DEVAM: 116.
(Müstehazanın) Sadece Hades Vaki Olduğunda Abdest Alacağını Söyleyenler
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْمَلِكِ
بْنُ شُعَيْبٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
وَهْبٍ أَخْبَرَنَا
اللَّيْثُ
عَنْ رَبِيعَةَ
أَنَّهُ
كَانَ لَا
يَرَى عَلَى
الْمُسْتَحَاضَةِ
وُضُوءًا
عِنْدَ كُلِّ
صَلَاةٍ
إِلَّا أَنْ
يُصِيبَهَا
حَدَثٌ
غَيْرُ الدَّمِ
فَتَوَضَّأُ قَالَ
أَبُو دَاوُد
هَذَا قَوْلُ
مَالِكٍ يَعْنِي
ابْنَ أَنَسٍ
Rabia, (bin Ebu
Abdurrahman), müstehazanın her namaz için abdest alması gerektiği görüşünde
değildi: "Ancak kendisine kandan başka bir hades gelirse abdest alır"
derdi.
Ebu Davud: "Bu,
Malik'in görüşüdür'' dedi.
AÇIKLAMA: Rabia'nın görüşüne göre müstehaza olan kadın
ancak kendisinden kandan başka bir hades (abdesti bozan şey) vaki olursa abdest
almak zorundadır.
Rabia'nın
bu görüşü aynı zamanda Hanefi mezhebinin de görüşüdür. Daha önceden de temas
edildiği üzere Hanefilere göre özür sahibinden, özürün dışında bir hades
olmadığı müddetçe abdesti vakte bağlanır. Bu abdestIe vakit içinde dilediği
kadar namaz kılabilir. Fakat özrün dışında abdesti bozan bir hal arız olursa,
namaz kılmak için abdestini yenilemesi gerekir.
Ebu
Davud'un kaydına göre Malik'in görüşü de budur.