SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

CENAİZ BAHSİ

<< 3119 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ أَخْبَرَنَا ثَابِتٌ عَنْ ابْنِ عُمَرَ بْنِ أَبِي سَلَمَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا أَصَابَتْ أَحَدَكُمْ مُصِيبَةٌ فَلْيَقُلْ إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ اللَّهُمَّ عِنْدَكَ أَحْتَسِبُ مُصِيبَتِي فَآجِرْنِي فِيهَا وَأَبْدِلْ لِي بِهَا خَيْرًا مِنْهَا

 

Ümmü Seleme'den (rivayet edildiğine göre), Rasûlullah (s.a.v.) (şöyle) buyurmuştur:

 

"Birinize bir musebet geldiği zaman inna lillahi ve inna ileyhi raciun.  -Allahümme indeke ahtesibu musibeti feacirini fiha ve ebdil li biha hayran minha- desin."

 

 

İzah:

Müslim, cenaiz; Tirmizi, da'vat; İbn Mace, cenaiz; Muvatta, cenaiz; Ah-med b. Hanbel IV, 27; VI, 309, 313, 321.

 

Hadis-i şerifte, başına musibet gelen bir kimsenin metindeki "Biz Allah içiniz ve biz ona döneceğiz. Ey Allahım (bu) mu­sibetimin ecrini senden bekliyorum. Onun karşılığında bana ecir ver. Bana bu bela karşılığında ondan daha hayırlısını "er" anlamına gelen duayı oku­ması tavsiye edilmektedir.

 

Nitekim Yüce Rabbimiz Kur'ân-ı Kerim'inde "Ki onlara bir bela erişti­ği zaman,-biz Allah içiniz ve biz ona döneceğiz- derler."[Bakara 156] buyurarak mu­sibet zamanında bu duayı okumak suretiyle kendisine sığınanları övmüştür. İmam Ahmed'in rivayet ettiğine göre, Ümmü Seleme (r.a) şöyle demiş: Bir gün Ebû Seleme Rasûlullah (s.a.v.)'ın yanından geldi ve dedi ki: "Ben Rasû-lullah'tan öyle bir söz işittim ki, bundan dolayı sevinçle doldum. Rasûlullah buyurdu ki: "Müslümanlardan herhangi bir kişiye bir musibet isabet etti­ğinde o esnada "inna lillahi ve inna ileyhi Raciun" der ve sonra, Allah im bu musibetten dolayı bana mükafat ver, bana ondan daha hayırlı bir sonuç çıkar, derse, mutlaka bu istediği kendisinin olur." Ümmü Seleme dedi ki: Ben bunu Ebû Seleme'den sakladım Ebû Seleme vefat edince "înna üllah ve inna ileyhi raciun" dedim. Sonra Allahım musibetimden dolayı beni mü­kafatlandır ve bana ondan daha hayırlı bir sonuç çıkar, dedim. Sonra kendi kendime benim için Ebû Seleme'den daha hayırlı kim olacak? dedim, lddet sürem bitince Rasûlullah (s.a.v.) bir deriyi tabakladığım sırada benden izin is­tedi. Ben de elimi tabaklamak için sürdüğüm şeyden yıkayarak kendisine izin verdim. Rasûlullah'a kılıfı lif olan bir minder serdim. Rasûlullah onun üze­rine oturdu ve beni kendisi için istedi. Sözünü bitirince dedim ki.

 

Ey Allah'ın Rasûlü, istediğin neden olmasın? Ne var ki ben çok onurlu bir kadınım, benden Allah'ın beni azablandırmasına vesile olacak bir şey duy­mandan korkarım. Ben yaşlanmış bir kadınım ve çoluk çocuk sahibiyim. Ra­sûlullah buyurdu ki;

 

"Söz konusu ettiğin onura gelince; Allah ilerde onu senin üzerinden alacaktır. Zikrettiğin yaşlılığa gelince, senin yaşlılığın gibi ben de yaşlandım. Bahsettiğin çoluk-çocuğa gelince, senin ailen benim ailemdir. Ümmü Sele­me der ki: Ben Rasûlullah (s.a.v.)'a teslim oldum. Böylece Rasûlullah (s.a.v.) be­nimle evlendi. Ümmü Seleme daha sonra dedi ki: Allah Teâlâ bana Ebü Se­leme'den daha hayırlı birisini, Rasûlullah (s.a.v.)'ı verdi.[Karlığa Dr. Bekir, İbn Kesir Hadislerle Kur'ân-ı Kerim Tefsiri, III-635.]