fakat oradan diğer evleri gözetlememesi emredilir. Aşağıdakilerin de yukarıdan görünmemek için titiz davranmaları gerekir.

 

İmam Buhari, bu konuda üç hadise yer vermiştir: İlki Üsame İbn Zeyd hadi• sidir. Fiten (Fitneler) bölümünde bu hadis üzerinde durulacaktır. 7060. hadis. İkincisi İbn Abbas'ın Hz. Ömer'den aktardığı, Hz. Nebi'in birbirine destek çıkan iki hanım! ile ilgili olan uzunca hadistir. Bu hadis de Nikah bölümünde etraflıca açıklanacaktır. (5298_ hadis) Üçüncüsü ise Enes hadisidir. Bu hadis de Nikah bölümünde açıklanacaktır.

 

 

باب: من عقل بعيرة على البلاط أو باب المسجد.

26. DEVESİNİ MESCİDİN DÖŞEME TAŞLARINA VEYA KAPISINA BAĞLAYAN KİŞİ

 

حدثنا مسلم حدثنا أبو عقيل: حدثنا أبو المتوكل الناجي قال: أتيت جابر بن عبد الله رضي الله عنهما، قال:

 دخل النبي صلى الله عليه وسلم المسجد، فدخلت إليه، وعقلت الجمل في ناحية البلاط، فقلت: هذا جملك، فخرج فجعل يطيف بالجمل، قال: (الثمن والجمل لك).

 

[-2470-] Ebu'l-Mütevekkil en-Naci rivayet etmiştir: Cabir İbn Abdullah r.a.'ın yanına gittim. Şöyle anlattı: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem mescide girdi. Ben de devemi mescidin döşeme taşlarına bağlayarak onunla birlikte mescide girdim ve "Bu senin devendir" dedim.

 

Dışarı çıktı, deveye yaklaşıp çevresinde şöyle bir döndükten sonra: "Deve de, para da senindir" buyurdu.

 

Not:     Bu hadis Şurut bölümünde ayrıntılı olarak ele alınacaktır.(2718. hadis)

 

 

باب: الوقوف والبول عند سباطة قوم.

27. ÇÖPLÜKTE DURMAK VE ORAYA İDRARINI BIRAKMAK

 

حدثنا سليمان بن حرب، عن شعبة، عن منصور، عن أبي وائل، عن حذيفة رضي الله عنه قال:

 لقد رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم، أو قال: لقد أتى النبي صلى الله عليه وسلم، سباطة قوم، فبال قائما.

 

[-2471-] Huzeyfe r.a.'den şöyle rivayet edilmiştir: Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i gördüm. Çöplüğe gitti ve ayakta bevletti.

 

Not:     Bu hadis, Taharet bölümünde ayrıntılı olarak ele alınmıştır.(224. hadiste)

 

 

باب: من أخذ الغصن، وما يؤذي الناس في الطريق فرمى به.

28. YOLDAKİ DALI VEYA İNSANLARA SIKINTI VEREN BİR ŞEY'İ ALIP ATAN KİŞİ

 

حدثنا عبد الله: أخبرنا مالك، عن سمي، عن أبي صالح، عن أبي هريرة رضي الله عنه:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم: (بينما رجل يمشي بطريق، وجد غصن شوك فأخذه، فشكر الله فغفر له).

 

[-2472-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledilmiştir: Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Bir adam yolda yürürken bir diken dalı bulmuştu. Onu aldı ve Allah onun bu davranışına memnun olup onu bağışladı."

 

 

AÇIKLAMA:     Bu hadis, küçük bir iyiliğin bile büyük mükafatı olduğunu göstermektedir. İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: "Buhari konu başlığını, dalı vb. insanlara sıkıntı veren şeyleri alıp atan kişinin başkasının mülkünde izinsiz olarak işlem yaptığı dolayısıyla bunun yapılamayacağı düşünülmesin diye böyle koymuş ve bunun yapılabileceği ni ve mendup olduğunu açıklamak istemiştir.

 

İmam Müslim, Ebu Berze'nin rivayet ettiği bir hadisi şöyle zikretmiştir: Ebu Berze "Ey Allah'ın Resulü! Bana faydalanabileceğim bir amel (davranış) göster" dedi.

 

O da Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Müslümanların yolundan onlara sıkıntı veren şeyi kaldır" buyurdu.