NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْقَعْنَبِيُّ
حَدَّثَنَا عَبْدُ
اللَّهِ
يَعْنِي
ابْنَ عُمَرَ
عَنْ نَافِعٍ
عَنْ ابْنِ
عُمَرَ
أَنَّهُ
كَانَ يَأْتِي
الْجِمَارَ
فِي
الْأَيَّامِ
الثَّلَاثَةِ
بَعْدَ
يَوْمِ
النَّحْرِ
مَاشِيًا ذَاهِبًا
وَرَاجِعًا
وَيُخْبِرُ
أَنَّ النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَ يَفْعَلُ
ذَلِكَ
İbn Ömer (r.a.), kurban
(bayramının ilk) gününden sonraki üç günde (cemrelere taş atmak için) yaya
olarak gelir, giderdi ve Peygamber (s.a.v.)'in de böyle yaptığını söylerdi.
İzah:
Beyhakî,
es-Sünenu'I-kübrâ, V, 131.
1966 numaralı hadis-i
şerifte de ifâde edildiği gibi Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz Minâ'da kurban
bayramının birinci günü Akabe Cemresine binitli olarak gider ve orada taşlan
hayvanının üzerinde iken atardı. Bu hadis de bayramın 2, 3 ve 4. üncü günü
taşları atmak için cemrelere yaya olarak gidip geldiği ve taşları yerden attığı
ifade ediliyor. Böylece bu iki hadis Resûl-i Ekrem'in kurban bayramının dört
gününde cemrelere nasıl gittiğini ve orada taşları nasıl attığını açıklamış
oluyor.