باب: إن من
البيان سحراً.
51. ŞÜPHESİZ BEYANIN (AÇIK VE FASİH KONUŞMANIN) BİR KISMI
SİHİRDİR
حدثنا عبد
الله بن يوسف:
أخبرنا مالك،
عن زيد بن
أسلم، عن عبد
الله بن عمر
رضي الله
عنهما:
أنه
قدم رجلان من
المشرق
فخطبا، فعجب الناس
لبيانهما،
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم: (إن
من البيان
لسحراً، أو:
إن بعض البيان
لسحر).
[-5767-] Abdullah b. Ömer r.a.'dan rivayete göre
"Doğu tarafından iki adam gelip hutbe verdiler. İnsanlar onların
beyanlarına (açık seçik konuşmalarına) hayret ettiler. Bunun üzerine Rasulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Şüphesiz beyanın bir kısmı bir sihirdir -yahut
şüphesiz beyanın bazısı- bir sihirdir, buyurdu."
Diğer tahric edenler: Tirmizi Birr; Ebû Dâvûd, Edeb
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Doğudan", doğu tarafından. Temim oğullarının
kaldıkları yerler, Irak tarafı idi. Bu da Medine'nin doğu tarafına düşer.
"Hutbe verdiler. İnsanlar onların beyanlarına hayran
kaldılar." el-Hattabi dedi ki: Beyan iki türlüdür. Bunların birisi ile
maksat herhangi bir şekilde açıklanır. Diğeri ise dinleyenlerin hoşuna gidecek
ve kalplerini kendisine doğru cezbedecek şekilde sanatkarane yapılan
açıklamalardır. İşte kalbi etkileyip nefsi bir şeyi gerçek şeklinden başka
türlü gösterecek ve onu gerçek yönünden başka tarafa çevirecek kadar baskın
geldiği takdirde sihre benzeyen beyan şekli budur. Bu durumda bu sözü dinleyip
bakan, başka türlü görür. Eğer bu kabiliyet hakka yöneltilirse övülür, batı la
yönelik olursa yerilir. Hattabi dedi ki: Buna göre bu, beyanın sihre benzeyen,
yerilen türüdür.
Ancak ona şöyle itiraz edilmiştir: Diğerine de sihir adını
vermenin bir sakıncası yoktur. Çünkü "sihir" daha önce Sihir
başlığının baş taraflarında açıklandığı üzere herhangi bir meylettirme hakkında
da kullanılır. Bazıları da bu hadisi güzel söz söylemenin ve lafızları dikkatle
seçmenin övülmesi sadedinde yorumlamıştır. Eğer hadisinAmr b. el-Ehtem olayı
ile ilgili varid olduğu sahih ise, bu husus gayet açıktır. Bazıları da bu
hadisi, sözü kendisini zorlayarak yapmacıklaştıran, onu güzelleştirmek için ve
bir şeyi görünen halinden başka türlü göstermek amacıyla zariayan kimseleri
yermek hakkında da yorumlamışlardır. Böylelikle bu, hakikati olmayan bir
şekilde, hayalolarak göstermek şeklindeki sihre benzemiş olmaktadır. Malik bu
hadisi Muvatta adlı eserinde "Allah'ın zikri olmaksızın mekruh olan
sözler, konuşmalar" başlığında koymuş olmakla buna işaret etmiş
bulmaktadır.
باب: الدواء
بالعجوة
للسحر.
52. SİHRE KARŞI ACVE HURMASI İLE TEDAVİ
حدثنا علي:
حدثنا مروان:
أخبرنا هاشم:
أخبرنا عامر
بن سعد، عن
أبيه رضي الله
عنه قال:
قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (من
اصطبح كل يوم
تمرات عجوة،
لم يضره سم
ولا سحر ذلك
اليوم إلى
الليل).
وقال غيره:
(سبع تمرات).
[-5768-] Amir b. Sa'd'dan, o babası r.a.'dan şöyle
dediğini rivayet etmektedir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurdu:
Kim her gün sabahleyin birkaç acve hurması yerse ona o gün geceye
kadar herhangi bir zehir ve sihir zarar vermez."
(Buhari'nin hadisi kendisinden naklettiği Ali'den) başkası ise:
''Yedi tanehurma ... " demiştir.
حدثنا إسحق
بن منصور:
أخبرنا أبو
أسامة: حدثنا
هاشم بن هاشم
قال: سمعت
عامر بن سعد:
سمعت سعداً
رضي الله عنه
يقول:
سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول: (من
تصبَّح سبع
تمرات عجوة،
لم يضره ذلك
اليوم سم ولا
سحر).
[-5769-] Amir b. Sa'd'dan: "Ben (babam) Said r.a.'l
şöyle derken dinledim: Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle
buyururken dinledim:
Kim sabahleyin yedi tane acve hurması yerse o gün ona ne bir
zehir, ne de bir sihir zarar verir."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Sihre karşı acve hurması ile tedavL" Acve, Medine
hurmasının en kaliteli ve . yumuşak türlerindendir.
"Kim her sabah ... " Ebu Üsame'nin rivayetinde lafız
biraz farklı olmakla birlikte her ikisi de "sabahleyin yemek"
anlamındadır. es-Sabuh ve'l-İstibah, sabahleyin içmek, içeceği sabahleyin içmek
demektir. Daha sonra bu, yemek hakkında da kullanılmıştır.
"Her gün acve hurmasından birkaç tane." Bu rivayette
bu şekilde mutlak olarak gelmiştir. Başka rivayetlerde ise kayıtlı olarak
zikredilmiştir: Cumua ile İbn Ebi Ömer rivayetinde "yedi tane hurma"
denilmektedir. Ebu Damra rivayetinde mekan kaydı fazlalığı da vardır. Onun
lafzı da şöyledir: "Her kim sabahı edince el-Aliye hurmalarından yedi acve
hurması yerse ... " el-Aliye, Medine'nin el-Aliye cihetindeki yerleşim yerleridir.
el-Hattabi dedi ki: Acve'nin zehre ve sihre karşı faydalı olması, Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Medine hurmasına yaptığı duası sebebiyledir.
Yoksa hurmadaki bir özellikten dolayı değildir.'
İbnu't-Tin de şöyle demektedir: Medine'de şu anda bilinmeyen
özel bir hurmanın kastedilmiş olma ihtimali de vardır. el-Kurtubi der ki:
Hadisin zahiri ise Medine'nin acve hurmasının zehri defetmesi ve sihri iptal
edip boşa çıkarması özelliğine sahip olduğunu göstermektedir.