NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ
عَنْ ابْنِ
شِهَابٍ عَنْ
عَبْدِ
الْحَمِيدِ
بْنِ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ زَيْدِ بْنِ
الْخَطَّابِ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
الْحَارِثِ
بْنِ نَوْفَلٍ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَبَّاسٍ قَالَ
قَالَ عَبْدُ
الرَّحْمَنِ
بْنُ عَوْفٍ
سَمِعْتُ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
يَقُولُ
إِذَا
سَمِعْتُمْ
بِهِ بِأَرْضٍ
فَلَا
تُقْدِمُوا
عَلَيْهِ
وَإِذَا
وَقَعَ
بِأَرْضٍ
وَأَنْتُمْ
بِهَا فَلَا
تَخْرُجُوا
فِرَارًا
مِنْهُ
يَعْنِي الطَّاعُونَ
Abdurrahman b. Avf dedi
ki: Ben Rasûlullah (s.a.v.)'i (şöyle) derken işittim.
"Bir yerde taun
(bulunduğun)u işitirseniz oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde zuhur edecek
olursa ondan yani, taundan kaçarak (bulunduğunuz yerden dışarı)
çıkmayınız"
İzah:
Buhârî, tıb; Müslim,
selam; Ahmed b. Hanbel, 1,178, 180, 186, 111,416, IV.177, 186, V-206, 208, 210,
373.
Taun: Vücudun dirsek,
koltuk, el, parmak gibi yerlerinde çıkan ve şiddetli ağrılara şişkinliklere
sebep olan yaralardır.
Yaranın etrafı yeşil
veya menekşe renginde olur. Hastada kalp çarpıntısı ve kusmak gibi belirtiler
görünür.
Veba: Bazılarına göre
taundur. Muhakkik ulemaya göre ise, yeryüzünün bir tarafında alışılmışın
tersine zuhur ederek pek çok insanı etkileyen bir hastalıktır. Başka zamanlarda
hastalıklar muhtelif olduğu halde, vebada yalnız bir nevi olur. Bu zevata göre,
taunla veba arasında umum ve husus alâkası vardır. Her taun vebadır. Fakat her
veba taun değildir. Bu hadislerde taunun Beni İsrail'e azab olarak
gönderildiği bildirilmektedir. Müslümanlar için ise rahmettir. Nevevî:
"Taun bu ümmet için bir rahmet ve şe-hadettir. Buhari ile Müslim'in
rivayet ettikleri bir hadisde:
"Taundan ölen
şehiddir." denildiği gibi, başka bir'hadistede:
"Taun bir azab
idi. Allah onu dilediğinin üzerine gönderirdi. Nihayet onu müzminlere rahmet
yaptı. Eğer bir kul tauna tutulur da bulunduğu yerde sabrederek bekler,
Allah'ın takdirinden başka kendisine bir şey isabet etmeyeceğini bilirse, o
kimseye şehid ecri kadar sevab verilir" Duyurulmuştur" diyor.
Hadis-i şerifteki
riczden murad, da azabdır. Ravi ricz mi yoksa azab mı denildiğinde ve keza Beni
tsraile mi yoksa sizden Öncekilere mi buyurul-duğunda şüphe etmiştir.
Bu rivayetlerde, taun
hastalığı zuhur eden yere girmek ve taundan kaçmak için o yerden çıkmak, yasak
edilmektedir. Kaçmak için değil de arızî bir sebeple o yerden çıkmakta beis
yoktur. Cumhuru ulemanın kavli budur. Hatta Hz. Aişe (r.anha);
"Taundan kaçmak,
harbden kaçmak gibidir" demiştir. Âlimlerden bazıları, taun hastalığı
bulunan yere girmeyi de ondan kaçmak için o yerden çıkmayı da caiz
görmüşlerdir. Bu kavil Hz. Ömer ile Ebû Musa el-Eş'ari, Mesruk ve Esved İbn
el-Hilal'den rivayet olunmuştur. Hatta Amr b. As'ın: "Bu azabdan
geçitlere, vadilere ve 4ağ tepelerine kaçın" dediği rivayet olunur.
Bunlar hadisteki nehyi te'vil ederek: "RasûlüUah (s.a.v.) taunlu beldeye
girip çıkmayı mukadder olmayan bir şey başa gelir korkusuyla yasak etmemiştir.
Lakin fitne çıkmasın, halk o yere gelen kimsenin helakini gelişine, kaçanın
selametini de kaçışına bağlamasın diye nehiy buyurmuştur..." derler.
Nevevî diyor ki:
"Sahih olan yukarda arzettiğimiz gibi, taun zuhur eden yere girmenin ve
taundan kaçmak için o yerden çıkmanın men edilmesidir. Çünkü sahih hadislerin
zahiri bunu gösterir."
Taundan kaçmak için
değil de herhangi bir iş veya meşguliyetle o yerden dışarı çıkmak, bütün
ulemaya göre caizdir.[Davudoglu A. Sahih-i Müslim, Terceme ve Şerhi, IX,655.]
Netice olarak, bu
hadis-i şerifin birinci cümlesi, taunun zuhur ettiği yere dışarıdan gelinerek
hastalık alınmasını önleyici, ikinci cümlesi de hastalığın zuhur ettiği
bölgeden etrafa yayılmasını durdurucudur. Binaenaleyh bu iki cümlede emredilen
bugünün tıp dilindeki "karantina" uygulamasından başka bir şey
değildir.
Çünkü karantinanın
bugünkü tarifi şudur: Bulaşıcı bir hastalığın bulaşmasına maruz kalmış olan
veya maruz kaldığından şüphe edilen insan veya evcil hayvanların, hastalığın
en uzun kuluçka dönemi boyunca böyle olmayanlarla temasını önlemek için hareket
serbestliğinin smırlandırılmasıdır" Gerçekten bugünün tıbbında veba
hastalığından korunmak için vebalı hastalara izolasyon ve karantina mutlak
surette tatbik edilmelidir.
Vebalı hasta ve şüpheli
şahısların bulaşık yerden ayrılmasına müsaade edilmez. Bulaşık bölgeden gelen
yolcuların da doğrudan doğruya memleket içine girmesine izin verilmez. Milton
diyor ki: "Vebadan korunma kemirici hayvanlarla ve pirelerle mücadele
tedbirleri almakla ve hastanın kati surette tecriti ile olur.[Deniz kuşları,
Mahmud, Nebiimiz ve Tıp, 70,72.]