NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
بْنُ هِشَامٍ
أَبُو نُعَيْمٍ
الْحَلَبِيُّ
وَعَمْرُو
بْنُ
عُثْمَانَ
الْمَعْنَى
قَالَا
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ هِشَامِ
بْنِ
حَسَّانَ
بِإِسْنَادِهِ
بِهَذَا
قَالَ فِيهِ
قَالَ
لِلْحَالِقِ
ابْدَأْ بِشِقِّي
الْأَيْمَنِ
فَاحْلِقْهُ
Şu (önceki 1981.) hadis aynı
senedle Hişam b. Hassan'dan da rivayet olunmuştur. (Bu hadisi Hişam b.
Hassan'dan nakleden Süfyân) dedi ki:
(Nebi sallallahu aleyhi
ve sellem) berbere:
"Sağ tarafımdan
başla da (öyle) tıraş et" buyurdu.
İzah:
Müslim, hac; Tirmizî,
hac
Bu hadis ihramdan
çıkmak için tıraş olacak bir kimsenin tıraşına sağ tarafından başlamasının
sünnet olduğunu ifâde etmektedir.
Rasul-i Ekrem'in
mübarek saçlarıyla teberrük konusunda merhum Kâmil Miras Efendinin
mütelaalarım duaya vesile olması dileğiyle nakletmek istiyoruz.
"Teberrük hususu
bu hadisin kemali vuzuh ile ifade ettiği en sarih bir hükümdür. Ahmed b.
Hanbel'in Müsned'inde İbn Sîrîn'den rivayetine göre Übeydetü's-Selmânî
hazretleri bu hadisi İbn Ömer'den rivayet ettikten sonra Resül-i Kibriya'nın
vücud-ı mukaddesinden ayrılan bir tüyü benim nazarımda yer yüzünde açık olan
ve yer altında gizli bulunan bütün altın ve gümüş hazinelerinden daha
kıymetlidir ve daha sevimlidir, demiştir.
Birçok siyer ve tabakât
ulemâsının bildirdiklerine göre Halid b. Velid (r.a)'ın serpuşunda Resûl-i
Ekrem'in birkaç tane mübarek saçından mahfuz imiş. Bu cihetle bu seyf-i ilahî
hangi gazaya gitse kendisine feth-u zafer müyesser olurdu. Yine bir çok siyere
dair eserde bildirildiğine göre Ebû Talha tarafından Resûl-i Ekrem'in, saçı
dağıtılırken Halid b. Velid Resûl-i Ekrem'in mübarek nâsiyesinden ayrılan
mübarek saçından verilmesini tenbih ve rica etmişti. Ebû Talha da Halid'in bu
ricasını isaf ederek Resul-i Ekrem tıraş olurken dikkatle ayırıp Halide
vermişti. Hazret-i Halid'in serpuşunda muhafaza ettiği rivayet edilen şa'r-i
Nebevî bu olacaktır. Bu büyük İslâm dilâveri pek'iyi bilmişti ki Resûl-i
Kibriya'nın makdem-i nâsiyesine münâsib olan feth-u zaferdir, her müşkülün
suhuletle iktihamıdır. Bize bildirirken bir vecd-i dinî ve aşk-ı Muhammedi ile
Resûl-i Zîşânın bir tüyü ile veya herhangi bir. âsar-ı Muhammedi'ye ile
teberrük, anam, babam ve bütün varlığım ve hayatım feda olsun, diye arzı
tazîmat ediyor.
İşte eslâf-ı izamımızın
bu menâkıb ve meâsirine ağlayarak tercüman olurken secde-i tazime kapanır şu
naçiz kalemim: "Ey Resul-i zîşanımız! Eslâfımızın meâsirine tercüman
olurken senin mübarek bir kılına feda edecek bir armağana mâlik değilim ki ben
de onu feda edeyim. Elimdeki şu aciz kalem içinde yalnız Ravza-i Tahirene
zerrat adedince salât-u selâm ithaf ederek arz-i tazimat ediyorum." Miras, Kâmil, Tecrid Tertemesi, VI, 196-197
(Birinci baskı).