بَاب
الْخُطْبَةِ
قَائِمًا
220-222. Ayakta Hutbe
Okumak
حَدَّثَنَا
النُّفَيْلِيُّ
عَبْدُ اللَّهِ
بْنُ
مُحَمَّدٍ
حَدَّثَنَا
زُهَيْرٌ عَنْ
سِمَاكٍ عَنْ
جَابِرِ بْنِ
سَمُرَةَ أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
كَانَ
يَخْطُبُ
قَائِمًا
ثُمَّ يَجْلِسُ
ثُمَّ
يَقُومُ
فَيَخْطُبُ
قَائِمًا فَمَنْ
حَدَّثَكَ
أَنَّهُ
كَانَ
يَخْطُبُ جَالِسًا
فَقَدْ
كَذَبَ
فَقَالَ
فَقَدْ وَاللَّهِ
صَلَّيْتُ
مَعَهُ
أَكْثَرَ
مِنْ أَلْفَيْ
صَلَاةٍ
Câbir b. Semure
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (s.a.v.) ayakta hutbe irâd eder,
sonra oturur, sonra kalkıp yine ayakta hitab ederdi. (Câbir dedi ki:) "Kim
sana Nebi (s.a.v.)'in oturarak, hutbe irad ettiğini söylerse, yalan
söylemiştir. Vallahi ben Resûlullah (s.a.v.) ile birlikte iki bin (vakit)den
fazla namaz kıldım.
İzah:
Müslim, cuma; Nesâî,
cuma; Ahmed b. Hanbel, III, 31;,V, 87, 91, 92, 97, 101, 107, 108; Beyhakî,
es-Sıinenu'l-kubrâ, III, 197.
Hadis-i şerif hutbeyi
ayakta okumanın meşru olduğuna delildir. Ancak kıyamın hükmü ihtilaflıdır.
Cumhura göre hutbenin
ayakta iradı farzdır. Bunlar Hz. Nebiin hutbelerini ayakta irad ettiğini
bildiren bu ve buna benzer rivayetlere dayanmışlardır. Nevevî, bu görüşün
mantıkî izahı olarak şunları söyler: "Çünkü hutbe cumanın iki farzından
biridir. Öyleyse namazda olduğu gibi hutbede de kıyam ve kuud farzdır."
Bunlar Hz. Osman ve Muâviye'nin oturarak hutbe okuduklarına dair rivayetleri
zarurete hamletmişlerdir. "Hz. Osman ihtiyarladığı için, Muaviye de çok
şişman olduğu için oturarak hitab etmişlerdir" derler.
İmam Mâlik'den hutbede
kıyamın vacib olduğu, fakat şart olmadığı, dolayısıyla, hatibin kıyamı terk
etmesi halinde hutbenin sahih fakat hatibin günah işlemiş olacağı rivayet
edilmiştir.
Ahmed b. Hanbel'den bir
rivayete ve Hanefîlere göre, hutbenin ayakta olması sünnettir. Bunlara göre,
Hz. Nebi'in ve hulefâ-i Râşidin'in devamlı ayakta hutbe okumaları, kıyamın
farz ya da vâcib olmasını gerektirmez. Nevevî'nin hutbeyi cumanın şartlarından
biri olduğu için namaza benzetmesi de tam geçerli değildir. Çünkü hutbe her
yönden namaza benzemez, namaz da kıbleye dönmek şart olduğu halde, hutbede
böyle bir şart yoktur. O halde hutbe namaza değil ezana benzer. Dolayısıyla
kıyamın ve oturmanın namazda farz olması hutbede de farz olmasını gerektirmez.
Bu görüşte olanlar, Hz. Osman'ın oturduğu yerde hitâb etmesini de delilleri arasına
alırlar.
Câbir b. Semure
(r.a.)'nin "Ben Resûlullah ile iki bin (vakit)den fazla namaz kıldım"
demesi ya çokluktan kinayedir ya da beş vakit namazı kasdetmiştir. Çünkü
cumanın farziyetinden Efendimizin vefatına kadar değil iki bin, yarısı kadar
bile cuma namazı kılınmamıştır.