DEVAM: 146-147.
Rüku'da Ve Secdede Ne Söylenir?
حَدَّثَنَا
أَبُو
الْوَلِيدِ
الطَّيَالِسِيُّ
وَعَلِيُّ
بْنُ
الْجَعْدِ
قَالَا حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ مُرَّةَ
عَنْ أَبِي
حَمْزَةَ
مَوْلَى
الْأَنْصَارِ
عَنْ رَجُلٍ
مِنْ بَنِي عَبْسٍ
عَنْ
حُذَيْفَةَ
أَنَّهُ
رَأَى رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يُصَلِّي
مِنْ
اللَّيْلِ
فَكَانَ يَقُولُ
اللَّهُ
أَكْبَرُ
ثَلَاثًا ذُو
الْمَلَكُوتِ
وَالْجَبَرُوتِ
وَالْكِبْرِيَاءِ
وَالْعَظَمَةِ
ثُمَّ
اسْتَفْتَحَ
فَقَرَأَ
الْبَقَرَةَ
ثُمَّ رَكَعَ
فَكَانَ
رُكُوعُهُ
نَحْوًا مِنْ
قِيَامِهِ
وَكَانَ
يَقُولُ فِي
رُكُوعِهِ
سُبْحَانَ
رَبِّيَ
الْعَظِيمِ
سُبْحَانَ
رَبِّيَ
الْعَظِيمِ
ثُمَّ رَفَعَ
رَأْسَهُ
مِنْ
الرُّكُوعِ
فَكَانَ
قِيَامُهُ نَحْوًا
مِنْ رُكُوعِهِ
يَقُولُ
لِرَبِّيَ
الْحَمْدُ
ثُمَّ سَجَدَ
فَكَانَ
سُجُودُهُ
نَحْوًا مِنْ
قِيَامِهِ
فَكَانَ
يَقُولُ فِي
سُجُودِهِ
سُبْحَانَ
رَبِّيَ
الْأَعْلَى
ثُمَّ رَفَعَ
رَأْسَهُ
مِنْ
السُّجُودِ
وَكَانَ
يَقْعُدُ فِيمَا
بَيْنَ
السَّجْدَتَيْنِ
نَحْوًا مِنْ
سُجُودِهِ
وَكَانَ
يَقُولُ
رَبِّ
اغْفِرْ لِي
رَبِّ اغْفِرْ
لِي فَصَلَّى
أَرْبَعَ
رَكَعَاتٍ
فَقَرَأَ
فِيهِنَّ
الْبَقَرَةَ
وَآلَ
عِمْرَانَ
وَالنِّسَاءَ
وَالْمَائِدَةَ
أَوْ الْأَنْعَامَ
شَكَّ
شُعْبَةُ
Huzeyfe (r.a.)'den
(rivayet edildiğine göre, Kendisi) bir gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'i (teheccüd) namazı kılarken görmüş (Resul-i Ekrem önce); “Allahu ekber
Allahu Ekber Allahu ekber zul'melekuti ve'l-ceberuti vel kibriyai
ve'l-azameti" Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür,
izzet ve saltanat sahibidir, kahir ve kudret sahibidir, ululuk ve azamet
sahibidir" deyip sonra istiftah etmiş ve (Sure-i) Bakara'yı okuyup sonra
rüku'a varmış, rükuu (sure olarak) kıyamı kadarmış. Rükuunda "subhane
rabbiye'l-azîm, sübhane rabbiye'I-azim = büyük olan rabbimi tesbih (ve tenzih)
ederim" demiş. Sonra rükuu kadar da ayakta kalıp "Li rabbîyei-hamdü =
rabbim için hamd olsun" demiş, sonra secdeye varmış ve secdesi de kıyamı
kadar sürmüş. Secdesinde "sübhane rabbiye'l a'Ia = yüce olan rabbimi
tesbih (ve tenzih) ederim" deyip sonra secdeden başını kaldırmış ve iki
secde arasında "rabbiğfirlî, rabbiğfirlî = ey Rabbim beni bağışla, ey
rabbim beni bağışla" diyerek secdesindeki kadar oturmuş ve (bu şekilde)
dört rekat namaz kılmış ve bu namazda (sure-i) Bakara, al-i İmran, Nisa, Maide
veya En'am'ı okumuştur. (Ravi) Şu'be (Resul-i Ekrem'in okuduğu surenin En'am mı
yoksa Maide mi olduğunda) tereddüt etmiştir.
Diğer tahric: Nesaî,
tatbîk; Ahmed b. Hanbel, V, 388, 397, 398, 400, 401; VI-24.
AÇIKLAMA:
"Sonra istiftah
etmiş*' sözü "Fatiha okudu" anlamına gelebileceği gibi,
"subhaneke duasını okudu" anlamına da gelebilir. Aynı zamanda bu
kelime "iftitah tekbiri aldı" anlamını da ifade etmektedir.
Bu durumda Resul-i
Ekrem (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in tercümesini sunduğumuz duayı iftitah
tekbirinden önce okumuş olması mümkün olduğu gibi, sonra okumuş olması da
mümkündür. Ayrıca bu hadis-i şerifte Resuİ-i Ekrem'in birinci rekatta Bakara,
ikinci rekatta AI-i İmran, üçüncü rekatta Nisa Suresi'ini okuduğu; dördüncü rekatta
da Maide veya En'am surelerinden birini okuduğu ifade ediliyor ki bu, Resul-i
Ekrem'in dört rekatlı namazların her rekatında Fatiha'dan sonra zamm-i sure
okumuş olduğunu gösterir. Bir önceki hadis-i şerifte de ifade ettiğimiz gibi,
her rekatta Fatiha'dan sonra zamm-i sure ve sözü geçen duayı okumak Hanefî
ulemasına göre sadece nafile namazlarına mahsustur. Zaten hadis-i şerifin
metninden de Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in kılmış olduğu bu namazın teheccüd
namazı olduğu anlaşılmaktadır.
Metindeki "sübhane
rabbiyelazîm" sözünün iki kere tekrarlanışına bakarak Resul-i Ekrem'in bu
teşbihi sadece iki kere tekrarladığım zannetmek ,doğru değildir. Bu teşbihin
metinde iki kere zikredilmesinden maksat, Resul-i Ekrem'in bunu defalarca
tekrarladığını ifade etmektedir. Nitekim biz bu meseleyi 871 numaralı hadis-i
şerifte genişçe açıkladık. Hadis alimlerinin beyanına, göre metinde geçen
"lirabbiye'l-hamdu" cümlesini Resul-i Ekrem rüku'dan doğrulduktan ve
"semiallahü limenhamideh" dedikten sonra söylemiştir. Aynı zamanda
bu hadis-i şerif Hz. Nebiin okuduğu bildirilen bu gibi teşbihleri ve duaları
nafile namazların kavme ve celselerinde okumanın caiz olduğuna da kesinlikle ve
açıkça delalet etmektedir.