SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 875 >>

بَاب فِي الدُّعَاءِ فِي الرُّكُوعِ وَالسُّجُودِ

147-148. Rükuda Ve Secdede Dua

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ وَأَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ وَمُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ قَالُوا حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنَا عَمْرٌو يَعْنِي ابْنَ الْحَارِثِ عَنْ عُمَارَةَ بْنِ غَزِيَّةَ عَنْ سُمَيٍّ مَوْلَى أَبِي بَكْرٍ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا صَالِحٍ ذَكْوَانَ يُحَدِّثُ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ أَقْرَبُ مَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنْ رَبِّهِ وَهُوَ سَاجِدٌ فَأَكْثِرُوا الدُّعَاءَ

 

Ebu Hureyre (r.a.)'den; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kulun Rabbine en yakın olduğu (hal) secde halidir. Öyleyse (secdede iken) çokça dua ediniz."

 

 

Diğer tahric: Müslim, salat; Nesaî, mevakît; tatbik; Tirmizî, deavat; Ahmed b. Hanbel, II, 421.

 

AÇIKLAMA:    

 

Kulun Allah Teala'ya yakın olmasından murad O'nun rahmetine ve affına yakın olması demektir.

 

"Akrabu" kelimesi mubtedadır. Haberi ise, mahzufdur. Kendisinden sonra gelen "ve hüve sacidun" cümlesi haberin yerini tuttuğu için ayrıca ha­berin zikrine lüzum görülmemiştir. "Min rabbihi" kelimesi de "min rahme­ti Rabbihi" manasındadır. "Ma" kelimesi de zaman manasına gelmektedir. Allah'ın rahmeti hal-mahal alakası ile mecazen zamana izafe edilmiştir. Netice olarak kulun Allah'a en yakın olduğu zamanın secdede bulunduğu zaman olduğu bu hadis-i şeriften anlaşılmaktadır. Çünkü tevazuun en son haddi secde halinde gerçekleşmektedir. Secdede aynı zamanda kibrin ortadan kal­kışı, nefsaniyetin kırılıp yok oluşu vardır. Çünkü nefis, sahibine hiçbir za­man böylesine bir tevazuyu emretmediği gibi sahibinin bu şekilde tevazu ve mezellet göstermesine de tahammül edemez. Bu bakımdan kul secdeye va­rınca nefsine karşı koymuş ve ondan uzaklaşmış olur. Bilindiği gibi kul nefsinden uzaklaşınca Allah'a yaklaşır. İşte bunun içindir ki Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Efendimiz secdede iken duanın çokça yapılmasını tavsiye buyurmuştur.

 

 

Secde mi, kıyam mı daha faziletlidir?

 

Bu hadis-i şerif secdede iken duanın çokça yapılmasını tavsiye etmekle beraber secdenin de sık sık yapılmasına uzatılmasına delalet etmektedir. Aynı zamanda secdenin kıyamdan daha faziletli olduğunu söyleyenler için de bir delildir. Bilindiği gibi secdenin mi yoksa kıyamın mı daha faziletli olduğu meselesi ulema arasında ihtilaflıdır. Her iki tarafın da kendilerine göre delil­leri vardır. Bu,mesele ile ilgili görüşler kısaca şöyledir:

 

1. Secdeyi ve rüku'u uzatmak kıyamı uzatmaktan daha faziletlidir.Tirmizî ve Beğavî bunu bir cemaatten nakletmişlerdir. Abdullah b. Ömer de tou görüştedir. Nitekim mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerif de bunu ifade etmektedir. Ayrıca Müslim ve İmam Ahmed'in Sevban'dan naklettikleri şu hadis-i şerif de buna delalet etmektedir: "Allah'a çok çok secde etmeye bak. Çünkü eğer sen Allah için bir secde yaparsan, onun sayesinde Allah senin bir dereceni yükseltir ve onun sayesinde bir günahını indirir."[Müslim, salat]

 

2. Kıyamı uzatmak rüku ve sücudu çoğaltmaktan daha faziletlidir. Ni­tekim İmam Şafiî ile Ebu Hanife bu görüştedirler. İmam Ahmed ile Müs­lim'in Hazreti Cabir'den rivayet ettikleri şu hadis de bu imamların görüşünü te'yid etmektedir: "Namazın en faziletlisi kunutu uzun olandır".  [Müslim, müsafirîn; Tirmizî, salat; Nesaî, zekat; îbn Mace, ikame; Ahmed b. Hanbel, IH, 302, 391, 412; IV, 385.]

 

3. Maliki uleması bu mevzuda ikiye ayrılmış, bir kısım rüku ve secde­nin bir kısmı da kıyamın daha faziletli olduğunu kabul etmiştir.

 

4. İmam Ahmed b. Hanbel ise, bu mevzuda sükutu tercih etmiştir.

 

Bu hadis-i şerif kulun, secde halinde Allah'a daha yakın olduğunu ifa­de ettiği halde, İmam Ebu Hanife ve İmam Şafiî gibi zatların kıyamın daha faziletli olduğunu söylemelerinin sebebini kendileri şöyle açıklamışlardır: "Sec­dede kulun Allah'a daha yakın olması, secdenin kıyamdan daha faziletli ol­duğuna değil, ancak duanın secdede daha makbul olduğuna delalet eder. Aynı zamanda kıyamda Kur'an okunur, rüku' ve secdede ise, teşbih okunur. Kur'-an'm teşbihten daha faziletli olduğu ise aşikardır." Bu sözler aynı zamanda bu mevzudaki hadislerin arasını uzlaştırmakta ve herhangi bir çelişkinin bu­lunmadığını göstermektedir.

 

"Secdedeyken çokça dua ediniz." cümlesi aveti nazil olduğu zaman, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "bunu rükunuzda okuyunuz" ayeti kerimesi nazil olduğu vakit de "bunu secdenizde okuyunuz'* buyurdu" mealindeki 861 numaralı hadis-i şerife de aykırı de­ğildir. Çünkü dua, zikir ve teşbih etmek gibi manalara gelir, bu bakımdan bu cümledeki duadan maksat, "Allah'ı teşbih ve tenzih etmek" anlamına-dır, denilebilir. Şayet buradaki dua kelimesinin mutlak istemek manasında kullanıldığı kabul edilirse, o zaman 861 numaralı hadisteki teşbihin hem farz­lara, hem de nafilelere şamil olduğu, konumuzu teşkil eden hadisteki dua emrinin sadece nafilelere mahsus olduğu söylenebilir. Çünkü nafilelerde farz­lara nispetle genişlik vardır. Bu bakımdan nafile namazların secdelerinde her türlü zikir ve dua yapılabilir.