بَاب مَنْ
تَجِبُ
عَلَيْهِ
الْجُمُعَةُ
205-206. Cuma Namazı
Kimlere Farzdır?
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ صَالِحٍ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
أَخْبَرَنِي
عَمْرٌو عَنْ
عُبَيْدِ
اللَّهِ بْنِ
أَبِي
جَعْفَرٍ
أَنَّ
مُحَمَّدَ
بْنَ
جَعْفَرٍ
حَدَّثَهُ عَنْ
عُرْوَةَ
بْنِ
الزُّبَيْرِ
عَنْ عَائِشَةَ
زَوْجِ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَنَّهَا
قَالَتْ كَانَ
النَّاسُ
يَنْتَابُونَ
الْجُمُعَةَ
مِنْ
مَنَازِلِهِمْ
وَمِنْ
الْعَوَالِي
Nebi (s.a.v.)'in hanımı
Âişe (r.a)'dan; demiştir ki: İnsanlar, evlerinden ve Avâlî'den nöbetleşe olarak
cuma'ya gelirlerdi.
izah:
Buhârî, cuma; Müslim,
cuma
Hadis-i şerifin
Buhârî'deki rivayeti yine Hz. Âişe'dendir.Fakat dana uzundur.Buradakine
ilaveten, cumaya gelenlerin üzerlerinde toz ve ter bulunduğu onlardan birinin
üzerinde toz ve ter olduğu halde Resûlullah'a geldiğinde Efendimizin ''Keşke
bu gününüzde yıkansaniz"[Ebû Dâvûd, tahâre] buyurduğu rivayet
edilmektedir.
"Nöbetleşe
gelirlerdi” şeklinde türkçeleştirdiğimiz kelimesi, Kastalânî ve Aynî'nin
beyânlarına göre, mastarının tefâül babın-dandır. Bu kelime bazı rivayetlerde
şeklindedir. Bu, ve fiillerinin aynı manada olduğunu gösterir.
Avâlî, âliye
kelimesinin çoğuludur. Daha önce de temas edildiği gibi, Medine'nin doğu
tarafında 2-12 mil arasındaki mesafede bulunan köylere ve yerleşim bölgelerine
denir.
Ebû Davud'un bu hadis-i
şerifi, "Cuma kimlere farzdır?" başlığı altına alması, onun köylerde
ve obalarda yaşayanlara cuma'mn farz olduğu görüşünde olduğunu gösterir. Çünkü
Hadis-i Şerifin ifâdesinden müslümanların köylerden cuma için Medine'ye
geldikleri anlaşılmaktadır. Bu da cumanın onlara farz olmasını gerektirir.
Ancak hadis-i şerif köy
ve obalarda oturanlara cumanın farz olduğuna kesinlikle delil olamaz. Çünkü
burada Avâlî'den olanların cumaya nöbetleşe geldikleri söylenmektedir. Eğer
cuma onlara farz olsaydı nöbetleşe değil, özrü olmayan herkesin her cuma
gelmesi gerekirdi. Hepsi gelmediğine göre, bu haber onlara cumanın farz
olduğuna delâlet etmez. Onların cumaya gelmeleri tamamen ihtiyarî olduğunu
gösterir.
Bu konuda Aynî'de;
"Eğer cuma Avâlî'de oturanlara farz olsaydı, nöbetleşe olarak gelmezler,
hepsi birden gelirlerdi" demektedir.
Diğer Buhârî sarihleri Kastalânî,
Askalanî ve Kirmânî de Aynî'nin söylediklerine benzer ifadelerle şehirlerin
dışında oturanlara cumanın farz olmadığını belirtmişlerdir.
Burada söz konusu olan
şehirden maksat, Hidâye'dc, (Ebû Yûsuf'un görüşü olmasına rağmen Hanefi
mezhebinin tercihi olarak) gösterildiğine göre, idarecisi olan, hükümleri infaz
ve cezalan tatbik eden hâkimi bulunan yerlerdir. Ebu Yusuf'dan nakledilen bir
başka görüşe göre de şehir, ahâlisi en büyük camilerine toplandığında cami
almayacak kadar kalabalık olan yerlerdir.
Fethu'I-KadiVde Ebû
Hanife'nin şehir'i şu şekilde tarif etliği bildirilmektedir: "İçerisinde
sokaklar, çarşılar ve meskûn mahalleri olan, mazlumu zâlimden koruyacak valisi
ve çeşitli hadiseler karşısında kendisine müracaat edilen âlimi bulunan her
yerdir." Ancak yukarıda da ifâde edildiği gibi Hidâye sahibi, Ebû
Yûsuf'un ilk görüşünü mezhebin görüşü olarak takdim etmiştir.
Bir kimseye cuma
namazının farz olması için bazı şartlar vardır. Bu şartlardan bir kısmında
bütün mezhubler müttefik olduğu halde bazılarında aralarında görüş ayrılıkları
vardır. Bütün mezheblcrin ittifak ettikleri şartlar şunlardır:
Cumanm farz olması
için:
1. Erkek olmak. Ancak
kadınlar cumayı kılmışlarsa, bir daha öğle namazını kılmalarına gerek yoktur.
2. Hür olmak,
3. Kör olmamak.Gözü
görmediği halde camiye giderken kendisine refakat edecek birumi bulabilen kişi
hakkında mezhebfer arasında ihtilâf vardır. Hanefîlerden, İmam-ı Azam'a göre
böyle birine cuma farz değil, Ebû Yûsuf ve Muhammed'e göre farzdır. Şafiîlerden
de iki görüş nakledilmiştir.
4. Mukim olmak.
Müsâfire cuma farz değildir. Şafiî ve~"H"anbelîlere göre müsâfir,
cuma kılınan bir yerde dört günden fazla kalmaya niyet ederse ona da cuma
farzdır.
5. Cuma kılınan bir
şehirde olup camiye Hanefîlerde 5040 m.Malikilerde üç mil, Şâfiîlerde de ezan
duyulabilecek bir mesafede olmak.,Bulunduğu yer ile cami arasında bir boşluk
olması hâlinde, arada meskun olmayan bir boşluk varsa, durum değişir.O konu
bundan sonraki hadisin şerhinde açıklanacaktır.Ancak Şâfiîlerde ezan,
duyulmayan yerlerde mükellef adedi kırk veya daha fazla olursa bulundukları
yerde namazlarını kılmaları gerekir,
6. Sıhhati yerinde
olmak:
Hanefîlere göre topal
olmamak, ayrı bir şart olarak zikredilir. Bunlardan başka Şafiî, Maliki ve
Hanbelîlete göre şu şartların bulunması da cumanın farz olması için gereklidir:
a. Cumayı terk etmeyi
mubah kılan bir özrü bulunmayacak,
b. İhtiyar olmayacak,
(bu konu tafsilâtlıdır).
c. Bir zâlimin
kendisine zarar vermesinden veya hapsetmesinden korkusu olmayacak.
d. Mal, can veya ırza
bir zararın gelmesinden emin olacak.
5. Mükellef namaz
kılacak yerde yerleşmiş olacak.
Bu mezheplere göre
mükellef sayısı kırktan fazla olan köylerde cuma kılınır. Çöllerde veya çadırlarda
cuma farz değildir.Bedâyi'de belirtildiğine göre, Hanefi mezhebinde köylerde
cuma farz değildir. Şehirlerde veya şehre 5040 m. mesafedeki banliyölerinde
yaşayanlara cuma farzdır.
Buraya kadar yazdığımız
şartlar, cumanın farz olmasının şartlandır. Bir de cumanın sahih olmasının
şartlan Vardır. Ancak onlar şu anda konumuzun dışında olduğu için burada temas
edilmeyecektir.