بَاب
فِي
الْإِكْسَالِ
83. İnzalsiz (meni
gelmeyen) Cima'ın Hükmü
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ صَالِحٍ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
أَخْبَرَنِي
عَمْرٌو يَعْنِي
ابْنَ
الْحَارِثِ
عَنْ ابْنِ
شِهَابٍ
حَدَّثَنِي
بَعْضُ مَنْ
أَرْضَي
أَنَّ سَهْلَ
بْنَ سَعْدٍ
السَّاعِدِيَّ
أَخْبَرَهُ
أَنَّ أُبَيَّ
بْنَ كَعْبٍ
أَخْبَرَهُ
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
إِنَّمَا
جُعِلَ
ذَلِكَ
رُخْصَةً
لِلنَّاسِ
فِي أَوَّلِ
الْإِسْلَامِ
لِقِلَّةِ
الثِّيَابِ
ثُمَّ أَمَرَ
بِالْغُسْلِ
وَنَهَى عَنْ ذَلِكَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
يَعْنِي
الْمَاءَ
مِنْ
الْمَاءِ
Ubeyy b. Ka'b
(radiyallahu anh) şöyle haber vermiştir; "Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem) İslam'ın ilk yıllarında elbisenin azlığından dolayı inzalsiz cima
neticesinde insanlara yıkanmamayı bir ruhsat kıldı. Daha sonra ise guslü
emretti. Ruhastı kaldırdı."
Ebu Davud şöyle der;
Ubeyy, bununla; "Sudan dolayı suyu" kasdetmiştir. (Bu da meninin
gelmesinden dolayı guslün gerektiğini ifade etmektedir.)
Diğer tahric: ibn Mace
tahare, Tirmizî, tahare; Ahmed b. Hanbel
AÇIKLAMA: Ubeyy (r.a.)'in haberinden anlaşıldığına göre,
İslam'ın ilk devirlerinde, müslümanlar fakir, elbiseleri az olduğu için, sık
sık yıkanmaktan dolayı bir zarara uğramamaları bakımından, meni gelmediği
müddetçe cinsi temastan dolayı bir ruhsat ve kolaylık olarak gusül
emredilmemişti. Bazı rivayetlerde "Elbiseler" kelimesinin yerine
"Sebat" sözü kullanılmıştır. Buna göre, müslümanlar henüz İslam'a
yeni girdikleri için dini emirlere olan sebatları azdı. Bu yüzden kendilerini
İslam'a ısındırmak ve kolaylık göstermek bakımından meni gelmeyen temastan
dolayı gusül gerekmiyordu; anlamı çıkar.
İhtimal
ki Ubeyy, sonraları bu meselenin konuşulup, o şekilde fetva verildiğini duymuş
ve onun İslam'ın ilk zamanlarına mahsus bir ruhsat olduğunu,şimdi ise hükmün
değişip meni gelmese bile sünnet mahallerinin birbirine temasından dolayı
guslün vacip olduğunu anlatmak istemiştir.
Hadis,
ister meni gelsin, ister gelmesin mutlak manada cinsi temasın, guslü gerektirdiğine
işaret etmektedir. Ancak ulema bu meselede ihtilaf etmiştir.
Ebu
Eyyub el-Ensari, Ebu Sa'ıd el-Hudri, İbn Mes'ud, Sa'd b, Ebi Vakkas, Ubeyy b.
Ka'b, Rafi b. Hadic, Zeyd b. Halid, Ata b. Ebi Rebah, Ebu Seleme, Süleyman
el-A'meş ve Zahiri'ye göre, meni gelmeden, cinsi münasebet guslü gerektirmez.
Bunlar Müslim'in, Ebu Sa'id el-Hudri'den, Buhari'nin, Halid el-Cüheni'den ve
Tahavi'nin Ebu Hureyre'den rivayet ettikleri hadislere istinad etmişlerdir
ki,bu hadisler guslün ancak meni gelmesinden dolayı farz olduğuna işaret
etmektedirler.
İmam
Nevevi, Müslim Şerhi'nde, "bilmiş ol ki, bugün müslümanlar, meni gelmese
bile, mücerret temasdan dolayı guslün farz olduğunda ittifak etmişlerdir.
Ashaptan bazıları, meni olmadan guslün farz olmadığı görüşünde idiler. Onlardan
bir kısmı görüşlerinden döndü ve icma' meydana geldi..." demektedir.
Cumhur,
biraz sonra gelecek olan 216. hadis ile, Buhari ve Müslim'in Ebu Hureyre'den,
Müslim'in Hz. Aişe'den ve Tahavi'nin Ebu Salih'den rivayet ettikleri ve "meni
gelmese bile temastan dolayı guslün farz olduğunu" ifade eden hadislere
dayanmışlardır. Bunlar, evvelki hadislerin guslü emreden hadislerle
neshedildiğini söylemektedirler.
İbn
Abbas, Guslün şart olmasını meninin gelmesine bağlamanın ihtilamla ilgili
olduğunu söyler.
Subulu's-Selam'da
bu konuda şunlar söylenmektedir; "Hadis nesh hususunda açıktır. Nesh
olmasa bile bu hadis "Su sudandır" hadisine tercih edilir. Çünkü, bu
"mantuk" öbürü "mefhum" dur.
"Usul-ü
fıkıhta, mantuk mefhum üzerine tercih edilir. ayet-i kerime de bu mantuk'u
desteklemektedir. Maide Suresinin 6. ayetinde "Cünup olursanız tertemiz
paklanınız" buyuruluyor. İmam Şafii der ki; "Arap dili, cenabet
kelimesinin hakikat olarak cinsi münasebet manasına gelmesini gerektirir,
isterse, meni çıkmasın. Çünkü, birisine, filanca falan kadından cünup oldu
deseler, meni inmese bile hemen, o kadın ile cinsi münasebette bulunduğunu
anlar. Bu suretle sadece içeriye girmenin guslü icap etmesi babında kitab ile
Sünnet birbirini desteklemiş oluyor.”