NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ
دِينَارٍ
عَنْ عَطَاءٍ
عَنْ
حَبِيبَةَ
بِنْتِ
مَيْسَرَةَ
عَنْ أُمِّ
كُرْزٍ
الْكَعْبِيَّةِ
قَالَتْ سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ عَنْ
الْغُلَامِ
شَاتَانِ مُكَافِئَتَانِ
وَعَنْ
الْجَارِيَةِ
شَاةٌ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
سَمِعْت
أَحْمَدَ
قَالَ
مُكَافِئَتَانِ
أَيْ
مُسْتَوِيَتَانِ
أَوْ
مُقَارِبَتَانِ
Ümmû Kürs'el-Ka'biyye
demiştir ki:
"Rasûlullah
(S.A.V.)'i, (Akîka kurbanı olarak) erkek çocuğu için yaşça birbirine denk olan
iki koyun, kız çocuğu için de bir koyun (kesilir) derken işittim."
Ebû Dâvûd der ki: Ben
Ahmed (b. Hanbel)'i (metinde geçen) "mükâfieten" (kelimesin)i
"eşittirler*', yahut da ''birbirlerine yakındırlar" diye tefsir
ederken işittim.
İzah:
bk. Nesâî, akîka; Ahmed
b. Hanbel, IV, 38.
Akîka; lügatte yeni
doğan çocuğun başındaki 'ana tüyü' demektir. Bir fıkıh terimi olarak bu kelime;
yeni doğan bir çocuğun doğumunun yedinci günü kesilen kurban anlamında
kullanılır. Kelime, yarmak ve kesmek manalarına gelen " " kökünden türetilmiştir. Dolayısıyla
yeni doğan bir çocuğun başındaki ana tüyü doğumunun yedinci günü kesildiği için
'akîka' ismini aldığı gibi, onunla birlikte kesilen kurban da bu ismi almıştır.
Hanefî âlimlerinden İbn
Âbidîn bu mevzuda şunları söylemiştir: "Çocuğu dünyaya gelen bir
kimsenin, doğumun ilk haftasında, çocuğa isim vererek başındaki ana tüyünü
kesip ağırlığınca gümüş ya da altın dağıtması müstehaptır. cl-Câmi
ü'l-nıahbûbî'de açıklandığına göre; çocuğun saçları kesilirken bir de 'akîka'
adıyla bir kurban kesmek caizdir. Ebû Cafer et-Tahâvî Şerhü Maâni'l-Âsâr'
isimli eserinde bu kurbanı kesmenin nafile bir ibâdet olduğunu söylemiştir.
Udhıye kurbanında
aranan şartların aynen bu kurbanda da bulunması gerekir. Bu kurbanın eti çiğ
olarak dağıtılabileceği gibi, pişirilerek ve kemikleri kırılarak veya
kırılmadan da dağıtılabilir. Uygun görülen kişilerin davet edilerek onlara
yedirilmesi de caizdir."