SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 39 >>

DEVAM: 20. Taharette Kullanılması Yasaklanmış Olan  Şeyler

 

حَدَّثَنَا حَيْوَةُ بْنُ شُرَيْحٍ الْحِمْصِيُّ حَدَّثَنَا ابْنُ عَيَّاشٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي عَمْرٍو السَّيْبَانِيِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الدَّيْلَمِيِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ قَدِمَ وَفْدُ الْجِنِّ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالُوا يَا مُحَمَّدُ انْهَ أُمَّتَكَ أَنْ يَسْتَنْجُوا بِعَظْمٍ أَوْ رَوْثَةٍ أَوْ حُمَمَةٍ فَإِنَّ اللَّهَ تَعَالَى جَعَلَ لَنَا فِيهَا رِزْقًا قَالَ فَنَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ ذَلِكَ

 

Abdullah bin Mes'ud'dan demiştir ki; Cin taifesinin heyeti Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna geldiler; "Ya Muhammed ümmetine kemik, tezek ve kömürle taharetlenmeyi yasak et. Zira Allah Teala onları bize rızık kıldı" dediler. Bunun üzerine Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunlarla taharetlenmeyi yasakladı.

 

 

AÇIKLAMA:     Bu hadis-i Şerifte geçen cin kelimesi üzerinde 6 nolu hadis-i şerifin açıklamasında bilgi verilmişti. Söz konusu heyet, Nusaybin cinlerinden 7 veya 9 cinden ibaret idi. Nusaybin, Musul'un kuzey batısında Dicle nehrinin kaynağı yakınında bulunan bir beldededir. Buranın cinleri cinlerin ileri gelenlerindendir.Semada meleklerden kulak hırsızlığı yaparak geleceğe ait edindikleri bilgilere kendileri bir şeyler ilave edip insanları aldatan şeytanlar, birden bire sema kapılarının kendilerine kapanması üzerine telaşlanıp yardımcılarına, "yeryüzünün doğusunu batısını gezin, bize göğün kapılarını kapayan mühim hadiseyi öğrenin" demişlerdir. Nusaybin cinleri de gelip Resulullah (s.a.v.)'i dinlemişler, iman etmişler ve birer davetçi olarak kavimlerine dönmüşlerdir. Allah Teala, Kur'an-ı Kerim'inde bu hadiseyi "Biz sana cin taifesinden bir cemaat gönderdik"[Cin 1]  mealindeki ayetiyle haber vermektedir.

 

Bu karşılaşma Nahle denilen yerde olmuştur. Hadiseyi İbn Abbas (r.a.) şöyle anlatıyor: Resulullah (s.a.v.) cinlere ne Kur'an okudu ne de onları gördü (mesele şundan ibarettir): Allah Resulü (s.a.v.) ashabından bir cemaatle birlikte Ukaz panayırına gitmeyi kast ederek yola çıktı. O tarihte şeytanlara semadan haber almak yasaklanmıştı. Üzerlerine yanan kitleler "Şihub" (ateşten gök taşları) gönderildi. Bunun üzerine şeytanlar kavimlerinin yanına dönmüşler, kavimleri onlara: "Size ne oldu, demişler" şeytanlar: "Sema'dan haber almaktan men'edildik. Üzerlerimize yanan kitleler gönderildi" diye cevap vermişler. Kavimleri: "Bu mutlaka, yeni ortaya çıkmış bir şey sebebiyledir, siz hemen yeryüzünün doğusunu ve batısını dolaşın da bakın. Gök'ten haber almanıza engel olan şey nedir?" demişler. Şeytanlar da yerin doğsunu, batısını, dolaşmaya başlamışlar, Tihame taraflarına giden cinler, Ukaz panayırına gitmekte olan Nebi (s.a.v.)'e Nahle denilen yerde sabah namazını kıldırırken rastlamışlar. Cinler Kur'an sesini işitince onu iyice dinlemişler ve (kendi kendilerine): "Semadan kulak hırsızlığına mani olan işte bu olaydır" demişler. Sonra da kavimlerine dönerek:

 

"Ey kavmimiz! Biz harikülade güzel bir Kur'an dinledik. O doğru yola iletiyor, ona inandık. Artık Rabbimize hiç bir şeyi ortak koşmayacağız" demişlerdir. Bunun üzerine Allah Teala Nebiine; "De ki: Bana cinlerden bir takımın, okuduğum Kur'an'ı dinledikleri vahy olundu'* ayet-i kerimesini indirdi.   [Buhari, ezan; Tefsir Sure; Müslim, salat; Tirmizi, tefsîr sure (h.no:3323); Ahmed b. Hanbel]

 

İbn Mes'ud'dan gelen bir rivayette ise, hadise şöyle anlatılır:

 

Amir der ki, Alkame'ye sordum, ibn Mes'ud'a Resulullah (s.a.v.) ile birlikte Cin Gecesi'nde bulundun mu? dedim. İbn Mes'ud: "Hayır, lakin bir gece biz Resulullah (s.a.v.) ile birlikte bulunduk. Bir ara onu kaybettik ve kendisini vadilerde dağ yollarında aradık. Acaba cinniler tarafından uçuruldu, ya da gizlice öldürüldü mü, dedik. Ve böylece bir kavmin geceleyebileceği en kötü geceyi geçirdik. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

"Bana cinlerin davetçisi geldi. Onunla gittim de cinlere Kur'an okudum" buyurdular ve bizi götürecek cinlerin izlerini, ateşlerinin izlerini bize gösterdi. Cinler kendilerinin azıklarını sormuşlar; O da; "Elinize geçen üzerine besmele çekilmiş her kemik son derece bol etli olarak sizindir. Her deve tezeği de hayvanlarınıza yemdir" buyurmuşlar. Müteakiben bize dönerek "Binaenaleyh siz bunlarla taharetlenmeyin. Çünkü onlar din kardeşlerinizin yiyeceğidir" buyurdu. [Müslim. Salât; Tirmizî; tefsir Sûre; Ahmed b. Hanbel ]