DEVAM: 205-206. Cuma
Namazı Kimlere Farzdır?
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ يَحْيَى
بْنِ فَارِسٍ
حَدَّثَنَا
قَبِيصَةُ
حَدَّثَنَا سُفْيَانُ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ سَعِيدٍ
يَعْنِي
الطَّائِفِيَّ
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ
بْنِ
نُبَيْهٍ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
هَارُونَ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
الْجُمُعَةُ
عَلَى كُلِّ
مَنْ سَمِعَ
النِّدَاءَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد رَوَى
هَذَا
الْحَدِيثَ
جَمَاعَةٌ
عَنْ سُفْيَانَ
مَقْصُورًا
عَلَى عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَمْرٍو
وَلَمْ
يَرْفَعُوهُ
وَإِنَّمَا أَسْنَدَهُ
قَبِيصَةُ
Abdullah b. Amr
(r.a.)'dan; Nebi (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Cum'a,
ezanı işiten herkese farzdır."
Darekutnî, Sünen, II,
2; Beyhakî, es-Siinenu'l-kübrâ, III, 173.
Ebü Davud dediki: Bu
hadisi bir cemaat Resulullah s.a.v.'e kadar ref’ etmeden Abdullah b. Amr'a ait
mevkuf bir haber olarak Süfyan'dan rivayet etmiştir, bu isnadı Rasûlullah
s.a.v.'e kadar sadece Kabisa ulaştırmıştır.
İzah:
Hadis-i şeriften, cuma
namazının, ezanı işiten veya işitebilecek bir yerde olan herkese farz olduğu
anlaşılmaktadır. Ancak ileride 1067 numaralı hadiste de geleceği üzere
kadınlar, köleler, çocuklar ve hastalar bu hükmün dışmdadırlar.
Hadis-i şerif senedindeki
Muhammed b. Said et-Tâifî'den dolayı tenkide uğramış ise de, cemaati terk
etmenin kötülüğü konusunda Ümmü Mektûm'dan rivayet edilen hadis, bu hadisi
takviye etmektedir.[bk. 5S2 numaralı hadis.] Gerçi oradaki hadis, cemaatle
namazla ilgilidir. Fakat gözü görmeyen bir kimsenin kendisini camiye götürecek
biri varken evinde namaz kılmasına ruhsat vermediğine göre, cumaya daha çok
ihtimam gösterilmesi öncelikle gerekir.
Hadisin mefhüm-ı
muhalifinden, cuma günü ezanı duyamayan birisine cumanın farz olmadığı
anlaşılmaktadır. Hadisin mutlak olduğuna göre ezanı duymayan kişinin şehir
içinde veya dışında, cuma kılınan bir yerde ya da kılınmayan bir yerde olması
arasında fark olmaması gerekir. Ancak ulema şehir içinde olan kimseye ezanı
duymasa bile cumanın farz olduğunda müttefiktir. Şehir dışında olan kimse
hakkında ise, ihtilâf edilmiştir.
Amr b. Âs, Said b.
el-Müseyyeb, Ahmed, İshak ve Şâfiîlere göre şehir dışında olup da ezanı işitene
cuma farz, işitmeyene farz değildir. Ezanı işitme konusunda müezzinin şehrin
kenarında durmasına, havanın rüzgarsız, mülayim olmasına itibar edilmiştir.
Yani bu şartlar içerisinde okunan ezanı işitilebilecek bir yerde olan kimseye
cuma farzdır.
lbn Ömer, Ebû Hureyre,
Enes, Hasen, Atâ, Nâfi İkrime, Hakem ve Evzaî'ye göre cumayı kıldıktan sonra
akşam evine dönebilecek bir mesafede olan kimseye cuma farzdır.
Mâlik ve Leys'e göre,
bulunduğu yer ile şehir arasında üç millik bir mesafe olana cuma farz, daha
fazla olana farz değildir.
Zeyd b. Ali, Bakir,
Müeyyed -billah ve Hanefîlerden, Muhammed'in dışındaki imamlara göre, şehir
dışında olanlar ezanı duysalar bile, kendilerine cuma farz değildir. İmam
Muhammed'e göre ezanı duyana cuma farz, duymayana farz değildir. Bu, şehirle
mükellefin bulunduğu yerin arasında mer'a veya ekin tarlası (vs.) gibi bir
açıklık bulunduğu durumlardadır.
Ebû Davud'un, hadisin
sonuna koyduğu talikte Abdullah b. Amr'dan yapılan bu rivayetin bir grub
tarafından Hz. Nebice isnad edilmeden, Abdullah'ın sözü olarak nakledildiği, bu
hadisi Kabîsa'dan başka hiçbir râ-vinin Hz. Nebie isnad etmediği
bildirilmektedir. Ancak bu gibi konuların akılla bilinmesi mümkün
olmadığından, mevkuf da olsa, merfû hükmünde kabul edilir.