بَاب
فِي
الِاسْتِنْجَاءِ
بِالْمَاءِ
23. Su İle İstinca
حَدَّثَنَا
وَهْبُ بْنُ
بَقِيَّةَ
عَنْ خَالِدٍ
يَعْنِي
الْوَاسِطِيَّ
عَنْ خَالِدٍ
يَعْنِي
الْحَذَّاءَ
عَنْ عَطَاءِ
بْنِ أَبِي
مَيْمُونَةَ
عَنْ أَنَسِ
بْنِ مَالِكٍ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
دَخَلَ
حَائِطًا
وَمَعَهُ
غُلَامٌ
مَعَهُ مِيضَأَةٌ
وَهُوَ
أَصْغَرُنَا
فَوَضَعَهَا
عِنْدَ
السِّدْرَةِ
فَقَضَى
حَاجَتَهُ
فَخَرَجَ
عَلَيْنَا
وَقَدْ
اسْتَنْجَى
بِالْمَاءِ
Enes b. Malik (r.a.)
şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ibrik taşıyan bir
çocukla birlikte duvarla çevrili bir bahçeye girdi. Bu çocuk bizim en
küçüğümüzdü. ibriği Sidre ağacının yanına koydu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) de abdest bozduktan sonra su ile taharetlenerek bizim yanımıza
geldi.
Diğer tahric: Müslim,
tahare; Buhari, vudu'
AÇIKLAMA: Müellif aynı konuyu daha evvel "İdrardan
temizlenme" (Bab 11) “Taharetienme” (bab 22) başlıkları altında
işlediği halde, üçüncü defa aynı konuya
"su ile taharetlenme" başlığı altında tekrar dönmüştür. Bu başlıklar
arasında görünüşte bir fark yokken acaba bu tekrara neden lüzum görmüştür?
sorusu akla gelebilir. İyi dikkat edilirse görülür ki, birinci başlıkta insanın
idrar'dan vücudunu ve elbisesini korumasının lüzum ve ehemmiyeti üzerinde
titizlikle durulmuştur. Bunun neticesinde insanın kafasında taharetin su ile
yapılmasının farz olduğu zannı hasıl oluyor. İşte bu yanlış kanaati silmek,
mutlaka su ile taharetlenmenin farz olmadığını açıklığa kavuşturmak için ikinci
başlığa yer veriyor.
'
İkinci
başlıkta su ile taharetlenmenin farz olmadığı açıklanınca, bu sefer acaba su
ile tahareti terk ederek sadece taşla taharetlenmek sünnet midir, diye bir
başka soru akla gelebilir. İşte bu yanlış kanaati de silmek için müellif üçüncü
kere konuya dönmüş. Dübürde kalan pisliğin dirhem miktarını geçmemesi halinde
sadece taşla taharetlenmenin caiz, sadece su ile taharetlenmenin de müstehab
olduğunu delillendirmiştir.
Ayrıca
bu üçüncü başlıkla suyun bir gıda olduğu için taharette kullanılmaması lazım
geldiğini iddia edenlerin delilleri de red edilmek istenmiştir. Çünkü, su temiz
ve temizleyici olarak yaratılmıştır. Temizleyicilik vasfı olmayan diğer
içecekler ve hürmete layık gıda maddeleri su ile mukayese edilemezler. Aksi
taktirde su ile hiçbir temizlik yapılmaması lazım gelir ki bu ümmetten hiç bir
alim böyle bir görüş ortaya atmamıştır. Her ne kadar İbn Ebi Şeybe, Huzeyfe
İbnu'l-Yeman ile İbn Ömer ve ibnu'z-Zübeyr'in su ile istinca etmediklerini
rivayet etmişse de şu hadis-i şerifler Hz. Nebi'nin su ile istinca ettiğini
ifade etmektedirler:
Mevzumuzu
teşkil eden hadis-i şerif ileride gelecek olan (53) numaralı hadis ile a.) Tirmizi, edeb 14; b.) Müslim, Tahare
56; c.) Nesai, Ziyne 1; d.) İbn Mace, tahare 8; e.) Ahmed b. Hanbel, VI 138. de
yer alan hadisler aynı mealdedir.
İbn
Hacer'e göre Hadis-i Şerifte Hz. Nebi'e ibrik taşıdığından bahsedilen çocuğun
Abdullah İbn Mes'ud olması mümkün görülmektedir. Çünkü yaşlı kimselerden mecazen
çocuk diye bahsedilmiş olabilir. Nitekim "Aramızda iki nalin sahibi yok
mu?" [Buhari, vudu'] rivayeti de bu zatın Abdullah İbn Mes'ud olması
ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Çünkü iki na'lin sahibi sözü Hz. Abdullah için
kullanılırdı.
Ancak
mevzumuzu teşkil eden hadiste bulunan "Bu çocuk bizim en küçüğümüzdü"
sözü bu ihtimali ortadan kaldırmaktır. Çünkü Buhari'nin rivayet ettiği bir
hadis-i şerifte Hz. Enes bu çocuğun kendilerinden, yani Ensardan olduğunu ifade
etmektedir. Bu bakımdan söz konusu çocuktan
maksat Hz. Ebu Hureyre'dir. Nitekim 45 numaralı hadis-i şerif bu gerçeği
ortaya koymaktadır. Hz. Ebu Hureyre İslam'a geç girdiği için kendisinden çocuk
diye söz edilmiş olabilir. [Aynî, Umdetu'l-Kaari]