12. YÜCE ALLAH'IN: "KİTAPTA İSMAİL'İ DE AN. O SÖZÜNDE
DURANDI'''[Meryem, 54] AYETİ
حدثنا قتيبة
بن سعيد:
حدثنا حاتم،
عن يزيد بن أبي
عبيد، عن سلمة
بن الأكوع رضي
الله عنه قال: مر
النبي صلى
الله عليه
وسلم على نفر
من أسلم
ينتضلون،
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
(رموا بني
إسماعيل، فإن
أباكم كان
راميا، وأنا
مع بني فلان).
قال: فأمسك
أحد الفريقين
بأيديهم،
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم: (ما لكم
لا ترمون).
فقالوا: يا
رسول الله نرمي
وأنت معهم،
قال: (ارموا
وأنا معكم
كلكم).
[-3373-] Seleme b. el-Ekva' r.a dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem, Eslem oğullarından ok atma yarışı yapan birkaç kişinin yanından geçti.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Ey İsmail oğulları, ok
atınız. Çünkü sizin babanız da ok atıcısı idi. Haydi atınız ve ben filan
oğullarıyla beraberim. (Seleme) dedi ki: Ve iki takımdan birisinin ellerini
tuttu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Ne oluyor size, niye
atmıyorsunuz, deyince onlar: Ey Allah'ın Resulü, sen onlarla beraberken nasıl
atarız, dediler. Bu sefer: Atınız, ben hepinizle beraberim, diye buyurdu."
باب: قصة
إسحاق بن
إبراهيم
عليهما
السلام.
13. İBRAHİM'İN OĞLU İSHAK (İKİSİNE DE SELAM OLSUN)'IN KISSASI
فيه ابن
عمر وأبو
هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
Bu hususta İbn Ömer ve Ebu Hureyre'nin Nebi s.a.v.'den diye
naklettikleri rivayetler vardır.
AÇIKLAMA: "Nebi
İbrahim'in oğlu İshak'ın kıssası" ile ilgili olarak İbn İshak'ın
naklettiğine göre Hacer, İsmail'e hamile kalınca Sara kıskandı, o da İshak'a
hamile kaldı. Her ikisi birlikte doğurdu ve iki çocuk da beraber büyüdü.
14. "YOKSA SİZ ÖLÜM YAKUB'A GELİP ÇATTIĞI ZAMAN ORADA HAZIR
MIYDINIZ? BİZ ONA TESLİM OLMUŞUZ."[Bakara, 133] AYETİ
حدثنا إسحاق
بن إبراهيم:
سمع المعتمر،
عن عبيد الله،
عن سعيد بن
أبي سعيد
المقبري، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه قال: قيل
للنبي صلى
الله عليه
وسلم: من أكرم
الناس؟ قال:
(أكرهم
أتقاهم).
قالوا: يا نبي
الله، ليس عن هذا
نسألك، قال:
(فأكرم الناس
يوسف نبي
الله، ابن نبي
الله، ابن نبي
الله، ابن
خليل الله).قالوا:
ليس عن هذا
نسألك، قال:
(فعن معادن
العرب تسألونني).
قالوا: نعم،
قال:
فخياركم في
الجاهلية
خياركم في
الإسلام، إذا
فقهوا).
[-3374-] Ebu Hureyre r.a., dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e: İnsanların en kerimi kimdir, diye soruldu. O: İnsanların en kerimi,
en takvalı olanlardır, diye cevap verdi. Onlar: Ey Allah'ın Nebii, bizim sana
sormak istediğimiz bu değildir, dediler. Bu sefer şöyle buyurdu: İnsanların en
kerimi, Allah'ın halilinin oğlu, Allah'ın Nebiinin oğlu, Allah'ın Nebiinin
oğlu, Allah'ın Nebii Yusuf'dur. Yine: Bizim sana sorduğumuz bu değildir,
dediler. Bunun üzerine: Yoksa siz bana Arapların cevherleri (nesebleri)
hakkında mı soruyorsunuz, diye sordu. Evet, dediler. Şöyle buyurdu: Cahiliye
döneminde en hayırlı olanlarınız, fakih olmaları şartıyla İslam'da da en
hayırlılarınızdır."
AÇIKLAMA: "Yoksa siz
ölüm Yakub'a gelip çattığı zaman orada hazır mıydınız? Hani o oğullarına ...
demişti" buyruğu ile ilgili olarak Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği hadisi
zikretmektedir. Bu başlık ile bu hadisin uygunluğu, Yusuf aleyhisselam'ın
nesebini serdetmesi bakımından hadisin ayet ile uyum arzetmesi cihetiyledir.
Ayetin muhtevasında Yakub'un vefatı esnasında çocuklarına hitapta bulunarak
onları İslam üzere sebat göstermeye teşvik ettiği belirtilmektedir. Çocukları
da kendisine: Onun ataları İbrahim, İsmail ve İshak'ın da ilahı olan bir tek
ilahına ibadet edeceklerini söylediler. Yakub'un çocuklarından birisi de Yusuf
aleyhisselam'dır. Buna göre hadis, Yusuf'un nesebini açıkça ifade etmekte, onun
İbrahim'in oğlu, İshak'ın oğlu, Yakup'un oğlu olduğunu belirtmektedir. Ayrıca
hadisin ifadeleri arasında bunların dördünün de birer nebi olduğunu fazladan
ifade etmiş olmaktadır.
"Ey Allah'ın Nebii bizim sana sorduğumuz bu değildir
dediler. O insanların en kerimi Yusuftur diye buyurdu." Bundan önceki ilk
cevap, salih ameller ile erişilen şerefi açıklamakla ilgili idi. Buradaki
ikinci cevap ise, salih nesep dolayısıyla erişilen şerefi açıklamakla
alakalıdır.
"Yoksa siz bana Arapların cevherleri hakkında mı
soruyorsunuz?" Onların neseplerinin ulaştığı ve bunlar dolayısıyla
birbirlerine karşı öğündükleri asılları demektir. Bunlara "cevherler
(meadin: madenler)" denilmesi ise bunların farklı istidadlara sahip
oluşlarından ötürüdür. Yahut da onları nasıl ki madenler, cevherleri ihtiva
ediyor ise kendileri de şerefi ihtiva ettiklerinden ötürü onları madenlere
benzetmiş olmaktadır.
"Cahiliye döneminde hayırlı olanlarınız fakih olmaları
şartıyla İslam'da da hayırlılarınızdır. "
"Hayırlılarınız" lafzının "hayır(lı)"nın
çoğulu olma ihtimali olduğu gibi, üstünlük bildiren en hayırlılarınızı da
kastetmiş olma ihtimali vardır.
Buna göre dörtlü bir taksim ile karşı karşıya bulunuyoruz: En
faziletliler, hem cahiliye döneminde, hem İslam döneminde şerefli olanlardır.
Bunların cahiliye dönemindeki şerefleri tabiata uygunluğu veya uygun olmayışı
cihetiyle güzel özelliklere sahip olmak bakımından idi. Özellikle de aynı
niteliklere sahip babaların nesebinden gelmekle ortaya çıkan bir üstünlüktür.
Bundan sonra şerefi övülmeye değer hasletlerle İslamdaki şeref gelir.
Aralarında mertebe itibariyle en yüksekleri ise buna dinde fakih olmak
özelliğini katanlardır.
Bunun karşısında ise cahiliye döneminde şerefi daha aşağı
mertebede olup, İslam geldikten sonra da bu hali devam eden kimsedir. İşte bu
mertebelerin en aşağısıdır.
Üçüncü kısım ise İslam döneminde şeref sahibi olup, dinde fakih
olmakla birlikte cahiliye döneminde şerefli alandır. Bundan daha alt mertebede
ise böyle• olmakla birlikte fakih olamayandır.
Dördüncü kısım ise cahiliye döneminde şerefli olmakla birlikte,
İslamda şerefi itibariyle daha alt mertebeye düşendir. Bu ise bir önceki
mertebeden daha aşağıdadır. Eğer dinde fakih olursa, cahil fakat şerefli olan
kimseden daha yüksek bir mertebede olur.