بَاب
الرُّخْصَةِ
فِي ذَلِكَ
لِلضَّرُورَةِ
154-155. (Zaruretten
Dolayı) Elleri Yanlardan Ayırmamaya İzin Verilmesi
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
بْنُ سَعِيدٍ
حَدَّثَنَا
اللَّيْثُ
عَنْ ابْنِ
عَجْلَانَ عَنْ
سُمَيٍّ عَنْ
أَبِي
صَالِحٍ عَنْ
أَبِي هُرَيْرَةَ
قَالَ
اشْتَكَى
أَصْحَابُ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ مَشَقَّةَ
السُّجُودِ
عَلَيْهِمْ
إِذَا انْفَرَجُوا
فَقَالَ
اسْتَعِينُوا
بِالرُّكَبِ
Ebu Hureyre (r.a.)'den;
demiştir ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı açıldıkları
(kollarını yanlardan; karınlarını uyluklarından ayırdıkları) zaman, secdenin
kendilerine zor geldiğinden yakındılar. (Nebi Sallallahu aleyhi ve Sellem:)
"Dizler(iniz)'den yararlanın" buyurdu.
Diğer tahric: Tirmizî,
mevakît
AÇIKLAMA:
Secde anında kolları
yanlardan ayırarak kanat gibi germek ve karnı uyluklardan ayrı tutmak, bilhassa
secde uzatıldığı zaman insana zorluk vermeye başlar. Beş vakit namazın dışında
gecelerin uzunca bir kısmını da namazla geçiren sahabe-î kiram kollar açılarak
secde etmenin kendilerine zor geldiğinden şikayet etmeye başladılar. Bunun
üzerine Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz onlara dizlerden yararlanmalarını
tavsiye etti. Dizlerden yararlanmak Hattabî'ye göre, secdeye inerken ve kalkarken
ve secde halinde dirsekleri dizlerin üzerine koymak demektir.[Hattabî, Mealinnf
s-sünen. I, 556.] Secde halinde iken dirsekleri dizlerin üzerine koyunca karın
da uylukların üzerine gelir. Bu da secde uzadığı zaman dirsekleri yere, karnı
da uylukların üzerine koymanın caiz olduğunu gösterir. Ulemanın beyanına göre
bu hadis-i şerif 898 numaralı hadisteki "kollarının arasını açık
bulundururdu" cümlesinin farziyyet ifade etmediğini gösteren bir
karinedir. Bilindiği gibi mutlak emir farziyyet ifade eder. Ancak onun
farziyyet ifade etmediğine dair bir karine bulunursa, o zaman farziyet ifade
etmekten çıkar. İşte bu hadis 898 numaralı hadis için böyle bir karine teşkil
ettiği gibi, aynı zamanda Müslim'in el-Bera' b. Azib'den rivayet ettiği
"secde ettiğin zaman avuçlarını yere koy, dirseklerini
kaldır"[Müslim, salat] hadis-i şerifindeki "dirseklerini kaldır"
emri için de bu manada bir karine olmaktadır. Bu durumda secdede iken kolları
germek ve karınla kasık arasını açık bulundurmak farz değil, müstehabtır. Bunu
terk eden kimsenin namazı sahihtir. Ancak müstehabı terk ettiği için kerahet-i
tenzihiyye ile mekruhtur. Fakat kadın bu hususta erkeklerden farklıdır. Çünkü
kadın namazda devamlı toplu durur ve büzülür. Yani secdede ayağının parmaklarım
dikmez, pazularını germez, kollarım yere döşer, karnını uyluklarına
bitiştirir. Çünkü böyle yapmak tesettüre daha uygundur. Kadınlar için matlub
olan da tesettürdür. Zeylaî (r.a.) bu mevzuda şöyle demiştir: "Kadın
namazda on yerde erkeklerden ayrılır:
1. Tekbirde iki elini
omuzlan hizasına kadar kaldırır.
2. Sağ elini sol eli
üzerine, memeleri altına koyup el bağlar.
3. Secdede karnını iki
uyluğundan ayırmayarak yapıştırır.
4. Celsede ellerini iki
uyluğu üzerine parmak uçları dizlerine varacak şekilde koyar.
5. Koltuğunu secdede
açmaz.
6. Teşehhüdde teverrük
yapar, yani sol yanı üstüne oturup iki ayaklarını sağ tarafından çıkarır.
7. Rüku"da
parmaklarını açmaz.
8. Erkeklere imam
olamaz.
9. Cemaat olmaları
mekruhtur.
10. Cemaat olurlarsa,
imam onların ortasına durur."