بَاب
سَجْدَتَيْ
السَّهْوِ
فِيهِمَا
تَشَهُّدٌ
وَتَسْلِيمٌ
195-196. Sehv Secdelerinde
Teşehhüd Ve Selam Vardır
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ يَحْيَى
بْنِ فَارِسٍ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عَبْدِ اللَّهِ
بْنِ
الْمُثَنَّى
حَدَّثَنِي
أَشْعَثُ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ
سِيرِينَ
عَنْ خَالِدٍ
يَعْنِي
الْحَذَّاءَ
عَنْ أَبِي قِلَابَةَ
عَنْ أَبِي
الْمُهَلَّبِ
عَنْ
عِمْرَانَ
بْنِ حُصَيْنٍ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
صَلَّى
بِهِمْ
فَسَهَا فَسَجَدَ
سَجْدَتَيْنِ
ثُمَّ
تَشَهَّدَ
ثُمَّ
سَلَّمَ
İmran b. Husayn
(r.a.)'den; rivayet edilmiştir:
Resûlullah (s.a.v.)
onlara namaz kıldırıp şehv etti. Bunun üzerine iki defa secde yaptı sonra
oturup tehiyyâtı okudu, sonra da selâm verdi.
İzah:
Nesaî, küsûf; Tirmizî,
salât
Bu hadis-i şerif sehv
secdesi yaptıktan sonra teşehhüdün ve secde için selâmın meşru olduğuna delâlet
etmektedir. Hanefîler bu hadisin zahirini alarak sehv secdesi yaptıktan sonra
otururlar. Ve en sonunda selâm verirler. Ancak Hanefi'lerin âlimleri secdeden
önce verilen selâmın keyfiyetinde ihtilâf etmişlerdir. Bazıları hem sağa hem de
sola, bazıları da sadece sağa verileceğini söylerler. Fakat cemaatle
kılındığında cemaatin şaşırıp da namazdan çıkmaması için bir tarafa selâm
vermek kâfidir. Fahru'l-İslâm, ön tarafa kıbleden dönmeden bir defa selam
vermenin yeterli olduğunu söyler. Çünkü bu, namazdan çıkma (tahlil) değil,
tahıyye'dir.
M âli kilere göre,
secde selâmdan sonra yapılması gereken cinstense, teşehhüde oturulur ve
sonunda selâm verilir. Secdenin selâmdan önce yapılması gerekiyorsa, İmam
Mâlik'den iki rivayet vardır. Mezhebte meşhur olan görüşe göre teşehhüde
oturulur.
Şâfiîler de selâmdan
önce secde edilmişse, sonra tehiyyât okunmaz.Secde selâmdan sonra yapılmışsa,
Nevevî'nin dediğine göre esah olan yine tehiyyatın okunmamasıdır.
Hanbelîlere göre
selâmdan önce secde eden tehiyyât okumaz, selâmdan sonra secdeyi yapan ise,
tehiyyâtı okur. Bu, vâcibtir.
Özet
Burada sehv secdesi ile
ilgili olan hadisler sona ermiştir. Oldukça genişçe ele alınan bu mevzuun bir
özetinin yapılmasında fayda görülmektedir.
Hanefilere göre, namazda
sehven bir vacibi terk veya te'hir, bir rüknü geciktirme, öne alma, tekrar etme
veya sırasını terketme gibi hatalardan dolayı sehv secdesi yapılır. Secde son
oturuştadır. Önce oturulup tehiyyât okunur, sağa - sola (cemaatle ise sadece
sağa) selâm verilip iki defa secde yapılır. Sonra oturulup tehiyyât,
salli-bârik ve duâ okunur ve sağa-sola selâm verilip namazdan çıkılır. Hangi
hareketlerden dolayı sehv secdesi yapılacağı fıkıh ve ilmihal kitaplarında
genişçe anlatılmaktadır.
Mâlikîlere göre, bir
rüknü fazla yapmak veya şüphe etmek ya da şu sekiz sünnetten birini terk
etmekten dolayı, sehv secdesi yapılır. Bu sünnetler: 1. Fâtiha'dan sonra sûre
okumak, 2. Cehrî okunması gereken yerlerde cehri okumak, 3. Gizli okunacak
yerlerde gizli okumak, 4. İftitâh tekbirinin haricindeki tekbirler, 5.
"semiallahü limen hamideh" demek, 6. İlk iki rekatten sonra oturmak,
7. İlk oturuşta et-tehiyyâtü'yü okumak, 8. Son oturuşta et-tehiyyatü'yü okumak.
Mâlikilerde sehv
secdesinin nasıl yapılacağı, 1008 no'lu hadisin açıklamasında beyân
edilmiştir.
Hanbelîlere göre, bile
bile yapıldığı takdirde namazı bozan bir şey sehven yapılırsa, sehv secdesi
yapmak gerekir.
Şafiîlere göre, sehv
secdesi namazdaki bir ziyâde veya noksandan dolayı lâzımdır. Ziyâde, ya söz olur
veya fiil olur. söz, selâm verilmeyecek yerde selam vermek; okunmayacak yerde
okumak ve unutarak konuşmaktır. Fiil de iki çeşittir: Birincisi, kasden
yapılma*namazı bozmayan hareketler. Bunlardan biri sehven yapılırsa sehv
secdesi gerekmez. İkincisi, kasden yapılması namazı ifsâd eden
hareketler.Bunlar da mutehakkak ve mütevehhem olmak üzere iki çeşittir.
Mutahakkak, bir rekat ilâve etmek, oturulmayacak yerde oturmak, rükû veya
secdeyi ziyade yapmak gibi hareketlerdir. Mütevehhem de kılınan rekat adedîerinde
tereddüt, reşehhüd ve kunut gibi maksûd sünnetleri terk etmektir.
Anlaşılmaktadır ki
namazın eksik bırakılan herhangi bir rüknünü sehv secdesi ile telâfi etmek
mümkün değildir. Hanefîlere göre vacibin kasten terk veya te'hiri günahtır.
Sehv secdesi ile telâfi edilemez. Böyle bir namazın kazası uygundur. Sünneti
terkten dolayı sehv secdesi gerekmez.
Sehv secdesi konusunda
farz namazarla nafile namazlar arasında fark yoktur. Farz kılarken yapıldığında
sehv secdesini gerektiren bir hareket, nafile kılarken de sehv secdesi
gerektirir. Çünkü sehv secdesi şeytanı tahkir ve rezil etmek içindir. Bu babta
varid olan hadisler mutlaktır. Farz olursa, şöyle olur, nafile olursa, böyle
olur, diye bir kayıt ve ayırım bulunmamaktadır.