NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى عَنْ
التَّيْمِيِّ
ح و
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ يُونُسَ
حَدَّثَنَا
زُهَيْرٌ
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
التَّيْمِيُّ
عَنْ أَبِي
عُثْمَانَ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
مَسْعُودٍ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَا يَمْنَعَنَّ
أَحَدَكُمْ
أَذَانُ
بِلَالٍ مِنْ
سُحُورِهِ
فَإِنَّهُ
يُؤَذِّنُ
أَوْ قَالَ
يُنَادِي
لِيَرْجِعَ
قَائِمُكُمْ
وَيَنْتَبِهَ
نَائِمُكُمْ
وَلَيْسَ
الْفَجْرُ
أَنْ يَقُولَ
هَكَذَا
قَالَ
مُسَدَّدٌ وَجَمَعَ
يَحْيَى كَفَّيْهِ
حَتَّى
يَقُولَ
هَكَذَا
وَمَدَّ يَحْيَى
بِأُصْبُعَيْهِ
السَّبَّابَتَيْنِ
Abdullah b. Mes'ûd
(r.a.)'dan demiştir ki; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Bilâl'ın ezanı sizden
birini sahur yemeği yemekten alıkoymasın. Çünkü o; ibâdette olanınızın (
istirahate) dönmesi, uyuyanınızın da uyanması için ezan okur.
(Râvi), yahud da
"nida eder" dedi. Müsedded derki; Yahya iki elini birleştirerek;
"fecir şöyle görünen değil," dedi ve (devamla); "tâ şöyle
görünene kadardır" diyerek işaret parmaklarını uzattı.
İzah:
Ebû Dâvud nüshalarının
çoğunda, "iki el" değil sâdece "el" kelimesi kullanılmış ve
bu cümlenin Müsedded'den olduğuna dâir bîr kayıt yer almamıştır.
Ayrıca bu hadis'i
Buhârî, ezan; âhad, Müslim, savm; Nesâî, ezan, sıyâm; Ahmed b. Hanbel, I, 392,
435. de tahric etti.
Bu hadis de önceki
hadis gibi Bilâl'in ezanının imsakin bitişine delâlet etmediğini beyân
etmektedir. Bu hadiste fazla olarak birinci ve ikinci fecirlerin el
işaretleriyle tarifi de vardır. Tercemeye esâs aldığımız nüshaya göre; Ebû
Davud'un hadîsi aldığı iki üstadın biri olan Müsedded'in ifâdesinde hadîsi
kendisine nakleden Yahya; Rasûlullah'ın "fecir şöyle değildir."
sözünü naklederken, iki elini birleştirmiş, "fecîr şöyle oluncaya
kadardır" sözünü naklederken de işaret parmaklarını uzatmıştır.
Müslim'in rivayetinde,
Râvi Hz. Peygamber'in birinci fecri tarif ederken, elini doğrultarak
kaldırdığını, ikinci fecri tarif ederken de iki parmağını araladığım haber
vermiştir.
Ebû Davud'un
rivâyetindeki Yahya'nın tarifi de şüphesiz Hz. Peygamber'den menkûldür. Çünkü
bir ibâdetin başlamasına taallûk eden bir meselede, akılla hüküm vermek mümkün
değildir.
Hadîs-i şeriften
anlaşılacağı üzere; Bilâl-i Habeşî (r.a.) sabah namazı vakti girmeden bir defa
ezan okurdu. Bilâl'in bu ezanı sabahın vaktinin girdiğini bildirmek için değil,
o ana kadar ibâdet etmekte olanların istirahate çekilip, sabah namazına daha
dinç olarak kalkmalarını, uyumakta olanların da, kalkıp teheccüd kılmalarını,
yıkanması gerekenlerin yıkanıp sabah namazına hazırlanmalarını te'mîn idi.
Başka bâzı rivayetler de İbn Ümmü Mektûm'un, Bilâl1 den sonra bir ezan daha
okuduğu, işte bu ezanın sabahın vaktinin girdiğine delâlet ettiği beyân
edilir.
Şunu da belirtelim ki,
buradakinin tam tersine, "İbn Ümmü Mek-tûm'un gözü görmez. Onun ezanı sizi
aldatmasın, fakat Bilâl ezan okudğu zaman kimse yemek yemesin" tarzındaki
hadîsler de rivayet edilmiştir.
Buna göre hadîsler
arasında bir zıddiyet söz konusu olmaktadır.
Buhârî şârihi Aynî, bu
tezâtın, Hz. Bilâl ve İbn Ümmü Mektûm'un, ezanı nöbetleşe okumalarından
kaynaklandığını söyler. Buna göre, Hz. Peygamber bâzı gecelerde ezanı önce
Bilâl'e sonra îbn Ümmü Mektûm'a, bâzı gecelerde ise, önce İbn Ümmü Mektûm'a,
sonra Bilâl'e okutmuştur. îşte bu hal yukarıda işaret edilen ihtilâfa sebep
olmuştur. Hadîslerin hepsi göz önüne alındığında; oruca başlama ve sabah
namazına durma konusunda; kim okursa okusun birinci ezanın değeri yoktur.
İ'tibâr ikirici ezanadır.
Vakti girmeden önce
sabah namazı için ezan okumanın caiz olduğunu söyleyenlerin bu hadîse
dayandıkları söylenmiştir.
Sabah ezanının ne zaman
okunabileceği konusunda mevcut ihtilâflar şöyle özetlenebilir:
Şâfiîlere göre, fecr-i
kâzib ile, fecr-i sâdık arasında okunur, daha önde okunması mekruhtur.
Şâfiîlerden bir kısım âlimlere göre, gece yarısı, bâzılarına göre ise, gecenin
üçte birinde okumak caizdir.
İmâm Ebû Yusuf, imâm
Ahmed b. Hanbel ve İmâm Mâlik'e göre, gece yarısı okunur. Şafiî ulemâsının
sahîh görüşünün bu olduğu da söylenmektedir. Ayrıca, fecir doğarken, kışın
gecenin son yedide birinde, yazın ise, son yedide birinin yarısında okunur.
Gecenin herhangi bir vaktinde okunabilir şeklinde görüşler de vardır.