NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ رَافِعٍ
حَدَّثَنَا
أَزْهَرُ
بْنُ
الْقَاسِمِ
قَالَ مُحَمَّدٌ
رَأَيْتُهُ
بِمَكَّةَ
حَدَّثَنَا
أَبُو
قُدَامَةَ عَنْ
مَطَرٍ
الْوَرَّاقِ
عَنْ
عِكْرِمَةَ عَنْ
ابْنِ
عَبَّاسٍ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَمْ يَسْجُدْ
فِي شَيْءٍ
مِنْ
الْمُفَصَّلِ
مُنْذُ
تَحَوَّلَ
إِلَى
الْمَدِينَةِ
İbn Abbâs (r.a.)'dan
rivayet edildiğine göre,
Resûlullah (s.a.v.)
Medine'ye geldi-geleli mufassallardan hiç birinde tilâvet secdesi yapmamıştır.
İzah:
Kütüb-i sitte içinde
sadece Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.
Bu hadis
"mufassal" adı verilen sûreler gurubunda secde âyetinin olmadığına
delâlet etmektedir. İmam Mâlik ve tabileri bu görüşü tercih etmişlerdir. Ancak
bu rivayet zayıftır. Çünkü sene-dîndeki Ebû Kudâme zayıftır. Birçok âlim bu
râvinin zayıf olduğunu söylemiştir. Râvilerden Metaru'l-Verrâk da tenkide
uğrayanlardandır. Hatta Müslim bu zâtın hadisini kitabına aldığı için
ayıplanmıştır.
Şayet hadisin sahih
olduğu kabul edilirse, İbn Abbâs'ın mufassal gurubunda yapılan secdelere muttali
olmadığı ya da Hz. Peygamber'in bir sebebe biaen bu secde âyetlerini terk
ettiği yorumu getirilecektir. Çünkü o grubda secde âyeti olduğu 1407 numaralı
hadiste gelecektir. Nitekim bu hadiste Ebû Hüreyre Hz. Peygamber (s.a.v.)'le
birlikte ve sûrelerinde secde
ettiklerini haber vermiştir.
Şevkânî, İbn Abbâs'ın
rivayeti ile ilgili olarak; "Hz. Peygamber'in o durumda secde yapmaması o
surelerde secde âyeti olmayışına delâlet etmez.' Çünkü onları okuduğunda
abdestsiz olduğu için veya vakit kerahet vakti olduğu için terk etmiş
olabilir. Yahut da okuyan terk etmiştir veya secde etmemenin cevazına işaret
için secde etmemiştir," der.
Feth'de de bunun en
râcih ihtimal olduğu beyân edilmiştir.