SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 61 >>

DEVAM: 31. Abdestin Farziyeti

 

حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ ابْنِ عَقِيلٍ عَنْ مُحَمَّدِ ابْنِ الْحَنَفِيَّةِ عَنْ عَلِيٍّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِفْتَاحُ الصَّلَاةِ الطُّهُورُ وَتَحْرِيمُهَا التَّكْبِيرُ وَتَحْلِيلُهَا التَّسْلِيمُ

 

Ali (radiyallahu anh)'den demiştir ki; "Resuiullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Namazın anahtarı, taharet (abdest-teyemmüm) dir. Tahrimi (girişi), tekbir almak; tahlili (çıkışı) selam vermektir"

 

 

AÇIKLAMA:     Metindeki "tuhur"dan maksat, su ile veya toprak ile temizlenmektir.Bu da hem abdesti, hem de ğuslü içine almaktadır. Hadis-ı şerifte namaz, kilitli bir hazineye benzetilmiştir. Bu nedenle abdestsiz ve ğusülsüz kimseler bu hazineyi açamazlar. Ancak bu manevi pislikten temizlenen kişiler namaz hazinesinin kilidini açarak o kıymetli mücevherleri elde edebilirler. Taharet namazın şartıdır.

 

Namaza giriş ise "tahrim" kelimesiyle ifade edilmiştir. Tahrim haram kılmak demektir. Zira namaza "Allahu ekber" diyerek başlayan kimseye, artık namazın dışında (konuşmak, yemek, içmek gibi) bir işle meşgul olmak haram olur. işte bu sebepten iftitah tekbirine tahrim tekbiri de denir. Namaz'a tekbir ile girilmesi hususunda ittifak olmakla birlikte, rükünden mi, yoksa şart'tan mı olduğunda ihtilaf vardır.

 

Namaz için şart ve rükün nedir?

 

Hades'ten taharet, necasetten taharet, setr-i avret... gibi. Namazın dışında olup da gerekli olana "şart; kıyam, kıraat... gibi namazın içinden olup da terk edilmesi halinde namazı bozana da rükün denir. Bunların böyle olduklarında ittifak vardır.

 

iftitah (namaza giriş) tekbirlerinin alınması ile namaza başlanacağına göre, onu namazın dışında sayan Hanefi fukahasımn çoğunluğunca iftitah tekbiri namazın şartındandır. Rükündendir (namazın içindendir) diyenlere göre ise, tekbir ile namaz arasında bir ara verme olmadığı için namazın içinden, yani rükünlerinden sayılmıştır.

 

Bu sebeble cemaatle namaz kılanların, imam'dan evvel iftitah tekbirini almaları halinde ihtidalarının sahih olmadığında ittifak edilmiştir. Çünkü imama uymamış sayılırlar.

 

Namaza giriş tekbiri'ne gelince: Bu mevzuda Menhel yazarı şöyle diyor: "Cumhuru ulemaya göre bu hadis-i şerif namaza ancak Allahu Ekber sözüyle girilebileceğine, bu lafzın dışında bir lafızla girilemeyeceğine delalet etmektedir. imam Ebu Hanife'ye göre ise, Allah'ı ta'zim ifade eden lafızlarla da namaza girilebilir."

 

Ancak bu lafızlar içerisinden Allahu ekber lafzını seçerek namaza onunla başlamak vacib olduğundan bu lafzı terketmek mekruh olur. Delili ise "Allahu ekber sözüyle başlamayan kimsenin namazı tamam olmaz." [Heysemî, Mecmau'z-Zevaid} mealindeki hadis-i şeriftir ve: "Rabbinin ismini anıp namazı kılan” [A'la 15] ayet-i kerimesi de buna delalet eder. Çünkü burada geçen zikir kelimesi tekbirden daha kapsamlıdır.

 

İmam Malik ile İmam Ahmed ve selef ulemasının ekserisine göre ise, namaza ancak "Allahu ekber" lafızıyla başlanabilir. İmam-ı Şafii'ye göre ise, "Allahu ekber*' ve "Allahu'I-Ekber" lafızlarından biriyle başlanabilir. Bu iki lafzın dışında bir lafızla başlamak caiz değildir. Delili ise, mevzumuzu teşkil eden hadis-i şeriftir. Bu hadisten anlaşılan budur. Çünkü Ekber lafzının başına "el" harf-i tarifini ilave etmek hadis-i şerifte yerine getirilmesi emredilen "Allahu ekber” lafzına bir noksanlık getirmez, ancak bu lafız yerine başka bir lafız kullanmak, bu emre aykırı düşer.

 

"Allahu ekber" lafzından başka bir lafızla namaza başlamanın caiz olmadığını söyleyen cumhur-u ulemanın delilleri ise, şunlardır:

 

Mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte geçen "et-Tekbir" kelimesinin başında bulunan harf-i tarif'in "and" için olması sebebiyle "Allahu ekber** lafzına delalet etmesi.

 

856 ve 857 numaralı hadisler;

 

Hz. Nebiin bütün namazlarında devamlı "Allahu ekber” sözüyle başlamış olması.

 

Hanefi fakihlerinden Ebu Yusuf'a göre, tekbir kökünden gelen "Allahu ekber", "Allahu'I-Cebir" Ie de girilebilir.

 

İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed "Cenab-ı Hakk'ı tazim ifade eden bütün lafızlarla namaza girilebilir" demektedirler. "er-Rahmanu Ekber" "Allahu Ecel*', "Allahu A'zam" gibi, ancak "Allahu Ekber" lafzı ile girmek vaciptir. Yukarıda zikredilen lafızlarla da namaza girilir ise de, namazın vacibi terk edilmiş olur.

 

Namazdan selamla çıkma: Hanefi Mezhebinde, teşehhüd miktarı oturduktan sonra, namazdan isteyerek çıkmak, imam-ı Azam'a göre farz, İmameyne göre vacibtir. Ancak, namazdan çıkışın selamla olması, ittifakla vacibtir. Çünkü Hanefi Mezhebine göre "tek kişinin naklettiği (ahad) hadis'le ancak vacib sabit olur" Bu nedenle bu hadisde ahad bir hadis olduğundan, Hanefilerce, selam vererek namazdan çıkmanın hükmü vacib olmakla beraber, Malikiler ve Şafiilerce farzdır.

 

Hanefi Mezhebinde namazdan selamla çıkılmasının vacib oluşuna delil, Ibn Mes'ud hadisidir. Resul-i Ekrem (s.a.v.) İbn Mes'ud (r.a.)'a teşehhüdü öğretirken, "İşte bunu, bunu, yaptın mı namaz borcundan kurtuldun" dediğine ve namazın tamamlanması için selamdan söz etmediğine delalet eden 857 numaralı hadistir. Ancak cumhura göre Hz. Nebi'in İbn Mes'ud'a selam'dan bahsetmemesinin sebebi, onun selam lafzında kusur etmemiş olmasıdır.