NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ كَثِيرٍ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ ح و
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ بْنُ
أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
وَكِيعٌ جَمِيعًا
عَنْ
طَلْحَةَ
بْنِ يَحْيَى
عَنْ عَائِشَةَ
بِنْتِ
طَلْحَةَ عَنْ
عَائِشَةَ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهَا
قَالَتْ
كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا دَخَلَ
عَلَيَّ قَالَ
هَلْ
عِنْدَكُمْ
طَعَامٌ
فَإِذَا قُلْنَا
لَا قَالَ
إِنِّي
صَائِمٌ
زَادَ وَكِيعٌ
فَدَخَلَ
عَلَيْنَا
يَوْمًا
آخَرَ فَقُلْنَا
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
أُهْدِيَ
لَنَا حَيْسٌ
فَحَبَسْنَاهُ
لَكَ فَقَالَ
أَدْنِيهِ
قَالَ طَلْحَةُ
فَأَصْبَحَ
صَائِمًا
وَأَفْطَرَ
Aişe (r.anha)'dan; demiştir
ki:
Rasûlullah (s.a.v.)
yanıma geldiği zaman!
"Yanınızda yiyecek
bîr şey var mı?" der. Biz de "Hayır" dediğimizde,
"(O halde) ben
oruçluyum" buyurdu.
Veki (Süfyan'dan fazla
olarak) şunları da ilâve etti:
(Hz. Aişe devamla şöyle
dedi:)
Başka bir gün Rasûlullah
(s.a.v.) bizim yanımıza geldi:
Ya Rasûlallah bize Hays
yemeği hediye edildi,, onu senin için sakladık, dedik.
"Getirin"
buyurdu.
Talha dedi ki:
Rasûlullah (s.a.v.)
oruçlu idi, orucunu bozdu.
İzah:
Hadis, Ebû Davud'a iki
ayrı yoldan gelmiştir. Bunlardan birisi: Muhammed b. Kesir, Süfyân, Talha b.
Yahya diğeri de Osman b. Ebi Şeybe, Vekî', talha b. Yahya'dır. Bu bölüm birinci
kısımdaki zâtların rivayetinde mevcut değildir.
Bu hadisi ayrıca
şunlarda tahric ettiler: Buhari, savm; Müslim, siyam; Nesâî, sıyâm; Tirmizî,
savm; İbn Mâce, siyam; Ahmed b. Hanbel, III, 188, 248; IV 95; VI, 207.
Hays yemeği: Hurma,
çökelek ve yağdan yapılan bir yemektir. Hadisin Sahih-i Müslim'de iki ayrı
rivayeti vardır. Bu rivayetlerin ikisi de Ebû Dâvud'daki rivayetten biraz
farklıdır. Ancak bu farklılık, hadisin delâlet ettiği hükme tesir edecek
şekilde değildir.
Ebü Dâvud'daki Hz.
Peygamber (s.a.v.)'in oruçlu iken orucunu açtığına dair olan ifade râvilerden
Talha'ya aittir. Müslim'in rivayetlerinden birinde ise, bizzat Peygamber
(s.a.v.)'in, "ben oruçlu idim" buyurduğu belirtilmektedir.
Hadis-i şerif, fıkıh
açısından iki önemli konuyu ihtiva etmektedir.
Bunlar:
1. Nafile oruca gündüzün
niyet etmek de caizdir. Bu konuda âlimlerin görüşleri bundan önceki hadisin
açıklamasında belirtilmiştir. Burada şunu da ilâve edelim ki oruca gündüzün
niyeti caiz görenlere göre kişinin o ana kadar bir şey yeyip içmemiş olması
şarttır. Aksi halde oruç tutmuş sayılmaz.
İmam Nevevî bu hadisin
şerhinde şöyle der:
"Bu hadis nafile
oruca gündüzün zevalden önce niyetin caiz olduğu konusunda cumhur için
delildir. Diğerlerinin, Peygamber (s.a.v.)'in "yanınızda yiyecek bir şey
var mı?" sorusunu, Efendimiz geceden oruca niyetlenmişti. Ancak
kendisinde zayıflık hissedince orucu bozmak istedi şeklindeki te'villeri fâsid
bir te'vil ve zorlamadır."
2. Nafile oruca niyet
etmiş olan kimse akşam olmadan orucunu bozabilir. Çünkü Peygamber (s.a.v.)
daha önceden oruca niyetlenmiş olduğu halde Hays adı verilen yemeği isteyerek
orucunu bozmuştur.
Aliyyü'1-Kari bu konuda
Mirek'in şu sözlerini nakleder:
"Hadis, nafile
orucu bozmanın caiz olduğunu gösterir. Âlimlerin çoğunun görüşü de böyledir.
Ebû Hanife, bunun bir özür varsa caiz olduğunu, özürsüz yere bozmanın caiz
olmadığını söyler"
Kadı Iyâz de şöyle der:
"Hadis-i şerif,
nafile oruca başlamanın ondan çıkmaya mani olmadığına delâlet eder. Nafile
oruç tutan kişi,kendisinin emiridir. Ebû Hanîfe'-nin arkadaşları nafile oruca
başlayan kişinin onu tamamlamasının vâcib olduğunu, eğer bozarsa kaza etmesi
gerektiğini söylerler..." Hattâbî de Sahâbîlerden bir çoğunun nafile orucu
bozup kaza ettiklerini söyler.
İmam Şârânî, başlanılan
nafile namaz ve orucu tamamlamanın Ebu Hanife ve Malik'e göre vâcib olduğunu,
Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'e göre ise, vâcib olmadığını söyler. Bu konuda geniş
bilgi müteakib babda gelecektir.